Eskişehir’e tren bileti alırken bir de baktım ki yer kalmamış; fakat business bölümde bir tane yer var. Hızlıca aldım.
Bilet detaylarını kontrol ederken fark ettim: Adımın yanında erkek yazıyor.
Tüm yolcuların ikonları var. Kadın-kadın yan yana. Erkek-erkek yan yana.
Bilette erkek göründüğüme göre yanımda erkek var.
“Aman canım, ne olacak” diye kapattım sayfayı. İçim rahat etmedi.
Ertesi gün iş var. Aksilik olmasın. Telefon ediyorum.
Bu arada uçakta -belki de ekonomik sebeplerden- böyle bir uygulama yok.
Telefondaki erkek sesi bana kızdı. Bileti yanlışlıkla aldığımı söylerken sinirlendiğimi hissettim.
Tek kişilik yer kalmış ve son kalan yerde gidemeyecek miydim yani kadın yanı yok diye?
“Ne olabilir” dedim.
“Yanınızdaki erkek sizi istemezse trenden atılabilirsiniz” dedi.
Uygulamanın, biz, kadınlar için olduğunu ekledi. “Sizin yararınıza” dedi. Başkaları adına düşünmek ve onlara sormadan uygulamaya geçmek… Bunun adı başka.
Telefondaki sesin homurdanması hoşuma gitmedi. Yine hizaya getirilecektim. Yine hatalı olan bendim, sistem değildi, o adam değildi. Yine içim sıkılacaktı. Yine, yine, yine.
Ekşi Sözlük’ten bir yorum şöyle:
Trende 15 tane yer olmasına rağmen anneannemin cenazesine yetişememe sebep olacak gerizekalı sistem.
23.10.2015 00:48 eksi limonata
Zaten yol boyu gözüme çarpan ilanlar yeterince iç bunaltıcı.
“Müjde! 200 ayda ev sahibi olun.”
200’ü 12’ye (12 ay/1 yıl) bölünce 16,6 sene elde ediyoruz. Bu ne büyük müjdedir.
Bu süre içinde doğru düzgün beslenmeden, kulübemizden çıkmayıp televizyon seyredip durursak evimiz olur. O da, bir süre sonra öldüğümüzde, dünyada beton parçası olarak kalacak. Çocuğumuz varsa hayata avantajlı başlar ve o evi kullanır.
Diğer yanda, trende insanları haremlik selamlık yerleştirerek bunun yararımıza olduğu söyleniyor. Bu mudur tacizden koruma yolu? Yoksa sistemi bütünüyle güvenli hale getirmek için kapsamlı, mantıklı, medeni ve aşağılamayan bir çözüm üretmek midir?
“Trende kadınların yanına oturmayalım, maazallah karnımız acıkınca birkaç but yeriz” diyerek mi olur çözüm? Bu uygulama hem her erkeği tacizci olma ihtimali ile zan altında bırakıyor hem de kadınları nesneleştirerek aşağılıyor.
Korkarım The Handmaid’s Tale adım adım, dört koldan Türkiye’ye geliyor. O, yeni Türkiye’nin dizi hâli gibi ve bu korkutucu.
Bir gün uyanırlar ve kadınların bankadaki parasına el konmuş. Kasadaki kadın görevli gitmiş, yerine kadınları tersleyen bir adam geçmiş. Önce anlayamıyorlar. Kasadaki görevli kadınlara pislikmişcesine davranıyor. Düzen değişiyor, geriye doğru.
Benim telefon görüşmemdeki ses hiç de farklı değildi bu sahneden. Nereden cesaret alıyor? Sessizliğimizden mi?