13 Mart 2014

10 milyon 'kemikleşmiş' AKP'li ve 16 kiloluk vicdan

AKP seçmeninin yolsuzluk belgelerine "doğru olsa bile" inanmayacağını söylüyor.

"Türkiye'nin siyasi merkezi" olduğu iddia edilen küçük ve mütevazı bir şehirdeyiz.

Bir grup gazetecinin Karadeniz gezisi kapsamında Rize'ye de gitmek nasip oldu.

İlk cümledeki fiyakalı iddiayı buralı birçok insan, ve bu arada bazı politikacılar dillendirmeyi pek seviyor. Onlara göre Rize, Türkiye'deki iktidarlarla ve siyasi değişimlerle çok yakından ilişkili, hatta neredeyse bir "gösterge" durumundaki kent.

Tayyip Erdoğan'ın, Mesut Yılmaz'ın ve başka "tarihi şahsiyetlerin kenti". (MHP'nin Rizeli yöneticileri de Devlet Bahçeli'nin "Rizeli kökenleri"ni keşfetmemizi sağlıyor.)

Karadenizlilerin coşkulu konuşkanlığıyla bitmek tükenmek bilmeyecek bu konuda en dikkat çekici şeylerden biri bence şu: İktidar kibirinin yüksek dozda seyrettiği bazı dönemlerde, liderleriyle övünmeyi pek seven bu halk, kimsenin gözünün yaşına bakmadan muhalif adayları belediye başkanlığına getirebiliyor.

 

*    *   *

 

Kentte yaptığımız konuşmaların önemli bölümünde, 30 Mart seçimlerinde en çok AKP'nin ve SP'nin adaylarının şanslı olduğu tahminiyle karşılaşıyoruz. Daha sonra CHP, ardından MHP geliyor.

İslamcı siyasetin "Türkiye çapında" önemli bir temsilcisi olan Mehmet Bekaroğlu, belediyenin başına geçmeye aday olan insanlar arasında galiba en deneyimli ve karizmatik olanı.

Kendisine, Ertuğrul Günay ve Numan Kurtulmuş ile yaşadığı olumsuz deneyimlerden sonra, Rize Belediye Başkanlığı'nı, ulusal çapta siyasete etkin bir dönüş için "mecburi bir atlama tahtası" olarak görüyor olabileceği yolundaki kuşkuları soruyorum.

Her ne kadar "yeterince Rizeli olmamakla" eleştirilse de, o buralı olduğunu ve Rize'den milletvekili seçildiğini tekrarlamaktan yorulmuyor. Ve bugün yerel yönetimde örnek ve kalıcı başarılara ulaşma dışında hiçbir amacının olmadığını - içtenliğine inanılması ricasıyla - özellikle vurguluyor.

Konuşmamız boyunca, adaylığının "Başbakan'a karşı olmadığının" altını birkaç kez çiziyor. Yerel sorunlara ve - onca "büyük hemşeri"ye karşın - hâlâ ufacık ve yoksul kalan, ciddi ölçüde nüfus kaybeden, modernlikten epeyce uzak olduğu hemen göze çarpan Rize'deki şehircilik anlayışına dikkat çekiyor. Tarım/çay kenti Rize'nin, sanayileşemese bile, turizmle ve üniversiteyle gelişebileceğini anlatıyor.

Söz dönüp dolaşıp yine ulusal konulara geliyor. Bekaroğlu'nun ilginç analizleri var:

"30 Mart'ın kaderini 'tereddüt içinde olanlar' belirleyecek. Türkiye'de son aylarda yaşanan gelişmeler, milyonlarca insanı tereddüt içinde bıraktı. AKP seçmenlerinin yarısı hiçbir konuda parti yönetimini sorgulamayacak kadar 'sadık' durumda, yani 'militan'; öteki yarısı ise tereddütte."

Son seçimlerde kullanılan oylara bakarsak, hem tereddütlü hem de "militan" veya "kemikleşmiş" denebilecek AKP'li seçmen gruplarının her birinin sayısının 10-11 milyon civarında olduğu düşünülebilir.

Çok büyük bir sayı!..

 

*    *   *

 

CHP ve MHP'lilerin Bekaroğlu'na yönelik sivri eleştirileri dikkat çekiyor. MHP adayı Zelkif Akgül, seçim sürecindeki dengesizliklerden söz ederken AKP'nin 6 milyon lira, SP'nin ise 1,5 milyon lira harcadığını öne sürüyor. İktidar partisi neyse, ama Bekaroğlu'nun kaynaklarının nasıl bu boyutlarda olduğunu sorduğumuzda, "AKP'nin gizli desteği" imasını duyuyoruz. Akgül'e göre, Bekaroğlu eninde sonunda iktidarın saflarına, eski arkadaşı Kurtulmuş'un yanına gidecek.

