27 Kasım 2012

Erdoğan sakın Kanuni'yi kıskanıyor olmasın?

Biz Türkler enteresan bir vakayız gerçekten

Biz Türkler enteresan bir vakayız gerçekten.

Mesela, çocukların anlayabileceği bir yağcılık denemesi sırasında bile son derece “mert” ve “adaletli” bir kimlik kazanmayı başarabiliyoruz.

Ve bol miktarda onay, hatta alkış toplayabiliyoruz.

Hayranlıkla yağdanlık arasındaki mesafeyi ses hızına meydan okuyan uçakların tepesinden zıplayarak aşarken yüzümüze pek ciddi ve sorumlu bir ifade yapıştırabiliyoruz.

Ve bazen kalabalığın ortasında bile (kalabalık da ne gam, televizyon ekranlarında) iş hayatında kendisine bağlı olduğumuz şefimize ölçüsüz iltifatlar yağdırabiliyoruz.

 

*      *      *

 

AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında ne demiş:

“10 yılda 25 yıl yaşlandı! Bakın fotoğraflara!”

Benim bir türlü yeterince geliştiremediğim “Türk algı ve zekâ” kapasitem, ilk olarak olmadık bir tercüme fısıldıyor beynime:

- 10 yıl önce 48 yaşındaki adamın haline bakın! Şimdi 73 yaşında görünüyor!

Aman Allahım! Söylenir mi Erdoğan’a böyle bir şey! Sanki “artık emekli etme vakti geldi” der gibi. Tövbe tövbe!

Ama ne ilgisi var! Meğer liderini övüyormuş.

“Çok uçağa biniyor. Cumartesi ve pazar tatil yapmıyor.”

Daha önce AKP’nin başka ileri gelenleri de söylemişti böyle bir şey:

“Başbakanımız günde 3 saatlik uykuyla, vatan millet aşkına…”

Pardon, ama sağlık uzmanları her fırsatta ne tavsiye ediyor bize?

- Her gün iyi uyuyun. 6-7 saatin altında uyuyanlar, tatil yapmayanlar, yeterince dinlenemediği için sürekli yorgunluk, gerginlik ve stres içinde olabiliyorlar.

Ne demek yani? Bizim Başbakanımız yorgun, gergin ve stresli mi şimdi?

Vallahi anlayamıyorum.

 

*      *      *

 

Bir başka anlayamadığım şey, Başbakan’ın durup dururken bir dizi film konusunda yorumculuğa ve tarih uzmanlığına soyunması:

“Bizim ecdadımız Muhteşem Yüzyıl’daki gibi değildi. Kanuni Sultan Süleyman 30 yıl at sırtındaydı. O televizyonun sahiplerini kınıyorum. Yargının gerekli kararı vermesini bekliyoruz.”

Hoppala!

Yine geri planında ahlak ve seks uyarıları kokan aynı “geleneksel” tez:

- Sultanlarımızın haremi olabilir. Ama onlar kadınla içkiyle falan değil, atla, pardon, at sırtında yeni topraklar fethetmekle uğraşıyorlardı!

Tabii ben bunları da anlayacak kapasitede biri değilim. Haşa, “o zaman haremde niye o kadar kadın vardı?” falan gibi banal sorular sormayacağım. Ama bu tarih ve dizi tartışması neden birden “siyasi gündem” oluyor, anlamıyorum.

Üstelik temellerini rahmetli Meral Okay’ın attığı bu dizi gerçekten kaliteli ve sürükleyici. Yalnız içerde değil, yurtdışında da epeyce izleniyor.

 

*      *      *

 

Sakın Erdoğan Kanuni’yi mi kıskanıyor olmasın? O kadar görkemli bir dönem, devasa başarılar, kendine güvenen kişilikli bir lider…

\

Erdoğan’ın önderlik yeteneklerinin ülke sınırlarını aşıp dünyaya yayıldığı bir sırada, bu dizi nasıl gündem ve ilgi odağı değiştirmeye çalışabilir?

