HDP'nin bu eşitsiz ve zorlu seçim maratonunda en büyük sorunlarından biri, birçok seçmenin kafasındaki şu kuşkuda yatıyordu:
"Acaba HDP özerklik (ve başka tavizler) karşılığında AKP ile 'başkanlık sistemi' konusunda anlaşır mı (anlaştı mı)?"
Yani halka açıklanmayan bir "gizli senaryo"ya göre davranan HDP, seçmenleri aldatıyor mu?
Bu sorun ve bu kuşku önemli ölçüde aşıldı.
Aşılması yolunda atılan en güçlü adım, parti lideri Selahattin Demirtaş'ın 17 Mart 2015 tarihli HDP Grubu toplantısındaki alışılmadık kadar kısa konuşmasıydı:
"Seni başkan yaptırmayacağız!
Seni başkan yaptırmayacağız!
Seni başkan yaptırmayacağız!"
Artık HDP'nin "Tayyip Erdoğan'ı Başkan yaptırma" gibi bir amacı olduğunu düşünen ve savunanlar, ya iyi niyetten yoksun, ya da siyasi tercihleri gereği bu konuda asla başka bir seçeneğin geçerli olamayacağı (ön)yargısına ölümüne sadık kişilerdir.
* * *
HDP çok genç bir parti. Bagajında Kürt hareketinin yüklüce bir deneyimi ve önünde de "Türkiyelileşmek" amacı var.
Son bir yıl içinde HDP yalnızca "Türkiyelileşmek" konusunda başarılı bir performans sergilemekle kalmadı, aynı zamanda AKP'ye karşı etkili muhalif çıkışlar gerçekleştirdi.
Özellikle Eşbaşkan Demirtaş'ın konuşmaları, iktidara karşı "soldan muhalefet" adına çoktandır göremediğimiz ve milyonlarca insanın özlediği örnekler oldu.
Bir günde değil elbette, ama süreç içinde anlaşıldı ki, HDP, barış sürecinin AKP ile yürütülmesinden dolayı kendini iktidara bağımlı, hatta tutsak hissetmiyor; ona karşı çekingen, ürkek ve göstermelik bir muhalefet çizgisi izlemiyor.
Kürt sorununun çözümüyle uğraşırken ülkedeki demokrasiyi geri plana atmıyor, tersine öne çıkarıyor.
Erdoğan'ın tek adam rejimi kurma ve diktatörleşme çabalarına karşı muhalefetten en sert karşı çıkışlar son dönemde çoğunlukla HDP'den geliyor.
* * *
Bu kısaca özetlediğim artıları, yine de HDP'yi siyaset sahnesinde "superman" yapmıyor, onun bir anda her şeyi değiştirebileceğini ve mucizeler yaratacağını göstermiyor.
HDP'nin yöneticileri ve aktivistleri yüzde 10'luk seçim barajını aşmak için hâlâ büyük bir mücadele veriyorlar.
Bütün anketlerin ve gözlemcilerin altını çizdiği gibi, partinin oy potansiyeli durmadan artıyor, reytingi yükseliyor.
Ancak...
Yüzde 10 barajını "rahatlıkla aştığını" söylemek mümkün değil.
Hem "kararsız seçmen kitlesi" kolay kolay öngörülemiyor, hem de seçim hileleri HDP'nin oy oranını bir ölçüde azaltacağa benziyor.
Bu durumda, seçimlere kadar kalan kısa sürede HDP'nin ciddi bir atak yapması, kararsız seçmenlerin güvenini kazanması, kuşkularını ortadan kaldırması gerekiyor.
* * *
Bu noktada başa dönelim.
HDP'ye yönelik en büyük kuşkulardan biri şuydu:
"Acaba HDP özerklik karşılığında AKP ile 'başkanlık sistemi' konusunda anlaşır mı?"
Yukarıda yazdığım gibi, bu kuşkunun önemli ölçüde ortadan kalktığını düşünüyorum.
HDP'ye yönelik ikinci büyük kuşku da şudur:
"Acaba HDP seçimlerden sonra özerklik (ve başka tavizler) karşılığında AKP ile koalisyon hükümeti kurabilir mi?"
Elbette AKP-HDP koalisyonu kurulması ihtimali, söz gelimi bir yıl öncesine göre bugün çok daha zor. İki parti arasında giderek şiddetlenen bir mücadele var.
Bununla birlikte HDP yöneticilerinin ağzından çıkan "koalisyonlardan korkmamak lazım", "Türkiye'nin hükümetsiz kalmaması için fedakârlık yapılabilir", "şartlara göre azınlık hükümeti desteklenebilir" türü açıklamalar, hem bazen yanlış anlamalara yol açabiliyor...
