SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği, kadınları #ÜlkemiBenYönetsem hashtag'i ile paylaşım yapmaya devam ediyor. Derneğin Kurucu Başkanı Gülseren Onanç şöyle diyor: "Kadınların kendilerini, ülkesini yöneten seçilmiş veya atanmış bir kadın olarak görmesini ve Türkiye'yi nasıl yöneteceklerini bir cümleyle paylaşmalarını istiyoruz. Eğer kadınlar ülkelerini yönetseydi Türkiye ve dünya nasıl bir yer olurdu?"*
Kendimi durduramadım. Yazdıkça yazdım. Şöyle ki, ülkemi ben yönetsem…
- Olabildiğince çok yere ağaç dikilmesini sağlardım.
- Bisiklet yolları tasarlardım.
- Duvarları grafiti sanatçıları boyardı.
- Sokaktaki tabelaları işinin ehli bir grafik tasarımcısı yapardı.
- Sanatçılara başımızın tacı olduklarını hissettirmek için çabalardım.
- Kadın cinayetlerini önleyici kanunlar koyardık.
- Akademisyenleri ve yazarları dinlerdim.
- Medyayı ve üniversiteleri bağımsızlaştırırdık.
- Yoksulluğu nasıl yok ederiz, bunun üzerine çalışmalar yapardım.
- İşçilerin haklarını gözetirdim.
- Hayvanlara kötü davranmanın bedeli olurdu.
- Televizyon programlarına eşit sayıda kadın ve erkek konuşmacı çağrılmasını şart koyardım.
- LGBTİQA+ bireylerin haklarını yasallaştırırdık.
- Çevremde beni pofpoflayanlar değil, gördüklerini olduğu gibi söyleyebilen ve sezgileri güçlü kişiler olurdu.
- Özür dilenmesi gerektiğinde dilerdim.
- Çocukların haklarını korur, yaratıcılıklarını onurlandırırdım.
- Plastik tüketimini engellerdim.
- Parklarda belgesel izleme günleri düzenlerdik.
- Ezbere dayalı eğitim sistemini rafa kaldırır, korkmadan soru soran bireylerin yetiştirilmesi yönünde adımlar atardım.
- Eğitim online devam edecekse imkânı olmayan kişilere bilgisayar ve internet erişimi sağlardım.
- Müzik hep olurdu. Dans ettiğimi saklamayan bir lider olurdum.
- İnsanların inancına saygı gösterirdim.
- Kültürel mirasımıza sahip çıkar, çarçur etmezdim.
- Tarihi sinemalardan AVM yapmazdım.
- Heteroseksüel aileyi toplumun tek temeli olarak tanımlamazdım.
- Engellilerin tüm işlerini başkalarına ihtiyaç duymadan görebilecekleri şehirler tasarlardım.
- Yapay zeka çalışmalarını ve dünyanın nereye gittiğini yakından izlerdim.
- Türkiye'ye yurt dışından bakınca "deveye biniyorlar, boşanamıyorlar" algısının devam ettiğini bilirdim ve bu algıyı kıracak sürpriz tanıtımlar yapardım.
- Akıl hastalıklarının kanser olmak kadar ciddi sonuçları olduğunu anlatır, gerekli önlemleri alırdım.
- İklim değişikliği listemde birinci sırada olurdu.
- İlkokuldan itibaren cinsellik eğitimi verilirdi. Böylece ilerki yıllarda karşılaşacağımız sapık sayısı azalırdı.
- Depresyon ve intihar tabu olmazdı. İnsana dair konuşulabilir konular olurdu. Stigmalarla mücadele ederdim.
- İş yapıyormuş gibi görünüp atıp tutanları kovardım.
- 65 yaş üstüne yaşlı demezdim. Kimin yaşlı olduğunun tanımını matematiksel yaşa göre yapmazdım.
- Hafta sonu içki satışı engeli koymazdım. Bunun yerine bağımlılıkla mücadele çalışmalarını öne çıkarır, ihtiyacı olan yurttaşlarımızın katılımını teşvik ederdim.
- Yurt dışından borç alıp durmazdım.
- Hayat pahalılığını ve gelir dağılımı adaletsizliğini çözmeye çalışırdım ve bu esnada altın yaldızlı tabaklarımı orada burada paylaşmazdım. Zaten öyle tabaklarım olmazdı.
- Bütün şehirleri gezer, tek tek insanlarla konuşur, sıkıntılarını dinler çözüm arardım. Ekibimin de bunu yapmasını sağlardım. Birlikte karar verirdik.
* https://www.youtube.com/watch?v=xqBtLm1E9OA