(Bu arada T24’te bu yazıyla ilgili olarak da kullanılan “muhteşem” görsele dikkatle bakın lütfen: Kalpaklı Erdoğan’ın çocuksu bir sevinci yansıtan biraz şaşkın yüz ifadesi ile yandaki Halit Ergenç’in mağrur pozunu karşılaştırın. Bence yargı, bu fotoğrafla ve T24’le ilgili olarak da “gerekeni yapmalı”.)

Peki, ne olacak şimdi? Başbakan’ın işaret parmağı doğrultusunda dizi “tıraşlanacak” mı, yoksa yasaklanacak mı?

Buradaki trajikomik unsurlardan biri de şu: “O televizyonun sahibi” Başbakan’ı memnun etmek için neler yapmadı! Ve duyduğuma göre son günlerde kâbuslar görüyormuş. Her uyuma denemesinde “AKP bayraklı Osmanlı atlılarının” hücumuna hedef oluyor, yakalandıktan sonra “Tayyip Sultan”ın emriyle kellesi vuruluyormuş.

Ne acı bir kader, değil mi?

 

*      *      *

 

Acı kaderden ve trajikomediden söz etmişken aklıma geldi. Ciddi bir kültür birikimine sahip olduğunu düşündüğüm Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, bu absürt konuda “Başbakan haklı” gibi bir yorum yapmış.

Açıklamasında konuyu başka bir yere çekmeye, tartışmayı büyütmemeye, iktidarın saçmalamalarını ustaca bir hamleyle gizleyerek başka hedefler göstermeye çalışıyor:

“Filmde daha dikkatli olup iyi araştırma yapmak gerek. Giysiler ve davranışlar daha uygun olmalı. Tamam, emek veriyorlar, ama Başbakan’ı da dinlesinler de tartışma olmasın.”

Nasıl yani?

Siz bir şey anladınız mı bu “özenli” cümlelerden?

Ben her zamanki anlayışsızlığımla burada da sınıfta kaldım ve Günay’ın bu sözleriyle Erdoğan’ın diziyi ve kanal sahibini kınayan, yargıyı harekete geçmeye zorlayan konuşması arasında bağlantı kuramadım.

 

*      *      *

 

Doğrusu sürekli izleyicisi değilim, ama Muhteşem Yüzyıl, senaryosu ve aktörleriyle, giysi ve “davranışları” ile, geçmişini unutan bir toplumda tarih merakı uyandırmasıyla hiç de fena bir eser değil.

Ben bu dizide Pargalı İbrahim Paşa’nın hiç şöyle bir konuşma yaptığını görmedim:

- Kanuni 3-4 saat uyku uyuyor ve çok sefere çıkıyor. 10 yılda 25 yıl yaşlanıp çöktü adam! Vatan uğruna, millet uğruna!

Bu konuda Kültür Bakanı’nın bir Nebahat Çehre kadar düzgün ve net bir tavır koyamadığı ortada. (Bu berbat cümlemden dolayı Nebahat Hanım’dan özür diliyorum.)

Ne diyor Çehre:

“Zaten tarihten yararlanan bir ‘hayal ürünü’ olduğu üzerinde yazan bir filmi bu kadar eleştireceğinize siz çekin bir tarih filmi de görelim!”

Ne kadar yalın bir tepki değil mi?

Bakın, ben bile anladım!

Yazarın Diğer Yazıları

Cihatçılar Halep’e saldırdı, Rus basını Erdoğan’a ateş püskürdü

Rus Tsargrad sitesinin başlığı: Erdoğan Putin’i kandırdı: Kremlin suskun, Türkiye Cumhurbaşkanı yine ihanet yolunu seçti

Savaşın yayılma eğilimi Türkiye için bir tehdittir

Toprak ve insan hayatı: Ben ikincisini daha çok önemserim, siyasiler ise genellikle toprağı seçer

Hayat ve ölüm üzerine biraz karamsar bir yazı

Almodovar’ın ölümü kabullenmek konusunu işleyen Yandaki Oda filmi ve T24'ün bir haberi

"
"