04 Kasım 2023

Bakalım CHP dış politikayı hatırlayacak mı?

CHP uluslararası siyaset alanında ülke içine de dünyaya da katkı sunacak halde değil. Ne Rusya-Ukrayna Savaşı'nda bir duruşu var, ne de Karabağ veya Ortadoğu krizleri konusunda…

Belki bazılarınız bana kızacaktır:

“Yahu, dış politikaya gelene kadar bir dünya sorunu var CHP’nin. Büyük Kurultay başlarken sen de bula bula dış politikayı mı buldun?”

Belki kısmen haklı olabilirsiniz. Mayıs seçimlerinden sonra CHP’liler, seçmenleri, neredeyse bütün muhalefet siyasete küstü. Bu küskünlük ile olası umut arasında koskoca bir engel gibi duranlar ise muhalefetin liderleri…

Bu Kurultay eski yönetimi parlatıp tekrar başa getirirse yerel seçimlerde neler olabileceğini de, buna hiç aldırmadan değişim tartışmalarını boğmaya çalışanların ülkeyi değil kendini düşündüğünü de çoğunuzun benden daha iyi anlatacağına eminim.

Bu konuya daha fazla girmeyeyim. Belki yazıyı bitirirken sadece bir soru eklemekle yetinirim.

Ama başarısız muhalefetin önemli bir bileşeninin başarısız, hem de oldukça başarısız dış politika olduğunu vurgulamama izin verin. Buna önemli bir ek yapayım:

İç politikada zaman zaman sıkışan, ekonomide ise ülkeyi krize sokan iktidarı büyük ölçüde ayakta tutan şeylerden biri, muhalefetin pek umursamadığı dış politika hamleleridir.

Muhalefet epeydir etkili bir siyaset yapamıyor. Dış siyaset de buna dahil.

O dış siyaset ki, aslında sadece adı “dış”, son yıllarda çoktan “iç” oldu da muhalefetin yeterince haberi olmadı sanki...

CHP’nin dış politikadaki dağınıklığı

Uzun süredir muhalefetin ve en başta da ana muhalefet partisinin dış politikada ciddi bir ağırlığının olmadığı ortada.

Bunun önemli bir nedeni, parti yönetimlerinin dünyadaki gelişmeleri ve uluslararası siyaseti fazla anlayamaması, dahası dış politikaya pek ilgi duymamasıdır. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun da, İyi Parti lideri Meral Akşener’in de bu açıdan kayda değer bir etki yaratamadığı aşikârdır.

CHP Genel Başkanı’nın seçimler öncesi ABD, İngiltere ve Almanya’ya gitmesi ise, iyi organize edilip ustaca yönetilememiş, üstelik nedense gidilen ülkelerin liderleri ve etkili siyasileriyle görüşme yapılmasının “icazet almak” olarak değerlendirilebileceği endişesiyle içeriği boşaltılmış ziyaretler olmuştur.

Parti yönetiminde dış politikadan sorumlu bir genel başkan yardımcısı olmadığı gibi, dış politika danışmanına birçok konuda danışılmadığı da herhalde sır değildir.

Ama bazen “birileri”, “bazı sihirli danışmanlar” ve “sır gibi saklanan kaynaklar” CHP liderini yönlendirebilmiştir. Örneğin, 11 Mayıs’ta (seçimlere üç gün kala) Twitter’dan paylaşılanSevgili Rus dostlarımız. Dün bu ülkede ortaya saçılan montajlar, kumpaslar, Deep Fake içerikler, kasetlerin arkasında siz varsınız. Eğer 15 Mayıs sonrası dostluğumuzun devamını istiyorsanız, elinizi Türk’ün devletinden çekin. gibi garip bir mesajın nedeni, “mucidi” ve amacı hâlâ açıklanmamıştır.

