Avrupa Birliği konusunda ciddi değilsiniz.
Ciddi olsanız, ‘internet’le ilgili o yasal düzenlemeyi yapmazdınız.
Ciddi olsanız, yargı kararı olmadan internette istediğiniz köşeyi ve haberi karartma yetkisini TİB’e vermezdiniz.
Ciddi olsanız, internette her türlü ‘trafik bilgisi’ni toplama yetkisini TİB’e vermez, totaliter rejimlerdeki gibi ‘özel hayatlar’a müdahale etmeye kalkışmazdınız.
Avrupa Birliği konusunda ciddi değilsiniz.
Ciddi olsanız, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin zorunlu din derslerini laikliğe aykırı bulan kararına uyacağınızı baştan açıklardınız.
Ciddi olsanız, Başbakan Davutoğlu’nun yaptığı gibi karara yan çizmezdiniz.
Ciddi olsanız, AİHM kararına yan çizerken, Başbakan Davutoğlu gibi, “Ateistler bile dini öğrenmeli!” demezdiniz.
Ciddi olsanız, anayasadaki 12 Eylül askeri yönetiminin ürünü olan ve uygulamada Sünni-Hanefi anlayışını okullarda yıllardır dayatan mecburi din derslerini anayasadan çıkaracağınızı ilan ederdiniz.
Avrupa Birliği konusunda ciddi değilsiniz.
AB konusunda ciddi olsanız, AİHM’nin zorunlu din derslerini laikliğe aykırı bulan kararına uyacağınızı baştan açıklar, Davutoğlu gibi ‘Ateistler bile dini öğrenmeli’ demezdiniz
Ciddi olsanız, Aleviliği yok saymazdınız.
Ciddi olsanız, Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi Yargıtay Başkanlar Kurulu’na Haşhaşiler diye dil uzatmazdınız.
Anayasa Mahkemesi Başkanı’nı yerin dibine batırmaya kalkışmazdınız.
Ciddi olsanız, yargıya karışmaz, HSYK seçimlerine iktidar olanaklarıyla müdahil olmazdınız.
Ciddi olsanız, Cumhurbaşkanı ve Başbakan olarak HSYK seçimleri konusunda yargıçlara gözdağı vermezdiniz.
Rüşveti kelam niteliğinde maaş artışları yaptırmazdınız.
Ciddi olsanız, Başbakan Erdoğan gibi Danıştay’a kimin başkan seçileceğine karışmazdınız.
Ciddi olsanız, Başbakan Erdoğan gibi, Adalet Bakanı’nızı Yargıtay nezdinde devreye sokup bir büyük işadamı hakkındaki beraat kararını bozdurmak istemezdiniz.
Ciddi olsanız, demokrasinin bel kemiğini oluşturan yargı bağımsızlığı ile kuvvetler ayrılığı ilkelerini böylesine hiçe saymazdınız.
Avrupa Birliği konusunda ciddi değilsiniz.
Ciddi olsanız, Başbakan Davutoğlu gibi, artık Türkiye’de başbakanların yargılanmayacağını söylemezdiniz.
Ciddi olsanız, Başbakan Davutoğlu gibi, bu ülkede başbakanların bundan böyle ancak Allah’a ve millete hesap vereceklerini söylemezdiniz.
Ciddi olsanız, Başbakan Davutoğlu gibi, mevcut anayasanın başbakanların da yargılanmış olduğu yüce divan hükmünü unutmazdınız.
Ciddi olsanız, Başbakan Davutoğlu gibi, özgürlüklerin ahlaki ilkelerle tarif edileceğini söylemezdiniz.
Avrupa Birliği konusunda ciddi değilsiniz.
AB konusunda ciddi olsanız, ,internette her türlü ‘trafik bilgisi’ni toplama yetkisini TİB’e vermez, totaliter rejimlerdeki gibi ‘özel hayatlar’a müdahale etmeye kalkışmazdınız
Ciddi olsanız, “Kırın kapısını atın o gazeteciyi içeri; savcı mırın kırın mı ediyor, alın o savcıyı da içeri; gerekirse kanunu sonra çıkarırız” diyebilen Müsteşarı’nı Tayyip Erdoğan gibi İçişleri Bakanı yapmazdınız.
