27 Ocak 2015

Ve CHP Yunanistan'da iktidara geldi!

Dün Syriza'nın dünya görüşünü "paylaşan" Kılıçdaroğlu, dört yıl önce de "Dayan Yorgo, biz iktidara geliyoruz" demişti.

Türkiye çok acayip bir ülke.

Bu ülkenin kapıları ve pencereleri dünyaya sımsıkı kapalı; neredeyse içerden çivilenmiş durumda.

Dünya tersine dönse Türkiye'nin ve medyamızın umurunda olmaz.

"Dışarıya" ilgi göstermemizin üç şartı vardır:

Birincisi, olay çok uzaklarda olsa bile, eğer haberin içinde bir Türk varsa ilgileniriz.

Mesela, bir ülkede kanlı bir gösteri ya da devasa yangın veya deprem olması bizce pek önemli değildir; ama o olayda bir "hemşehrimiz"in dişi kırıldıysa oraya olağanüstü ilgi gösteririz; manşeti de ona göre atarız: "Patagonya semalarında iki yolcu uçağı çarpıştı, 600 kişi öldü, BİR TÜRKÜN KAVAL KEMİĞİ KIRILDI".

İkincisi, "dışardan" gelen haberde "içerden" önemli biri varsa dikkatimizi çekebilir (söz gelimi, liderimiz oradaysa Somali'yi, ünlü bir futbolcumuz ya da şarkıcımız İtalya'daysa orayı haber yapmak boynumuzun borcudur).

Üçüncüsü, "dışarda" olup biten şey ya da ünlü biri, "içeriye" ve "içerdeki" birilerine benziyorsa ilgi uyandırabilir.

 

Tsipras partisi lideri Syriza... Yok yok, tersi!

 

Yunanistan'da seçimler düzenlendi. Sonuçta, anketlerin de öngördüğü gibi "sol radikal" olduğu söylenen Syriza adlı parti kazandı, başbakanlık koltuğuna da partinin lideri Aleksis Tsipras ("ts"yi telaffuz etmekte zorlananlar için: Çipras) oturuyor.

Oradaki seçim kampanyası çoğumuzun ilgisini çekmemişti. Tsipras önderliğindeki Syriza'dan da doğrusu pek haberdar değildik.

Ama seçim sonuçları "flaş", "sansasyon" falan oldu da, mecburen ilgilenmek zorunda kaldık.

Bir kısmımız, dünyanın sorduğu soruları duydu ve onlarla ilgileniyor: "Yunanistan nereye gider?", "Borçları ödemezse ne olur?", "AB'den kopar mı?", "Euro'dan vazgeçer mi?, "Syriza ekonomiyi batırmadan ülkeyi yönetebilir mi?", "Yunan solunun zaferi, İspanya'ya ve başka ülkelere örnek oluşturur mu?"

Ama diğer kısmımız, inatla "Yunanistan'ı Türkiye üzerinden" anlayıp yorumlama çabasında.

 

 

Solun gücü ortaya çıktı... Yunanistan'da

 

Kimisi "Aaa, tıpkı Selahattin Demirtaş" diye şaşırıyor.

Kimisi "Syriza'nın seçim zaferi, 2002'de AKP'nin iktidara gelişine benziyor" analizleri yapıyor.

Sol cephede büyük bir sevinç var: "Bizimkiler Yunanistan'da iktidara geldi!" diye bayram ediyorlar.

Syriza komünist mi? Tsipras sosyalist mi? Bunlar gerçekten de "radikal sol" mu? Bu sol, "ulusalcılığa" mı, yoksa liberalizme mi açılıyor?

Bu ve başka sorulara cevap arayan az.

Ben de pişmiş aşa su katmayayım, canım. Sonuçta sol kazandı mı, kazanmadı mı? Bal gibi kazandı! O zaman "komşu solcular"ın sevinmesinden daha doğal ve iyi niyetli ne olabilir ki!..