Bu arada CHP’nin sadece iki dış temsilciliği olduğunu (Brüksel’de ve Washington’da), çoğu Almanya, Fransa ve Avusturya’da olmak zere 47 adet de yurtdışı birliği bulunduğunu, ama bunların etkili bir yönetim mekanizmasının kurulamadığını, Rusya, Çin, Azerbaycan ve başka stratejik önemdeki ülke ve bölgelerde ise sembolik örgütlenmelerin bile olmadığını biliyor musunuz?

Neyse, konu uzun, burada keselim.

Keserken CHP genel başkan adaylarından Özgür Özel’in dış politika alanında oldukça yetkin ve dengeli bir çizgiye sahip olan İlhan Uzgel’e görev verileceği ve ciddi birikime sahip olan Namık Tan’dan da yararlanılmasının yolunun bulunacağını açıklamasını, kayda değer bir artı puan olarak bir kenara yazalım.

Dış politikada ders çalışmak

T24 arşivlerine bakarsanız bizdeki muhalefetin dış politika konusunda oldukça pasif kaldığı hakkında yazdığım yazıları bulabilirsiniz.

Bunlardan birinin başlığı "Eyyy muhalefet, dış politikaya çalışmadan ve Putin'i anlamadan iktidar olamayacaksın!" idi. Orada birkaç soru sormuştum:

“Pardon, Rus uçağının düşürülmesi sonrasında nasıl bir duruş sergilemiştiniz?

Suriye'ye defalarca askerî harekât düzenlenirken takındığınız tavır neydi?

Ya onlarca askerimizin hayatını kaybettiği ve Vatan-millet-bayrak konularının gündeme geldiği anlardaki tutumunuz?

Samimi olarak şunu söyleyin bana: Dış politikanız var mı sizin? Uluslararası siyaseti ne kadar izliyor, ne kadar araştırma ve analiz yapıyor, dersinize ne kadar çalışıyorsunuz?

Rusya politikanız nedir? Rusya politikanız var mıdır?

Ne Amerika, ne Rusya!’ falan mı diyeceksiniz?

Siz muhalefet olmaktan mutlu musunuz?

Ne ölçüde ‘iktidara alternatifsiniz’?

İktidar olmayı ne kadar (şiddetli) istiyorsunuz?

Mesela yarın iktidar olsanız, nasıl bir dış politika uygularsınız?

Yok yok, bana hemen ‘yurtta sulh, cihanda sulh’ gibi ezbere (ama yine de kulağa çok hoş gelen) şeyler söylemeye başlamayın.

Mesela, Rusya politikanız nasıl olur, ayrıntı verebilir misiniz lütfen?

Sizce Rusya Türkiye'ye nasıl bakıyor? Sizce Putin, neden Erdoğan'la ‘böyle bir ilişki’ kuruyor?

Sizce Moskova'nın doğalgaz hatları çerçevesinde Ankara'ya yaklaşımı nasıl?

Sizce Kremlin'in Akkuyu Nükleer Santrali'yle ilişkili olarak iktidarla başlattığı iş birliği nelere bağlı?

Sizce S-400 satışının gerisinde neler var?

Sizce Ruslar, Türkleri Suriye'de niye ‘partner’ olarak yanlarında tutmaya çalışıyorlar?

Putin'in Türkiye muhalefetine (yani size) bakışı nasıldır, ne dersiniz?

Sahi, Rusya sizinle, yani muhalefetle herhangi bir şekilde ilişki kuruyor mu?

Peki ya siz Rusya ile ilişki kuruyor musunuz?

'Gerek yok’ mu sizce? ‘Nasılsa siz iktidara geldikten sonra’ her şey kendiliğinden yoluna girer mi?”

Bu ve benzer sorular ve kuşkular şimdi de geçerli. Sadece Rusya değil, dünyanın pek çok bölgesi ve sorunlarıyla ilgili olarak muhalefetin bugünkü durumu daha iyi sayılmaz.

