İzmir. Kemeraltı Çarşısı.
10 Mart 2016.
Küçük bir çocuk koşarak “biri”nden kurtulmaya çalışıyor.
Ama o “biri” çocuğu yakalayıp havaya kaldırıyor ve olanca gücüyle yere çarpıyor.
Tepki gösterenler de var. İzleyenler, merak edenler de...
Çocuk Suriyeliymiş. 7 yaşındaymış. Mendil satıyormuş.
O “biri” ise seyyar satıcıymış ve çocuğun kendisiyle alay ettiğini, aracını ittiğini falan söylemiş.
Olayı “vahşet” olarak niteleyen İzmir’in en popüler gazetesi Sözcü, satıcının söylediklerine şu sözlerle tepki gösteriyor:
“Kan dondurdu!”
* * *
Aradan dört ay geçiyor...
İzlediği Suriye politikası yıllardır büyük felâketlere yol açan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kilis’te bazı Suriyelilere Türkiye vatandaşlığı verileceğini açıklıyor.
“Kalifikasyonu yüksek olanları alacağız… Biz almayalım da Batılı ülkeler mi alsın!” türü cümleler uçuşuyor havada.
Bu cümlelerin yankısı, beş ay önce aynı ağızdan çıkan başka cümlelerle çarpışıyor:
“(Sığınmacılarla ilgili olarak 3 milyar Euro pazarlığı yapılan AB’ye - HA) Öbür ülkelerin aldığı mülteci sayısı ne kadar? 100, 300, 500, 1000 tane... Kusura bakmayın, bizim alnımızda enayi yazmıyor! Kapıları açarız, hadi hayırlı yolculuklar deriz.”
“Kan donduran” bir açıklamaydı doğrusu bu da...
* * *
Son günlerde Sözcü Gazetesi’nin ilk sayfa manşetleri de “kan donduruyor”:
“3 milyon Suriyeli arasında, iti kopuğu, katili, yobazı, dinci teröristi, ne ararsan var”
“Türkiye’de hayat Suriyeliye rahat”
“İt kopuk”: Ne kadar da bilimsel, evrensel, hukuksal bir tanımlama!..
Irkçılıkla karışık Türk milliyetçiliğini, “AKP muhalifliği” ve sözüm ona “solculuk” ile bulamaç yapmaya çalışan Sözcü’den devam edelim:
“İşte AKP’nin yeni Türkiye’si: Türkler vergi ödesin. Türkler işsiz kalsın. Türkler askere gitsin. Türkler şehit olsun. Suriyeliler beleş yaşasın”
“Suriyeliler vatandaş yapılırsa yandık!”
“Suriyeliler 3’er 5’er çocuk yapıyor, 10 yıl sonra 20 milyona ulaşıp söz sahibi olurlarsa şaşırmayın”
Tekrar aynı şeyi yazacağım: “Kan donduruyor”
* * *
Yabancı düşmanlığı “sıkı solcu” Sözcü’nün tekelinde değil. Daha birçok temsilcisi var.
Mesela, modacı Cemil İpekçi Twitter’den şöyle buyurmuş:
“Vatanını satıp kaçmış üç milyon uyuzu bize taze kan diye sokuşturmaya çalışanlar var”
Cüneyt Arkın’ın söylediği savunulan bir cümle sosyal medyada yaygınlaştırılıyor:
“Savaştan kaçmış olan bir millete, tarihini savaşarak kanıyla yazmış bir milletin vatandaşlığı verilemez.”
Twitter’de yabancı düşmanlığının birçok durağı ortaya çıkmış durumda:
#Suriyelilergitsin #suriyelilerehayır #ÜlkemdeSuriyeliİstemiyorum #Suriyeliistemiyoruz
#TürkünTürktenBaşkaDostuYoktur vs. vs.
Düşmanca twitlerden birkaçı:
“Kendi ülkesine sahip çıkmayan, ne olduğunu bilmediğimiz, Avrupa’nın defettigi her tarafı cahillik olan ve bizden olmayan #Suriyelilergitsin”
“Türk vatandaşı olacaksanız, Türk gibi yaşayacaksınız. Yok biz anadilde eğitim istiyoruz derseniz, defolun gidin.”
“Savaştan kaçıp, bu kadar zor durumdayken bile zevklerinden mahrum kalmayıp hâlâ çocuk yapabilen bir topluma asla acımam.”
