03 Ocak 2016

Yeni yılınız ‘doğal mı, yoksa operasyonlu mu’ olsun?

Kötü geçen 2015’i karışık duygularla uğurlarken...

Kaldırdı kadehini.

Gerçi kötü geçmişti 2015.

Ama sonuçta yeni yıldı.

Bayram sayılırdı.

Gülümsemeye karar verdi.

Yemek ve çerez tamamdı.

Önündeki şişeye neşeyle baktı.

 

*   *   *

 

Tam o sırada balkon camında bir karaltı belirdi.

Kadehi bırakıp cama yaklaştı.

“Allah’ın cezası kedi!”

“Yine kirletecek balkonu.”

Yüzüne nefret ifadesi yerleştirdi.

Çıkıp hışımla kovdu hayvanı.

Her zamanki gibi korkup kaçmıştı kedi.

Aslında korkmasa ne olurdu, onu hiç bilmiyordu.

Düşünmeye de gerek yoktu.

Kaçırmıştı ya kediyi.

Birilerinden güçlü olmak ve korkutmak güzel duyguydu.

İçeri girip kadehi eline aldı yeniden.

Çoktan ortadan kaybolmuş olan kediyi aradı gözleriyle.

Hava da çok soğuktu.

Zavallı hayvan acaba nerede uyurdu...

Bir kap su ve yemek mi koysaydı acaba balkona...

Ama yiyip içip pisletiyorlardı her yeri.

“Neyse sonra bakarız”, diyerek kapattı konuyu.

 

*   *   *

 

Mmm, içki de hiç fena değildi.

Hem pahalıydı da.

“Bir yerlere gelmişti hayatta”, ondan emindi.

Herkese ve her şeye rağmen...

Ve hâlâ onu çekemeyenler vardı.

Mesela, bir türlü kurtulamadığı şu gençlik arkadaşı.

Geçen hafta sonu yine mitinge çağırmıştı.

Ret cevabı alınca da korkaklıkla suçlamıştı.

Korkaklıkmış!..

Aklına çılgın gençlik yıllarındaki yasadışı eylemleri geldi.

Herkes onun yüzde biri kadar cesaret gösterse memleket cennet olurdu cennet!

Sadece dönem değişmişti artık.

Ve miting, eylem falan, bu tür şeylerin zamanı geçmişti.

“Bu internet çağında” diye yüksek sesle söylendi.

Gerisini getirmedi.

 

*   *   *

 

Kendi kendisinin moralini bozmuştu.

Aslında elbette üzülüyordu ülkede olup bitene.

El kadar çocuklar vuruluyordu; üzülmez mi insan hiç!

Kaç aydır operasyonlar sürüyordu.

Ama hendek-mendek diyenler varken biter miydi bu olaylar...

Devlet de çok sert giriyordu ama...

Böyle olmazdı...

Çare iç savaş ve vatanı bölmek olmamalıydı.

Bilinçlenmek, bilim, eğitim önemliydi haliyle.

“Ve okumak” deyip arkasında duran kitaplığa döndü.

Öyle çok kitap vardı ki orada okumadığı.

Ama durmadan yeni kitaplar alıyor, her aldığı kitapla sanki kendine güveni pekişiyordu.

Bir kadeh daha yuvarladı.

 

*   *   *

 

Ne güzel kar yağıyordu...

Uzak ve sisli bir kış anısı gözlerinde canlandı.

Zaten ne zaman içse onu hatırlardı.

Çok güzel bir kadındı.

Ama gururuna ve özgürlüğüne aşırı derecede düşkündü.

Fedakârlık yapmasını bilmiyordu.

Bu yüzden her şeyi mahvetmişti.

“Oysa kadın dediğin biraz da...”

Yine devam etmedi.

Biliyordu bu sözlerinin sonunda yine çıkışı bulamayacak ve hüzünlenecekti.

Sustu.

Ama yine de hüzünlenmişti.

Arka arkaya birkaç kez daha doldurdu kadehini.

 

*   *   *

 

Televizyona döndü.

Boş boş baktı.

Sonra bir ara baktığı ekranda ne olduğunu fark etti.

Bak, Obama yine bir propaganda filminde oynamış...

Ve bindiği özel arabayla Beyaz Saray’dan çıkmasına güvenlik izin vermemiş...

Bizde olsa kimse Cumhurbaşkanı’nın karşısında durabilir mi...

“Adamlar kurmuşlar sistemi tabii...”

Yine durdu.

15-20 yıl önce olsa gidebilirdi doğru dürüst bir ülkede yaşamaya.

O zaman “kaçtı” diyecek arkadaşlarından çekinmişti.

Şimdi ise vakit çok geçti.

Birkaç kez kanalı değiştirdi.

“Yoz yoz eğlence programları” diye mırıldandı kendi kendine.

“Hep aynı şeyler: Ucuz şarkılar, türküler, danslar...”

Son kanalda durdu.

Dansözün göğüslerine takıldı gözleri.

“Ne kadar basit, ne kadar dejenere” dedi.

“Her yıl aynı şey!”

Futbol, eğlence, evlenme programları...

Bu halkı aldatmak, oyalamak ne kadar da kolaydı.

Sıkıldı bu düşünceleri tekrarlamaktan da.

 

*   *   *

 

Sanki balkonda bir şey görmüş gibi aniden kafasını dışarı çevirdi.

Aklına deminki kedi geldi.

Sonra durmadan mitinge çağıran arkadaşı...

Güneydoğuda öldürülen çocuklar...

Bir türlü okuyamadığı kitaplar...

Neden kötü bittiğini hâlâ tam anlayamadığı tek gerçek aşkı...

Boşa giden yurt dışına çıkma hayalleri...

Sıkı bir küfür bastı.

Ters çevirdiği şişedeki son damlaların kadehe damlamasını keyifli bir inatla bekledi.

Sonra televizyona döndü yeniden.

Dansözün göğüsleri de ne kadar güzel ve büyüktü.

Acaba “doğal mıydı, yoksa operasyonlu mu”...

 

Yazarın Diğer Yazıları

Cihatçılar Halep’e saldırdı, Rus basını Erdoğan’a ateş püskürdü

Rus Tsargrad sitesinin başlığı: Erdoğan Putin’i kandırdı: Kremlin suskun, Türkiye Cumhurbaşkanı yine ihanet yolunu seçti

Savaşın yayılma eğilimi Türkiye için bir tehdittir

Toprak ve insan hayatı: Ben ikincisini daha çok önemserim, siyasiler ise genellikle toprağı seçer

Hayat ve ölüm üzerine biraz karamsar bir yazı

Almodovar’ın ölümü kabullenmek konusunu işleyen Yandaki Oda filmi ve T24'ün bir haberi

"
"