Garip bir şey oldu.
Gazeteler, gazetelere ilan verdi.
Ve verdikleri ilanı alıp kendi gazetelerinde yayımladılar.
* * *
Neden böyle bir şeye gerek vardı, diye sorabilirsiniz.
Sormayın, çünkü "Türkiye çok önemli günlerden geçiyor".
Daha fazla karıştırmayın.
Zaten konu artık "devlet yasakları" kapsamına giriyor.
Konu ne mi?
"Yasakları huylandırmadan" söylemeye çalışayım:
Konu, Dışişleri Bakanlığı'nda yapılan malum görüşmenin ses kayıtlarının internete düşmesi.
İlanı önce veren, sonra da alıp kendi gazetelerinde yayımlayan medya kuruluşları, hükümete yandaş olanlar.
Yasağı koyan hükümet.
Onu destekleyenler, koooskoca ilanlarıyla yasaklı bir konuya bir kez daha dikkat çekmiş oluyorlar.
Bu da garip, diyebilirsiniz.
Demeyin, çünkü "Türkiye çok önemli günlerden geçiyor".
* * *
İlan, bir bildiri şeklinde hazırlanmış.
Şu tür başlıklarla veriliyor:
"Medyanın devlerinden ortak bildiri"...
Daha aşağısı kurtarmıyor: "medyanın devleri"...
Hangi açıdan "devler", bunu kim belirledi, hangi kurum bu sıfatı onadı, gibi sorular sorup da ortalığı karıştırmayın.
Çünkü "Türkiye çok önemli günlerden geçiyor".
Ama T24 okurlarının da "medya devleri"nin kim olduğunu bilmeye hakkı var. Kendi kullandıkları sırayla aktarıyorum:
Sabah, Star, Yeni Şafak, Yeni Akit, Takvim, Akşam, Güneş, Türkiye, Milat, Yeni Asır, atv, A Haber, TGRT Haber, Kanal 24, TV Net, TV 360, Kanal 7, Ülke TV, Hür Haber, Time Türk, Son TV, Aktüel, Daily Sabah, ON5YİRMİ5, Medya Gündem, İletişim Platformu, Haber 7.
* * *
Sıralamayı verirken aklıma üç şey geldi:
Birincisi, acaba bu garip, pardon, parlak fikir ilk kimin aklına geldi? "Devler" kendileri mi buldular, yoksa "yukarıdan" mı geldi?
Hani "Alo Fatih", "Alo Mustafa" gibi hatlardan?..
İkincisi, sıralamayı kim yaptı? Böylece hükümetin gözünde "yandaş medya merdiveni"nin basamaklarının önemini kim belirledi? Önce Sabah, sonra Star, ardından Yeni Şafak...
Üçüncüsü, ben böyle bir film görmüştüm. Sovyetler Birliği'nde yaşadığım dönemde. "Devletin menfaatleri için" bir araya gelen yayın organlarının başında Pravda gelirdi. Sonra İzvestiya. Ardından Komsomolskaya Pravda ve Trud...
Halk arasında yaygın şakaya göre, aslında "onların hepsi Pravda" idi.
Bugün ilanı veren ve sonra da alıp yayımlayanların hepsinin de "birer Pravda" olduğunu söylesek, çok mu yanlış olur!
* * *
Bildirinin içeriğini, isteyen bu kara, kırmızı, beyaz harf cümbüşünden okur.
Ben sadece kırmızı ile öne çıkarılan ilk kelimeyi vereyim: İğrenç...
Devam ederseniz ilanda bir "ihanetin lanetlendiğini" öğrenirsiniz.
Üslup sıkı yönetim bildirilerini aratmıyor. Çok sert, korkutan, lanetleyen bir dil.
Her cümle, devleti arkasına almanın güvenini ve iktidarın dayattığı şiddeti içeriyor.
Devlet menfaatinden, casusluktan, tapelerden, sorulacak hesaplardan bahseden bildiride nedense hiç yer verilmemiş bir şey var: İnsan.
Yani insanların can güvenliği. Yaşamlarının tehlikeye atılması.
Açıklayayım: Dışişleri Bakanı'nın ve Müsteşarı'nın, Genel Kurmay’ın iki numarasının ve MİT Müsteşarı'nın katıldığı toplantıda konuşulan konular arasında, birçok insanın "feda edilmesi" ihtimali de var.
Süleyman Şah Türbesi’ni koruyan askerlerden ve gerekirse bir yerlerden "Türkiye'ye doğru fırlatılacak 8 füze"nin düşebileceği topraklarda yaşayan insanlardan söz ediyorum.
* * *
"Medya devleri" insanları savunmak için hiçbir şey yapmıyor.
Savaş ihtimaline karşı çıkmak için tek kelime etmiyor.
Onlar, insanlardan, hayattan yana değil. Güçten, iktidardan yana.
İnsan hayatı "ufak" bir sorun onlar için. Onlar ise "dev"...
Bu "yandaş" ve "cici" devlerin bildirisinin sonundaki iki cümle pek hoşuma gitti:
"Tarih onları da bizi de yazacaktır. Önemli olan, anılacağınız sıfattır."
Evet, beyler, haklısınız. Tarih herkesi yazacak. Sizi de, bildirinizi de.
Ve mutlaka size yakışan sıfatlar olacak o tarihte...
@AksayHakan