08 Eylül 2015

Lanet olası 400 vekil hesabı ve 'karakteri bozuk' insanlar…

Her şey acınacak kadar aşikâr. Hepimiz kimin, neyi, neden yaptığını biliyoruz. Ama...

Her şey acınacak kadar aşikâr.

Hepimiz neler olduğunu görüyoruz.

Neden böyle bir kan gölünün içinde boğulmakta olduğumuzu anlıyoruz.

Kimin, neyi, neden yaptığını biliyoruz.

AKP'lisi de, CHP'lisi de, MHP'lisi de, HDP'lisi de, ötekiler de…

Herkes biliyor.

Ama bildiğini açıkça söyleyen çok az.

Çünkü korku dağları sardı.

Çoğu Erdoğan'ın gazabından korkuyor.

Çünkü siyasete giren herkes eleştirilebilir, ama Sultan'a asla tek kelime edilemez; yoksa hakkında dava açılır, içeri tıkılır, AK trollerin önüne atılır, anasından emdiği süt burnundan getirilir.

Bir de kendi gölgesinden ve kitlesinden korkanlar var:

Onlar «millî menfaat», «teröre karşı birlik», «vatanın bölünmez bütünlüğü» gibi sihirli kelimeleri duyduklarında hemen renk değiştirirler.

Bazen işin gerisindeki hesapları bal gibi bilseler de, «Neme lazım, riske girip de yanlış anlaşılmayayım» diyerek gece gündüz eleştirdiği iktidara her türlü yardımı verirler.

Tezkere'ye onay mı lazım? Terörizme karşı «ulusal bütünlük görüntüsü» mü? Hay hay!..

Toplum desen, o da «ayıp günah» aşamasında kısık sesle vırvır yaparak ateşten uzak durmayı tercih ediyor.

Hele kanlı bölgelerin uzağında olmanın verdiği yalancı güvenlik hissi yok mu, dünyaya bedel!..

Her gün bir sürü insan ölüyor.

Hırstan gözü dönmüş ihtiyarlar her istediğini elde edebilsin diye gençler, çocuklar katlediliyor.

İnsanlar ey, nerdesiniz?

Nerdesiniz?

'400 vekil olsaydı, olsaydı, olsaydı…'

 

Cumhurbaşkanlığına seçilir seçilmez makamını küçümsemeye ve «Ben illa başkan olacağım» demeye başlayan Erdoğan, önceki akşam yine saydırdı:

«400 vekil olsaydı bunlar yaşanmazdı!»

Yani?

«Güzellikle istedik, vermediniz. Şimdi neler olduğunu görüyorsunuz işte. Sıkıysa 1 Kasım'da da vermeyin bakalım!»

Yani?

Yüzlerce insan öldü son dönemde.

Nedeni 7 Haziran'da milletin «hatalı oy kullanması» mı?

Bu «hata»nın cezasını yüzlerce insan canıyla ödemek mi zorunda?

Senin iktidarda kalman için mi bütün bunlar?

Yazık, günah değil mi?

O insanların, onların yakınlarının, sevdiklerinin hayatının hiç değeri yok mu?

Kahrolası iktidar hesapları bu kadar mı önemli?

Lanet olası «400 vekil» amacı böylesine vazgeçilmez mi?

Sonunda nasıl olsa inmeyecek misin oradan?

Sen dememiş miydin, «Hepimizin gideceği yer, iki metrelik çukur» diye?

Ne o, Saray gelince çukur da iptal mi edildi; ölümsüzlük mü hasıl oldu?

Tepki gösteren babanın 'karakteri bozuk'

 

Kendisi en ufak bir eleştiriden bile incinirken, suçsuz insanların ölen oğullarının ardından gösterdiği tepkilere bile sinirleniyor.

«Beş evladımın beşini de vatan için feda etmeye hazırım» diyen baba «karakterli».

Ama devlete tepki gösteren ve soru soran babanın «karakteri bozuk».

Erdoğan önceki akşam tam bir «karakter barometresi» olmuştu.

Doğan Medya Grubu'na çatarken de «Ben bu makamı, karakter yoksunu adamlara ezdirtmem» dedi.

Sultan aksırınca, her biri birer «karakterlilik timsali» olan yandaşların nezle olması çok doğaldı.

«Reis»in az önce söylediği «400 vekil olsaydı…» anlatımını pek beğenmedikleri şekilde haberleştiren Hürriyet Gazetesi'nin üzerine çullandılar.

«Karakterli hukukçular» Hürriyet'in tweet'ine dava açmaya girişti.

«Karakterli AK troller» ise öyle  tweet saldırılarıyla falan yetinecek kadar pasif olamazlardı; derhal taş, sopa vb. donanımla Hürriyet binasına hücum ettiler.

Camlarını indirdikleri kapıdan içeri girebilselerdi belki birilerini ölümüne sopalayarak «karakterli katiller» haline gelebilirlerdi.

Allahtan beceremediler.

Başlarında «karakterli bir AKP'li» vardı: İstanbul milletvekili ve AKP Gençlik Kolları Başkanı Abdurrahim Boynukalın.

Sadece boynu değil arkası da kalındı ki, hiç korkmadan yasaları sakız gibi çiğneyebiliyordu:

«1 Kasım'da ne çıkarsa çıksın, seni başkan yaptıracağız!»

Hoppala!..

 

Hukuk devleti olsaydı…

 

Seçim hikâye mi?

Öyle ya, «Reis» geçenlerde kendisi de «fiilen rejim değişti» demedi mi?

Peki, yasalar?

Geç bir kalem!                   

Yasalar muhalefeti cezalandırırken var…

Hukuk devleti olsa…

Bu delikanlının kelamı suç…

Gazete binasını basmak suç…

«Rejimi fiilen değiştirdim» demek suç…

Ölü askerlerin babalarına «karakteri bozuk» demek suç…

İnsanların ölümüne yol açacak politikalar uygulamak suç…

Çalmak suç, yalancılık suç, iftiracılık suç, «örtülü» işler çevirmek suç…

Çoğunluğun 'karakteri bozuk'

 

Her şey acınacak kadar aşikâr.

Hepimiz neler olduğunu görüyoruz.

Kimin, neyi, neden yaptığını anlıyoruz.

Herkes biliyor.

Ama çoğunluk sesini çıkarmıyor.

Çünkü çoğunluğun da «karakteri bozuk».

 

Yazarın Diğer Yazıları

Cihatçılar Halep’e saldırdı, Rus basını Erdoğan’a ateş püskürdü

Rus Tsargrad sitesinin başlığı: Erdoğan Putin’i kandırdı: Kremlin suskun, Türkiye Cumhurbaşkanı yine ihanet yolunu seçti

Savaşın yayılma eğilimi Türkiye için bir tehdittir

Toprak ve insan hayatı: Ben ikincisini daha çok önemserim, siyasiler ise genellikle toprağı seçer

Hayat ve ölüm üzerine biraz karamsar bir yazı

Almodovar’ın ölümü kabullenmek konusunu işleyen Yandaki Oda filmi ve T24'ün bir haberi

"
"