19 Ocak 2023

Ruslar ve savaşları

Savaşlar ve askerî müdahaleler Rusya açısından sık gündeme geliyor. Bu durum, silah yoluyla çözümün ülke dış politikasının değişmez bir parçası haline geldiğini de gözler önüne seriyor

Rus tarihi uzun. Tarihçilerin çoğu, başlangıç olarak 862 yılına işaret ediyor. Geçen yüzyıllar içinde sayısız kez savaştı Ruslar.

Rus-İsveç savaşlarından Rus-İran Savaşı'na, Kafkas Savaşı'ndan Napolyon Savaşları'na kadar birçok savaş…

Osmanlı-Rus savaşlarını da unutmayalım tabii.

Sadece geçen yüzyılın başından bu yana baksak bile korkunç bir savaş, iç savaş, askerî müdahale ve çatışma trafiği görülebilir.

* * *

  • Birinci Dünya Savaşı.
  • 1917 Sosyalist Ekim Devrimi.
  • Devrim sonrasında iç savaş.
  • İkinci Dünya Savaşı - Büyük Anayurt Savaşı (1941-1945).
  • Sovyet-Japon Savaşı (1945).
  • SSCB'nin 1956 Macaristan müdahalesi.
  • 1968 Çekoslovakya müdahalesi.
  • 1979-1989 Afganistan müdahalesi.
  • Sovyetler Birliği'nin dağılması (1991).
  • Başkan Yeltsin'in ulusal parlamento binasını bombalatması (1993).
  • Birinci Rus-Çeçen Savaşı (1994-1996).
  • İkinci Rus-Çeçen Savaşı (1999-2009).
  • Rusya-Gürcistan savaşı (2008).
  • Rusya'nın Suriye savaşına katılması (2015'ten bugüne).
  • Şimdi de Ukrayna'da savaş (24 Şubat 2022'den bu günlere kadar)…

Ayrıca bu süre içinde SSCB ve Rusya'nın katıldığı Angola'dan Laos'a, Çin'den Abhazya'ya, Moldova'dan Tacikistan'a, Azerbaycan'dan Kazakistan'a kadar daha birçok çatışma, ayaklanma, sınır anlaşmazlığı, iç savaş ve savaş var.

* * *

Görüldüğü gibi savaş ve askerî müdahaleler Rusya/SSCB açısından oldukça sık gündeme geliyor.

Silah yoluyla çözümün bu kadar sık gündeme gelmesi – savunma amaçlı savaşlar dışında, o doğal bir hak, hiç kuşkusuz – bunun ülke dış politikasının değişmez bir parçası haline geldiğini de gözler önüne seriyor.

24 Şubat 2022'de başlayan ve henüz bitme eğilimi göstermeyen Rusya-Ukrayna Savaşı, Avrupa'da İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki en önemli savaş oldu ve bu iki ülke dışında pek çok devlet de savaşa dolaylı olarak taraf haline geldi. Savaş, aynı zamanda 1945 sonrasında Rusya ile Batı arasındaki en büyük kırılma noktası oldu. Yeniden eski diplomatik, ticari ve insani-kültürel ilişkilerin kurulması on yıllar bile alabilir.

Viktor Mazurovski'nin 1877-78 Rus-Türk Savaşı tablosu.

Batı Putin'i şaşırtmış

Rusya Devlet Başkanı Putin, Ukrayna işgaline başlamalarından sonra Batı'nın ilan ettiği ekonomik yaptırımlarla ilgili olarak yaptığı değerlendirmede "beklenmedik yaptırımlar" ifadesini kullandı.

Bunun anlamı ne? Rus lider Batı'nın bu tepkisine şaşırmış.

"Biz de buna şaşırdık" diyebilecek olanlarınız vardır, eminim.

Ama hatırlatayım, Putin büyük bir hesap hatasıyla başladığı savaşta 3-5 günde Kiev'i, en geç birkaç hafta içinde de Ukrayna'nın tümünü ele geçirebileceğini düşünüyordu. Bu kadar hızlı bir başarı kazansaydı, Batı'nın tutumu belki de farklı olabilirdi.