Eşitsiz şartlarla baş edebilmek için olağanüstü gayret gösterdiklerini söyleyen MHP adayı, bugüne kadar 7 bin evin kapısını çalıp amaçlarını anlattığını belirtiyor.

"Kadınların desteğine özel önem veren" CHP adayı Mine Orhon, her aşamada merkezî ve yerel iktidarların kendilerini engellemeye çalıştığına işaret ediyor. Adaylığını açıklarken kendisine uygun mekân sağlanamamasından tutun da, üniversitede broşür dağıtılmasının ve şehirde afişlerin asılmasının engellenmesine kadar.

Ancak Orhon baskılara boyun eğecek birine benzemiyor. Kibar üslubunun gerisinde güçlü bir kararlılık hissediliyor. Eski bir ODTÜ'lü ve deneyimli bir inşaat mühendisi olan CHP adayı, çarpık kentleşme, trafik, işsizlik ve bir türlü geliştirilmeyen turizm gibi hedefleri başa aldığını anlatıyor.

 

*    *   *

 

En son ve en zor görüşebildiğimiz aday, AKP'nin adayı Reşat Kasap. Parti binasının büyüklüğünden ve zenginliğinden iktidarın kokusu geliyor.

AKP'liler genellikle sonuçtan emin görünüyor. İlginç olan, yerel bir seçime ilişkin zafer tahmininde, belediye başkanı adayının adının fazla telaffuz edilmemesi. Birçok başka kentte olduğu gibi, burada da - hatta "en çok burada" - zaferi garantilediği düşünülen faktörün adı başka: Tayyip Erdoğan.

Halk arasındaki sohbetlerde "Erdoğan kimi gösterse seçilir" anlayışı yaygın. Kimileri bunu diplomasiden uzak bazı anlatımlarla dillendiriyorlar. Birini örnek olarak göstereyim: "Başbakan, cekedini aday gösterse o bile kazanır burada."

Belediyecilik dinamizminden ve rakiplerle mücadeleden uzak bir sükûnet içinde konuşan Kasap'a bunu kibarca sorduğumuzda, "örgüte güven" konusunu öne çıkarıyor.

O kadar iddialı ki... Son yerel seçimlerde oylarının yüzde 48 civarında olduğunu hatırlatıyoruz; şimdi "bunun çok daha üzerinde" başarı beklediğini söylüyor. Oran vermesini rica ediyoruz; biraz düşünüp soruyu danışmanlarına yönlendiriyor. Sonunda "yüzde 70 civarı oy beklentisi" olduğunu öğreniyoruz.

Dayanamayıp soruyorum:

- Bunca yolsuzluk tapelerine, bir bölümü reddedilmeyen, hatta kabul edilen ses kayıtlarına rağmen mi?

AKP adayı, "Başbakanı'na âşık" olan Rizelilerin bütün bunlara hiç aldırmadığını uzun uzun ve bol tekrarlarla anlatırken bir ara iyice açılıyor ve şöyle diyor:

- Doğru olsa bile burada hiç kimse inanmaz!..

Ben şaşkınlığımı yüksek sesle dile getiriyorum:

- Doğru olsa bile mi?

Birkaç saniyelik duraksamadan sonra onaylıyor:

- Doğru olsa bile... Siyaset bu konuyu satın almıştır...

 

*    *   *

 

"Doğru olsa bile"...

İçimden artık başka soru sormak gelmiyor.

Oysa bir de Berkin Elvan'la ilgili neler hissettiğini soracaktım.

Herhalde pek anlamlı bir soru olmazdı. En azından şimdi böyle düşünüyorum.

"Tereddütlü" insanların vicdanından kuşkulanmıyorum.

Peki, ya 10-11 milyon "kemikleşmiş AKP'li"?

Onlar ne diyorlar acaba Berkin konusunda?

10-11 milyonun ülkemizde ciddi ağırlığı var.

Berkin sadece 16 kilo kalmıştı.

Ne diyor bu tonlarca ağırlığa sahip insanlar?

Onlar susuyorsa bile...

Vicdanları ne diyor?

Susuyor mu?

Susabilir mi?

 

@AksayHakan

 

Yazarın Diğer Yazıları

Cihatçılar Halep’e saldırdı, Rus basını Erdoğan’a ateş püskürdü

Rus Tsargrad sitesinin başlığı: Erdoğan Putin’i kandırdı: Kremlin suskun, Türkiye Cumhurbaşkanı yine ihanet yolunu seçti

Savaşın yayılma eğilimi Türkiye için bir tehdittir

Toprak ve insan hayatı: Ben ikincisini daha çok önemserim, siyasiler ise genellikle toprağı seçer

Hayat ve ölüm üzerine biraz karamsar bir yazı

Almodovar’ın ölümü kabullenmek konusunu işleyen Yandaki Oda filmi ve T24'ün bir haberi

"
"