24 Haziran 2011

‘Türkleşmiş Ruslar’ ve Tatyana Moran

Geçenlerde İstanbul’da yaşayan Ruslar görkemli bir gece düzenlediler...


Geçenlerde İstanbul’da yaşayan Ruslar görkemli bir gece düzenlediler. Rusya egemenlik günü şerefine bir şenlik yaptılar. Aralarında yaşlı olanlar da vardı. Acaba Rusya’dan gelen konuk muydular, yoksa Türkiye’de mi yaşıyorlardı?..
Aklıma Tatyana Moran geldi.

Onu hatırlayınca içim hep cız eder. 2007’de Moda’daki evinde öldüğünde 97 yaşındaydı. 
Onunla tanışamamıştık. Oysa tanışabilirdik. Şimdi ne olduğunu bile hatırlamadığım lanet olası bir “önemli iş” nedeniyle O’nunla tanışma fırsatını erteleyerek kaybetmiştim. Oysa yazdığım kitabın bir bölümü O’nun adını taşıyordu ve bir arkadaşım bu kitapla ilgili olarak O’nu evinde ziyaret etmişti. 
Ama belki de hissettiğim kederin asıl nedeni başka. Tatyana Moran uzun yıllar Türkiye’de yaşamış olan bir Rus’tu. Bugün artık unutulan Ruslar’dan biri… 
O bir Türk’tü aynı zamanda. Zorunlu olarak geldiği Türkiye’ye sığınan, ama ilk vatanı Rusya’dan da vazgeçmeyen bir insandı. İki ülkenin birden aydınıydı...
*      *      *
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde ve Boğaziçi Üniversitesi’nde uzun yıllar ders vermiş, Erzurum Atatürk Üniversitesi’nin kuruluşuna katkıda bulunmuş olan Doç. Dr. Tatyana Moran, 1917 Ekim Devrimi’nden sonra Türkiye’ye gelen 200 bin kadar Rus’tan biriydi. 

Rahmetli Jack Deleon onları ayrıntılı olarak yazmıştı. Ruslar’ın bir kısmı İstanbul üzerinden Avrupa’ya ve Amerika’ya geçmiş, bir kısmı vatanlarına geri dönmek isterken hayatını kaybetmişti. Türkiye’de kalanlar, ülkemizin kültürel hayatına zenginlik getirmişti. Bazıları ressam, bazıları yazar veya şairdi. Rus restoranının temelleri de bu “Beyaz Ruslar”a dayanıyordu. Bir bölümü şoförlük yapıyordu. Sahneye çıkanlar da vardı. 
Onları unutmamak, Türk-Rus ilişkileri adına da boynumuzun borcu.
Kırım'ın Kerç kentinde 1910 yılında doğan Tatyana Sokolova (sonradan Akkartal soyadını almıştı), devrimden sonra ailesiyle Kırım'dan Türkiye'ye geldi. Tan ve Cumhuriyet gazetelerinde çalıştı. Seçkin üniversitelerde ders verdi. İngiliz edebiyatı uzmanı ve edebiyat eleştirmeni profesör Berna Moran'la evlendi (O da 1993’te vefat etmişti.). Ondan geriye “Dün, Bugün” adlı bir anı kitabı ve koskoca bir tarih kaldı: Rusların ve Türkiye’nin tarihi...
*           *           *
12 yaşındayken bir gün dadısı Marusya erkenden uyandırmıştı Tatyana’yı, elinde küçük bir bavul vardı. Limana geldiklerinde koşuşan insanlar görmüşlerdi. İnsanlar itişe kakışa gemiye binmekteydiler. Tatyana ve ailesi binememişti. Elektrik direklerine asılı “arananlar listesi”nde Tatyana’nın babasının adı da vardı. 
Birkaç ay sonra yeni bir deneme daha yapmış ve bu kez başarılı olmuşlardı. 
Osmanbey’ye yerleşmişlerdi. Tatyana ve kardeşleri Notre Dame de Sion adlı okula yazılmışlardı. Atatürk’ün manevi kızı Afet İnan da orada okumaktaydı. 
Yoksulluk ve hastalıklarla dolu zor yıllar geçirdiler.  
Savaş bittikten sonra babası İstanbul’a gelmiş ve Hasköy’deki büyük un fabrikalarının başına geçmişti. Okulu bitiren Tatyana Avrupa’daki akrabalarının yanına gitmişti. 
Bir süre Belçika’da ve İngiltere’de yaşadı. Sonra hayat rüzgârı onu Afrika’ya kadar götürdü. Türkiye’ye geri döndüğünde ailesiyle Narmanlı Yurdu’na taşındı. 1941 yılında Edebiyat Fakültesi’ne giren Tatyana, burada Halide Edip Adıvar ile tanıştı. Doçent oldu. İstanbul’da yıllarca ders verdi.
Altı yıl kadar önce, anı ve görüşlerine başvurduğumuz Moran, neredeyse bir asıra uzanan deneyimiyle sorularımızı yanıtlarken “Geçmiş, şimdiki zamanımızın bir parçasıdır” diye sık sık tekrar ediyordu.


Yazarın Diğer Yazıları

Cihatçılar Halep’e saldırdı, Rus basını Erdoğan’a ateş püskürdü

Rus Tsargrad sitesinin başlığı: Erdoğan Putin’i kandırdı: Kremlin suskun, Türkiye Cumhurbaşkanı yine ihanet yolunu seçti

Savaşın yayılma eğilimi Türkiye için bir tehdittir

Toprak ve insan hayatı: Ben ikincisini daha çok önemserim, siyasiler ise genellikle toprağı seçer

Hayat ve ölüm üzerine biraz karamsar bir yazı

Almodovar’ın ölümü kabullenmek konusunu işleyen Yandaki Oda filmi ve T24'ün bir haberi

"
"