Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı pazar günü yapıldı. Birileri sınava alındı, birileri alınmadı. Sınavda sorulan soruları, yani soru sormanın inceliklerini, iç mekanizmayı tartışmak bir yana, sınavın yapılma biçimi ve dış yapı üzerine de düşünüyoruz, düşünmek zorunda bırakılıyoruz; çünkü sistem ortada.
Alyansla sınava girebilirsiniz; ancak küpe ile giremezsiniz mesela. Aile kurumu ve oraya ait olan yine korunuyor böylece.
Mert Seymen Renkmen’in 2011 tarihli Bianet haberinden* bugüne, görünen o ki olumlu anlamda değişen bir şey yok. Biraz da rastgele oluyor olanlar. Beni en çok ilgilendiren şeylerden biri olmuş üstelik. Kadın Çalışmaları okumak için bu sınava girecek olan kadın aday, kapıda görev yapmakta ve polis olan başka bir kadınla tartışıyor. Biri girmek istiyor binadan içeri, diğeri izin vermiyor. Kollarını sıkmışlar birbirlerinin. ‘Teori’ ve ‘pratik’ yine paralel çizgilerle ve kesişmeden farklı noktalara doğru ilerlemiş. Elbette şu tatlı hayatta başka başka rollerimiz var; yine de içim cız etti.
Çıkmayan küpesi ve hızması sebebi ile sınava alınmayan T.E. ile konuştuk. Güvenlik nedeni ile bu söyleşide ismini kullanmamamı istedi. Siyasetin gündelik hayata yansıması biraz da bu satır arası sandığımız olaylar üzerinden okunmuyor mu?
“Alyans sorun olmazken, neden küpe oluyor, anlamak mümkün değil”
ALES sınavına niçin girmek istediniz?
Kadın Çalışmaları bölümünde yüksek lisans yapmak istediğim için ALES’e girmek istedim.
Sınava alınmadınız. Ne gerekçe gösterdiler?
Küpem ve hızmam yüzünden sınava giremeyeceğimi söylediler.
Sınav yönetmeliğinde belirtilmiş miydi bu sebep?
Sınav kağıdında şöyle yazıyor: “...adaylar yanlarında çanta, cüzdan, cep telefonu, saat, kablosuz iletişim sağlayan bluetooth vb. cihazlarla; kulaklık, kolye, küpe, yüzük (alyans hariç) ile sınav binasına kesinlikle girilemeyecek ve hiçbir eşya emanete alınmayacaktır.” Alyans sorun olmazken, neden küpe oluyor, anlamak mümkün değil. Küpeyle kopya mı çekeceğim?
“Kim olursa olsun, bir kadınla o hale gelmek, isteyeceğim en son şeydi.”
Olay anını anlatabilir misiniz?
Okula ben girdikten sonra hemen kapıyı kapadılar. Benden sonrakileri almadılar. Beni aradılar, güya. ‘Güya’ diyorum; çünkü montumun ceplerine bile bakmadan direkt küpelerimi çıkarmamı söyledi kadın polis. Ben onları çıkarırken sınava girmek isteyen başka bir kadın da kulağının en üst tarafında olan küpesini çıkarmam için benden yardım istedi. Onunkini çıkarmayı denedim ama çıkaramadım. Kendi küpelerimi çıkardım ama tragus dediğimiz bölgedeki küpem ve nokta gibi olan hızmam kaldı.
Okul hangisiydi?
Şirinevler, Mehmet Akif Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi.
Sonra?
“Hanımefendi bunları da çıkarın” dediler. Çıkmadığını söyleyince polis sınava alamayacaklarını söyledi. Ben de daha önce ALES’e girdiğimi ve orada küpe ve hızmamın sorun olmadığını, inisiyatif kullanabileceklerini söyledim. O görevlilerin, görevini ihlal ettiğini belirttiler. Ben onları dinlemedim ve sınav katına yöneldim. Kadın erkek tüm polisler ve diğer görevliler, beni engellemeye kalktılar. Kadın olan polis o sırada beni durdurmak için kollarımdan iki eliyle sıkıca tuttu. Ben de elinden kurtulmaya çalıştım. “Kimsin sen, sen bana dokunamazsın” dedim. “Ben devletin memuruyum” dedi. Montum yere düştü, sınav kağıdım parçalandı. Sınava ısrarla girebileceğimi söyledim, küpenin kopyayla ilgisini sordum ve ısrarla sınıfa yönelmeye çalıştım ama polis beni çekiştirip kollarımı sıktı. Ben de onunkileri haliyle. Daha çok hırslandı ve tartaklanan ben olmama rağmen ona hakaret ettiğim gerekçesiyle kimliğimi isteyip benden şikâyetçi olacağını söyledi. Hakaret cümlesi de “Başlatma memurluğuna” cümlemmiş. Kimliğimi de vermemek için direndim ama kollarımı bırakmadı. En son bir erkek polis beni kapıdan itti ve gitmemi söyledi. Kimliğimi vermedim ve tutanak tutturmadım. Okuldan çıktım. Bu esnada sınava alınmayanlar da ayrı bir tartışma başlatmışlardı. Şu an kollarımda hafif ağrı var. Kim olursa olsun, bir kadınla o hale gelmek, isteyeceğim en son şeydi.
“İnsanların çocuklarının ölülerini buzdolabında saklamak zorunda bırakıldığı bir ülkede sınava giremediğim için sinirlenmek şımarıklık mı…”
Daha önce nerede girmiştiniz sınava?
Ben daha önce Nişantaşı, Beyoğlu civarında sınava girdim ve orada o küpe hiç sorun olmadı ama Şirinevler’de böyle bir şey yaşadım. Bölgeden bölgeye durumun değişim gösterdiğini ve inisiyatif kullanılabileceğini düşünmeye başladım. Hem sınavlara kopya verenler de biz değiliz, çekenler de. Bu saçma kurallar, önlemler niye, mantığı ne?
Bundan sonra ne yapmayı planlıyorsunuz?
Sınava tabii ki yeniden gireceğim. Sınav bölgesini başka bir yer seçebilirim ve belki yanımda avukat bir arkadaşım olur.
Biraz kendinizden bahsedebilir misiniz? Bir gününüz nasıl geçer? Neler okursunuz? Ne iş yaparsınız?
Finans sektöründe çalışıyordum iki yıla yakın zaman önce işimden mobbing dolayısıyla ayrıldım ve şimdi evden çalışabileceğim işler arıyorum. Son beş aydır seramikle ilgileniyorum. Kurs dışında evde de çamurla uğraşıyorum. Genelde feminizm ve LGBTİ konulu kitaplar okumayı seviyorum. Bu ara çamur ve seramik var gündemimde.
…
İnsanların çocuklarının ölülerini buzdolabında saklamak zorunda bırakıldığı bir ülkede sınava giremediğim için sinirlenmek şımarıklık mı diye düşünmeden de edemiyorum. Her ne olursa olsun hayatın her alanında istediğim tek şey adalet ve eşitlik.