07 Eylül 2011

NATO’ya düşman veya ‘taşeron’ olmak

Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) 1992’de kuruldu. Eski Sovyet...


Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) 1992’de kuruldu. Eski Sovyet ülkelerinden Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Ermenistan, Belarus ve Özbekistan örgüte üye.
Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü, adından da anlaşılacağı üzere bir askeri organizasyon. Ya da askeri-politik organizasyon diyelim.

Yaklaşık 20 yıl içinde bu örgütü geliştirmek için pek çok şey denendi. Özellikle Rusya ve Kazakistan bu yolda birçok öneri getirdi. Toplantılar yapıldı, kararlar alındı…
Ama KGAÖ bazı adımlar atsa da, kimilerinin dediği gibi, NATO ayarında bir organizasyon olamadı. Ve NATO’ya rakip olamadı.
Peki, KGAÖ NATO’ya rakip olmalı mı, olmamalı mı?
İşte bu can alıcı soruya herkes farklı cevaplar veriyor.
*       *       *
Kimileri, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nü “NATO’dan korunmak ve Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkelerini askeri alanda birleştirmek için temel araç”  olarak görüyor.
Kimileri açısından ise bugünkü dünyada Rusya ve ittifakları, NATO ile rekabet etmemeli, işbirliği yapmalı.
Bu görüşte olanların arasında Rusya Devlet Başkanı Dmitriy Medvedev’in danışmanı İgor Yurgens de var. Ve onun yöneticiliğini yaptığı, Medvedev’e birçok alanda araştırmalar yapan, politikalar öneren Çağdaş Kalkınma Enstisütü (İNSOR) adlı kurum da var. 
İşte bu kurum, bugünlerde tartışmalı bir fikir daha ortaya attı.

“Fikrin ana fikri”
, yani önerinin temel dayanağı, “artık Rusya, Batı ile ve NATO ile rekabetten tümüyle vazgeçmeli” tezi.
Çağdaş Kalkınma Enstitüsü, son zamanlarda yenilenmesi ve reformdan geçirilmesi gereken KGAÖ’nün NATO’yla sıkı ittifak içinde gelişmesinin zorunlu olduğunu savunuyor.
Hatta, KGAÖ’nün birçok alanda, en başta da Orta Asya’da “NATO’ya yardımcı olması gerektiği” kanısında. 
 *      *       *
Orta Asya gerçekten de stratejik önemde bir bölge. Avrasya’nın kilit önemdeki bir dizi projesi buradan geçiyor. 
Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan gibi enerji ihracatçıları burada. Tacikistan, Kırgızistan ve Afganistan gibi oldukça problemli ülkeler de burada. Yani bu bölgede askeri-siyasi alanda yapılabilecek çok iş var.
Hele hele “renkli devrim” tartışmalarının ardından, şimdi de Kuzey Afrika ve Orta Doğu’da yaşananların dünyaya ve bu bölgeye (olası) etkileri üzerine birçok iddia dile getirilirken…
Acaba Rusya’nın fiili önderliğini yaptığı Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü, Orta Asya’da NATO’nun partneri, hatta - kimilerine göre - “taşeronu” gibi davranabilir mi?
Bu sıralarda başta Rusya olmak üzere KGAÖ üyelerinde başlayan tartışma bu.
Rusya lideri Medvedev’e yakın çevreler, Batı ile ve NATO ile “koordinasyonlu davranılmasından” yana. Özellikle de Orta Asya’da.
Bunun bir faktörü de, ABD’nin üç yıl içinde Afganistan’dan çekilmesi durumunda, Rusya’nın bölgede yaşanabilecek karışıklıkları tek başına göğüsleyebileceğinin oldukça kuşkulu olması. 
*       *       *
Öte yandan Medvedev’in “ülkeyi birlikte yönettiği” söylenen öteki Rus lideri, yani Başbakan Vladimir Putin ve çevresinden NATO ile ilgili sert açıklamalar geliyor zaman zaman.
Rus medyası ve toplumundan da farklı sesler çıkıyor.

Dünkü Moskovskiy Komsomolets gazetesinde çıkan bir yazıda ilginç satırlar vardı:
Gazete, dağıtılan Varşova Paktı’nı ima ederek, “Biz geçmişte ‘Avrupa’nın jandarması’ olmaya çalıştık, ama bunun bize yararı olmadı. Şimdi de Avrasya’nın jandarması olmaya çalışırsak, bunun da yararı olmaz” diyerek bölgede askeri faaliyetlerin NATO ile işbirliği içinde aktifleştirilmesine karşı çıktı.
Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü hangi yoldan gider, bilmiyoruz. Giderek göstermelik bir örgüte mi dönüşür? Yoksa aktif ve güçlü bir askeri organizasyon olabilir mi? NATO’yla rekabete mi girer? Yoksa işbirliği, hatta “taşeronluk” mu yapar? Bunu zaman gösterecek.
Biz şu anda KGAÖ içinde ve çevresinde ciddi çelişkiler olduğunu vurgulamakla yetinelim. Örneğin, Rusya ile Belarus, Tacikistan ile Özbekistan arasında önemli görüş ayrılıkları var. Kazakistan ile Özbekistan, Rusya ile Kazakistan arasındaki gizli bölgesel liderlik rekabeti hissediliyor. Belarus, KGAÖ  konusunu Rusya’yla pazarlık unsuru olarak kullanıyor. Ermenistan da örgütten, Azerbaycan’ı korkutmak için yararlanıyor. Bir ara örgüte Gürcistan ve Azerbaycan’ın da üye olup sonradan ayrıldıklarını, Özbekistan’ın uzun süredir fiili çalışmalardan uzak durduğunu, BDT üyesi Ukrayna, Türkmenistan ve Moldova’nın ise KGAÖ’nden uzak durmaya özen gösterdiğini ekleyelim.
Yani sorunlar az değil. Bunlara bir de NATO konusunda bu ülkeler içindeki ayrılıkları ekleyin…
Bakalım bu önemli konuda neler yaşanacak…
Ve bakalım, bu konuda gelecek yıl mart ayında düzenlenecek Rusya devlet başkanı seçimleri ve yeni başkanın (“yeni” veya “eski” başkanın, her neyse) politikaları nasıl bir etki yapacak?.. 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Cihatçılar Halep’e saldırdı, Rus basını Erdoğan’a ateş püskürdü

Rus Tsargrad sitesinin başlığı: Erdoğan Putin’i kandırdı: Kremlin suskun, Türkiye Cumhurbaşkanı yine ihanet yolunu seçti

Savaşın yayılma eğilimi Türkiye için bir tehdittir

Toprak ve insan hayatı: Ben ikincisini daha çok önemserim, siyasiler ise genellikle toprağı seçer

Hayat ve ölüm üzerine biraz karamsar bir yazı

Almodovar’ın ölümü kabullenmek konusunu işleyen Yandaki Oda filmi ve T24'ün bir haberi

"
"