Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın yıllarca yerlere göklere sığdırılamayan "belagat sanatı" son zamanlarda biraz sıkıcılaşıp teklemeye başladı.
Kelime tekrarlarından, yerli yersiz kullanılan "noktasında" gibi can simidi anlatımlardan başka, Türkçe'nin yanlış kullanımları da arttı.
"İki maymunu oynamak" da bu hatalardan biriydi ve gülümsemeye yol açacak türdendi.
Erdoğan, 28 Şubatta "tarihî" olarak duyurulan hükümet-HDP "ortak açıklaması" (aslında "basının karşısında ortak görüntü verme" denmeliydi) ile daha sonra HDP lideri Selahattin Demirtaş'ın iktidara yönelik eleştirileri arasında saptadığı farkı şöyle değerlendirdi:
"Burada ikili görüntü söz konusu... Burada iki maymun oynanıyor."
"Yandaş medya" saflarında AKP'nin "PR memuru" olarak ücretli hizmet veren gazeteci arkadaşlar, tam da "iki maymunun oynanması" konusunda derin analizlere girişeceklerdi ki...
Oyun bozuldu!
Hem de kim tarafından?
Türkçe'yi hafif bir şiveyle konuşan 41 yaşındaki bir Kürt tarafından.
Demirtaş önce, "üç olmadıkları takdirde" mecazi anlam kazanmayıp sadece bir hayvan türü olarak kaldığından dolayı hakaret şeklinde algılanabilecek "maymunlar" ifadesini her ihtimale karşı sahibine iade etti.
Sonra da "doğru Türkçe ile" onun "iki maymun" değil "üç maymun" olduğu düzeltmesini yaptı. Ve artık giderek alışmaya başladığımız kendine özgü siyasi mizah üslubu ile "eksik maymun" konusundaki yorumunu ekledi:
"Demek ki yine birini götürmüşsünüz, götürmeye alışmışsınız..."
Erdoğan için 'üç maymun' açıklaması
Erdoğan, nasıl "nekrofil" (ölü sevici) kavramını ölümlere sevinen insan sanıyorsa, ya da İngiltere'yi Kraliçe'nin yönettiğini düşünüyorsa, geniş yetkilerine dayanarak sayılarını istediği gibi değiştirebileceğini zannettiği "üç maymun"u da pek bilmiyor anlaşılan. Kendisine kısaca açıklayalım.
"Üç maymun" denilen şey, Budizm'in bir yorumuna dayanır ve genellikle Japonya/Japonca kökenine bağlı olarak açıklanır.
Budizmin "kötülük yapmama" düşüncesinin sembolik bir anlatımı olarak kullanılır "üç maymun".
"Kötülüğü (şeytanı) görmüyorum, duymuyorum, konuşmuyorum; o halde kendimi kötülüklerden koruyorum" anlayışını dile getiren üç maymunun sırrı, Japonca "görmeme" (midzaru), "duymama" (kikadzaru), "konuşmama" (ivadzaru) kelimeleri ile "maymun" (dzaru) kelimesi arasındaki ses benzerliğinde yatmaktadır. (Olası ufak tefek telaffuz hatalarım konusunda, Japon okurlarımın anlayışına sığınıyorum. :) )
Zamanla farklı yorumlarla bambaşka anlamlar kazanan "üç maymun", örneğin, otoriter yöntemlerin yaygınlaştığı bir ülkede, "yandaş medya"nın iktidarın hatalarına karşı tutumunu yansıtmak için bile kullanılmaya elverişli hale gelmiştir: "Görmüyorum, duymuyorum, konuşmuyorum".
Ancak kökeni yüzyıllar öncesine dayanır ve maymun sayısı TC Cumhurbaşkanı kararı ile ikiye indirilmez. Ama Erdoğan, "iki" yerine "dört" deseydi, ne demek istediği belki düşünmeye değerdi. Çünkü bazı kaynaklarda üç yerine dört maymun figürü kullanılır ve dördüncüsü "kötülük yapmama" (sedzaru) sembolü olarak algılanır.
Peki ya PKK ile görüşürken ona 'terörist' demek?
Belli ki Erdoğan, "barış süreci" denilen çatışmasız belirsizliğin, kendi desteklediği partiye maksimum oy getirmesini, ama muhalefeti güçlendirecek sonuçlar vermemesini istiyor.
Kürtler'e eşitlik, özgürlük, demokratik haklar ve kalıcı barış gibi "uzun boylu" planlara kapı aralamadan, her şeyi kendi kontrolünde tutarak 7 Haziran'a gidilmesini amaçlıyor.
Bu arada yüzde 10 barajını geçmesi halinde AKP'nin hedeflediği "başkanlık rejimi" çoğunluğunun imkânsızlaşacağını gördüğü için, en çok HDP'yi ve onun oy artışının ana kaynağı olarak gördüğü Demirtaş'ı yıpratmak gerektiğini düşünüyor.
HDP liderinin kendisine yönelik sert muhalefetinden rahatsız olan Erdoğan, Demirtaş'a açık açık "Görüşme sürecindeyiz, iktidar eleştirisini bırak, bizim size daha fazla hak bahşetmemiz için yumuşa" diyemiyor; ama 28 Şubat'ta "Yalçın Bey ile görüşen HDP temsilcileri gibi saygılı davran" demeye getiriyor. "İki maymun" derken kastettiği "HDP lideri ayrı telden çalmasın" isteği.
Ancak kendisi de biliyor ki, "Yalçın Bey ile görüşenler" ile Demirtaş arasında siyasi tutum farkı yok. Sadece görevler farklı.
Diğer taraftan Erdoğan, uzun süredir İmralı'ya Fidan'ı ve diğerlerini, HDP'ye Akdoğan'ı gönderdikten sonra mikrofonu eline alıp bambaşka şeyler söylüyor:
"PKK, DEAŞ gibi terörist bir örgüttür. PKK bölücüdür."
Nasıl yani?
Hem barış görüşmeleri yapacaksın, hem de "savaş dili" kullanacaksın!..
Ne demeli bu duruma?
"Burada ikili görüntü söz konusu... Burada iki maymun oynanıyor."
@AksayHakan