17 Haziran 2017

Ne başkasını ne kendimizi kurtarıcı görüyoruz!

Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği ile şiddetin varlığını, Onur Haftası deneyimlerini, yaşanmakta olan beyin göçünü ve partide bizi nelerin beklediğini konuştuk

Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği’nin (CŞMD) düzenlediği dayanışma partisine davetliyiz. Moralimiz yüksek. Direnmekten yorgun değiliz. Kendimizi seviyoruz. Duygularımızı koruyup kolluyoruz. Destek istemek ve sunmak bizim için çekinilecek şey değil. Ne başkasını ne kendimizi kurtarıcı görüyoruz. Hiyerarşi kurmuyoruz. İletişimdeyiz. Anlatıyoruz. Olumlu örnekleri daha çok vurguluyoruz. Şiddetin pazarlamasına katkıda bulunmuyoruz. Şiddetin tüketicisi değiliz. CŞMD ile şiddetin varlığını, Onur Haftası deneyimlerini, yaşanmakta olan beyin göçünü ve partide bizi nelerin beklediğini konuştuk.

Cinsel şiddetin varlığının, meşruiyetinin ve yarattığı hasarların ortadan kaldırılması için yola çıkışınızın üçüncü yılı. Nasıl bir deneyim bu?

Bizim için CŞMD’nin var olduğu bu üç yıl birçok açıdan çok çarpıcı bir deneyimdi. Cinsel şiddetle mücadeleye, bu konunun her alanda konuşulmasına ne kadar ihtiyaç duyulduğunu gördük, birçok kişi ve kurum tarafından desteklendik ve varlığımızın birçok kişiye moral verdiği, güçlendirdiği konusunda geri bildirimler aldık. Bu üç yılda çok yol katettik. Hem kendi kişisel yolculuğumuzda hem de dernek olarak çok şey öğrendik, çok şey üretip paylaştık.

Cinsel şiddetle ilgili toplumun algısını dönüştürebilecek, yanlış inanışları azaltıcı ve hayatta kalanları -yani aslında hepimizi- güçlendirici bir dil ve yaklaşımın oluşmasına katkıda bulunduğumuzu düşünüyoruz. Türkiye’nin birçok yerinden farklı ihtiyaçlara yönelik talepler almaya devam ediyoruz. Savunuculuk, danışmanlık, duyuru desteği, eğitim-etkinlik, ihbar, yönlendirme gibi bir çok talebe mümkün olduğu ölçüde cevap vermeye çalışıyoruz. Etkinlikler yoluyla yüz yüze iletişimde binlerce insana ulaştık, sosyal medya hesaplarımız üzerinden de her gün on binlerce kişiye ulaşıyoruz.

Deneyimlerimiz bizi güçlendiriyor, birlikte çoğalarak güçleniyoruz. Birbirimizden ve çevremizden destek alıyoruz, feminist-queer hareket içerisinde dayanışıyoruz. Bazı destek mesajları ve geri bildirimler bazen çok yorulduğumuzda, bize bu yola en başında ne için çıktığımızı yeniden hatırlatıyor. Kimsenin kurtarıcısı olmadığımızı, kendimizle ve çevremizle dayanışmak için üretip paylaştığımızı unutmuyoruz.

Başka işlerde de çalışıyor musunuz? Nasıl organize oluyorsunuz?

Çoğumuzun farklı işleri var, genellikle kendi uzmanlıklarımızda derneğe destek oluyoruz. Derneğin düzenli işleri için rotasyonla iş bölümü yapıyoruz. Başka STK’larda çalışan gönüllülerimiz de var ekibimizde, yürüttüğümüz projelerde çalışanlar da var. Teknik bir grubumuz var, düzenli toplanıp iş takibi yapıyoruz. Gönüllülerin de olduğu bir duyuru e-mail grubumuz var, acil ihtiyaçlarımız için oradan destek istiyoruz.

İstanbul Onur Haftası’na denk gelen bir partiniz olacak. Bugüne kadarki Onur Haftası deneyimleriniz nasıldı?

Geçtiğimiz yıl 24. İstanbul LGBTİ Onur Haftası etkinlikleri kapsamında cinsel şiddetle mücadele yöntemlerinden biri olarak Lubunca’yı* konuştuğumuz bir kavram tartışması etkinliği düzenledik.

