Farkında mısınız, gazeteler ve televizyonlar giderek artan tecavüz haberleriyle dolup taşıyor! Tümü "dini bütün" ve "ahlakı yüksek" insanlardan oluşan toplumumuz, dünya tecavüz liginde şampiyonluğa oynuyor. Çoğunlukla kadınların ve çocukların kurban edildiği olayların önemli bir kısmı aydınlatılamıyor. Ortaya çıkan suçlarda ise zaman zaman güvenlik güçlerinin ve yargının tutumu, tecavüzcüleri yüreklendiriyor.
Birkaç tecavüz haberine kısaca göz atalım.
Yabancı kadını 'becerip' yerliyi istemeye gitmek
Türkiye’nin en önemli turizm merkezlerinden Kapadokya'nın Göreme beldesindeki Zemi Vadisi’nde gezen Japon öğrencilerden Mai Kuriharac önce bıçaklanarak öldürüldü, sonra da cesedi tecavüze uğradı; arkadaşı Hoshie Teramatsu ise yaralı olarak hayatını kurtarmayı başardı. Olayının faili olarak tutuklanan F.U.'nun aynı akşam kız istemeye gittiği öğrenildi. Kendisini tanıyanlar F.U.'nun çok sakin ve uysal olduğunu, "sigara dahi kullanmadığını", kendi halinde çalışıp evlenmek için para biriktirdiğini anlattılar. Suçunu itiraf eden F.U., önce arabasıyla "kızların bisikletine hafifçe çarptığını, sonra tartıştıklarını (?), kızların kendisine el kol hareketi yaptığını ve taş attığını, kendisini kaybederek onlara bıçakla defalarca saldırdığını" söyledi. F.U.’nun evinde yapılan aramada, Japon turistlere ait fotoğraf makinesi ve bir miktar döviz bulundu. Olayla ilgili olarak ülkelerinden kalkıp Nevşehir'e giden Japon gazeteciler adliye çıkışında zanlı yakınlarınca darp edildi.
Polis, imdat!.. İmdat, polis!..
Gaziantep’teki evinden kaçıp Adana’ya giden 16 yaşındaki H.P. adlı kız çocuğu iki polis memurundan yardım istedi. Polisler, üç saat gezdirdikleri kıza ekip aracında tecavüz etti. Kızın şikâyeti üzerine, polis memurları D.T., H.İ., kızın kaldığı evin sahibi ve kıza tecavüz ettiği söylenen kebapçı C.G. yakalandı. Haklarında 7 yıldan 29 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Ancak daha sonra polisler serbest bırakıldı. Zanlılardan biri, “Aracın içinde kızın kendi rızasıyla ilişkiye girdik” dedi.
'Suç olur mu hiç! Peygamber de böyle yapardı!'
Sakarya’da 14 yaşındaki kız çocuğuna cinsel istismarda bulundukları iddiasıyla 26’sı çocuk, 2’si polis memuru 34 kişinin yargılandığı davada emniyet müdürü olan sanık N.Ş.'nin avukatı İsmail Gürses, “Peygamberimizin de benzer evlilikleri var. Müslüman bir ülkede yaşıyoruz” dedi. N.Ş. ise çocukla bir sitede tanışıp Facebook'ta seks ve fantezi içerikli görüşmeler yaptığını, amacının “sadece sohbet etmek olduğunu”, “fiziksel temas kurmadığını" söyleyerek kızın "18-19 yaşlarında göründüğünü" savundu.
'Kız zihinsel engelliyse, engel yok demektir'
Emekli olduktan sonra Almanya'dan Aydın'a giden 70 yaşındaki A.Y., 2011'de bir hastanede, görme engelli 53 yaşındaki R.S. ve 32 yaşındaki karısı N.S. ile tanıştı. Zamanla genç kadınla ilişki kurdu. Ardından kadının 10 yaşındaki zihinsel engelli kızı S.S.'yle seks yaptığı ve görüntüleri Almanya'da sattığı gerekçesiyle geçen 27 Şubatta göz altına alınarak mahkemeye verildi. Tanıkların yanı sıra, doktordan alınan "bakire raporu" sayesinde dava düştü. Suçlamaları reddeden A.Y., S.S.’nin kendisine "dede" dediğini, ona hediyeler ve para verdiğini, ancak beş kez prostat ameliyatı olduğu için cinsel hayatının olmadığını söyledi. 7 Ağustosta kalp krizi geçirerek ölen A.Y.'nin telefonundan engelli çocukla seks yaparken çekilen görüntüler bulununca, S.S.'ye tecavüzü bildikleri halde gizlemeye çalışan anne ve babasıyla, "bakire raporu" veren doktor hakkında dava açıldı.
