25 Kasım 2018

Sakızdan çıkan dövme

Mahkeme, 16 yaşında bir çocuğu alıp bir eve götürmenin, uyuşturucuyu vermenin, çocukla cinsel ilişkiye girmenin cezasının sadece 1 yıl olduğunu açıkladı...

Yargı kararları, sadece bir olayla ilgili yaptırımı açıklamaz. Aynı zamanda benzer bir eylemde bulunacağınızda başınıza ne geleceğini de size söyler.

Yakın zamanda, memleketin kimilerine göre “kader mahkûmu” olan çocuk istismarcıları, uyuşturucu satıcıları ve kullanıcıları, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Dairesi’nden gelen bir kararla sevindi.

Zira mahkeme, kayıtlara göre 16 yaşında olan bir çocuğa Facebook’tan uyuşturucu bulabileceğini söylemenin, çocuğu alıp bir eve götürmenin, uyuşturucuyu vermenin, çocukla cinsel ilişkiye girmenin cezasının sadece 1 yıl olduğunu açıkladı.

Üstelik, çocuk ölse de tecavüze uğrasa da gırtlağında ekimotik alanlar, yaralar, delikler olsa da cansız bedeni ıslak bezle temizlenip, küçük bir valize yerleştirilerek 150 km. uzaklıktaki bir araziye çıplak halde atılsa da ceza değişmiyor.

Gönül rahatlığıyla bunları yapabilir, kuş kadar ceza ile kurtulabilirsiniz!

* * *

25 Kasım bugün, kadınlar şiddete karşı sokakta.

Sezgi Kırıt dosyası, saf şiddetin, iyi ve mağdur maskesi giyenlerin, hayat arsızlarının, ne şekliyle olursa olsun yaşayanların ne olduğunu, mağduriyetler üzerinden kendine kimlik devşirenlerin ve gerçek mağdurların kim olduğunu, sokaklardan verilen sesin hakiki bir nedeni olduğunu açık biçimde ortaya koyuyor.

* * *

Sezgi Kırıt, Antalya’da sıkıntılar yaşayan bir çocuktu.

Dünya dar geliyordu, sokaklar karışık. Kayboluyordu.

Ama çocuktu.

Koluna sakızdan çıkan dövmeyi ıslatıp yapıştırıyor, markete cips almaya çıkıyor, kalan vaktinin çoğunu da bilgisayar başında geçiriyordu.

Sosyal medyada başka dünyalar vardı, kandı.

Sohbet etmek isteyenlere yanıt verdi.

Onlardan gelecekleri bilmiyordu, bilgisayarın diğer tarafındaydı ve evindeydi, bir şey olmazdı.

Oldu.

2009 yılında markete gitmek için evden çıktığında, kendisini konuştuğu bir adamın motosikletinde buldu.

Bundan sonrası ancak korku filmlerinde görülebilir.

Osman Küçük, henüz 15’ine basmış Sezgi’yi  Mehmet Mutlu Kurtlar ile birlikte Kurtlar’ın akrabası olan Ali Karpi’nin evine götürdü. Evde anne Emine Karpi ve Emine Karpi’nin yaşlı annesi de vardı.

Avukatının yıllarca süren emeğiyle elde ettiği belgelere göre, Sezgi bir akşam boyunca o evde tutuldu, alkol ve uyuşturucu verildi, tecavüze uğradı ve tecavüze uğradığı o odadan çıkamadı.

Burnu kırılmıştı, bedeni tanınmayacak haldeydi.

Gırtlağında 2 cm. delik, dişleri kırık, yüzü gözü yırtık ve yarık.

Sabah, cesedi anne Emine Karpi tarafından kanıt kalmasın diye temizlendi.

Diğerleri Sezgi’nin bedenini küçük bir valize, ifadelerine göre “nazikçe” yerleştirdi.

Kolunda geceden kalma bir şırınga izi.