Bu arada geçtiğimiz günlerde Rus AiF gazetesinde, birçok analistin "Rusya'nın en güçlü ikinci adamı" olarak gördüğü Rusya Güvenlik Konseyi Sekreteri Nikolay Patruşev'in bir söyleşisi çıktı. Patruşev, ABD'nin Ukrayna operasyonunu çok uzun zamandır planladığını, hatta 2021 yazında birliklerini yılda ortalama 42 milyar dolar harcadığı Afganistan'dan çekerken kendini ve Avrupalı müttefiklerini Ukrayna Savaşı'na hazırlamaya başladığını savunuyor. İlginç, o zaman kendisinin bildiği bu verileri Kremlin liderine iletme fırsatı bulamadı mı acaba? Yoksa onu ikna etmeyi mi başaramadı?

Sonuçta Putin'in Ukrayna'ya askerî harekât başlatırken ilan ettiği amaçların neredeyse tam tersi gerçekleşiyor. Ne devrilmesi gereken Kiev yönetimi zayıflatılabildi, ne Ukrayna'nın "silahsızlandırılması" hedefine ulaşılabildi, ne Batı ve NATO'nun kuvvetlenmesinin ve yayılmasının önü alınabildi, ne de Rusya (ekonomik, siyasi, uluslararası prestij vb. açılardan) gücünü pekiştirebildi. Bütün bu parametrelerde gelişmeler, Kremlin'in isteklerinin tersi yönünde oldu.

Yurtdışında yaşamak isteyenlerin tercihi: ABD ve Avrupa

2010 yılından bu yana sürdürülen "Türkiye Eğilimleri" araştırmasının geçtiğimiz günlerde açıklanan 2022 yılı sonuçları arasında dış politikaya ilişkin ilginç veriler de var. Global Akademi Genel Koordinatörü Prof. Dr. Mustafa Aydın'ın koordinasyonunda yürütülen araştırmayla ilgili yayınlanan basın bülteninin ilgili bölümünde şöyle bir özet aktarılıyor:

"Hükümetin dış politikada Suriye konusunda izlediği politikaları başarılı bulanların oranı 2021 yılına (yüzde 27,4) kıyasla artış göstererek 2022 yılında yüzde 34,8'e yükseldi. Başarısız bulanların oranı ise 2022'de yüzde 38,1'den yüzde 28,3'e geriledi.

Dış politikada Türkiye'nin iş birliği yapması gerektiği düşünülen ülkeler sıralamasında ilk sırayı geçen yıl olduğu gibi bu yıl da yüzde 23,3 (2021'de yüzde 17,5) ile Müslüman ülkeler alırken, geçen yıl yüzde 16,4 ile ikinci sırada yer alan Rusya önemli düşüşle kaydederek yüzde 8,2 ile dördüncü sıraya geriledi. Geçen yıl yüzde 14,1 ile üçüncü sırada yer alan Türki cumhuriyetler ise bu yıl yüzde 16 ile ikinci sıraya yerleşti. Bu ülkeleri ABD (yüzde 12,4), NATO ülkeleri (yüzde 6,2) ve AB ülkeleri (yüzde 6,1) takip ediyor.

Türk halkının tehdit olarak algıladığı ülkeler sıralamasında uzun zamandır ilk sırada yer alan ABD, geçen yıl yüzde 56,1 ile üçüncülüğe gerilemiş ve yerini yüzde 60,9 ile Ermenistan'a bırakmıştı. Bu yıl ABD tekrar yüzde 57,6 ilk sırada yer aldı. İkinci sıradaki İsrail (yüzde 55) ve üçüncü sıradaki Suriye (yüzde 52,8) de önemli tehditler olarak görülürken, geçen yıl ilk sıraya yükselen Ermenistan bu yıl yüzde 52,5 oranı ile dördüncü sıraya geriledi. Öte yandan, tehdit sıralamasında ilk sırada yer alan ABD'den tehdit algılayanların oranının 2019 yılındaki en yüksek noktasından (yüzde 64,5) giderek düşmekte olduğu da tespit edildi.