CHP ve diğer muhalif partiler uluslararası siyaset alanında ülke içine de dünyaya da katkı sunacak halde değil. Ne Rusya-Ukrayna Savaşı'nda bir duruşu var, ne de Karabağ veya Ortadoğu krizleri konusunda…

“AntiErdoğan kompleksi”ne kapılmamak

Muhalefet sadece dünyadaki gelişmelerden değil, iktidarın (her ne kadar zikzaklı ve stratejiden uzak olsa da) çabalarından da ders almak zorundadır.

Mevcut iktidarı abartmanın bir çeşidine dönüşebilecek olası bir “antiErdoğan kompleksi”ne de prim verilmemelidir. Muhalefet her konuda “AKP’nin yaptığının tam tersini yapmak” zorunda değildir. Pragmatizm küçümsenmemelidir.

Ama araştırmaların, stratejik hedeflere göre ilerlemenin, iş birliği yapılan ülke ve bölgeleri iyi tanımanın önemi göz ardı edilmemelidir.

Yazıyı bitirelim artık.

Az kaldı unutuyordum; yazının başlarında vaat ettik, bitirirken soralım:

Sizce Cumhurbaşkanı Erdoğan CHP Kurultayı’ndan nasıl bir sonuç çıkmasını ister?

Hakan Aksay kimdir?

Hakan Aksay, 1981'de 20 yaşında bir TKP üyesi olarak Sovyetler Birliği'ne gitti. Leningrad Devlet Üniversitesi Gazetecilik Fakültesi'ni bitirdi. Brejnev, Andropov, Çernenko ve Gorbaçov iktidarları döneminde 6 yıllık kıymetli bir SSCB deneyimi kazandı.

Doğu Almanya'da 1,5 yılı aşkın gazetecilik yaptıktan sonra TKP'den ayrılarak Türkiye'ye döndü. Bir yıl kadar sonra bağımsız bir gazeteci olarak Moskova'ya gitti ve 20 yıl boyunca (Yeltsin ve Putin dönemlerinde) çeşitli gazete ve TV'lerde muhabirlik ve köşe yazarlığı yaptı.

Bu dönemde Türk-Rus ilişkileriyle ilgili çok sayıda proje gerçekleştirdi. Moskova'da '3 Haziran Nâzım Hikmet'i Anma' etkinliklerini başlattı ve 10 yıl boyunca organize etti. Dergi ve internet yayınları yaptı. Rus-Türk Araştırmaları Merkezi'nin kurucu başkanı oldu.

2009'da döndüğü Türkiye'de 11 yılı T24'te olmak üzere çeşitli medya kurumlarında çalıştı; Tele1 ve Artı TV kanallarında programlar hazırlayıp sundu; Gazete Duvar'ın Genel Yayın Yönetmenliğini yaptı. Gazeteciliğin yanı sıra İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde Rusya-Ukrayna danışmanı olarak çalışıyor. Türkiye'nin önde gelen Rusya ve eski Sovyet coğrafyası uzmanlarından olan ve "Puşkin madalyası" bulunan Hakan Aksay'ın Türkçe ve Rusça dört kitabı yayımlandı.

Yazarın Diğer Yazıları

Tek adam yönetiminde lidere yakın gazeteci ve danışman olmak

O tek adama yakın olmanın devasa fırsatlarını ve risklerini düşününce aklıma kendi hayatımdan önemli bir anı ve etkilendiğim bir film geldi

Putin, NATO ile çok uzun bir savaşa hazırlanıyor

Rusya'da yeni hükümet kuruldu, 12 yıldır savunma bakanlığı yapan Şoygu'nun yerine ekonomist Belousov geldi

Üçüncü Dünya Savaşı artık çok uzak bir ihtimal değil

Türkiye, iktidarıyla ve muhalefetiyle bu tehlikenin farkına varmalı, ondan korunmak için şimdiden hazırlık yapmalıdır