Epeydir görmedikleri ve çok özledikleri yakınlarını karşılamaya havaalanına gidenler, önce kulakları sağır eden bir patlama sesi duydular. Sonra dev bir alev parladı. Ardından yoğun bir duman bulutu ortalığa yayıldı.
Patlamanın olduğu bölgede onlarca insan yerde yatıyordu. İnsan vücutlarından pek çok parça ve eşyalar çevreye yayılmış ve duvarlara yapışmıştı. Ve koca bir salon zeminini kaplayan kan gölü oluşmuştu.
Yüzü ve elleri parçalanmış bir polis memuru, havaalanının cehennem sıcağından eksi 12 civarındaki soğuk yollara kendini atmış, panik içinde koşarak bağırıyordu:
- Kurtuldum, bir tek ben kurtuldum. Ötekilerin hepsi öldü!..
“Ötekiler”in kaderi hep ölmekti. Bu terör eyleminde şimdilik 35 kişiydi “ötekiler” (bu yazı yazıldığı sırada son veri böyleydi; ama korkarım ölü sayısı daha da artacak). Geçen yılki metro eyleminde 40. Daha önceki yıllarda bazen 100’ü aşkın…
İsterseniz yukarıdaki ayrıntıları hiç görmeyelim. Ve sadece soğuk bir kelime kullanalım: “Terörizm”. Veya soğuk bir cümle: “Rusya’da terör eylemleri devam ediyor.”
* * *
Kimilerine göre yüz bini aşkın insanın ölümüyle sonuçlanan Rus-Çeçen savaşı bitti. Daha doğrusu, savaş değil, savaşlar!.. 1994-1996’daki birinci savaştan kısa süre sonra başlayan ikinci savaş on yılı aşkın sürmüştü (1999-2009). Savaşın son yıllarında ve savaş sonrasında Çeçenler (aslında yalnız Çeçenler’den değil, kendini “Kafkas Emirliği” olarak adlandıran Çeçen, Dağıstanlı, İnguşetyalı, Arap ve diğer ulusların temsilcilerinden söz ediyoruz) zaman zaman terör eylemleri gerçekleştiriyor, Rusya federal güçleri de düzenledikleri baskın ve operasyonlarla gerillaları avlıyordu.
Son günlerde daha önceden öldürülmüş olan eski Çeçen komutanlardan Arbi Barayev’in gerillalarından bazıları “ölü ele geçirilmişti”. Dağıstan ve İnguşetya’da gerillalara ağır darbe indirilmişti. Dahası geçmiş yıllara göre daha dağınık olan gerillaların en güçlü lideri kabul edilen Doku Umarov’un da vurulduğu iddia ediliyordu. Yani “Moskova’da düzenlenecek bir intihar eylemi ile intikam alma” düşüncesi doğmuş olabilirdi.
Bir başka öngörüye göre ise, yurtdışından büyük finans ve askeri yardım alan gerilla komutanları arasında bir otorite savaşı başlamıştı. Bazı genç komutanlar, Umarov’u dinlemiyordu. Bu durumda kimin en büyük lider olduğunu kanıtlamanın en etkili yollarından biri, “Rusya’da kim daha kanlı eylem yapacak?” gibi korkunç bir sorunun cevabına bağlıydı.
Belki, illa bir intikama veya iç hesaplaşmaya bağlanması da gerekmiyordu bu kanlı eylemlerin. Sadece “dünyada eşine kolay rastlanamaz siyasi istikrarı ve ekonomik gelişmesi ile övünen” ve bu yıl hem yerel hem de parlamento seçimlerine hazırlanan Rusya yönetimine ders verilmesiydi önemli olan. Ve bu ders, ülke içinde ve dünyada en çok ses getirecek yerlerden birinde, Moskova’nın en büyük havaalanı olan Domodedovo’da verilecekti.
* * *
ABD’de 11 Eylül 2001’den sonra büyük bir terör eylemine rastlanmazken, Rusya’da hemen her yıl Moskova’da, Kuzey Kafkasya’da ve başka yerlerde ciddi terör olayları sürüyor.
Oysa devletin ve özel kuruluşların güvenlik güçleri hem sayısal olarak çoğalıyor, hem de maddi-teknik altyapıları durmadan pekiştiriliyor. Bu durumda, Rusya’nın terörle mücadeleyi hâlâ öğrenemediğini savunmak zor değil. Yılda 20 milyonu aşkın yolcuya hizmet veren Domodedovo’da kontrol sistemlerinin çoğu kez kullanılmadığını herkes biliyor. Üstelik bazı “yetkililer” rahatlıkla şunu söyleyebiliyor:
- O kadar yoğun bir uçuş trafiğimiz var ki, bütün güvenlik önlemlerini uygularsak yüzlerce uçak gecikir, sistemimiz zincirleme bozulur.
Eminim, metro istasyonlarında, otogarlarda ve başka yerlerde de teröre karşı alınmayan önlemlerin “insanlara hizmet” ve/veya “para kazanmak” ile ilgili pek çok açıklaması vardır. Vurdumduymazlıkla ve rüşvetçilikle ilgili olarak söylenmeyenleri de bizim tahmin etmemiz zor değil…
Belki de en kolayı, bu tabloyu fazlaca bozmadan, terör eylemleri sonrasında “failler bulunacak, hesap sorulacak” türü söylemleri yeniden parlatmak ve sokaklarda “esmer yurttaşlar”a yönelik baskıları arttırmaktır…
Bu senaryo devam edecekse, şu sevimsiz soru da ister istemez gündeme gelecektir:
- Domodedovo’dan sonra sıra nerede ve kimde?
* * *
Son bir ek. Daha doğrusu iki ek.
Geçen yılki kanlı metro eyleminden sonra tüyler ürpertici bir “küçük sorun” ortaya çıkmıştı. Terör bölgesinden uzaklaşmak isteyen insanlar, oradaki taksicilerin normalden kat kat daha fazla para istemeleri yüzünden zor durumda kalmıştı.
Bu iğrenç fırsatçılar, pazartesi Domodedovo Havaalanı civarında da ortaya çıkmakta gecikmediler. İnsanları en yakın metroya götürmek için (20-25 km için) 600-700 dolara varan ücretler talep ettiler. Kabul etmeyen kanlı ve yaralı insanları yolda bıraktılar.
Bence bu da, toplumun bir kesiminin duyarsızlığını ve çıkarcılığını gösteren ve olayın en az terörizm kadar önemli bir boyutu.
Bir de konu hakkında sıcağı sıcağına karşılaştığım soruların önemli bir bölümü “Olayda Türkler’den ölen ve yaralanan var mı?” idi. Bu soruyu, daha doğrusu bu tutumu, bugünlerde ayrı bir yazıda ele almak istiyorum.