24 Eylül 2015

Gitsin! Gitsin ve bir daha geri gelmesin! Ne o, ne de onun gibiler!..

Bayram günü hangi duyguya sarılsak daha çok: Umuda mı, korkuya mı?..

Bayramda ne yazılır?

Bayram kutlanır.

Kusura bakmayın...

Kutlayamayacağım.

“Bayramlık” bir halimiz yok çünkü.

Bir “iktidar bağımlısı”nın kanlı planlarıyla bugün neredeyse hepimiz “bayramlık kurban” gibiyiz.

Kan içinde bir memlekette, Türküyle Kürdüyle bizler “Kurban Bayramı’nı çoktan idrak ettik”, maalesef.

Her gün ölüm haberleriyle uyanıyoruz.

Her gün biraz daha tükeniyoruz.

Birileri ise ölümlerden oy devşirdiğini düşünüyor.

 

*    *    *

 

Önümüzde 1 Kasım seçimleri.

İçimiz karmakarışık.

Hangi duyguya sarılsak daha çok: Umuda mı, korkuya mı?

Umut...

Zira seçim demokratik haktır, üstelik imkândır, bakarsın “asla gitmem” diyeni oylarımızla hizaya getiririz sonunda...

Korku...

Zira “asla gitmem” diyor; bunun için de 1 Kasım’a kadar, 1 Kasım’da, 1 Kasım sonrasında her şeyi yapmaya hazır...

Her şeyi!..

Allah vere de bu “her şey”, epeyce bir al-kırmızı olmasa.

Rengini ecdadımızın kanından alan bayrakların alı değil...

Bayrakların kökeni gibi – ama bu sefer taze dökülen – kanın rengi olarak al...

*    *    *

 

Bugün, bu bayram gününü iyi kötü karşılayan bizler, Türküyle Kürdüyle bir dolu insan...

Hepimiz 1 Kasım’a ve bir sonraki hükümet kurulana kadar yaşayamayacağız.

Gidenlerin bir kısmı eceliyle ölmeyecek.

Plan böyle çünkü, oyun böyle, “böyle buyurdu Sultan”...

Ama o ne yaparsa yapsın...

1 Kasım’da onu sevindirecek bir sonuç çıkmayacak.

Sonrası...

Sonrası belki kötü olacak, belki iyi...

Herhalde hem kötü, hem iyi...

Ama eğer kötü faturayı yalnızca bize, bütün ülke halkına çıkarmaya kalkarsa...

Bu kez onunla paylaşacağız mutsuzluğu.

O da mutsuz olacak bu sefer!..

 

*    *    *

 

Bayramlar bir de iyi dileklerle renklenir...

Hani “sağlık”, “mutluluk”, “başarı” vs.

Sorsalar şimdi bana, en çok arzu ettiğin, en büyük dileğin ne diye...

Hani sihirli değneğin olsa, isteyeceğin şey...

Derdim ki: Gitsin!

Evet, gitsin!

Sadece: Gitsin!..

Hesap da sormayalım hatta...

Hukuk devletinin gereği falan diye yasa ve mahkeme önüne de çıkarmaya çalışmayalım...

Yalnızca: Gitsin!..

İntikam duygumuzu yok etmek adına bırakalım, gitsin...

İçimizde onunla geçen yılların ağırlaştırıp çoğalttığı kötülükten arınmaya çalışmak adına – bu her ne kadar çok kolay ve hızlı olmayacaksa da – dokunmayalım, gitsin...

Gitsin...

Ve bir daha geri gelmesin!..

Ne o...

Ne de onun gibiler...

Sorsalardı, bunu derdim, işte bu benim bayram dileğim...

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Cihatçılar Halep’e saldırdı, Rus basını Erdoğan’a ateş püskürdü

Rus Tsargrad sitesinin başlığı: Erdoğan Putin’i kandırdı: Kremlin suskun, Türkiye Cumhurbaşkanı yine ihanet yolunu seçti

Savaşın yayılma eğilimi Türkiye için bir tehdittir

Toprak ve insan hayatı: Ben ikincisini daha çok önemserim, siyasiler ise genellikle toprağı seçer

Hayat ve ölüm üzerine biraz karamsar bir yazı

Almodovar’ın ölümü kabullenmek konusunu işleyen Yandaki Oda filmi ve T24'ün bir haberi

"
"