28 Eylül 2023

Rüşvet ağı nasıl kuruluyor, nasıl işliyor?

Avukatların anlatımlarına göre, kimi adliyelerde, uzun bir süredir oluşmuş çıkar grupları bütün ağı kontrol ediyor

Ayhan Bora Kaplan'ın organize suç örgütü lideri olduğu iddiasıyla tutuklanmasının ardından bazı kesimlerde, "Mafyaya yönelik bütünlüklü bir soruşturma süreci başlar mı?" düşüncesi oluştu.

Elbette yanıtı belli sorular bunlar. Böyle bir bütünlüklü soruşturma sürecinin başlamayacağı ortada.

Buna karşılık, kimi avukatlar, adliyelerde olan bitenlerin önünün alınabileceği konusunda hâlâ umutlu. Kaplan soruşturmasının etkili bir biçimde yürütülmesi durumunda en azından bazı yaşananların önüne geçilebileceğini düşünüyorlar.

* * *

Hakimler ve Savcılar Kurulu, Yargıtay Başkanlığı, Kaplan soruşturmasından dışarıya yansıyanlar konusunda bugüne kadar harekete geçmedi.

Oysa Kaplan'ın bugüne kadar soruşturmalardan nasıl kurtulduğu, gözaltına bile alınmadan yıllarca nasıl hayatını sürdürdüğü, operasyonları nasıl atlattığı gibi sorular ortada duruyor.

Yine Yargıtay Başkanlığı'nın da bazı yeni üyelerinin geçmişteki eylemlerini araştırmak için önünde bir engel yok.

* * *

Belki yaşananlar konusunda ipuçları vermek, neden bu soruşturmaların açılması konusunda bazı hukukçuların ısrarcı olduğunu daha anlaşılır kılar.

Misal, adliyeye çanta içerisinde nakit para getiren avukatlara tanıklık eden, mahkemelerden kendi dosyalarında bir türlü istediği sonucu alamayan avukatların önemli anlatımları…

Bu avukatların anlatımlarına göre, kimi adliyelerde, uzun bir süredir oluşmuş çıkar grupları bütün ağı kontrol ediyor.

Elbette rüşvet ağının dönebilmesi önce bir operasyona ihtiyaç var.

Dokunulması yasak olan bazı kritik isimler dışında kalan ancak belli bir sektörde iyi para kazandığı, işlerinde de usulsüzlükler olduğu tespit edilen kişiler, doğal hedef.

Kapsamlı bir dosya hazırlanarak, operasyon başlatılıyor.

İsmi geçenlerin önemli bir bölümü de bu operasyon sonucunda tutuklanıyor.

* * *

Süreç bu aşamada başlıyor iddiaya göre…

Tutuklanan kişinin avukatıyla, yapacağı ilk cezaevi ziyareti öncesi bir biçimde temas kuruluyor ve bir sayı fısıldanıyor.

Avukat da ilk ziyaret sırasında, böyle bir sayı söylendiğini müvekkiline iletiyor.

Karşıdaki kişi bu sayıyı kabul ederse bütün süreç hızlı ilerliyor. Tutuklama kararına yapılan ilk itiraz sonrasında ya da bir ay sonra yapılan ilk tutuklama incelemesi sırasında sonuç almak mümkün. Tahliye kapısı hemen aralanıyor.

Tutuklu bu sayıyı kabul etmez, zaten bir suçu olmadığını savunursa, işler sarpa sarıyor. Sayıyı kabul edenler birer birer tahliye edilirken kabul etmeyen kişi cezaevinde kalıyor.

Bir süre sonra tutuklu kalan kişi de çaresizce teklifi kabul ediyor ancak artık çok geç. Sayı sürekli değişiyor zira.

* * *

Sayı kabul edildiğinde avukatından nakit parayı adliye dışına getirmesi isteniyor. Bu işin içerisindekilerin bağlantılı olduğu başka isimler, karar yazıldıktan sonra nakit parayı dışarıda teslim alıyor. Alan memnun, satan memnun.

* * *

Bu sisteme tanık olduğunu iddia eden avukatların anlattığı rivayetler bunlar.

Bu para kimlere gidiyor, kaç kişi arasında dağılıyor, gerçekten bu ilişkiler söz konusu mu, çözmek hem zor hem değil.

Zor zira kayıt yok. Bu yolla tahliye edilen kişiler açısından da yaşananları anlatmaları durumunda yeni operasyon riski doğabilir.

Değil zira, tanık sayısı aslında sanılandan fazla…

Kaplan soruşturmasının uzanacağı yerler, gerçekten üzerine gidilirse, belki bu iddiaların araştırılmasına da vesile olur…

Ya da aynı düzen bir biçimde devam eder…

* * *

Yeni anayasa hamlesi

Meclis'in açılmasıyla birlikte AKP, yeni anayasa hamlesini yapacak.

Muhalefet partilerinin kapısını çalarak, yeni bir anayasa masası kurulmasını önerecek, kendi çalışmalarının hazır olacağını iletecek.