Ama kendi içindeki "komşu fraksiyonlar"dan AKP'den daha fazla nefret eden, mesela "yetmez ama evet" kinini iktidar mücadelesinden daha fazla önemseyen, Türk-Kürt ayrımlarının duvarlarını yıkamayan, solda olsun sağda olsun birileriyle ittifaka gitmekten öcü gibi korkan (bu arada kendisi de bir tür "koalisyon" olan Syriza, hükümet olmak için ihtiyaç duyduğu desteği, birkaç saat içinde sağcı Bağımsız Yunanlar Partisi'nden buldu), sadece ve sadece kendisinin haklı, kendi yöntemlerinin doğru olduğunu düşünüp değişime karşı direnen solcuların sevinmesi, kendilerinin iktidara hep uzak kalması koşullarında ne kadar anlamlıdır ki?..

 

 

2011: 'Dayan Yorgo'! 2015: 'Dayan Kılıçdaroğlu'?

 

Yunanistan seçimlerine ilişkin en ilginç değerlendirmelerden biri Kemal Kılıçdaroğlu'ndan geldi.

Dün galiba kafası bambaşka bir konuyla meşgulken Yunanistan seçimlerini yorumlaması istenen CHP Genel Başkanı, biraz düşünceli bir halde ve "güzel" sıfatını bonkörce kullanarak şunları söyledi:

"Yunanistan'daki seçimler, bize göre son derece güzel... (Bir süre ne diyeceğini düşünüyor.) Aynı dünya görüşünü paylaşan iki siyasal parti olarak ifade edeyim. (Bu cümlenin de sanki kendisinde CHP ve Syriza adına ortak açıklama yetkisi varmış gibi bir yanlış anlamaya yol açacağını fark ederek düzeltiyor:) "Aynı dünya görüşünü paylaşan bir siyasal partinin Yunanistan'da başarı kazanması elbette ki güzel..."

Affedersiniz, ama CHP, "sol radikal" bu partiye ne açıdan benziyor? Ateist olduğu için dün dinî yemin etmeyen Tsipras ile Kılıçdaroğlu'nun dünya görüşleri nasıl birbiriyle örtüşüyor?

2011 Mayısı'nda Kılıçdaroğlu, CHP’nin de üyesi olduğu Sosyalist Enternasyonel'in başkanlığını yürüten, Yunanistan’ın sosyalist Başbakanı Yorgo Papandreu'yu ülkesindeki ekonomik krizle mücadelesinde "desteklemek" amacıyla şunları söylemişti:

"Dayan Yorgo, biz iktidara geliyoruz. Gerekirse biz projelerimizle Papandreu'nun bu mücadelesine destek de verebiliriz. Dayansınlar Türkiyede biz iktidara geliyoruz." (Hürriyet, 31 Mayıs 2011.)

Yorgo dayanamadı ve gitti.

Aradan yaklaşık dört yıl geçti.

Şimdi bambaşka bir siyasi çizgiden Aleksis zafer kazandı.

Ne görüyoruz?

Kılıçdaroğlu yine "aynı saflarda" ve yine zaferi paylaşıyor.

Ufacık bir farkla: Paylaşılan zafer, geleceğin Türkiyesi'nde değil bugünün Yunanistanı'nda kazanılmış durumda...

 

@AksayHakan

 

Yazarın Diğer Yazıları

Cihatçılar Halep’e saldırdı, Rus basını Erdoğan’a ateş püskürdü

Rus Tsargrad sitesinin başlığı: Erdoğan Putin’i kandırdı: Kremlin suskun, Türkiye Cumhurbaşkanı yine ihanet yolunu seçti

Savaşın yayılma eğilimi Türkiye için bir tehdittir

Toprak ve insan hayatı: Ben ikincisini daha çok önemserim, siyasiler ise genellikle toprağı seçer

Hayat ve ölüm üzerine biraz karamsar bir yazı

Almodovar’ın ölümü kabullenmek konusunu işleyen Yandaki Oda filmi ve T24'ün bir haberi

"
"