Cinsel şiddet mevzusunda bir şeyleri görünür kılmaya çalışıp bir yandan var olduğunu bildiğimiz ama toplumda farklı aksettirilen cinsel şiddet biçimlerini tartışırken LGBTİ+’lerin maruz kaldığı cinsel şiddet biçimlerini özel olarak da konuşmaya tartışmaya açmak gerekliliği üzerinde durduk. ‘‘Günlük yaşamda cinsel şiddetle mücadele yöntemleri neler olabilir?’’ sorusu üzerinden yürüttüğümüz tartışmada aslında cinsel şiddeti önlemede herkesin yapabilecekleri ile ilgili konuştuk. O zaman yürüttüğümüz #BunuYapabiliriz kampanyasına da değinmiştik.

#Bunuyapabiliriz niye var?

Bunuyapabiliriz kampanyası da aslında yapabileceğimiz bir sürü şeyin altını çizmemiz için var. Ben gündelik hayatımda küçük de olsa bir şey yaparak bir şeyleri değiştirmek için uğraşabilirim, didinebilirim, bunu da sizinle paylaşabilirim. Siz de yapın, hep beraber yapalım demek. Çünkü hakikaten damlaya damlaya okyanus oluyor. Örneğin şu an yasalar oldukça iyi fakat uygulamalar yetersiz çünkü yetkililer yasayla getirilenin tam tersini ifade ediyor. Yalnızlaştırılma ve şiddetle, bireysel direniş ve tepkilerimizi bir araya getirerek mücadele edebiliriz.

Geçen yıl Trans onur yürüyüşü yasaklanmasına rağmen yapılan basın açıklaması çok güzeldi. LGBTİ+’lerin her biri ayrı onur yürüyüşüdür. Sadece var olarak bile önemli bir şey yapıyoruz. Ana akım söylemin beyaz, Sünni, erkek, militarist, yani güçlü olanın dışında kalan her türlü bireyin varlığı sistemin oturmaması için bir direnme noktası. Dolayısıyla annenle girdiğin en ufak bir tartışma bile bir şeyleri değiştirebilme gücüne sahip. Bir taraftan, dışarıda insanlarla konuşmanın ne kadar zor olduğunu, gittikçe kutuplaştırılarak daha da zorlaştığını düşünürsek, iletişim kurmanın ne kadar önemli bir mücadele biçimi olduğunu da gördük.

“İtaat etmeden, yalnızlaşmadan, hiyerarşi kurmadan, dışlamadan, utanmadan, sessiz kalmadan; hadi konuşalım, tanışalım, dans edelim, dayanışalım diyorsunuz, eylemlerinizde de bu böyle olabiliyor mu? Yalnızlaşmadan, hiyerarşi kurmadan, dışlanmadan devam edebiliyor musunuz?

Çalışmalarımızda örgütlenme biçimimizin kendisini deneyimlemeye çalışıyoruz. Anti-hiyerarşik bir örgütlenmeyiz. Elbette bu söylemekle olmuyor, böyle olması için emek veriyor ve elimizden geleni yapıyoruz. Çalışmalarımızda konsensüs yöntemini uyguluyoruz, merkezileşmemeye çaba sarf ediyoruz. Bir taraftan ana akım politika üretmekle, ana akımlaşmakla mücadele ederken, bir taraftan da ana akım içerisinde var olarak, kendimizi toplumdan izole etmeden sözümüzü üretmeye çalışıyoruz.

Ülkemizdeki baskın siyaset yalnızlaştırma ve örgütsüzlük üzerinden politika yapsa da biz örgütlülüğümüz ile devam etmeye çalışıyoruz.

Dayanışma partisinde bizi neler bekliyor?

Kadıköy Kadife Sokak’ta bulunan KargArt'ta gerçekleştireceğimiz gecede, Aseton Swing canlı müzikleriyle mücadeleye destek verecek, ardından Dj Aurora, Ezel Buse nefis şarkılarıyla bizi coşturacak. Ayrıca cinsel şiddetle mücadeleye dair ürettiğimiz broşürlerimiz, stickerlarımız, rozetlerimiz ve çantalarımız da orada olacak ve en önemlisi her anlamda bizimle dayanışma içinde olmak isteyen herkesle bir arada olmak bizi çok mutlu edecek ve güçlendirecek.

Rozetleriniz, broşürleriniz, çantalarınızdan almak isteyen ne yapsın? İnternette satışı var mı?

İnternetten şu anda satışımız yok ama derneğimize uğrayarak, bizi arayarak çanta, rozet vb. ürettiğimiz şeyleri edinebilirler. İstanbul dışından mail yoluyla ulaşanlara da gönderdik. Bağış yapmak isteyenler şu linkten bağış yapabilirler.

