"Bende yalan yok! Doğru neyse o!"
(Ülkemizde nedense özel bir saygı gören bu "sihirli" cümleyi telaffuz ettiğine bakılırsa, tam şimdi bir itiraf gelecek.)
"Ben de gittim, HDP'li Sabahat Hanım'ı uzaklaştırdım oradan...
Bende yalan yok. İttim onu. Sadece ittim. Yani bi darp, şu bu kesinlikle yok, sadece ittim onu...
Ertuğrul Kürkçü geldi. Bana bir takım şeyler söylemeye başladı. Ben de tuttum yakasından. Bir müddet birbirimizin yakasından tutup öyle gittik. Sonra yine hakaretvari konuşmaya başladı...
Ben açık yüreklilikle konuşan bir insanım. Hiç gizli saklım yoktur."
(Sıkı durun yine!)
"Evet, 4-5 yumruk salladım ona."
(Aynı konudaki ikinci açıklamasında:)
"Ertuğrul Kürkçü yakamdan tuttu. Ben de onun yakasından tuttum. 'Ya, dedim, sen benden büyüksün; zaten hastasın'... O, ısrarla hakaret etmeye ve bağırıp çağırmaya devam etti. Ben de gereğini yaptım." (Söyleyene hak vermeyi kolaylaştıran bir başka "sihirli cümle".)
"4-5 yumruk salladım."
"Ben o tokmağı niye aldım? İyi yaptınız deyip alkışlayacak mıydım onları? Ben de aldım tokmağı, yapıştırdım onlara! Ne yapacağım?"
"O tokmak, çekiç tokmak değil, demirden de değil."
"Ben o kadar duygusal bir insanım ki..."
(Gizli gerçekleri açıklama zamanı!)
"Yani yaşlı bir teyze otursun sorununu anlatsın, ben hüngür hüngür ağlarım. Ben böyle ince ruhlu bir insanım. Gerçekten öyleyim..."
"Ama benim mizacım..." (Buradaki "sihir"e de dikkat!)
"Ben Trabzonluyum, Karadenizliyim!" (Bir "keramet" daha! "O zaman tamam, abi, eser gürlersin, madem..." mi dememiz gerekiyor burada?)
"Haksızlığa hiç ama hiç gelemem!" (Valla, bu cümlenin önünde de pek kimse duramaz buralarda.)
"Pişman değilim. Kimseden özür dilemiyorum!" (Yukarıdaki anlatım zaten böyle bir finale susamıştı. Ne diyeyim? Hellaaaalll!..)
'Dünya iyisi' bir kişi, ama yumrukları...
Meclis'in "ince ruhlu", "hassas yürekli" üyesi olan AKP İstanbul milletvekili Oktay Saral'dan söz ediyorum. Biz nedense onu hep kavga gürültüyle gördük. Son büyük kavgada da ön saflardaydı. Ama görünüşe aldanmamamız, onun "şefkatli iç dünyası"nı fark edebilmemiz gerekirdi. Edemedik.
O da kendisine nasıl kavga ettiğini soran gazetecilere istedikleri bilgiyi verirken, araya bu tür önemli "insani" ayrıntıları serpiştirdi.
Kendisinden 19 yaş büyük olan HDP'li Kürkçü'yü kafasına vura vura hastanelik eden de, Aykut Erdoğdu'yu tokmakla yaralayan da, Mahmut Tanal'ı tepeleyen de oydu; ama o aynı zamanda yüreği çok temiz bir insandı.
Şöyle diyordu yine bu son macerasını anlatırken:
"Bakın, ben dünyanın en iyi birkaç insanından biriyim. Bu konuda hiç tevazu göstermeyeceğim."
Yaaa... Siz ne sanmıştınız?
Ama "mizaç" işte!.. Karadeniz, Trabzon, Of... Oooof, offff!..
Kendisi daha Of Belediye Başkanı iken dile getirdiği öneriyle dikkat çekmişti:
"Amerika’dan bile korkmayan, İsrail'e özür dilettiren Başbakanımız'ı bizim başımıza nasip ettiği için Allah'a her gün iki rekât şükür namazı kılmamız gerekir."