Avrupa Birliği konusunda ciddi değilsiniz.
Ciddi olsanız, iktidarınızın en tepelerine kadar uzanan yolsuzluk ve rüşvet dosyalarını kapatmak için, suçüstü yakalanmanın telaşıyla polis ve yargıda, belki de cumhuriyet tarihinin en büyük ‘cadı avı’nı başlatmazdınız.
Avrupa Birliği konusunda ciddi değilsiniz.
Ciddi olsanız, demokrasileri demokrasi yapan bağımsız medya kavramını bu kadar ayaklar altına almazdınız.
Ciddi olsanız, Başbakan Erdoğan gibi bir telefonla muhalefet liderinin haberini televizyondan attırmazdınız.
Telefonla, TV programı sansür ettirmezdiniz.
Telefonla, köşe yazarı attırmazdınız.
Havuz medyası kurdurmazdınız.
Genel yayın yönetmeni, köşe yazarı tayinlerinde son söz sizde kalmazdı.
Avrupa Birliği konusunda ciddi değilsiniz.
Ciddi olsanız, Başbakan Erdoğan gibi sadece emir kulu yandaş gazetecilerle dolaşmazdınız.
Ciddi olsanız, sizi rahatsız eden soruları sorma fırsatını seyrek de olsa bulan ‘gazeteci milleti’ni azarlamazdınız.
Ciddi olsanız, Başbakan Erdoğan gibi, eleştirel sesleri susturmaya kalkmaz, size muhalif odakları ikide bir ‘ihanet’le suçlamazdınız.
Avrupa Birliği konusunda ciddi değilsiniz.
Ciddi olsanız, medya patronlarını teslim almak için onlara vergi cezaları salmazdınız.
Ciddi olsanız, örneğin bir Zaman gazetesini, bir Samanyolu televizyonunu yok edebilmek için bir bankayı, Bank Asya’yı devlet eliyle batırmaya kalkışmazdınız.
Bunun için BDDK gibi bağımsız olması gereken kurumlara talimat yağdırmazdınız.
Ciddi olsanız, Sayıştay Kanunu’nu, İhale Kanunu’nu defalarca değiştirmezdiniz.
Ciddi olsanız, kamu hesaplarını ‘Sayıştay denetimi’nden kaçırmazdınız.
Ciddi olsanız, Başbakan Erdoğan gibi, Gezi’den dolayı bir işadamını cezalandırmak için ihaleyi ondan alıp bir başka işadamına vermezdiniz.
Avrupa Birliği konusunda ciddi değilsiniz.
Ciddi olsanız, MİT Kanunu’nu, devleti bir muhaberat devleti yapacak tarzda değiştirmezdiniz.
Ciddi olsanız, çözüm süreci açısından hayati önemdeki ana dilde eğitim, Kürtçe eğitim konusunda bu kadar ipe un sermezdiniz.
Avrupa Birliği konusunda ciddi değilsiniz.
AB konusunda ciddi olsanız, demokrasinin bel kemiğini oluşturan yargı bağımsızlığı ve kuvvetler ayrılığı ile bağımsız medya kavramını böylesine hiçe saymazdınız
Ciddi olsanız, Zaloğlu Rüstem gibi yedi düvele habire pala sallayan ve her yerde faiz lobisi diyerek, algı operasyonu diyerek, kendisine karşı darbeci komplolar arayan bir Tayyip Erdoğan’ınız olmazdı.
Ciddi olsanız, Cumhurbaşkanı seçildikten sonra anayasada yer alan parlamenter sistemin cumhurbaşkanı gibi davranır, Tayyip Erdoğan gibi anayasa suçu işlemezdiniz.
Ciddi olsanız, Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi büyük iş âleminin önde gelen temsilcilerini karşınıza toplayıp onlara hakaret etmeye, onları aşağılamaya kalkışmazdınız.
Avrupa Birliği konusunda ciddi değilsiniz.
Çünkü AB’nin demokrasi, hukuk ve özgürlüklere ilişkin temel standartlarının çok gerisindesiniz.
Aslında, bunun sizi pek öyle rahatsız ettiğini de sanmıyorum.
AB, stratejik hedefmiş falan geçiniz.
Ne deseniz boş!
Bu kadar bozuk bir sicille inandırıcı olamazsınız.