'Kirletilen', ailesince de terk veya kurban ediliyor
E.A., Bingöl’de 14 yaşından itibaren iki yıl boyunca defalarca 8 uzman çavuşun tecavüzüne uğradı. Depresyon ilaçlarıyla yaşayan, okulu bırakan, dört kez intihara kalkışan çocuk, kısa süre önceki duruşmada son tutuklu sanığın da serbest bırakılmasıyla şok yaşadı. E.A.’ya “cinsel istismar” suçundan biri tutuklu sekiz uzman çavuş yargılanıyordu (Uzman çavuşlar, 30 Temmuzda TSK’dan ihraç edilmiş, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın da davaya müdahil olduğu açıklanmıştı). Mahkemenin kızın ruhsal sağlığıyla ilgili kuşkularda yoğunlaştığına dikkat çeken avukatlar, sonuçta “delillerin büyük oranda toplanması, toplanacak delillerin az olması, mağdurenin dinlenmiş olması” gerekçesiyle son tutuklu sanığın da bırakılmasına tepki gösterdiler. E.A., “Hayallerim yıkıldı. Hayatım mahvoldu. Başıma gelenlerden dolayı akrabalarım bile bana sırtını döndü” dedi.
Devam etmeyelim. Ama etmek istesek örnekler neredeyse sayısız...
Asla gündem olamayacak kadar sıradan bir suç
Sonuç olarak tecavüz neredeyse "doğal" görülen bir suç. Hatta neredeyse suç bile değil. Özellikle aile içinde ya onaylanan, ya da "kol kırılır yen içinde kalır" mantığıyla gizlenen bir mesele. "Suçu mazur gösterme" ustalığı o kadar yaratıcı yöntemlerle geliştiriliyor ki...
Hal böyle olunca memlekette tecavüzler hızla yayılıyor. Hatta hızını alamayıp hayvanlara, dahası eşyalara, vitrin mankenlerine, damacanalara bile tecavüz edenlerin ülkesi burası.
Örtbas edilmeyip da mahkeme aşamasına gelen tecavüz vakalarındaki yürek burkan gelişmeler de saymakla bitmez: Alt sınırdan ceza kesmeler, iyi hal indirimleri, "rızasıyla gerçekleşmiş olabilir" kuşkuları, kamu görevlileriyle bürokratları ve güvenlik yetkililerini koruma güdüsü, zamanaşımına yatmalar, "ama tecavüz yarıda kalmış" hoşgörüleri, hapis cezalarının adli para cezasına çevrilmesi eğilimi, toplu tecavüz davalarında çeşitli nedenlerle takipsizlik kararına yönelinmesi, ayrıca sık sık dava boyunca neredeyse korunup saygı gören sanıklardan farklı olarak horlananın ve aşağılananın mağdurlarla mağdureler olması, kurbanların "cinsel istismarın ispat edilmesi" adına defalarca ifadeler vermesi ve doktor muayenelerinden geçmesi sırasında yıpratılması ve ruh sağlıklarına yeni darbelerin indirilmesi...
İktidarınızı bir kez de bunun için kullanın!
Son yıllarda rahatsız edici bir sıklıkla gündeme gelen cinsel içerikli tartışmaları,karışmaları ve sınırlamaları bu köşede defalarca ele aldık. (Örneğin, Bağzı seksler çok fena!.. ) Bir yandan "namus bekçiliği" rolü oynanırken, diğer yandan cinsel içerikli suçlarda son dönemde patlama olduğunun altını çizdik. Son 10 yıl içinde, kadına yönelik şiddet suçlarında yüzde 1400'e varan artışlar yaşandığını, en az 250 bin çocuğun cinsel istismara uğradığını, Türkiye'nin ensest ilişki bakımından dünyada ilk beşe girdiğini, Google'da “child porn / çocuk pornosu” kelimeleriyle en çok arama yapılan ülke haline geldiğini yazdık. Türkiye'de her 4 saatte bir tecavüz suçu işlendiğinin altını çizdik.
Garip olan şu ki, memlekette ortalık, neyin "doğru", "ahlaklı", "edepli", "dine uygun" vs. olduğunu ayrıntılarıyla açıklayıp iştahla vaazlar veren insandan geçilmiyor. Sokaktaki adam da bu ikiyüzlü oyunun içinde, siyasiler de. Ama tecavüzlere karşı çıkanların sayısı son derece az.
Bu arada hiçbir siyasi parti, bu sorunu tüm yakıcılığıyla gündeme getirmiyor. Hiçbir iktidar, bu konuyu öncelikli gündem olarak ele almıyor. Hiçbir devlet yöneticisi - herhangi bir somut tecavüz rezaletine el atarak kameraların karşısına geçip - bu rezaleti yerden yere vurmuyor ve kamuoyu tepkisi oluşturmuyor. Sanki herkesin uyduğu gizli ve sessiz bir anlaşma var, tecavüzlerin "fazla abartılmaması" ve belki de sessizce devam etmesi konusunda.
@AksayHakan