AKP'nin son iki yıldır Cumhurbaşkanlığı'ndaki bir ekip tarafından hazırlanan taslağı yaşama geçirmek istediği biliniyor.

14 Mayıs sonrası oluşan Meclis yapısı da belki de ilk kez AKP'yi, yeni anayasa konusunda bu kadar umutlandırdı.

Muhalefetin olağan şartlarda, "Önce mevcut anayasayı uygulayın. AİHM kararlarını dikkate alın, anayasa kuralları uygulansın" diye yanıt vermesi beklenir. Ancak muhalefetin blok olarak böyle hareket etmeyeceği ortada.

Cumhuriyet tarihinin belki de en sağ ağırlıklı parlamento yapılarından biri oluşmuş durumda.

Sadece CHP listelerinden TBMM'ye giren sağ partilere mensup milletvekili sayısı 39.

AKP-MHP bloğuna 50 vekilin destek vermesi referandum için yeterli.

Bu nedenle AKP, önceki yıllardan daha kararlı biçimde cumhuriyetin 100. yılında yeni bir anayasa yapabilmek için uğraşacak.

O anayasanın neler getireceğini, neler götüreceğini tahmin etmek zor değil.

12 Eylül Anayasası'nı bile aratacak bir metnin birkaç özgürlükçü, katılımcı düzenlemeyle soslanarak referanduma sunulduğunda çıkacak sonuç da öyle.

* * *

 

Haftanın kitabı: Yer Değiştiren Sular

Pelin Buzluk'un uzun süredir üzerinde çalıştığı öykü kitabı, Yer Değiştiren Sular, İletişim Yayınları tarafından kısa bir süre önce yayımlandı. "Her kitabı günümüzün önemli ödüllerine layık görülen" diye tanımlıyor yayınevi Pelin Buzluk'u arka kapakta. Haklılar. İlk kitabından bugüne öyküleri büyük ilgi gören Buzluk, son kitabına da çok emek vermiş görünüyor.

Buzluk, on öyküden oluşan kitabında, "dostluk, dayanışma, direniş ve aşk" temaları üzerinden karanlık bir evreni, içine sızan umut ışıklarını anlatıyor:

"Zifiri karanlıktan kurtulabilmek için gözlerden umudu kesmeli, kim bilir?"

 

Gökçer Tahincioğlu kimdir?

Gökçer Tahincioğlu, 1997'den 2018'e kadar Milliyet Gazetesi'nde yargı muhabirliği, Ankara Haber Müdürlüğü, köşe yazarlığı yaptı.

Haber, yazı ve fotoğraflarıyla Musa Anter, Metin Göktepe, Abdi İpekçi gibi isimlerin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Basın Özgürlüğü ödüllerine layık görüldü.

Bu Öğrencilere Bu İşi mi Öğrettiler?: Öğrenci Muhalefeti ve Baskılar (2013, Kemal Göktaş'la birlikte), Beyaz Toros: Faili Belli Devlet Cinayetleri (2013) ve Devlet Dersi: Çocuk Hak ve İhlallerinde Cezasızlık Öyküleri (2016), Çünkü Umurumuzda adlı mesleki kitaplara imza attı. Yaralı Hafıza ve Kayıp Adalet adlı derleme kitapların editörlüğünü üstlendi. 

İlk romanı Mühür, 2018'de yayımlandı. 2020'de yayımlanan ikinci romanı Kiraz Ağacı ile Yunus Nadi Roman Ödülü'nü kazandı. Üçüncü romanı Sabahattin Ali'yi Ben Öldürdüm, Eylül 2023'te yayımlandı. 2018'den bu yana T24 Ankara Temsilcisi olarak çalışıyor.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Görevlerin “kusursuz” yapıldığı, “uzman ellerin” yaralılara gaz sıktığı katliam

10. İdari Dava Dairesi’nin verdiği karara göre, 10 Ekim katliamında ölenlerden Seyhan Yaylagül’ün yakınlarına toplam 900 bin manevi tazminata hükmedilmesi yanlıştı. İstinaf, toplam 32 bin lira maddi tazminat ödenmesine hükmetti. Manevi tazminatın da “zenginleşmeye yol açamayacağı” gerekçesiyle toplam 130 bin TL olabileceğini belirtti. Danıştay 10. Daire, İstinaf Mahkemesi'nin kararını virgülüne dokunmadan onadı

“İnsan insan derler idi…”

İnsan olmanın bir tanımı yapılacaksa ya da bir başka insan için çabalamaksa biraz da insan olmak, o tanımın içine kenar süsleriyle olabildiğince süslenerek konulmalıdır Hüsnü Öndül’ün ismi şimdi…

Ömrümüzden çalan “suçlar” ve kapanmayan yaralar

Bütün ömrü boyunca hak mücadelesi vermiş insanlardan Nimet Tanrıkulu, dört gün gözaltında kaldıktan sonra, 18 saat süren savcılık ve hakimlik sorgusunun ardından yeniden tutuklandı. Ne soruldu peki? Tanrıkulu’nun açık seçik yaptığı Süleymaniye ve Erbil seyahatleri…

"
"