Uzak bir yere götürülmesi gerekti.

Sezgi, kiralanan bir araçla, 150 km uzaklıktaki, Isparta’taki bir arı çiftliğinin içindeki ıssız alana çırılçıplak bırakıldı.

Bir televizyon programı sayesinde izi bulundu.

Ailenin avukatı Sibel Önder azimliydi. Dedektif gibi iz sürdü, Sezgi’yle o tarihte temas eden hemen herkese ulaştı.

* * *

Adli Tıp İzmir Grup Başkanlığı, oral ve vajinal bölgede en az biri erkek, birden fazla şahsa ait DNA profilinin bulunduğunu saptadı.

Aynı kurum, Kırıt’ın doğal yoldan ölmediğini ancak ölüm sebebinin tespit edilemediğini bildirdi.

Sezgi’nin bedeninde alkol ve uyuşturucu çıkmamıştı. Ancak tüm uzmanlar, gelişen kimyasallar sayesinde uyuşturucu kalıntısının bulunamayabileceğini açıkladı.

Avukat Sibel Önder peşini bırakmadı.

Uluslararası Adli Kriminal İnceleme ve Raporlama Kuruluşu, 2014’te zorlamalı ölüm tespiti yaptı.

Gözaltına alınan 4 şüpheli ise raporlara karşılık o gece alkolün de uyuşturucunun da olduğunu anlattı. Cesedi taşıdıklarını itiraf etti.

Tutuklandılar ancak bu tutukluluk çok kısa sürdü.

* * *

Şüphelilerden biri, kaçmak için akrabasında kalmış, olanı biteni anlatmıştı. O akrabanın eski eşi de bir kıza yüksek dozda eroin verildiğini, kızın öldüğünü, cesedinin atıldığını duymuştu. Televizyonda duyduklarıyla birleştirdi. Gidip savcılığa anlattı. Hatta eşinin, akrabasına, “Neden kıza kendi şırınganla eroin verdin?” dediğini bile duyduğunu aktardı.

Avukat Önder, şüphelilerden Ali Karpi’nin koğuşunda kalanlara da ulaştı. Onlardan biri, “doktor” lakaplı Karpi’ye neden tutuklandığını sorduğunu, evde yeğeni ve kız arkadaşı ile birlikte hap ve folyo üzerine dökülmüş eroin maddesi kullandıklarını, genç kızın kalp krizi geçirip öldüğünü, cesedi araziye bıraktıklarını anlattığını söyledi.

* * *

Dosyada tam 7 savcı değişti. Gelen son savcı dava açtı. Yargılama sürecinde Sezgi’ye yapılan işkenceler de açığa çıktı.

Sanıklardan Ali Karpi, duruşmadan önce kalp krizi geçirerek öldü. Diğer sanıklar da bütün eylemleri ölen Karpi’nin üzerine yıkmaya çalıştı.

Aynı dönemde Avukat Sibel Önder’e tehditler geliyordu. Plakasız bir araçla takip edildi, bir başka sefer kiralık bir başka araç aracına çarptı. Önder’e duruşmalar öncesi yakın koruma verildi.

Antalya 6. Ağır Ceza Mahkemesi, tüm sanıklara ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 28’er yıl hapis cezası verdi. Sanıklar, savcının aksi görüşüne rağmen tutuklandı.

Benzer davalara göre rekor düzeyde bir cezaydı

.

* * *

Savcının ve sanıkların temyiz ettiği dosyaya bakan Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Dairesi ise birkaç hafta önce bu kararı bozdu.

Daire, Emine Karpi’ye kanıtları yok etmekten 4 yıl, kızın ailesini haberdar etmemekten 1 yıl ceza verdi. Ancak diğer sanıklar için onu bile çok gördü.

Karara göre, Sezgi Kırıt, rızasıyla evden kaçmış, rızasıyla o eve gitmiş, rızasıyla uyuşturucu almıştı.Zaten daha önce de esrar kullanmıştı.

