30 Nisan 2014

Haşim Kılıç gibi Alman Cumhurbaşkanı Gauck’u da kutluyorum!

Bir komünist partinin iktidarında 50 yıl geçiren Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck’un demokrasi tarifini okudunuz mu?

Üç hafta iç politikadan uzak kaldım. Yazılarımı Rojava ve Irak Kürdistanı’ndan yazdım.

Bizim siyasetle ilgili olarak da yazacak fazlasıyla konu birikti. Önce oturup pazartesi günü üst üste attığım tweet’lerle bu konulara ilişkin görüşlerimi özetlemeye çalıştım.

Tweet’ler şöyleydi:

(1) Başbakan Erdoğan’ın 1915 taziyesi olumlu bir gelişme, doğru yönde bir adım ama abartılmaması şartıyla...

(2) CHP, 1915 konusunda sınıfta kaldı, AKP’nin gerisine düştü.

(3) İnternet ve HSYK yasalarından sonra demokrasi ve hukuk açısından vahim bir geri adım daha: Yeni MİT Kanunu!

(4) Cumhurbaşkanı Gül’ün yeni MİT Yasası’nı da onaylaması hazin...

(5) ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Frantz’dan, Türkiye demokrasiden uzaklaşıyor uyarısı...

(6) Haşim Kılıç’ın Erdoğan'la iktidarına demokratik hukuk devleti konusunda yönelttiği eleştiriler çok isabetliydi.

(7) Erdoğan ve çevresinden Haşim Kılıç’a yönelik bazı tepki ve saldırılar utanç vericiydi.

(8) Erdoğan'ın milletvekili seçimleriyle ilgili olarak öngördüğü dar bölge sistemi adaletsiz bir sistemdir.

Prof. Ergun Özbudun’dan otoriter rejim uyarısı...

(9) Erdoğan, mevcut Anayasa’yla ‘başkanlık sistemi’ne kalkışırsa, Anayasa’yı çiğnemiş olur.

(10) Prof. Ergun Özbudun’dan otoriter rejim uyarısı...

(11) Başbakan Erdoğan’ın 1 Mayıs ve Taksim'le ilgili tavrı, demokrasiyle bağdaşmıyor; bu tavır tuzak kokuyor.

Gabriel Garcia Marquez yaşamaya devam edecek(12) Kendisini ilk kez Yüzyıllık Yalnızlık romanıyla tanıdığım Gabriel Garcia Marquez elbette yaşamaya devam edecek.

‘Beni korkutuyor’

 

 

Memlekete avdet edip yukarıdaki tweet’leri attıktan sonra dikkati ilk çeken Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck’un Başbakan Erdoğan Türkiye’sine yönelik eleştiri ve uyarıları oldu.

Cumhurbaşkanı Gauck, Ankara ziyareti sırasında Çankaya Köşkü’nde başlattığı eleştirel tutumunu ODTÜ’de yaptığı konuşmayla sürdürdü.

Sözünü hiç sakınmadı:

“İtiraf ediyorum, Türkiye’deki gelişmeler beni korkutuyor.”

 Bir komünist partinin iktidarında 50 yıl

 

Almanya Cumhurbaşkanı’nın ODTÜ konuşmasındaki şu satırlarının altını çiziyorum:

Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck“50 yaşıma kadar neyin hukuk ve neyin hukuksuzluk olduğuna bir komünist partinin karar verdiği sistemde yaşadım. O gün bugündür hep demokrasinin avantajlarını yaşayarak emin oldum.

Almanya, kuvvetler ayrımına saygı duymaktadır. Demokrasinin sağladığı kazanımı yaşama tecrübesinin etkisiyle herhangi bir yerde hukuk devletini ve birçok ülkede denenmiş olan kuvvetler ayrımını kısıtlama eğilimini gördüğüm zaman bunu özel bir kaygı duyarak izlerim.

Dolayısıyla bugün burada hükümetin, hoşuna gitmeyen çok sayıda savcı ve polisi yerinden alışı, çarpık gelişmeleri aydınlatmalarına engel olur.

Hükümet, kararları kendi lehine etkilemeye veya hoşnut olmayacağı kararlardan kaçınmaya çalışırsa yargı bağımsızlığı hâlâ güvence altında olur mu diye soruyorum.” 

