06 Aralık 2012

Putin’in ‘zorunlu ve hızlı’ ziyareti üzerine

Rusya Devlet Başkanı Putin’in ertelenen Türkiye ziyareti jet hızıyla tamamlandı...

 

Rusya Devlet Başkanı Putin’in ertelenen Türkiye ziyareti jet hızıyla tamamlandı. Geride pek çok soru işareti bırakarak.

Önceden geniş bir gündemle iki gün olarak planlanan, sonra bir güne düşürülen zirve, neticede toplam 5,5 saati bile bulmayan bir zaman diliminde sembolik bir ziyarete dönüştü.

Bunun anlamı şu: Ziyaret bir şekilde yapılmalıydı. Yapılmasaydı bu, ilişkilerin krize girebileceğini düşündürecekti. İkinci bir erteleme “siyasi soğukluk” olarak yorumlanacaktı. Bu ise tarafların çıkarına değildi. En başta ekonomi, ticaret, enerji alanlarında. Sonra siyaset-diplomasi boyutunda.

Ancak adaletli davranmak adına altını çizelim ki, burada sorumluluğu almak, yani zor olanı yapmak Putin’e düştü. Ve o, son zamanların tüm tatsız ve gergin şartlarına rağmen gelmeyi tercih etti. Büyük devletin iddialı lideri bu kez “alttan alma” kararı aldı. Ve bilgelikle uyguladı.

*      *      *

Rusya’nın bir dizi konuda ve projede Türkiye’ye ihtiyacı var. En başta enerji hatları, doğalgaz satışı, uluslararası ticaretin geliştirilmesi ve Rus sermayesinin yurtdışına çıkmasında. Dış ticarette Türkiye 5. sırada, gaz ihracatında 2., Rus turistler için Antalya 1. destinasyon vs. Bu ve başka boyutlarıyla şu rahatlıkla denilebilir: Rusya Türkiye’ye bağımlıdır.

Ne var ki, Türkiye de Rusya’da bağımlıdır, hem de çok daha fazla. Dış ticaretinde Rusya 2. sırada. Enerjisi, en başta doğalgazı büyük ölçüde Rusya’dan, petrolde de bu pay az değil, nükleer santralde ise şu an yalnızca Rus kaynaklı bir uygulama var. Sayısız Türk şirketi ve on binlerce yurttaşımız geçimini ve hatta kaderini Rusya’ya bağlamış durumda. Turizm sektörümüzde ikinci sırada gelen Rus pazarı, belki de gelecek açısından en fazla ümit vereni.

2012 sonunda ikili ticaret hacmimiz 30 milyar doları aşacak görünüyor. Türk inşaat şirketlerinin Rusya’da tamamladığı taahhütlük işleri 35-40 milyar dolar kadar. Rusya ve Türkiye’nin karşılıklı yatırımları 10-12 milyar dolar civarında tahmin ediliyor. Rus Sberbank, Denizbank’ı 3,5 milyar dolara satın aldı. 20 milyar dolarlık Akkuyu nükleer santrali, ülkemizdeki en büyük yabancı yatırım.

Bütün bunlar, vazgeçilmez kazanımlardır.

*      *      *

Bölgesel konularda ve genel olarak uluslararası politikada Ankara hata üzerine hata yapıyor ve yalnızlaşıyor. Bu durumu düzeltmek için kendine gelmek zorunda. Başta Ortadoğu olmak üzere, her alanda “diplomatik”  ve “B planlı” (hatta C, D…) gidebilmeli. ABD ve NATO’ya dayalı riskli planlar uygulamaya konmamalı. Burada, bir dizi bölge başkentiyle kilit ilişkileri olan Moskova ile birbirini anlamaya çalışmak gerçekten de çok önemli bir konu.

Putin’in kısa ziyaretinde siyasetten askerî ilişkilere, ekonomiden turizme kadar birçok şey konuşuldu. Ve “anlamak isteyen” için Türkiye açısından Rusya’nın önemi bir kez daha ortaya çıktı.

Belki de Erdoğan-Davutoğlu ikilisi, bu ziyaretin bazı cümlelerinde ve satır aralarında, binilen dalları kesmenin yalnız ülke açısından değil, kendileri açısından da tehlikeli olduğunu görmüştür. Öyle umalım…

*      *      *

Burada ilişkilerin ve zirvenin analizi konusunda bir ek yapmak istiyorum. 1 Aralıkta yayımlanan “Türkiye için karar zamanı: Rusya ile ya dostluk, ya da…” (Türkiye için karar zamanı: Rusya ile ya dostluk, ya da…) başlıklı yazımda fazla iyimser olmayan bir vurguyla ilişkilerin tehlikeye girebileceğini vurgulamıştım. Beklediğim gibi bazı “kötümserlik eleştirileri” aldım. Doğrusu haklı sözler edenler vardı.