Diğer yandan, Türk halkının dost olarak algıladığı ülkeler sıralamasında ilk üç sırada yer alan ülkeler Azerbaycan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Özbekistan oldu.

Türkiye'nin yabancı ülkelerde asker bulundurmasına destek geçen yıla oranla 4,9 puan artarak yüzde 34'e, Türkiye'nin sınır ötesi operasyonlarına destek ise geçen yıla oranla 11 puan artarak yüzde 44,7'ye yükseldi."

134 sayfalık araştırmada "Yurtdışında Yaşamayı Tercih Etme" konusunda da kısa ama önemli bir gerçek gizli: "Yurtdışında hangi ülkede yaşamak isterdiniz?" sorusuna verilen cevaplarda ABD ilk sırada (yüzde 20). Ardından Almanya geliyor (17,3). Kanada üçüncü sırada (12). Sıralama şöyle devam ediyor: İsviçre (12), Fransa (9,3), İngiltere (6,7), İtalya (4), Finlandiya (4), Avrupa ülkeleri (4).

Hakan Aksay kimdir?

Hakan Aksay, 1981'de 20 yaşında bir TKP üyesi olarak Sovyetler Birliği'ne gitti. Leningrad Devlet Üniversitesi Gazetecilik Fakültesi'ni bitirdi. Brejnev, Andropov, Çernenko ve Gorbaçov iktidarları döneminde 6 yıllık kıymetli bir SSCB deneyimi kazandı.

Doğu Almanya'da 1,5 yılı aşkın gazetecilik yaptıktan sonra TKP'den ayrılarak Türkiye'ye döndü. Bir yıl kadar sonra bağımsız bir gazeteci olarak Moskova'ya gitti ve 20 yıl boyunca (Yeltsin ve Putin dönemlerinde) çeşitli gazete ve TV'lerde muhabirlik ve köşe yazarlığı yaptı.

Bu dönemde Türk-Rus ilişkileriyle ilgili çok sayıda proje gerçekleştirdi. Moskova'da ‘3 Haziran Nâzım Hikmet'i Anma' etkinliklerini başlattı ve 10 yıl boyunca organize etti. Dergi ve internet yayınları yaptı. Rus-Türk Araştırmaları Merkezi'nin kurucu başkanı oldu.

2009'da döndüğü Türkiye'de 11 yılı T24'te olmak üzere çeşitli medya kurumlarında çalıştı; Tele1 ve Artı TV kanallarında programlar hazırlayıp sundu; Gazete Duvar'ın Genel Yayın Yönetmenliğini yaptı. Gazeteciliğin yanı sıra İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde Rusya-Ukrayna danışmanı olarak çalışıyor. Türkiye'nin önde gelen Rusya ve eski Sovyet coğrafyası uzmanlarından olan ve "Puşkin madalyası" bulunan Hakan Aksay'ın Türkçe ve Rusça dört kitabı yayımlandı.

Yazarın Diğer Yazıları

Neler yapmadık şu vatan için, kimimiz öldük kimimiz açılım başlattık

"Kardeş kavgasına bir nihayet olsun" isterim ben de ama seçimlerden sonra bitmeyen türünden olsun

Moldova ortadan ikiye ayrıldı, Gagauzlar Rusya’dan yana

“Gagauzların gönlünde yatan aslan” Türk değil Rus, Moldova’daki son oylamalar bunu bir kez daha gösterdi

33 yıl sonra: Kimleeer kimlerle beraber?

BDT, AEB, KGAÖ, ŞİÖ, BRICS, KEİ ve TDT üyeleri ve eski Sovyet cumhuriyetlerinin yeri üzerine

"
"