Anayasa Mahkemesi’nin Dündar-Gül kararı, anlaşılan, Erdoğan’ın vücut kimyasını fena hâlde bozmuş durumda.
Galiba artık ne söylediğinin de farkında değil.
“Vermiş olduğu karara sadece sessiz kalırım” dedikten sonra, ne sessiz kalması, her zamanki gibi açtı ağzını yumdu gözünü:
- Kararı kabul etmek zorunda değilim
- Bu karara uymuyorum.
- Saygı da duymuyorum.
- Bu dava casusluk davasıdır.
- Basın özgürlüğü davası değildir.
- Yerel mahkeme bu karara direnebilirdi.
- Dirense, AYM kararı boşa çıkacaktı.
- Karar boşa çıksa, tahliye edilen kişiler Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gideceklerdi; oradan alacakları cevap da bellidir.
Erdoğan’ın sessiz kalması demek ki buymuş, bir de konuşsaydı acaba neler diyecekti sorusu akla takılıyor.
Geçelim.
Şaşırtıcı değil.
Yüksek mahkeme kararının Saray’da nasıl fırtınalar estirdiği, bir gün önce ‘Saray medyası’nın manşetleriyle, ‘Saray tetikçileri’nin yazılarıyla zaten belli olmuştu.
Tek kelimeyle çıldırdılar!
Evet öyle.
Anayasa Mahkemesi’nin ifade özgürlüğüne, gazeteciliğe vurgu yapan kararı tümünü delirtti.
Tepkiler akıl alır gibi değildi.
AYM ‘paralelcilik’le suçlandı.
‘Casusluğa vize’ vermekle suçlandı.
‘Fetullahçılığa alet olmak’la suçlandı.
Bu da yetmedi.
Yüksek mahkeme, Abdullah Gül mahkemesi olmakla suçlandı.
Saray medyası, Saray tetikçileri tepkilerinde kantarın topuzunu o kadar kaçırdılar ki, sayelerinde Erdoğan-Davutoğlu çatlağı daha belirginleşti.
Demin de belirttiğim gibi:
Saray’daki bu infial şaşırtıcı değil.
Bu Erdoğan değil miydi, hoşlanmadığı bir karardan dolayı Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ı daha dün hain ilan eden?
Bu Erdoğan değil miydi, hoşlanmadığı bir karardan dolayı Danıştay yargıçlarını daha dün ‘hainlik’le suçlayan?..
Bu Erdoğan değil miydi, faizleri düşürmeyen Merkez Bankası Başkanı’nı daha dün hain ilan eden?..
Bu Erdoğan değil miydi, daha çok dış yatırım için hukuk devleti isteyen TÜSİAD Başkanı’nı daha dün ‘hainlik’le suçlayan?..
Ya da bu Erdoğan değil miydi, bir büyük işadamı hakkındaki beraat kararını bozdurmak için Adalet Bakanı’nı daha dün Yargıtay nezdinde devreye sokan?..
Yine bu Erdoğan değil miydi, hukuku kaç kez hiçe sayan Müsteşarı’nı daha dün İçişleri Bakanlığı koltuğuna oturtan?..
Son olarak, yine bu Erdoğan değil miydi, MİT TIR'ları ile Cumhuriyet’te gazeteciliğin daniskasını yapan Can Dündar’la Erdem Gül’e “Bedelini ağır ödeyecek. Öyle bırakmam onu!" diyerek daha dün bizim mesleğimize zincir vurmaya kalkışan?..
Evet, bütün bunları yapan Erdoğan’dı.
Anayasa Mahkemesi bu zinciri kırınca hepsi birden çıldırdı!
Türkiye’deki ve dünyadaki tüm demokrasi odakları, bir yandan Can Dündar’la Erdem Gül’ün demokrasi direnişine destek verirken, Anayasa Mahkemesi’nin kararını alkışlıyorlar.
Hem hukuk adına alkışlıyorlar, hem yargı bağımsızlığı adına...
Ama Erdoğan ne hukuk, ne bağımsız yargı istiyor.
Dünya âlem bir yana...
Erdoğan bir yana...
Onun tek bir hedefi var:
Tek adamlık!
Bir kez daha vurguluyorum:
Bu ülkenin bir numaralı sorunu Erdoğan’dır; Erdoğan’la istikrar da olmaz, barış da...