İşte yine gözümün içindeki ışıltıyı söndürebilecekleri o yerdeyim.
2017’nin de böyle geçmesine izin veremem.
Bir şeyler yapmalı. Bahçe olur, bir hav hav’la yaşamak olur, iyi yemek pişirmeyi öğrenmek, daha çok sarılmak ve sık sık dans etmek olabilir, evet.
Az önce Suriyeli olduğunu söyleyen bir çocuk geldi yanımıza. Abla, bunun kullanma tarihi geçmiş mi, okur musun, dedi. Geçmiş. Bakkal kullanma tarihi geçen sarı renkli gazozlardan vermiş ona.
Kadının biri sordu, ben hâlâ bırakmadığım şu sigarayı uzaklara üflerken, “Bu merdivenlerden inebilir miyim?” Ne tuhaf, diye geçirdim içimden. Kafamı onaylarcasına aşağı yukarı salladım. İç çektiğimi duymadı. Sokaktaki merdivenlerden inip çıkmanın bana sorulması ne saçma. Belki sadece konuşmak istemiştir.
İmza atan sinemacılara soruşturma açıldığına dair haberler yazıldı sonra. İşe geldim, biri ölmüş gibiydi ya da ben öyle sandım. Oysa mutlu olmalıydık. Kaç zamandır yapılamayan şu efsunlu kombi işini çözmüştüm.
Tabii, bankadan arıyorlar. Annemin evlenmeden önceki soyadının üçüncü ve beşinci harfini sorup verdiğim cevabı hatalı bulup işlemi yapmıyorlar. Eski telefon hattıma sahip olan kişi mesaj atıp duruyor, onu arıyorlarmış ben diye.
Hayata bunlarla uğraşmaya mı geldik? Yoksa bunlar olurken ne kadar becerikli olduğumuz mu devam etmemizi sağlayacak? Ve tanıdığım üç kişiden iki buçuğu neden depresyonda olduğunu söylüyor?
Telefonum kaydetmiyor videoları bilgisayara. Neden bilmem. Eskiden bu kadar engebeli miydi günlük hayat?
Aslı Erdoğan yarın (29 Aralık) Çağlayan Adliyesi’nde 9.15’te ilk kez mahkemeye çıkacak. Sevgili Leyla Toprak’ın filmi Kırmızı Mendil’i izleyince de bu hissi yaşamıştım: İçeride olması gerekenler dışarıda.
Aşağıya bir şarkı bırakıyorum. Anlıyorum ki şarkılardan başka verecek şeyim yok gibi. Gözümün içindeki sönmüş ışığı harlatabilirsem belki onu da veririm sonra.
Havada yurt dışına gitmeler var. Patlayan bombaların favori mekânlarından birine taşınmış olmam şahane karardı.
Kendime inanıyorum. İyiliğe inanmaya devam edeceğim. Hayallerimin ve kim olduğumun peşinden gideceğim. Başka yapacak ne var ki zaten?
Umarım, gözümün içindeki ışığı emenler, yiyip bitirenler benden uzak olacak bu yeni yılda. Bu yıl tek bir şeye sahip çıkmanızı diliyorum. Gözünüzün içindeki ışığa! Onu bir kez kaptırdınız mı, çok acıyor.
Akademik yazılardan her ne kadar belirli bir ciddiyete sahip olması beklense de, bu durum yaratıcı ifade biçimlerinden tamamen uzak durmayı gerektirmez. Otoetnografi, ‘ben dili’ ile teoriyi buluşturmak isteyenlerin, öğrencilerin ve araştırmacıların ilgisini çekebilir
Bu konferansların, oluşumların ve dergilerin köklü bir geçmişe sahip olduğunu düşünüyorum ve dünya genelindeki çalışmalara bakmak için iyi bir başlangıç noktası ve referans kaynağı olabileceğine inanıyorum