17 Ocak 2016

“Bir düş sanki olanlar, uzayan ve uzadıkça acıtan...”

Olan biteni şairler yazsa, oturup dinlesek acımız azalırdı, sarılabilirdik belki, bir umut...

Gecelerden bir gece, Meltem ve Erdoğan Sağlam'ın davetiyle Beyti Engin’in Sesler ve Harfler şiir dinletisinde buluyorum kendimi.

Neden bilmem, şiir deyince, aklıma, kocaman kırmızı güller ve onun üstünde de dev, sarı gölgeli yazılar olan ağdalı bir ruh hâli geliyor ilk.

Oyunculuktan biliyordum; ama şiir denince, hafif, “Gidelim bakalım, neyin nesiymiş” hovardalığında yürüyerek Asmalı Sahne’ye bıçkınca ulaştığımda başıma gelecekleri sezmiş dahi değildim.

Önce biraz bekledik. Şarap içip sohbet ettik. Mekâna bakıp “Ne güzelmiş, ne sıcakmış” dediğimi hatırlıyorum.

Sahnedeyiz.

Bir adam, siyah perdenin önünde oturuyor. Dumanlar var. Hem perdede hem kafamın içinde. Okuyor. Sade, duru, öylesine.

“Öldü
ğü gece terliklerindeki izleri okşadım.” Didem Madak
“Bir aşktan diğerine kaç saatte gidiliyordu?” Yılmaz Erdoğan
“Anneler ölürken bile çocuklarının ellerini bırakmıyor.” Ah Muhsin Ünlü
“Sense kendini hâlâ hayatımdaki herhangi biri sanıyordun.” Murathan Mungan
“Sen yağmurlu günlere yakışırsın.” Gülten Akın

Sanırım 3 kilo kadar ağladım. Bu, benim ruhumun mayasından mı, Engin’in döktürmesinden mi, yoksa ülke girdaplarının hâlet-i ruhiyesinin oracıkta tecelli edivermesinden mi oldu, bilmiyorum.

Şiirlerde çırılçıplak insanız. Ve şu an, ülkece, ailece, bireyce -çoğu zaman- o duygulara yakın değiliz. O duygular dediğim ağlamak, iç çekmek, dudaklarını ısırmak, bir noktaya dalıp gitmek, -hıh diye gülümsemek...
Beyti Engin, dinletiye gelenlerle...
O duygudaşlığı yaşamak için ne gerekli bize?

“Gidişin kendisinden artakalan / Her şey, herkes burada / Ben buradayım / Kardeşlerim yitikliğiyle burada / Annem elbiseleriyle / Erkek kardeşim savaş korkusuyla / Babam burada hiç uyanmış olmasa da / Dünya eksilmiş etrafımda / Bir düş sanki olanlar / Uzayan ve uzadıkça acıtan.” Bejan Matur

Türkiye’de şu an olan biteni şairler yazsa, oturup dinlesek acımız azalırdı, sarılabilirdik belki, bir umut. 

Yazarın Diğer Yazıları

İran’ın cesur kadınları: Jin, Jiyan, Azadi!

Çoğu İranlı temel özgürlükler ve demokrasi uğruna canını feda etti

Mad Pride ya da ‘Delilerin’ Onur Yürüyüşü

Mad Pride’ın amacı stigma ile mücadele etmek, ‘delilerin’ haklarını savunmak, çeşitli politikalara etki etmek, beraberce güçlenmek, bazen biraz eğlenmek ve misal ‘psikopat’, ‘manyak’, ‘şizo’, ‘deli misin nesin’ demeden önce bir kez daha düşünmeyi hatırlatmak

LGBTİQA+ hakları insan haklarıdır!

Kendimiz dışındaki insanların var oluşlarını öldürmeye yeltenmekle övün(e)memeliyiz, bundan olsa olsa utanç duyulur.

"
"