17 Nisan 2011

Tatil küçük bir hayattır

Deniz kenarında bir otelde dinlenmesini, plajda saatlerce yatmasını sevenlere de bir şey demeyeceğim

Tatil yapmak bir sanattır. Yaşamak gibi.
Zaten her tatil küçük bir hayata benzer. Başlarken nasıl biteceğini bilemezsiniz. Umduklarınızın ne kadarı gerçekleşir, hangi sürprizlerle karşılaşırsınız?..
Bu yıl tatilinizi nasıl geçireceksiniz?

Evinizde, televizyonun önündeki tanıdık koltuğunuzda geçirecekseniz, diyecek sözüm yok.

Deniz kenarında bir otelde dinlenmesini, plajda saatlerce yatmasını sevenlere de bir şey demeyeceğim.
Ama hareketli bir tatil derseniz, bilmediğiniz diyarları gezip görmek isterseniz, aynı anda hem enerjik bir tempo hem de sakin bir dinlence imkânı arıyorsanız size hiç tereddütsüz nehir gezisini öneririm.

Nerede mi? Rusya’da. Hazır vizeler de kalkmışken…

Rusya’yı küçük ve sihirli bir ayna gibi yansıtan Volga Nehri üzerinde, size bir süre için ev, hatta vatan olacak sempatik gemilerden birine binmenizi salık veririm.
Bu tercihi yapmakla, tatil denilen küçük hayatınıza adım atmış olursunuz. Gerisi kendiliğinden gelir.
Geminin güvertesinden, sakinleştirici ve dinlendirici etkisi şaşılacak kadar güçlü olan nehrin sularına dalıp gidebilirsiniz.
Suların karayla birleştiği yerde kentler, köyler ve en çok da rengarenk doğal manzaralar oynaşır. Her şey bir film şeridi gibi geçer gözlerinizin önünden.
Bazen film şeridi durdurulur. O anda sanki yabancı bir filme kısa bir süre için katılma şansınız vardır. Gemiden inip yolları, meydanları, müzeleri, kiliseleri, kent pazarlarını gezebilir, insanlarla tanışabilirsiniz.
Sonra tekrar binersiniz geminize ve film şeridi yeniden dönmeye başlar...
Sakinliğin keyfini çıkarabilirsiniz. Ama küçücük gemi, daha hareketli bir tatil için şaşılacak kadar büyük imkanlar sunar. Bunu gerçekten istemeniz ve çevrenize dikkatle bakmanız yeter...
Bu sözleri “edebiyat yapmak” olarak değerlendirmemeniz için, yıllardır Volga üzerinde defalarca (sanırım 12-13 kez) küçük hayatlar yaşadığımı söylemeliyim. En sevdiğim tatillerden biridir bu nehir gezileri.
Laf aramızda, ben toplu halde yapılan gezilerin bir kısmına katılmam. Anlatılanların çoğunu dinlemem. Rehberlerin ve organizatörlerin bir şeyler öğretme gayretinin önemli bir bölümünü tembelce geçiştiririm. Ama geziyi hissetmeyi, izlemeyi ve yaşamayı severim.
Zaman zaman gittiğim kentler, gördüğüm nehir ve göller, bindiğim gemiler üzerine bir şeyler okurum, notlar alırım. Okuduklarımı başkalarına öneririm.
Ama keyifle okunacak kitaplar pek fazla sayılmaz. Onlar da Türkçe değildir.
Daha doğrusu yakın zamana kadar öyleydi...
Sonra Değişim Yayınları’ndan “Volga Volga” adında Türkçe bir kitap çıktı, Volga’nın ve Volga üzerinde yaşayacağınız küçük hayatın anahtarını sunan...
Artık anahtarı nasıl kullanacağınız size kalmış...
Hayat sizin hayatınız, tatil de sizin tatiliniz.
Dahası, Volga sizin Volga’nız... Hiç değilse bir süreliğine...
Herkesin kendi Volga’sını keşfetmesi ve tatil süresince kaliteli bir küçük hayat yaşaması için büyük çaba sarfetmiş kitabın yazarı Yusuf Nuraydın.
Küçük bir kitap...
Küçük bir tatil...
Ve küçük bir hayat...
Tercih size kalmış artık...

Yazarın Diğer Yazıları

Cihatçılar Halep’e saldırdı, Rus basını Erdoğan’a ateş püskürdü

Rus Tsargrad sitesinin başlığı: Erdoğan Putin’i kandırdı: Kremlin suskun, Türkiye Cumhurbaşkanı yine ihanet yolunu seçti

Savaşın yayılma eğilimi Türkiye için bir tehdittir

Toprak ve insan hayatı: Ben ikincisini daha çok önemserim, siyasiler ise genellikle toprağı seçer

Hayat ve ölüm üzerine biraz karamsar bir yazı

Almodovar’ın ölümü kabullenmek konusunu işleyen Yandaki Oda filmi ve T24'ün bir haberi

"
"