03 Temmuz 2024

Öldük öldük dirildik ama yine tarih yazdık; sıra sende Hollanda!

Aslan Mert! Nasıl çıkardı o topu! Montella'nın planı işe yaradı, Merih Avusturya'yı avladı. Kurduğumuz duvarı yıkamadılar, çeyrek finali bulduk. Çılgın Türklerin yenemeyeceği rakip yok!

Maçın bitmesiyle Milli Takım sevinçten yere yığıldı, biz de az kalsın kalpten gidiyorduk. Hayal değil, çeyrek finaldeyiz!

Öldük öldük dirildik,
ama tur bizim,
son 8'de, çeyrek finaldeyiz.
Rakibimiz çok dişli, Hollanda...
Bu futbol adamı öldürür.
Berlin'e Berlin'e,
finale finale,
demeye az kaldı.
2 golle yıldızlaşan Merih
ve inanılmaz kurtarışlarıyla Mert
maçın yıldızlarıydı.
Aslan milli takım,
bize tam bir heyecan kasırgası yaşattınız.
İyi ki futbol var.
Bekle bizi Hollanda, Çılgın Türkler geliyor!
Bu hızla, bu moralle sizi de geçer gideriz.

* * *

Leipzig sokakları
kırmızıya boyanmış durumda.

Türk futbol kaçıkları gün boyu Leipzig'i kırmızı beyaza söyledi. Dünya basını söylüyor, Türkiye bu turnuvanın rengi! / Fotoğraf: Aylin Kaplan / T24

Dağ başını duman almış
marşıyla akıyor futbol kaçıkları...

Hayallerimiz bu akşam gerçek olacak mı?
Avusturya'yı geçebilecek miyiz?
Son 8'e, çeyrek finale kalacak mıyız?

Avusturya'yı yenecek miyiz diye soruyorum
Mehmet Demirkol'a yanıtı:

"Mantık hayır,
hissiyat evet!"

Uğur Meleke'nin yanıtı:

"2-2 ya da 3-2 gibi
bir sonuç bekliyorum."

Melih Şabanoğlu:

"Çok zor ama şansımız da
yok değil!"

Beklentiler iyimser olamıyor.
Bir yorumcu, 
duygu değil akıl maçı
diyor.

Ben de rahat değilim.
Hakan Çalhanoğlu'nun yokluğu...

Orta saha organizasyonu...
Santrforsuzluk...
Arda ne yapacak?
Takımla ilgili çok soru var
burgaç gibi akıllara takılan...

Ama futbol bu, belli mi olur.

Montella hoca yine santrforsuz
bir plan hazırlamış.
Bu sefer Arda ortada serbest oyuncu gibi.
Barış Alper, Çekya maçındaki
müthiş performansından sonra
kanada alınmış.
Barış'ın önünde ne kadar hareket alanı
o kadar iyi. 

Çılgın Türkler stadyuma sığmadı. Biletler bitince şehirde taraftarların maçı izlemesi için kurulan 'Fanzone' da doldu taştı.
Fotoğraf: Aylin Kaplan / T24

Leipzig'de hava kapalı.
Oyuncular tünelde inançlı görünüyor.
Tribünleri Türk ve Avusturyalı
futbol kaçıkları doldurmuş.
Uluslararası turnuvalarda
eleme maçlarının enerjisi bambaşkadır.

Haydi bastır Türkiye!

