14 Haziran 2015

Ahlaklı bir devlet adamı değilsiniz ve er geç hesap vereceksiniz!

Yolsuzluğun pis kokusu mutlaka bir yerlerden çıkıveriyor. Ve bu koku, dünyanın en güçlü ve inatçı kokusu...

Size bir şey diyeyim mi, bayım?

Sizin gibileri sevmiyorum.

Hiç sevmiyorum.

Bir sürü ahlak ve fazilet nutukları atarsınız...

Adaletten ve ideallerden bahsedersiniz...

Toplumun ve partinizin desteğini alır, sinsi adımlarla devletin tepesine tırmanırsınız...

Ondan sonra başlarsınız "kendinize yontmaya"...

Devlet size çalışsın...

Halk önünüzde eğilsin...

Resmî imkânlar önünüze serilsin...

Devlet konutları, uçakları, otomobilleri...

 *    *    *

 

Maşallah!

İşiniz iş!

Devletin tepesine yerleştiniz.

Zaten yediğiniz önünüzde, yemediğiniz arkanızda.

Bunlar da yetmiyor...

Kendinize "avanta" çıkarma derdindesiniz.

Ne diyeyim size!

Bal tuttunuz, parmağınızı yalıyorsunuz.

Beleş devlet fırsatlarını kendiniz kullandığınız yetmiyor...

Bir de yakın çevrenize, eşinize dostunuza, çoluk çocuğunuza kullandırıyorsunuz.

Pek "gözü açık"sınız.

 

 *    *    *

 

Bana enteresan gelen bir de şu var:

Siz ne ilksiniz, ne de son...

Tarih boyunca yolsuzluk ve rüşvetlere batmış - ve bu arada kendini, yakınlarını, hatta partisini batırmış - o kadar çok lider var ki...

Ve hepinizde aynı özgüven, aynı hırs, aynı heyecan...

Hepiniz "herkesten daha akıllı"sınız...

Kimse görmez, görse de anlamaz, anlasa da bağırıp çağırmaz...

Duyulsa da büyütülmez...

Kapanır gider...

Siz "yersiniz" ve asla mesele çıkmaz...

Yediğinizle kalırsınız...

İştahınız daha da açıldıysa, daha da yersiniz...

Nasıl olsa devletin malı deniz...

 

 *    *    *

 

Ama öyle olmuyor işte, Sayın Uyanık Bayım.

Pisliğin kokusu bir yerlerden çıkıveriyor.

Ve bu koku, dünyanın en güçlü ve inatçı kokusu.

Anında her yere yayılıveriyor.

Yeryüzünün öteki ucundaki insanlar bile öğreniyorlar adınızı.

"İşte bu adam, filanca devletin tepesinde oturan, yolsuzluğa bulaşmış, tanıyın onu!"

Ve hızla fethediyor her yeri kara ününüz.

Sizin "ne olacak canım" diye küçümsediğiniz ufacık bir "numaranız"...

Gün geliyor, bu dünyayı size cehennem ediyor (var mı, pek emin değilim, ama varsa herhalde "öteki dünya"yı da)...

Ama ne olursa olsun, sizin gibilerin soyu kurumuyor.

Biriniz gidiyor, biriniz geliyor.

Yiyiciler, rüşvetçiler, yolsuzluk şampiyonları, resmî kemirgenler...

Bütün dünya, boydan boya Avrupa...

Bakın, İspanya çalkalanıyor.

Yunanistan öyle.

Romanya aynen.

Portekiz desen farklı değil...

 

*    *    *

 

Ve Fransa...

Zatıaliniz...

11 yıllık yerel yönetim tecrübesi olan...

Eski İçişleri Bakanı...

Bir yılı aşkındır Başbakanlık koltuğunda oturan...

Sayın Bay Manuel Valls.

Barcelona futbol takımının hayranı, kaygısız devlet adamı.

Atladınız resmî Falcon jetinize.

Maça gideceksiniz, Almanya'ya, taraftarı olduğunuz Barcelona'nın Juventus'la maçına...

Bu arada haliyle "koskoca uçak; bir sürü boş koltuk var; gelsin bizim oğlanlar da"...

"Ooh, atlayın çocuklar jete, sizin için ek yakıt tüketecek değil ya!"

18-20 bin Euro harcayıp "aile boyu" spor keyfi yaptınız.

Ne de güzel "sosyalist"tiniz!..

Ama o da ne!

Olay ortaya çıktı, lanet olası gazeteciler!

"Vallsgate" etiketiyle tweetler yağmaya başladı.

Üstünü kapatmaya çalıştınız baştan...

Hık dediniz, mık dediniz.

Sonra "pardon, istemeden oldu" diye eklediniz.

Ardından "iki oğlumun 2 bin 500 Euro'luk masrafını devlete öderim, olur biter" buyurdunuz.

"Bir daha yapmam, ama artık mesele kapansın" diye nokta koymaya çalıştınız.

Daha düne kadar o kadar güçlü ve kendinden emindiniz oysa.

Şimdi niye böyle zavallı kıvırmalara başvurdunuz?

Fransızların yüzde 77'si maça makam uçağıyla gitmenizi "ahlaki" bulmadı, oy desteğiniz 5 günde yüzde 5 düştü; ondan mı acaba?

Sallanmaya başlayan iktidarınızı kurtarma derdine mi düştünüz yoksa?

Ne kadar üzüldüm sizin için, bilemezsiniz!

 *    *    *

 

Siz ne ilksiniz, ne de son.

Her yerde sizin gibilerden var.

Bazılarının yaptıklarını anlatsam, size bu yazıda bu kadar çok yüklendiğim için beni suçlamakta haklı bile olabilirsiniz.

Bir de Türkiye diye bir ülke var ki...

...

Yolsuzluk, rüşvet ve hırsızlık deseniz...

Size şaşkınlıkla bakar insanlar: Neden bahsediyorsunuz, o da ne demek!

Burası Müslüman bir ülke...

Ahlak, vicdan ve adalet duygusu anamızdan emdiğimiz sütle yerleşir bedenimize ve ruhumuza...

Bütün bu rezillikler Batı'da, sizlerde; bizler tertemiz bir ülkenin AK pak insanlarıyız!..

 

@AksayHakan

Yazarın Diğer Yazıları

Cihatçılar Halep’e saldırdı, Rus basını Erdoğan’a ateş püskürdü

Rus Tsargrad sitesinin başlığı: Erdoğan Putin’i kandırdı: Kremlin suskun, Türkiye Cumhurbaşkanı yine ihanet yolunu seçti

Savaşın yayılma eğilimi Türkiye için bir tehdittir

Toprak ve insan hayatı: Ben ikincisini daha çok önemserim, siyasiler ise genellikle toprağı seçer

Hayat ve ölüm üzerine biraz karamsar bir yazı

Almodovar’ın ölümü kabullenmek konusunu işleyen Yandaki Oda filmi ve T24'ün bir haberi

"
"