10 Temmuz 2020

Eyy özgürlük!

Ayşenur Arslan Halk TV'deki programını bir çığlıkla, eyy özgürlük diye noktalarken...

Yaşlanıyorum galiba...
Belki galiba değil, yaşlandım bile...
Gözlerim çabuk doluyor.
Eskiden duygularımı pek belli etmezdim.
Artık öyle değil.
Bakışlarım, sesimdeki titreşimler o anki
hissiyatımı hemen ele veriyor.
Bugün de böyle oldu.
Öğle vakti Halk TV'de bin yıllık dostum
Ayşenur Arslan'ın programını izliyordum.
Hapisten yeni çıkmış Cumhuriyet köşe
yazarı ve Oda TV Haber Müdürü
Barış Terkoğlu'yla sohbet ediyordu.
Birlikte, halen hapiste olan OdaTV
Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan'la Ankara
Temsilcisi Müyesser Yıldız'a duygulu
dayanışma mesajları gönderiyorlardı.
İki buçuk yaşındaki Arya'nın zindanda,
tek kişilik hücrede yatan babasına seslendirdiği
doğum günü videosunu izlerken içim fena halde acıdı.
Sonra da, sevgili Ayşenur'un programı
kapatırken attığı eyy özgürlük çığlığı...
Ve arkasından, sevgili Zülfü Livaneli'nin
Paul Éluard’ın sözleriyle ey özgürlük
diye yükselen o her zamanki duygulu, içli, dokunaklı sesi...
İtiraf edeyim, birkaç damla gözyaşı
koptu gitti yanaklarımdan...
Sevgili Ayşenur'u aradım.
Kendisinden eyy özgürlük diye birkaç satır istedim,
hemen gönderdi:

EYY ÖZGÜRLÜK! 
Meslektaşlarımız, belediye başkanları,
muhalif siyasiler “içerdeyse”, bizler
“dışarda” nasıl özgür olabiliriz?
Gencecik gazeteciler, sevgili
kardeşlerim haber verme/ifade
özgürlüğünden yoksunsa..
Hatta sırf bu nedenle özgürlüklerinden
mahrum kılınmışsa..
Bu ülke/bir ülke nasıl özgür olabilir?
Bu soruların yanıtlarını 2,5 yaşındaki
Arya’ya kim nasıl verebilir?
Arya’nın sesini, ancak tek kişilik
hücresinde, küçücük bir tv ekranından
duyabilen babası Barış Pehlivan’ın
yaşadıklarının bedeli nasıl ödenir?

Eyy özgürlük!
Eyy adalet!
Eyy hukuk!
Bu çığlıklar her geçen gün daha gür çıkıyor
ve çıkacak özgürlüklerin ayaklar altına alındığı
bu memlekette...
Yazın bir kenara:
Özgürlük ve adalete, hukuka çağrı yapan
bu çığlıklar dipsiz kuyularda yitip gitmeyecek.
Bu yaşadığımız zamanlarda
o kadar çok adaletsizlik yapıldı, yapılıyor ki...
O kadar çok vicdansızlık yapıldı, yapılıyor ki...
Akıl alır gibi değil.
Ama şunu iyi bilsin herkes:
Saray da hukukun üstünde değildir.
Tek adam da hukukun üstünde değildir.
Gün gelecek, onlara da, bir emirle
Halk TV'yi, TELE 1'i kapatanlara da,
"gazeteci milleti"ni hapse atanlara da hukuk adına,
adalet adına yargı önünde hesap sorulacak.
Kuşkunuz olmasın!
Sonunda kazanacak olan adalettir.
Hukuktur.
Özgürlüktür.
Sevgili Ayşenur;
Sen hiç merak etme kardeşim.
Eyy özgürlük çığlığın dipsiz bir kuyuda yitip gitmeyecek.

Yazarın Diğer Yazıları

Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder’den: Barışa en yakın zamandayız, düne göre umudum misliyle fazla!

2024'ün sonunda Türkiye'nin önünde bir umut penceresi açıldı mı? Bu soruya, ihtiyatlı bir dille, "Evet açıldı" diyorum. Aynı soruyu, cumartesi günü İmralı’ya giden Pervin Buldan ile Sırrı Süreyya Önder'e de sordum…

Yeni yılda barış umudu mu, neden olmasın?..

Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder'den oluşan DEM Parti heyetinin İmralı'da Öcalan'la buluşmasıyla bir barış kapısının aralandığı söylenebilir

Nimet'e özgürlük!

İnsan Hakları Derneği’nin kurucularından Nimet Tanrıkulu, 29 Ekim 2024 tarihinde, hukuk dışı bir kararla tutuklanıp Ankara Sincan Kapalı Cezaevi'ne kondu

"
"