25 Haziran 2018

Muhalefet kendini yenilerse, güç birliği yaparsa, demokrasi mücadelesini örgütlerse...

24 Haziran'la birlikte açılan tam diktatörlük yolunda demokrasi bayrağını sallamak...

Latin Amerika ülkeleri bir zamanlar başkanlık sistemine özenmişti.
ABD'yi model almışlardı.
Ancak, Amerikan modelinin özündeki demokrasiye boş vermişler, sözde bir başkanlık sistemi kurmuşlardı.
Aslında yaptıkları, kendi diktatörlüklerini seçim sandığında onaylatmaktı.
Böylece Latin Amerika'ya yıllar yılı başkanlık sistemi değil, dediğim dedikçi başkan baba diktaları hakim olmuştu.
Halkın oyuyla gelen başkan babalar iktidarın tepesine lök gibi kurulmuşlar ve onlara demokrasiydi, hukuktu,  özgürlüktü, insan haklarıydı vız gelip tırıs gitmişti.
Latin Amerika'nın başkan babaları, ABD'deki başkanlık sistemini gerçekten demokratik yapan kurumların içini boşaltmışlardı.
Güçler ayrılığı, yargı bağımsızlığı, bağımsız ve özgür basın başkan babalık sisteminde yoktu.
Bütün iktidar ipleri tek bir adamın, "başkan baba"nın elinde toplanmıştı.

Erdoğan, sabaha karşı İstanbul'dan Ankara'ya geçerek AK Parti Genel Merkezi'nde 'balkon konuşması' yaptı

Türkiye'nin çıkmazı büyüyor.
Tek adam bunlarla başa çıkamadıkça, bugünkünden daha beter despotlaşacak

Şimdi bu pencereden Türkiye'ye bakın.
Bizdeki de başkanlık sistemi mi?
Yoksa başkan babalık mı?
Bizde de, başkanlık sistemini gerçek bir demokrasi yapan güçler ayrılığı, bağımsız yargı, bağımsız ve özgür medya var mı?
Yoksa, Latin Amerika'daki gibi bizde de bütün bu kurumlar biat kurumları mı?
Tüm dizginler "tek adam"ın elinde mi?
Sözü uzatmak istemiyorum.
24 Haziran'la birlikte artık Türkiye'nin de bir başkan babası oldu.
İsteyen padişah da diyebilir, sultan da... Adı otokrat da olabilir, despot da...
Şunun altını çizin:
24 Haziran'la birlikte Türkiye'nin önünde açık diktatörlük ya da tam diktatörlük yolu ardına kadar açılmış durumda.
"Tek adam"ın elinde artık öylesine yetkiler var ki, bunları kullandıkça, tüm farklı seslerin, tüm eleştirel seslerin tamamen susturulacağı günler de kapımızı çalacaktır.
Çünkü Türkiye'nin krizi derinleşiyor.
Türkiye'nin çıkmazı büyüyor.
Tek adam bunlarla başa çıkamadıkça, bugünkünden daha beter despotlaşacaktır.
Kimse hayal kurmasın.
Kendini aldatmasın.
Yazın bir kenara:
Erdoğan Türkiye'yi yönetemez!
Türkiye'nin krizi Erdoğan'la büyür.
Şimdi tek bir soru ve sorun var:
Muhalefet ne yapacak?
Despotluğa karşı demokrasi, hukuk ve özgürlük mücadelesinde muhalefet birleşebilecek mi?
Güç birliği yapabilecek mi?
Kendisini yenileyebilecek mi muhalefet?
Evet, 24 Haziran bir son değil, bir başlangıç.
Demokrasi, hukuk ve özgürlük mücadelesinde yeni bir başlangıç...
Soru ve sorun da şu:
Bu demokrasi mücadelesini muhalefet örgütleyebilecek mi?

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Demirel'i darbeyle devirecektim!

Demirel 100 yaşında! Pazar günü Ülke Politikaları Vakfı'nın Cevahir Otel'de düzenlediği bir toplantıda "BABA"yı andık. Özlemişim Demirel'i, itiraf edeyim, arada bir gözlerim doldu

Türklerin de, Kürtlerin de ortak çıkarı gerçek barış ve demokrasidir

Yeterince kan ve gözyaşı akmıştır, daha çok acı çekilmesin, ama... Bu AMA üzerinde düşünmek lazım, geçmiş tecrübeler bunu gerektiriyor

Dostluklar insanı ayakta tutar!

Benim de böyle bir dostum var, Şahin Alpay. İyi ki varsın kardeşim, iyi ki BİR HİKAYEM VAR'ı yazdın

"
"