Sonunda benim bile canıma tak dedi.
Bu kadar da olmaz canım!
Galiba ülkücü harekette gerçekten de ciddi bir liderlik sorunu var.
Ne olacaksa olsun, ama artık değişsinler.
Bugüne kadar MHP'deki liderlik yarışına karşı çekimser kalmış, herhangi bir görüş açıklamamıştım.
Öyle ya, kendi iç işleri, kimi seçerlerse seçerler...
Ben MHP'li, ülkücü, milliyetçi falan değilim ki konuya müdahil olayım.
Ancak son olay ve onunla ilgili haber başlıkları bardağımı taşırdı.
Değişim şart!
Çünküüü...
Eğitim şart!..
* * *
Mesele şu:
Suriye krizinin neredeyse beş yılı bulan geçmişinde ve IŞİD'in Ortadoğu'da, Türkiye'de, Avrupa'da yaptığı katliamlar karşısında ses getiren herhangi bir çıkış yapamayan ülkücüler, Rusya ve Esad güçlerinin Türkmenlere saldırdığını duyunca ayağa kalkmışlar...
Ve yürümeye başlamışlar.
Nereye mi?
İstanbul'daki Rusya Başkonsolosluğu'na.
Giderken yanlarına yumurta almayı da ihmal etmemişler (kabul edin, burada "yaratıcı bir eylem" kokusu var).
İstiklal Caddesi üzerinde ilerlerken bir yandan da slogan atmışlar:
"Türkiye uyuma, kardeşine sahip çık!"
* * *
Türkiye'yi uyandırma çabası takdire şayan, ama...
Bu arada uyandıranın kendisi de uyanık olmalı tabii.
Peki, arkadaşlar ne yapmışlar beğenirsiniz:
Hedefe 110 metre kadar kalmışken gördükleri binaya ve tepesinde dalgalanan bayrağa bakıp şöyle demişler:
"Ordular, düşman kalesinin önüne geldik; safları sıklaştırın!"
Artık ondan sonrası bağırmalar, birilerini dövecek gibi yapmalar, sert bakmalar ve konuşmalar, tehditkâr sloganlar, çiğ yumurtaları karşıdaki binaya fırlatmalar falan...
Epeyce bir deşarj olup Ruslara Türkün gücünü göstermişler.
Göstermişler de...
Nasıl demeli...
Ortada Rus yokmuş!
Başkonsolosluk da Rusya'nın değil, Hollanda'nınmış!..
* * *
E kötü olmuş tabii.
Haliyle...
O kadar çaba...
Onca yumurta...
Bir de sonrasında haber başlıkları:
"Ülkücüler yine hedef şaşırdı"...
"Rus sanıp Hollanda konsolosluğuna yumurta attılar"...
"Ülkücülerden 'akıl dolu' eylem"...
“Allah’ını seven ülkücülere navigasyon taksın!” (Gazeteport'taki arkadaşlara bravo.)...
"Ülkücüler yine karıştırdı"...
Son başlık ve benzerlerinin bir bölümü iktidar yanlısı medya temsilcilerinden.
Tabii onlarınki de biraz nankörlük!
7 Haziran-1 Kasım döneminde MHP sayesinde kendilerini toparlayıp güçlerini pekiştirdiklerini ne çabuk unutuyorlar, ayıp!..
* * *
Kimilerine göre meselenin açıklaması "basit":
Bayrak benzerliği...
Rusya bayrağı, malum, birbirine paralel (bu kelimeyi kullandığım için bağışlayın) üç ayrı renkte şeritten oluşuyor: Beyaz, lacivert, kırmızı...
Hollanda bayrağı da kırmızı, beyaz, mavi...
Yani "Türkiye şartlarında" arada çok fark yok gibi, değil mi?
Aslında Lüksemburg bayrağı da epeyce benziyor; ama onların orada konsoloslukları yok.
Ha bir de Fransız bayrağı var bu renklerde; ancak şeritler yatay değil dikey (Ha Hasan Ali, ha Ali Hasan, ne fark eder ki!)...
Piyango Hollandalılara çıkmış.
(Şimdi Fransız bayrağı dedim de, içime bir kurt düştü: Sakın bu gençler IŞİD'e savaş açan François Hollande'a karşı tepkilerini göstermek için Hollanda konsolosluğuna gitmiş olmasınlar?)
* * *
Elbette olayı büyütmeden, "olur böyle şeyler" tavrıyla konuyu kapatmak da vardı.
Ne var ki, bu kadarı fazla oluyor artık.
Ülkücü arkadaşların ilk "dalgınlığı" değil bu.
PKK bayrağı diye bir keresinde Kamerun, başka sefer de Kolombiya bayrağı yaktılar.
Kürt diye MHP'li birini dövdüler.
Geçen yaz yine bir "dış politika aktifliği" içine girip Çin'in Uygur Türklerine karşı uygulamalarını protesto ettiler ve...
Sultanahmet'te gezen Korelilere saldırdılar...
Bir de Uygur restoranı bulup aşçıyı patakladılar...
Bu yanlışlıkla ilgili görüşü sorulan Devlet Bahçeli gayet rahat bir cevap verdi:
"İkisi de çekik göz, fark eder mi efendim?"
* * *
Benzer renkteki bayraklar...
Fark eder mi efendim?
Aynı esmerlikteki insanlar...
Fark eder mi efendim?
Türk milliyetçisi ve Kürt düşmanı iki parti...
Fark eder mi efendim?
Acaba diyorum...
Bu dalgınlık ve "fark etmezcilik" ile...
1 Kasım'da oy pusulasındaki şekilleri ve harfleri karıştırmış olabilirler mi?
Neyse, aslında belki gerçekten de "fark etmez"...
* * *
Ancak ülkücü hareket ve MHP sahiden ayağa kalkmak, bir sonraki seçimlerde baraj altında kalmamak ve ciddi bir atak yapmak istiyorsa...
Galiba bu boşvermişliğin önüne geçmeli...
Ve...
Öncelikle...
Coğrafya çalışmalı...
Bayrakları öğrenmeli...
Çekik gözler anatomisini incelemeli...
Yani kısacası...
Eğitim şart!
Yoksa herkesin dilinde alay konusu olmaya devam edecekler.
Onca insanın yürüme, bağırma ve "adam dövme" enerjisi de boşa gidecek...
Bir de o kadar yumurta...