Ama hâlâ “Türk-Rus ilişkilerinde bahar havası” pembeliğinde yazanları gördükçe “uyarıcı” üslubun daha yerinde olduğunu görüyorum. Bu yorumcuların bir kısmı, gerçekten de ilişkilerin iyi olmasını istediği için gerçekleri görmekte zorlanıyor veya “böyle yazarak öyle göstermek” gibi sanki bir tür “partili gazeteci” (“yandaş” demekten kesinlikle kaçınıyorum) tavrı sergiliyor olabilir.

Bence gerçeklerin gözüne bakmak daha doğrudur. Bana kızan bazı dostlar, beni yargılarken son çeyrek yüzyıl içinde belki de Türkiye’de Rusya ile ilişkiler üzerine en fazla yazı yazan ve iki ülke arasında işbirliğini en sık savunan gazeteci olmamı hafifletici sebep kabul ederler umarım.

Şaka bir yana, Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin dünyayı yeniden şekillendirme, Ortadoğu’da aktif birkaç hamleyle liderliği ele geçirme, önlerine çıkan engelleri inatçı ve bazen sert bir şekilde temizleme çizgisinin, gerçekten de ülkemiz için tehdit oluşturduğunu düşünüyorum.

Bunun şu anki sonuçları bile endişe vericidir: Birçok komşu ülkeyle ilişkilerimiz bozuldu. Terör sorunu yaygınlaştı ve bölgeden gelen destek ile iyice çetrefilli bir hal aldı. Şimdi sıra, Rusya gibi önemli bir ittifak ve ticaret ortağına “gerekirse kabadayı üslubuyla” haddini bildirmeye geldi.

Bunlar son on yıllarda görülmemiş tutumlardır. Türkiye’nin başına büyük iş açabilir; Ortadoğu’yu ve hatta memleketi bize, hepimize dar edebilir; bu arada “geleneksel Türk dışişleri çizgisi”nin en büyük kazanımlarından biri olan Moskova’yla dostluk ve karşılıklı çıkarlara özen gösterme ilkesini de sarsabilir.

Evet, kısa zirve ile Türk-Rus ilişkilerindeki gerginlik tehlikesi atlatılmış, sağduyu ağır basmış görünüyor bugün için. Ancak yarın ne olacağını, hükümetimizin ne gibi bir “bölgesel liderlik atağı” yapacağını bilemiyoruz.

Zirve ikili ilişkilerle ilgili sorunları ne kadar çözebildi? Ne kadar kalıcı sonuçlar verdi? 2004’ten yakın zamana kadar adım adım güçlenen “Erdoğan-Putin dostluğu”, son dönemde aldığı darbelerin yaralarını ne kadar sarabildi? Özellikle de uzun süredir ekonomiyi başa alan ve pragmatizm temelinde birbirine yaklaşan iki devlet yönetimi, şimdi siyasi anlaşmazlıklardan ve keskin demeçlerden artakalan kekremsi tadı ve hırslı egolarını dizginlemeyi başarabilecekler mi?

Zirve atlatıldı. Bu sorular ortada kaldı.

*      *      *

İlişkilerin ve zirvenin analizi dedikten sonra burada izninizle bir bilgi iletmek istiyorum.

Arkadaşlarımla birlikte mütevazı bir adım atma kararı aldık. Rusya Analiz sitesiyle Türkiye-Rusya ilişkilerine küçük de olsa bir katkı vermeyi amaçlıyoruz.

Ne yazık ki Türkiye, kendisi açısından en önemli ülkelerden biri olan Rusya’yı ve eski Sovyet coğrafyasını derinlemesine incelemek ve bölge uzmanları yetiştirmek için fazla çaba sarf etmiyor.

Rusya Analiz sitesi, Rusya, Rusya-Türkiye ilişkileri ve Bağımsız Devletler Topluluğu üyeleri üzerine yapılan yorum ve analizleri paylaşmayı hedefliyor.

Meraklısı için adresimiz: www.rusyaanaliz.com.

Yazarın Diğer Yazıları

Cihatçılar Halep’e saldırdı, Rus basını Erdoğan’a ateş püskürdü

Rus Tsargrad sitesinin başlığı: Erdoğan Putin’i kandırdı: Kremlin suskun, Türkiye Cumhurbaşkanı yine ihanet yolunu seçti

Savaşın yayılma eğilimi Türkiye için bir tehdittir

Toprak ve insan hayatı: Ben ikincisini daha çok önemserim, siyasiler ise genellikle toprağı seçer

Hayat ve ölüm üzerine biraz karamsar bir yazı

Almodovar’ın ölümü kabullenmek konusunu işleyen Yandaki Oda filmi ve T24'ün bir haberi

"
"