Bazı kötü niyetliler, bu söylemi "Erdoğan yalakalığı" sanmış olabilir. Ama mesele, şükran duygusunu dinî bir şekilde ifade etme isteğinden ibarettir aslında.
Oktay Bey, hep iyi niyetlidir. "Maneviyat Bakanlığı" kurulmasını önerirken de, "ecdadımızı mezarında rahat uyutmayacak" dediği Muhteşem Yüzyıl dizisinin yasaklanmasını talep ederken de ahlaki gerekçelere dayanmaktadır.
Keskin zekâlı ve öngörüsü güçlü bir kişidir aynı zamanda Oktay Bey. Gezi olayları sırasında tavrını beğenmediği Nihat Doğan'a daha o zamanlardan mim koymuştur:
"Nihat Doğan'ı adam yerine koymaya gerek yok. Başkalarına saldırmasın. Gitsin aynada kendisine yumruk atsın!"
Yani... Evet... Bir "yumruk" takıntısı vardır Oktay Bey'in. "Mizaç" işte...
Daha önce de CHP'li Bülent Tezcan'ın kaşını bir yumrukla patlattığı için "kınama" cezası almıştır.
Adaşı MHP'li Oktay Vural ile atışmaları da pek meşhurdur. Kürsüden Vural'a "Bağırma, bağırma! Öyle elini sallama", derken tehdit, pardon, işaret parmağını o kadar çok ve hızlı sallamıştır ki... Sonra da dayanamayıp "Gel bakayim buraya" demiş ve fakat dediğinin tam tersini yaparak kürsüden MHP sıralarına doğru öyle ani bir atak başlatmıştır ki...
Sözleri de 'mizacı' gibi serttir biraz
Ancak her zaman yumruklamaz Oktay Bey. Bazen sadece hislerini ortaya koyar. İfadeleri serttir biraz... "Mizaç", haliyle...
CHP'li Kamer Genç'in bir resepsiyonda Emine Erdoğan'a yönelik tavrını beğenmediğinde şöyle demiştir, örneğin:
"Alçak, hayvandan da aşağılık... Şimdi bir insan olarak bakın, insan olana insan denir. Bunun iyi bir sopa yemesi lazım. Ayaklar altına alınıp komalık edilmesi lazım!"
TÜSiAD toplantısında canından çok sevdiği lideri Erdoğan'a "ayağa kalkarak saygı göstermediği" gerekçesiyle Cem Boyner'e de demediğini bırakmamıştır:
"Bunlar tasmalı köledir. İt ürür kervan yürür... Ayağa kalk, nankör! Atalarını İspanya Engizisyonu’ndan kurtaran hamiyetperver bir milletin tarihi, medeniyeti ve adaleti önünde ayağa kalk! Adamlığı vicdanında değil de cüzdanında vehmeden görmemişin çocuğu, papucumun iş adamı, TÜSİAD kimlikli maskeli anarşist, millet önünde ayağa kalk!"
Oktay Bey'le ilgili sözü daha fazla uzatmadan, MHP'li Meral Akşener'in yönettiği bir Meclis oturumundan kısa bir bölümle bitirelim:
"Ben Ofluyum. Bana dinimi öğretme, tamam mı! Ofluya din öğretilmez, Oflu din öğretir. Ben, şükür namazı kime kılınır, nasıl kılınır, gel sana öğreteyim onu!"
(Muhalif milletvekillerinden tepkiler...)
"Bir otur aşağı! Ya, bir dinlemesini bil! Otur aşağıya! Konuşma be! Terbiyesiz adam!.."
(Tepkiler sürüyor.)
"Burada geçmişte yaşanan hakikatleri söylemek şeyinize mi dokunuyor? Bir yerinize mi batıyor?"
Meral Akşener:
"Eyvah, Sayın Saral! Eyvah!.."
Oktay Saral'ın bitirişi:
"Evet. Teşekkür ederim.
(AKP sıralarından alkışlar...)
@AksayHakan