Hem de HDP'nin etkili muhalefet yaparak güçlenmesini içine sindiremeyen bazı çevrelerin spekülasyonlarına malzeme olabiliyor.
* * *
Dün bu konuda görüşünü sorduğum HDP İmralı Heyeti Üyesi ve Grup Başkanvekili İdris Baluken, AKP'yle ortak hükümet kurma ihtimalinin oldukça uzak ve pek istenmeyen bir seçenek olduğu vurgusunu yaptıktan sonra cevabını şöyle tamamladı:
"Elbette seçim sonrası ortaya çıkan durumu yetkili kurullarımızda ele alır, çıkacak karara göre davranırız."
Yani AKP ile koalisyona olumsuz bakıyor, ama tümüyle ("yüzde 100") imkânsız görmüyor.
HDP'nin bir başka önemli ismi, İzmir milletvekili adayı Ertuğrul Kürkçü ise birkaç gün önce Buca'da yaptığı konuşmada AKP ile koalisyon konusunda şunları söylemişti:
"Kendimizi niye kurşunlayalım? Biz halkız ve halka kurşun sıkanlarla koalisyon kurmayız. Biz kimsenin koltuk değneği olmayacağız. HDP yoksulların partisidir. Hiçbir sermaye hükümetinin ortağı olmayacağız."
Görüldüğü gibi, Kürkçü'nün tavrı farklı. Gerçi "yoksulların partisi olarak hiçbir sermaye hükümetinin ortağı olmamak" anlatımı da tartışılabilir; o ayrı konu. Ancak "AKP ile koalisyon yapılmamalı" netliği ortada.
* * *
Elbette siyaset denilen şey beklenmedik gelişmelerle doludur. Her konuda baştan net görüş açıklamak doğru olmayabilir. Partinin amaçlarına ve siyasi çıkarlarına göre tavır takınılabilir.
Bununla birlikte bazen ilkesel tutum belirlemek ve ilan etmek gerekebilir. Mesela, Demirtaş "her türlü başkanlık rejimine karşı olduklarını" dile getirdi ve bu konuda kuşkuları tümüyle ortadan kaldıracak kadar berrak bir davranış ortaya koymuş oldu.
Bildiğim kadarıyla hiçbir HDP'li de "Ama ABD'deki kadar özgürlükçü bir model gündeme gelirse..." diye bunu şarta bağlamaya çalışmadı.
Acaba şimdi aynı netlik, AKP ile koalisyon ihtimalinde de gündeme getirilemez mi?
AKP, bildiğimiz AKP... Hukuki açıdan hesap sorulmasını gerektiren heybesi çok ağır. 8 Haziran'da - barış süreci de dâhil - bazı politikalarını revize etmeyi deneyebilir. Ancak bunca yıldır battığı bataklık, onun manevra alanını son derece sınırlıyor.
HDP'nin önünde duran görev, herhalde etkili bir muhalefet göstererek demokrasiyi güçlendirmek (bir anlamda "nasıl muhalefet edileceğini göstermek") ve (erkene alınmazsa) 2019 seçimlerinde iktidara aday olmak.
Ayrıca AKP'yle koalisyon ihtimali - ne kadar "teorik" ve zayıf olursa olsun - HDP'nin içinde ve sempatizan kitlesinde çok ciddi sıkıntılar yaratma potansiyeli taşıyor.
* * *
Konunun birçok boyutu olduğunu reddetmiyorum.
Ama HDP'li olmamakla birlikte bu seçimlerde HDP'ye oy verecek bir seçmen olarak ben AKP ile koalisyon (veya isterseniz "Erdoğan'ın AKP'si" ile diyelim) ihtimalinin kesin bir dille reddedilmesinin çok değerli bir adım olacağı kanısındayım.
HDP'yi dikkatle izleyen ama ona tam anlamıyla güvenemeyen "kararsız seçmen kitlesi" açısından ise bunun taşıdığı önem çok daha büyüktür. Belki de yüzde 10'un aşılmasını kolaylaştıracak kadar.
Bunun için bence HDP, AKP ile asla koalisyon kurmayacağını "yüzde 100 netlikle" ortaya koymalıdır.
Ve bu tavır, aynen "seni başkan yaptırmayacağız" çıkışında olduğu kadar anlaşılır ve akılda kalıcı olmalıdır:
"AKP ile asla koalisyon kurmayacağız!
AKP ile asla koalisyon kurmayacağız!
AKP ile asla koalisyon kurmayacağız!"
@AksayHakan