Şu sıralar yoğun olarak gerçekleşen beyin göçü hakkında ne düşünüyorsunuz?

İnsanlar kendilerini ve geleceklerini güvende hissetmiyor. Adaletsizliğin olduğu bir ortam var. İmkânı olanların göç etmesi anlaşılmaz değil. Sonuçta göç edenlerin de edemeyenlerin de çok mutlu olmadıklarını gösteren yazılarını okuyoruz. Kimse ülkesini, mutlu yaşadığı ortamını terk etmek istemez. Savaştan kaçan, can güvenliği olmayan göçmenler de öyle. Çok ufak istisnalar dışında kimse keyfi olarak hayatını bırakıp bilmediği bir yere göç etmeyi tercih etmez diye düşünüyoruz. Sınırları koyan, o sınırlar içerisinde şiddeti ve savaşı körükleyen ve her türlü şiddet politikasını savunanların utancı olmalı bu göçler.

Türkiyede bir arada nasıl yaşayacağız sizce dışlanmadan, utanmadan, sessiz kalmadan?

Türkiye’de kutuplaşma ve ayrımcılık arttıkça bir arada yaşama, yüz yüze gelme ihtiyacı da artıyor. Toplum olarak ayrı ayrı kuvözlerde yaşayabilme gibi bir lüksümüz yok. Ayrımcı dili ve şiddeti toplumun her kesiminden insan yaşıyor ve yaşatıyor. Cinsel şiddet toplumun her kesiminde görülebilen bir şiddet türü. Fail ya da maruz bırakılan her sınıf  ya da sosyal statüde olabilir. Şiddetle, istismarla mücadelede bir araya gelebilmek önemli.

Her şeye rağmen birlikteliğimize sarılmamız gerekiyor. Sessizliğin, utancın kırıldığını her yerde ortaya çıkan vakalardan da gözlemleyebiliyoruz. Dışlanma ile mücadele edebilmek için kimseyi dışlamayan, dışarıda bırakmayan kapsayıcı politikaların üretilmesi gerekiyor. Biz yürüttüğümüz proje ve kampanyalarda bunu yapmaya, özellikle dışlanan ve ayrımcılığa uğrayanları dahil eden bir söylemi toplumda geliştirmeye çalışıyoruz. Futbolda cinsel şiddet ve cinsiyetçi ayrımcılık sempozyumunu buna bir örnek olarak verebiliriz.

Konuşmak, tanışmak, dans etmek ve dayanışmak çok güzel. Bunu nasıl çoğaltabiliriz?

 

Morallerimizi yüksek tutarak, direnmekten yorulmadan, kendimizi severek ve duygularımızı koruyup kollayarak, destek istemekten, destek sunmaktan çekinmeden, ne başkasını ne de kendimizi kurtarıcı görmeden, hiyerarşi kurmadan, birbirimizle iletişimi kesmeden ve konuşmaya devam ederek. Olumlu örnekleri daha çok vurgulayarak. Şiddetin pazarlanmasına, şiddet üzerinden reyting-rant vb. elde edilmesine katkıda bulunmayarak, şiddetin tüketicisi olmayarak. Cinsel şiddet alanında yapabileceğimiz çok şey var. Gelin konuşalım, tanışalım, dans edelim,  birlikte eyleyelim, dayanışalım. (Gülüyorlar)

Tarih: 20 Haziran 2017 

Yer: kargART Caferağa Mah. Kadife Sok. No:16 Kadıköy

Kapı Açılışı: 21:00 

 

 


 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Otoetnografi: Bildiğimizi nasıl biliriz?

Akademik yazılardan her ne kadar belirli bir ciddiyete sahip olması beklense de, bu durum yaratıcı ifade biçimlerinden tamamen uzak durmayı gerektirmez. Otoetnografi, ‘ben dili’ ile teoriyi buluşturmak isteyenlerin, öğrencilerin ve araştırmacıların ilgisini çekebilir

Akademik sinema dünyasından dört önemli konferans

Bu konferansların, oluşumların ve dergilerin köklü bir geçmişe sahip olduğunu düşünüyorum ve dünya genelindeki çalışmalara bakmak için iyi bir başlangıç noktası ve referans kaynağı olabileceğine inanıyorum

İran’ın cesur kadınları: Jin, Jiyan, Azadi!

Çoğu İranlı temel özgürlükler ve demokrasi uğruna canını feda etti

"
"