Tarih, 23 Nisan 2017.
Ali Sami Yen'de Fenerbahçe'yle oynuyor ve bir son dakika golüyle derbiyi kaybediyoruz.
Bir büyük hayal kırıklığı...
Dayanamayıp bir tweet sallıyorum:
Tudor istifa!
Yönetim istifa!
Cimbom'u bu hâle getirenler
utansın!
Bu hâliyle cacık bile olmaz
Cimbom'dan...
Yeşil sahada kaç zamandır böyle bir Galatasaray seyretmemiştim. Müthiş bir başlangıçtı
Nitekim olmadı da...
Karar verdim, bu yıl artık kombinemi de yenilemeyecektim.
Ama sonra yapamadım.
Damardan bir Galatasaraylı olarak haziran ayında tıpış tıpış gidip kombineyi yeniledim.
Arkasından bir hayal kırıklığı daha geldi. İsveç'in bilmem kaçıncı takımına yenilerek elemelerde Avrupa Ligi'ne veda ettik.
Çok fena oldum.
Bu sefer bir karar daha aldım. Kayserispor'la bizim statta oynayacağımız açılış maçına gitmeyecektim.
Son yıllarda zaten futboldan sıtkım sıyrılmaya başlamıştı.
Bunun altında, hem genel olarak Türk futbolunun hâlleri, hem de Galatasaray'ın futboldaki içler acısı durumu yatıyordu.
Milli Takım da inişteydi, Cimbom da.
Her ikisi keyif vermekten uzaktı.
Futbol kötü yönetiliyordu.
Genel bir seviyesizlik her açıdan damgasını vuruyordu.
Tepeden tırnağa elden geçirilmesi lazımdı futbol yönetiminin...
Uzun lafın kısası:
Futbolumuzda yaşananlar yüzünden benim futbol keyfim de güme gidiyordu.
Benim gibi iyi ki futbol var diyen biri için gelinmiş olan nokta gerçekten hazindi. Artık bizimkilerden çok İngiltere ve İspanya maçlarını izliyordum.
Bu arada Türk futbolunda yaşanmakta olan 'seviye düşüklüğü'yle ilgili olarak içiçe sayılabilecek iki olaya daha işaret etmekte yarar vardı:
Arda Turan olayı...
Fatih Terim olayı...
Her ikisi de çok üzücüydü.
Birincisini yazdım.
İkincisinde sustum.
Arda Turan'ı eleştirdim. Şöhreti ve parayı kaldıramadığını, iyi idare edemediğini, kendine yazık ettiğini söyledim.
Fatih Hoca olayında ise sessiz kaldım.
Yazsaydım, eleştirecektim.
İçimden gelmedi Hoca'yı eleştirmek...
Yıllar içinde Fatih Hoca ve aslanları diye epeyce yazı yazmış bir gazeteci olarak, belki de susma hakkımı kullanmakla tavır koymuş oldum.
Şunu da belirtmek isterim.
Hem Arda Turan, hem Fatih Hoca konusunda baştan itibaren sergilenen ilkesizlik ve seviyesizlik, Türkiye Futbol Federasyonu'nun da ne kadar acınacak ellerde bulunduğunu göstermiş oldu.
Fatih Hoca ve Arda Turan yeniden Galatasaray'a getirilmek isteniyor mu? Bilmiyorum
Evet, dediğim gibi, bizim futboldan epeyce soğumaya başladığım için Cimbom'un Kayserispor'la Ali Sami Yen'deki açılış maçını kendi kendime boykot kararı almıştım.
Ama gel gör ki, maç saati yaklaşırken sözümden cayıverdim.
Çünkü yine damardan Galatasaray'lılık ağır bastı, yine bir taraftar olarak takıma sahip çıkma duygusu galip geldi.
Akşam vakti metroya binip Galatasaraylı gençlerin arasına karıştım, hep birlikte bağıra çağıra Ali Sami Yen'in yolunu tuttuk.
İyi de oldu, gençlik yıllarımdaki maç heyecanını hissettim.
Takımdan umudum yoktu ama yine de iyi bir Galatarasaylı, iyi bir taraftar olarak tribündeki yerimi almış olmaktan memnundum.
Teknik direktörümüz Igor Tudor sahada gözüktü, protestoyu yedi.
Can sıkıcıydı.
Daha işin başındayken yapılan bu protesto hiç de hoş değildi, Hoca'ya zaman tanımaktı doğru olan...
Dediğim gibi, umudum yoktu takımdan ama yine de damardan bir taraftar olarak ister istemez bir mucize beklentisi içindeydim.
Biliyordum, bir taraftarın umutsuz yaşaması, eski deyişle eşyanın tabiatına aykırıydı.
Öyle de oldu.
Maç başladı, Galatarasay patladı!
Yeşil sahada kaç zamandır böyle bir Galatasaray seyretmemiştim. Neredeyse 90 dakikayı bir heyecan fırtınası içinde geçirdim.
Müthiş bir başlangıçtı.
Peki, devamı gelir mi?..
Bilemem tabii.
Ama gördüğüm takım hepimizi, tribünleri mutlu etti.
İnşallah böyle devam eder.
Yazımı bitirirken son bir noktayı vurgulamak istiyorum.
Fatih Hoca ve Arda Turan yeniden Galatasaray'a getirilmek isteniyor mu? Bilmiyorum.
Bu konuyu medyadan izliyorum.
Demek istiyorum ki:
Böyle bir 'operasyon'un bugün Cimbom'a yararlı olabileceğine ihtimal vermiyorum.