Maça Avusturya hızlı başladı.
Santra ile iyi bir paslaşma, 
neredeyse yiyorduk.
Oyun tekrar başlayınca biz iyi çıktık,
korneri aldık.
Arda geçti topun başına,
kaleye yakın bir orta,
Avusturyalı oyuncular karıştı!
Merih topa doğru uçtu ve 
GOOOOOLLLLLLLLLL.
HEM DE 57. saniyede.
Dakka 1 gol 1!
Evet öyle. Maça golle başladık.
Avrupa Şampiyonaları'nın 
eleme turlarında atılan en erken golü.
Avusturya beklendiği gibi santrayla birlikte
baskıyı artırdı.
Ralf Ragnick'in imzası haline gelen
ön alan baskısı hemen hayata geçiriliyor.
Oyuncularımız çok yetenekli,
çok teknikler ama aynı zamanda
hâlâ turnuvada olan en genç takımız.
Oyuncularımızın yüksek baskılı maçlar
konusunda çok da tecrübeli olmadığı bir gerçek.
Golden sonra fena bastırmaya başladılar.
5. dakikada az daha yiyorduk.
İlerleyen dakikalar da farklı değil.
17. dakikaya kadar neredeyse tamamen 
sahamıza kilitlendik.
Ama bu dakikadan sonra yavaştan
kırmaya başladık baskıyı. 
Tek paslarla, akıllıca çıkıyoruz.
Dakika 24...
Üstüste iki korner Arda'dan
ve Merih'ten kafa, aahh!
Oyunu dengelemeye başladık,
top artık daha çok bizde kalmaya başladı.
Arda iyi top dağıtıyor.
Sahte 9 olarak etkiyi gösteriyor,
ama bir santrfor da aramıyor değiliz.
Avusturya'nın hızı kesildi,
dengeledik oyunu.
Bizimkilerin kendine güveni geldi.
Ferdi çok iyi geliyor solda,
yine falle durdurdular.
Dakika 40...
İyiyiz bastırıyoruz.
Barış sağdan çok iyi akıyor,
bacak arası çalımlar imzası olmaya başladı
Avusturya artık çıkamıyor.
İlk 45 dakika 1-0
Çok iyi.
Ama daha 45 dakika var.

Top Arda Güler'in ayağına yapışıyor sanki. İlk yarıda alışık olmadığı bir pozisyonda oynasa da, Montella'nın kendisine biçtiği rolü müthiş oynadı.

İkinci yarı Ragnick, 
Avusturya'ya iyi dokunmuş.
Sağlı sollu geliyorlar.
Dakika 50'de defansın arkasına sarktılar,
ancak aslan Mert müthiş çıkardı!
Şu an bir gol yemek çok zora sokar bizi.
Dakika 54'te ekranın sol üstüne bakıyorum.
Daha 9 dakika olmuş.
Bana sorsanız 40 dakikadır baskı yiyoruz!
Dakika 59'da sonunda bir korner atıyoruz.
Arda'dan yakın direğe...
VE GOLLLLLL GOLLLL GOLLLLL
YİNE MERİH!
2-0!

Merih nefes aldırdı bize. Yine attı! Müthiş yükseldi. Çeyrek finalin kapısını iyice açtı.

6-1'lik Avusturya maçından sonra
o günah keçisi ilan edilmişti.
11'den uzak kaldı.
Şimdi ise kahraman oluyor.
Haydi artık şu skoru tutalım.
Baskı kırılmıyor.
66'da kornerde boş oyuncuyu buldular kafayla,
Gregoritsch atıyor. 
2-1.
Mideme ağrılar giriyor.
Baskıyı hiçbir şekilde kıramıyoruz.
Dönen her top ayaklarında.
İlk yarıdaki tek paslarla çıkış işi de bitti.
Dakikalar geçmiyor.
Sonsuz bir döngü.
Hücum ediyorlar,
öyle ya da böyle uzaklaştırıyoruz,
top Danso'ya gidiyor,
hücum ediyorlar...
Hakem 4 dakika uzattı.
Nasıl geçecek?
Dakika 90+5.
Sol kanattan voleyle topu ceza sahasına gönderiyorlar,
Baumgartner bomboş kalıp kafayı vurdu...
MEEEERRRTTTTTTT
O NASIL KURTARIŞ.
TURNUVANIN KURTARIŞI!
TARİHE GEÇECEK!

Mert'in inanılmaz kurtarışı. Turnuvanın kaderini değiştirdi. Anlatacak kelimeler bulmak çok zor.

Korneri de uzaklaştırdık ve
sonunda o düdük geldi.
Sanki hayatımda en çok duymak istediğim ses!
Mert'in parmakları,
Merih'in kafası 
Çeyrek Final'e taşıyor bizi!
Cumartesi günü Hollanda karşısındayız.
Onları da geçeceğiz.
Sonra 2008'de ellerimizden kayıp giden yarı final,
ondan sonra ver elini Berlin!
Gegenpress falan bize sökmez!
Haydi çocuklar haydi!
Yenilmeyecek rakip yok!