‘Sesim insanlar içindir’

 

“Kimi Türk vatandaşı ve kimi Türk siyasetçi bu tarz eleştiriyi kabul etmekte zorlanabilir. Kimisi haksız ya da istenilmeyen bir eleştiri olarak geri çevirebilir.

Beni lütfen yanlış anlamayın.

İfade ettiklerim iç işlerine müdahale değil, eşit düzeyde paylaşım arzusu. Söylediklerim, totaliter bir devlette uzun yıllar edinmiş olduğum deneyimler sonucunda demokrasinin savunucusu bir vatandaşın duyduğu kaygılardır.

Bir demokrat olarak, kendi ülkem olmasa da ne zaman hukuk devletinin tehlike altında olduğunu görsem o zaman sesimi yükseltirim.

Sesim insanlar içindir.

Onurları, özgürlükleri ve fiziksel dokunulmazlıkları içindir.

Son zamanlarda birçok kişinin demokrasiye tehdit oluşturduğu şeklinde algıladığı bir yönetim üslubundan ötürü hayal kırıklığı, burukluk ve öfke ifade eden sesler de duyuyoruz.”  

‘İnsanlar öldüğünde, özgürlükler kısıtlandığında…’

 

“İnsanların nasıl bir yaşam tarzını benimsemeleri gerektiğine ilişkin bir müdahale söz konusu olduğunda hayatları üzerinde daha güçlü bir gizli servis kontrolü amaçlandığında, sokak protestoları zor kullanılarak bastırıldığında hatta bu yüzden insanlar canından olduğunda...

İtiraf ediyorum.

Bu gelişmeler beni korkutuyor.

Özellikle de fikir ve basın özgürlüğü kısıtlandığı için.  

İnternet ve sosyal iletişim ağlarına erişimin kısıtlandığını; eleştirel bakış açısına sahip gazetecilerin işten çıkarıldığını, hatta yargılandığını; gazetelere yayın yasağının getirildiğini ve yayıncıların hukuki baskı altına alındıkları zamanı yaşıyoruz.

Oysa kapsamlı şekilde bilgilendirmek ve bilgilendirilmek özgür ve demokratik toplumun iki ana şartıdır. Ancak bu sayede çarpık gelişmeler aydınlatılabilir ve hükümetin eylemleri kontrol edilebilir.”

Dilin zehirlenmesi ve diyalog

 

Demokrasi ötekine saygı gerektirir.

Kimsenin hayat tarzına zorla müdahale edilemez.

Kimsenin dininin kamusal alana da uygulamasına engel olunamaz.

Almanya da bu saygıyı öğrenmek zorundaydı.

Demokrasinin diyaloga ihtiyacı vardır.  

Kamuoyunda kullanılan dilin zehirlenmesi ve düşman imajının yaratılması toplumsal alana zarar verir.”

Gauck, Erdoğan’ın eleştirdiği konuşmayı ODTÜ’de yaparken

Demokrasiyi anımsama

 

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç gibi, Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck’u da kutluyorum; Başbakan Erdoğan’a demokrasi nedir, hukukun üstünlüğü nedir, kuvvetler ayrılığı nedir, yargı bağımsızlığı nedir, değişik hayat tarzları nedir anımsattığı için...

Çünkü Türkiye Başbakanı’nın bu konularda eleştiri ve uyarılara Gezi’den ama özellikle 17 Aralık’tan beri fazlasıyla ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.

 

Twitter: @HSNCML

Yazarın Diğer Yazıları

Sevgili Celal Başlangıç gurbette, memleket hasretiyle gitti

Adam gibi adamdın, iyi gazeteciydin, seni "Yeşilyurt dışkı yedirme" haberiyle hatırlayacağım hep...

Özgür Özel'in Erdoğan'la diyalog talebini neden önemsiyorum?

31 Mart penceresini açan CHP, hem kendisini hem Türkiye'yi bundan sonra büyütmek istiyorsa, bunun için siyaset meydanına bir büyük uzlaşma projesi, dört dörtlük bir demokratik anayasa önerisi sunmalıdır

Taksim Meydanı 1 Mayıs'lara açılmadıkça, cezaevleri boşalmadıkça...

Bu ülkede demokrasiden, hukuk ve adaletten, özgürlükten söz edilemez