Söyleyin, sizin “kanınız donmuyor” mu?
* * *
Yüce Türk milleti yine “birilerinden ölümüne nefret etme” ortak paydasında birleşiyor.
Ama aslında birleştiğini söylemek de zor.
Hiç kimse üzerinde fazla düşünmediği sözde “siyasi” ve “millî” tepkisini şarjörüne sürerken hedefindekilerin birer insan olduğunu görmüyor. Çocukmuş, gençmiş, ihtiyarmış, kadınmış, erkekmiş, hiç fark etmiyor.
Kendisine benzemeyen kim olursa ona savaş açıyor, “yabancı” ve “aykırı” olanın yok olmasını istiyor.
Dünya üzerinde hiçbir başka ulusu sevmiyor.
Ama kendisi gibi Türk olanlardan da hoşlanmıyor; küresel güven araştırmalarında birbirine karşı en fazla güvensiz olanlar yine Türkler.
Komşusu Kürt olsun istemiyor.
Alevi olsun da istemiyor.
Ateiste katlanamıyor.
LGBTİ bireylerine de dayanamıyor.
Hatta engelli komşusu olmasına bile karşı çıkıyor.
* * *
Böyle bir nefret bulutu içinde, içi boş bir kibir üzerinde herkese tepeden bakmaya çalışırken, kendisinin tam olarak ne olduğunu bilmediği ve asla tümüyle yararlanamadığı “vatandaşlık” haklarından Suriyeli, kara kuru, iyi giyinmeyen ve Arapça konuşan birilerinin de yararlanabileceğini duyunca çıldırıyor.
Bu çılgınlık duygusu içinde ne iktidarın ucuz oyununu görebiliyor,
Ne o 3 milyonun hangi kategorilerden oluştuğunu araştırıyor,
Ne vatandaşlık için gereken taleplere göre kaç kişinin başvurusunun kabul edilebileceğini öngörebiliyor,
Ne mültecilik ile sığınmacılık arasındaki ayrımı biliyor,
Ne de şimdi kendisinin Suriyelilere karşı çıkarken yaptığı yabancı düşmanlığının başka ülkelerde de Türklere yöneldiğini (“Türken raus!”) hatırlıyor... [ 1 ]
Sadece “Suriyeliler defolun”, “Araplar s..tirip gidin” türü düşmanlık mesajlarıyla aklınca efeleniyor.
* * *
Başa dönelim. İzmir’e, Kemeraltı Çarşısı’na. Dört ay öncesine.
O çocuk aynı dayağı şimdi yese ve Suriyeli olduğu ortaya çıksa, yine karşı çıkacak mısınız?
Herhalde çıkmazsınız artık; ya hırlıdır ya hırsız; en azından “uyuz”, biraz büyüyünce kesin “it kopuk”; belki de terörist olur ya da en azından sizin sevmediğiniz bir partiye oy vereceği şüphe götürmez.
Muhtemelen daha birçok saldırı, hatta linç olayı gündeme gelecek, sizin şanlı ve milliyetçi söylemlerinizden sonra...
Bence rahat bırakın kendinizi, tepki göstermeyin herkesin ortasında dayak yiyen Suriyeli çocuklara.
Olduğunuz gibi görünün, nefret kusarken hiç şefkat maskesi takmakla vakit geçirmeyin.
Ne Kemeraltı Çarşısı’nda havalanıp yere çakılan 7 yaşındaki Suriyeli çocuğa acıyın!..
Ne de 2 Eylül 2015’te cansız bedeni Bodrum sahiline vuran 3 yaşındaki Aylan Kurdi’ye...
Çünkü sizin bütün işiniz ırklarla, milliyetlerle, dinlerle, mezheplerle.
İnsanlarla değil!..
______________
[ 1 ] İlgili bazı kaynaklar:
http://www.haberturk.com/gundem/haber/1264243-ilk-etapta-30-40-bin-toplamda-300-bin-kisi-vatandasliga-alinacak
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/siyaset/562085/Hangi_sehirde_ne_kadar_Suriyeli_var__iste_Turkiye_vatandasligi_icin_aranan_8_sart.html
http://t24.com.tr/haber/abdnin-2016-kuresel-insan-ticareti-raporundan-turkiye-fuhus-ticaretinin-transit-ulkelerinden,348976
http://sadeceka.com/yezyuzunun-lanetlileri-suriyeliler/