Dipnot: Bu yazıyı meslektaşım Metin Kaan Kurtuluş'un katkılarıyla hazırladım.

Hasan Cemal kimdir?

Hasan Cemal 1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1965 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun oldu. Gazeteciliğe 1969 yılında Ankara'da haftalık Devrim dergisinde başladı. Yeni Ortam dergisi, Anka Ajansı ve Günaydın gazetesinde çalıştıktan sonra 1973 yılında Cumhuriyet gazetesine girdi. 1979 - 1981 yılları arasında Ankara Temsilciliği yaptı. 1981-1992 yılları arasında Cumhuriyet Gazetesini Genel Yayın Yönetmeni olarak yönetti. Cumhuriyet gazetesi Cemal'in yönetimindeyken 1986'da Sedat Simavi Ödülü'nü kazanarak "yılın gazetesi" seçildi. 

1992-1998 yılları arasında Sabah gazetesinin birinci sayfa yazarlığını yaptı. 1998'den 2013'e kadar yaklaşık 15 yıl boyunca Milliyet gazetesinde yazdı. Nokta dergisi 1989 Doruktakiler ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti köşe yazısı ödüllerini kazandı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 2004 yılında da "Araştırma" ödülünü Hasan Cemal'in çalışmalarına verdi. 

28 Şubat 2013'te Milliyet'in manşetinde yayımlanan "İmralı Zabıtları"nın yayınını savunduğu için dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan'ın tepkisine hedef oldu. Milliyet yönetimi, "Başbakan'ı ve medya sermayesini sorgulamaktaki ısrarını" gerekçe göstererek yaklaşık 15 yıldır yazdığı gazetedeki köşesini kapattı. 

Milliyet ile yolları ayrıldıktan sonra yaptığı röportajlar ve kaleme aldığı yazılar, bağımsız internet gazetesi T24'te yayımlandı. Türkiye medyasının en etkili ve kıdemli isimlerinden olan Hasan Cemal, Mart 2013'ten beri T24'te yazıyor. Harvard Üniversitesi Nieman Gazetecilik Vakfı Louis M. Lyons Gazetecilikte Vicdan ve Dürüstlük Ödülü'nü "hayatı boyunca basın özgürlüğünü savunmak için gösterdiği çaba nedeniyle" 2015 yılında Hasan Cemal'e verdi. Cemal, Türkiye'de bu ödülü alan ilk gazeteci oldu. 

Bir dönem Bilgi Üniversitesi'nde "Medya ve Politika" dersleri veren Hasan Cemal'in yayımlanmış 13 kitabı, tarih sırasıyla şöyle: 

Tank Sesiyle Uyanmak (1986)

Demokrasi Korkusu (1986)

Tarihi Yaşarken Yakalamak (1987) 

Özal Hikâyesi (1989)

Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım (1999)

Kürtler (2003)

Cumhuriyet'i Çok Sevmiştim (2005)

Türkiye'nin Asker Sorunu (2010)

Barışa Emanet Olun (2011)

1915: Ermeni Soykırımı (2012)

Delila - Bir Genç Kadın Gerilla'nın Dağ Günlükleri (2014)

Çözüm sürecinde Kürdistan Günlükleri (2014)

- Hayat İşte Böyle Geçip Gidiyor (2018)

- Hasan Cemal'in "Zamane Diktatörleri" adını taşıyan basılmamış bir kitabı daha var

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Açık mektup!

Özgür Özel'e, Ekrem İmamoğlu'na, Kemal Kılıçdaroğlu'na, Mansur Yavaş'a, bütün CHP'ye açık mektup ya da bir çağrı yazısı...

"Kürtçe konuşma, jandarma gelir!"

Tarık Ziya Ekinci 99 yaşında hayata veda etti; Kürtler kitabımı yazarken bana Kürtlerin acılarını anlatmıştı

Yoksa yine darbe mi?...

"Bana saldırıp da Erdoğan iktidarına hiç saldırmayanların kimliklerine bakın. Onların meselesi mülteci sorunu değil. Onların meselesi, Türkiye'nin içeride kaos yaşayarak otoriter bir rejime gitmesi..."

"
"