05 Kasım 2010

Bir ölünün ardından, gülümseyerek…

Yeltsin öldüğünde yazdığım yazıya bir Rus ata sözünü hatırlatarak başlamıştım: “Ölünün arkasından ya iyi konuş, ya da sus!”...

Ölünün arkasından gülünmez, biliyorum…
Yeltsin öldüğünde yazdığım yazıya bir Rus ata sözünü hatırlatarak başlamıştım: “Ölünün arkasından ya iyi konuş, ya da sus!” Benim susmam gerekirdi aslında, ama…
Çernomırdin öldü. Gazprom’un babası. Rusya Federasyonu’nun en uzun süreli başbakanı (1992-1998). Benim hiç sevmediğim Yeltsin’in “sağ kolu” olduğu söylenen adam. Çok kez kızıp küfrettiğim, ama gizliden gizliye beğendiğim, belki de sevdiğim bir politikacı. Daha doğrusu insan.
İyi bir insan…
Olabilir mi? Çoğunlukla kötü politikalar uygulayan bir yönetici, iyi bir insan olabilir mi?
İnsanlar, hangi siyasetleri benimsediklerine bakılarak bir çırpıda çözümlenebilir mi?.. 
Bütün yoldaşlar iyi, bütün karşıtlar kötü müdür gerçekten?..
* * *
Önceki gün 72 yaşında ölen Çernomırdin’in başbakanlık yaptığı yıllarda çok sert olaylar yaşanmıştı. Hatta bir ara (1993’te) iç savaş çıkmıştı. O, her zaman makul ve yumuşak bir politikacı imajı çizmeyi başardı. Zaman zaman koltuğunu korumak için Yeltsin’in büyük hatalarına göz yumarken bile.
Onun için “insancıl yüzlü politikacı” diyorlardı. Halktan biri gibiydi. Avcılık, akordiyon çalmak, eski araba koleksiyonu yapmak gibi merakları vardı. 
Çok şakacıydı. Kendisiyle ve iktidarla alay edebiliyordu. Kuru ve renksiz politikacıların yanında şen kahkahalarıyla, “baba” tavırlarıyla ve biraz da iri cüssesiyle her zaman fark ediliyor, sempati topluyordu.
Zamanında Rusya’da büyük ilgi gören ve sonradan yasaklanan “Kuklalar” programına bayıldığını söylüyordu (programda liderlerin insan boyu kuklaları yapılıyor, oynanan skeçlerde siyasetçilerle dalga geçiliyordu). Hatta bir keresinde kendi kuklasının yanında bir programa katılıp onunla konuşmuş, daha doğrusu kendi kahkahalarına boğulduğu için konuşamamıştı (bkz. foto).
Çernomırdin hem şaka yapmaya meraklıydı, hem de argo konuşmaya. Bazı sözleri neredeyse Rus halk edebiyatına girdi, yıllarca alıntı yapılır ve gülünür oldu. Mesela:
“Biz daha iyi olsun istemiştik, ama her zamanki gibi oldu.”
“Doğru dürüst bir bütçemiz olsaydı bile, batırır rezil ederdik.”
“Bize saldıranların sırtı kaşınıyor. Kaşınanlar başka yerlerini kaşısınlar.”
“Hükümetin para çuvalları üzerinde yattığını söylüyorlar. Biz erkeğiz. Neyin üzerinde yatacağımızı biliriz.”
“Hükümet, sadece dilinizi kullanarak çalışabileceğiniz bir organ değildir.”
İşte yeniden bu sözleri hatırladığım için, onun ölüm haberi bile güldürdü beni…
* * *
Çernomırdin 80’lı yılların başından itibaren Rusya gaz sektörünün bir numaralı ismiydi. Gazprom’u kurdu ve ilk başkanı oldu.
1992 sonunda Yeltsin’in Batı yanlısı başbakan adayı, liberal ekonomist Gaydar parlamentodan onay alamayınca, o dönemlerde adı “kızıl direktör” olarak geçen Çernomırdin, uzlaşma adayı olarak “mecburen” başbakanlık koltuğuna getirildi.
Bir ara (1995’te) Çernomırdin’e parti kurdurdular. Hatta devlet başkanlığı için adı geçti. Ama karizması yeterli görülmedi. Belki de Rusya liderlerine özgü “kararlılık” (“acımasızlık”?) özelliği yoktu onda. En fazla, iyi bir “iki numara” olabilirdi.
Yeltsin ona hiçbir zaman fazla güvenmedi. 1996’da kalp ameliyatı olup kendine geldiğinde, daha ayağa bile kalkmadan yaptığı ilk iş, başkanlık yetkilerini ve “nükleer çanta”yı Çernomırdin’den geri alan kararnameyi imzalamak oldu.
Emekliye ayrılmadı Çernomırdin. 2001- 2009 yıllarında Rusya’nın Ukrayna Büyükelçisi idi. Son zamanlarda da Devlet Başkanı’nın BDT ülkeleriyle ekonomik işbirliği konusunda danışmanı.
Kanserdi. Giderek eriyordu. Geçen Mart ayında eşini kaybettikten sonra iyice çöktü.
Şimdi bakıyorum, Rus gazetelerinde onun ölüm haberi pek de fazla yer kaplamıyor.
Türkler açısından es geçilmesi, ya da en fazla kısa haber olması çok doğal o zaman.
* * *
Ama bir dakika! 
Çernomırdin’i uğurlayan yazımı Türkiye açısından da çok önemli bir konuyu ekleyerek bitirmek istiyorum.
Haziran 1995’de Budennovsk’ta terörist Basayev, 1500 kişiyi bir hastanede rehine almış, tehditler savuruyordu. Herkes ne yapılacağını düşünürken birdenbire televizyonda gördüklerimizle büyük bir şaşkınlık yaşadık.
Çernomırdin, elinde telefonla bağırıyordu: 
- Şamil, sesimi duyuyor musun?

Evet, Başbakan, insanların katledilmesini önlemek için teröristlerle görüşme yapmanın sorumluluğunu üstlenmişti. Ve Basayev’in kaçmasına izin vererek rehineleri kurtardı. 
“Teröristleri muhatap alarak koskoca Rusya’nın şerefini iki paralık etti”, diye çok saldırdılar Çernomırdin’e. Onun cevabı netti:
- Tek bir kişiyi kurtarma umudum olsa bile aynı şeyi yapardım.

Bu, Rusya’da kansız sonuçlanan tek rehine kriziydi. Ötekiler hep kanlı bitti. Yalnızca teröristler değil, rehineler de öldü. Beslan’da olduğu gibi.
Bugün PKK ile görüşülür mü görüşülmez mi, diye bağır çağır tartışırken terörizme yeni kurbanlar armağan eden bir ülkenin de Çernomırdin’den öğreneceği bir şeyler vardı galiba.

Yazarın Diğer Yazıları

Cihatçılar Halep’e saldırdı, Rus basını Erdoğan’a ateş püskürdü

Rus Tsargrad sitesinin başlığı: Erdoğan Putin’i kandırdı: Kremlin suskun, Türkiye Cumhurbaşkanı yine ihanet yolunu seçti

Savaşın yayılma eğilimi Türkiye için bir tehdittir

Toprak ve insan hayatı: Ben ikincisini daha çok önemserim, siyasiler ise genellikle toprağı seçer

Hayat ve ölüm üzerine biraz karamsar bir yazı

Almodovar’ın ölümü kabullenmek konusunu işleyen Yandaki Oda filmi ve T24'ün bir haberi

"
"