Kırıklar, yaralar, bulgular, cesedin taşınması, araziye bırakılmasının bir önemi yoktu.

* * *

Anne Emine Karpi’ye 5 yıl veren mahkeme, diğer sanıklardan Mehmet Mutlu Kurtlar’ı sadece aileyi haberdar etmemekten 1 yıl hapse mahkum etti.

Kızla ilişkiye girdiğini kabul eden Osman Küçük, cinsel saldırı ile ölüme sebebiyetten beraat etti. Rızasıyla 18’den küçük çocukla ilişkiye girdiği için 2, aileyi haberdar etmediği için 1 yıl ceza aldı.

Mahkemeye göre cesedi temizlemek ceza nedeni, valize koyup araziye atmak ise değildi.

Bu kararı veren daire, daha dosya Adli Tıp’tayken sanıkların tahliyesine de karar vermişti. Bu karara, “dosya yokken karar verildi” itirazı yapılmasına rağmen üst daire de dosya yokken “dosya incelendi” diyerek itirazı reddetmişti.

* * *

Uçan kuşa adli kontrol kararı veren yargı, tahliye ettiği sanıklar için adli kontrol kararı da vermemişti.

Yüzü gözü dağılmış, bütün vücudu yara bere içinde olan, bulan jandarmanın “Bu kız defalarca cinsel saldırıya uğramış” diye tarif ettiği Sezgi’nin öldürüldüğü kabul edilmedi.

Belirsiz bir nedenle ölmüştü yargıya göre Sezgi. Tüm şiddet izleri ve ölümü ceza nedeni değildi.

Tecavüz bulguları, yüzdeki, boğazdaki darp izleri, eve doktor bile çağrılmaması göz ardı edildi.

Ve kısa süre önce çıkan gerekçeli karar çıktı. Tüm bunlar için yapılan iki satır açıklama var:

“Ölenin suç tarihinde 16 yaşını doldurmuş olması, kendi rızası ile gitmesi, zorla tutulduğuna, cinsel ilişkiye girdiğine dair herhangi bir delilin bulunmaması…”

Sezgi Kırıt dosyası şimdi Yargıtay’a taşındı.

Sezgi yok ve o insanlar sokaktalar.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Umut hakkı, “Ankara’da villa” iddiaları ve Suriye’ye uzanan yol

İmralı’dan PKK’nın tasfiye edilmesi ve Suriye’nin kuzeyinde yapılacak hamlelerin Türkiye’ye yansımasının önlenmesi bekleniyor. Ankara ayrıca İsrail-PYD komşuluğunu istemiyor, bu temasın büyük sorunlara yol açacağını düşünüyor; PYD’yi sınırdan uzaklaştıracak bir askeri operasyon hazırlığını yapmış olduğu da biliniyor

13 yaşındaki çocuğun ölümünün hesabını kim verecek?

Cihat’ın, cenazesinin bulunduğu tarihte, cesetlerin enkazdan çıkartıldığı gün, güvenlik güçlerine karşı silahlı eylemde bulunması sonucu, ateşli silah yaralanması ile öldüğü tespiti yer aldı kararda. Ceset çürümüş, enkazdan çıkartılmış ama nasılsa aynı gün 13 yaşındaki çocuk silahla çatışmaya girmiş!

Depremler için “sus” emri yargıdan: “İnsanlara yardım gitmedi” diyene hapis cezası

Devletin dava açmaya doyamadığı, cezaevi operasyonunda kepçeyle kolunu kopartması yetmiyormuş gibi yıllarca mahkeme mahkeme süründürdüğü, bütün engellere rağmen okuyup memur olan ve nedensiz biçimde OHAL döneminde memuriyetten de ihraç edilen Veli Saçılık’ın artık felaketlere tepki göstermesi de yasaklandı!

"
"