Banal bir taksi sohbeti bir anda seyir değiştiriyor:
- Ben aslında MHP'liyim, abi. Ama en sevdiğim lider Selocan!
- Selocan?
- Hee işte... Selo ya... Selahattin...
- Selahattin Demirtaş mı en sevdiğin lider? Oyunu ona mı vereceksin yani?
- Bilmiyorum, abi. Düşünmem lazım. Aslında PKK ile falan birlikte olmasa, tutup kendisi ayrı bir parti kursa kesin ona oy verirdim...
- Sen nasıl MHP'lisin öyle? :)
- Abi, görüyorsun, ortada lider mider yok. Yıllardır Bahçeli'yle, Kılıçdaroğlu'yla bir yere gidilmediği ortaya çıktı. Onlar hep AKP'nin ekmeğine yağ sürüyor.
- Peki, en sevdiğin lider neden "Selocan"?
- Adam gibi adam bi kere. Hem dürüst, hem genç, hem zeki, hem şakacı... Üstelik Erdoğan'a en iyi muhalefet eden o. Ama bak, eğer Kürtçülük yaparsa, vatanı bölmeye çalışırsa, hele hele terör eylemlerine karışırsa onu da silerim!
İstanbul'da birkaç hafta önce beni şaşırtan bir söyleşiydi bu.
* * *
Geçen hafta İzmir'de bambaşka bir ortamdayım. Burası CHP'nin kalesi. Söz seçimlere gelince, kendini "sosyal demokrat" veya "demokratik sol" olarak tanımlayan, çoğu üniversite mezunu dostlarım birer birer görüşlerini açıklıyorlar:
- CHP'ye kerhen oy vere vere bir hal olduk, kardeşim. Parti durmadan sağa kayıyor, hangi sağcı siyasetçiyi ikna edebiliyorsa onu vitrine çıkarıyor. Valla, ben yine kerhen oy vereceğim, ama bu sefer HDP'ye. Çünkü AKP'yi zayıflatmak için bugün HDP'yi Meclis'e sokmak lazım.
- Ben de Kürtlere eskisinden daha sıcak bakıyorum. Ama Kobane olaylarında hata yaptılar. Aynısını yaparlarsa asla desteklemem. Şiddetten, terörden usandık!
- Bence seçimler yaklaşırken mutlaka terör eylemleri olur. Olur da, bunu "derin devlet" mi tezgâhlar artık, yoksa Hüdapar mı gündeme sürülür, onu bilemem...
- HDP henüz çok yeni bir parti. Selahattin de çok sempatik ve yetenekli olsa da tecrübesiz bir lider. Üstelik "Meclis'e giremezsek kötü olur!" gibi tehditkâr bir söylemleri var. Bu şartlarda destek veremem.
- Ben onu bunu bilmem. HDP yüzde 10'luk barajı aşamazsa Erdoğan istediğini yapacak, sultanlık kuracak. Bizimkiler (CHP - H.A.) bu miskinlikle 130 milletvekili çıkarsa ne olur, 150 çıkarsa ne olur! Bu oyunu ancak HDP bozabilir.
* * *
Son zamanlarda yaşadığım/tanık olduğum ve bugünlerde yakın arkadaşlarıma aktardığım yukarıdaki iki örneği neden mi bu köşeden sizlerle paylaşmak istedim?
Gördüğüm kadarıyla seçim kampanyasının en çok ilgi uyandıran, olumlu ve olumsuz yorumlara en sık konu olan faktörü HDP ve onun lideri Selahattin Demirtaş.
7 Haziran'da alacağı sonuçlarla siyasi tablonun şu ya da bu biçimde şekillenmesine en fazla etki edecek olanlar arasında da bu ikili ön sırada geliyor.
Seçimlere bağımsız adaylarla değil de parti olarak katılma kararı almasından sonra HDP üzerine çok şey söylendi ve yazıldı. Hâlâ da söyleniyor ve yazılıyor.
Yalnız siyasetçiler, gazeteciler, farklı türden uzmanlar değil, sıradan insanlar da, halk da olumlu ve olumsuz görüşleri kendine göre ifade ediyor.
HDP'yle ilgili sempati ve umut, kuşku ve korku, yukarıdaki iki örnekte, galiba birçok kapsamlı makalede ele alındığından çok daha yalın ve basit tarzda sergileniyor.
* * *
Benim çıkardığım kısa sonuçlar şöyle:
- HDP ve özellikle de lideri Demirtaş, giderek grileşen siyaset sahnesine, özellikle de muhalefet tribünlerine ciddi bir renk getiriyor.
- Ona/onlara yönelik olarak beslenen olumlu duygular, geçmişin izlerinden kolay kolay kurtulamıyor. Özellikle de siyasi söylemlerin karşılıklı olarak sertleşmesi ve yeni şiddet olayları ihtimali yüreklerde derin bir tedirginlik yaratıyor.
- Birkaç gün önce CNN Türk'te Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan'ın da dile getirdiği gibi, bazı (bence giderek genişlemekte olan) çevrelerde, seçimlerde "iktidara zarar vermek, onu zayıf düşürmek isteyenler" giderek "HDP'ye destek vermeye başlıyor" ve "AKP'ye karşı HDP" formülüne yöneliyor. Yalnızca muhafazakâr Kürtler, sallantı içindeki AKP'liler, genç seçmenler, sol sosyalist güçler değil, başta CHP olmak üzere geleneksel muhalif partileri yıllarca destekleyip de hayal kırıklığı yaşamaktan yorulan seçmenlerin önemli bir bölümü (bir araştırmaya göre, "tarihte ilk kez" potansiyel seçmen kitlesinin yüzde 26'sı) "HDP'ye oy verebilirim" ("vereceğim" değil, "verebilirim" - H.A.) diyor.
HDP, kendisine oy verme ihtimalini ilk kez dile getirmiş olanların ne kadarını kazanabilecek? Belki de sonucu belirleyecek olan soru budur.
@AksayHakan