19 Şubat 2023

Maraş'ta gerilimli bekleyiş ve yanıt bekleyen sorular: Kalanlara ne olacak, gidenler gelecek mi?

En büyük endişeleri bir süre sonra unutulmak...

Kahramanmaraş

Depremin vurduğu Kahramanmaraş'a doğru ilerliyoruz.

Kente yaklaştıkça ilçe ve köylerdeki yıkılmış ancak henüz hiç dokunulmamış yapılar gözümüze çarpıyor.

Evlerin sahipleri belli ki ayrılmayı seçmemişler.

Evleri bir daha oturulamayacak halde ancak enkazın hemen yanı başına AFAD tarafından dağıtılan çadırları kurmuşlar, burada konaklamayı tercih ediyorlar.

Ekibimizden Özgür Zeren, geçtiğimiz noktaları tek tek görüntülüyor.

Maraş'a girdiğinizde sizi sorular ve gerilim karşılıyor.

Sanayi bölgesinde çok sayıda bina yıkılmış, kent merkezi ise sıkça aktarıldığı gibi yerle bir olmuş durumda.

Birçok noktada çadır kentler kurulmuş. Hem AFAD hem de gönüllü organizasyonların çadır kentlerinde akşam yemeği saatinin yaklaşması nedeniyle hareketlilik var.

Maraş'ta çadır sıkıntısı artık neredeyse yaşanmıyor.

Kente konteyner taşıyan TIR'ların sayısı da çok fazla. Bir yandan konteyner kentler için altyapı çalışmaları yapılıyor.

Depremin şokunu atlatmaya çalışan Maraş'ta sinirler gergin.

Bir yanda hükümetin depremin ilk üç günü nerede olduğunu hâlâ öfkeyle dile getirenler, bir de bunu dile getirenlere tepki gösterenler var.

Bir yanda gönüllü organizasyonlar olmasa ortada kalacaklarını söyleyenler diğer yanda devletin bütün ihtiyaçları karşıladığını ifade edenler.

Bir soru yöneltildiğinde bu nedenle, zaman zaman sert tartışmalar yaşanıyor.

Ancak bir süre sonra bu tartışmaların yerini sorular alıyor.

Depremin merkez üssü Pazarcık'tan gelen bir işçi, evine "az hasarlı" raporu verildiğini, yardım alıp alamayacağını öğrenemediğini söylüyor.

"Alamazsın" diye yanıt veriyor çevredekilerden biri.

Evini kontrol etmeye gelen görevlilerin de böyle söylediğini aktarıyor.

"Ben nasıl tamir ettireceğim evimi?" diye soruyor.

Maraş merkezde oturan bir başka depremzede de babadan kalma evinin yıkılacağını yeni öğrenmiş.

Ev depremde ayakta kalmış ancak artık oturulabilmesi mümkün değilmiş.

Bazı şirketlerden görüş almış.

"Evi yaparız, iki yıl sonra ödemeye başlarsın" demişler.

"Evin parasını ben mi ödeyeceğim?" diye soruyor O da, "Yardımlar bunun için toplanmadı mı?"

Yanıt veren olmuyor.

Evi tamamen yıkılmış, enkazdan canlı çıkmayı başarmış olanların da bir yanıtı yok.

TOKİ evleri ne zaman yapacak, yapacak mı, bir ödeme yapmak zorunda kalacaklar mı?

Bütün bu sorular, ısınmak için yaktıkları ateşin başında ortaya atılıyor, sağlıklı bir yanıt alamayacaklarını da biliyorlar.

Maraş'ın merkezinde ise hummalı bir enkaz kaldırma çalışması sürüyor.

Bölgedeki avukatların bu konuda itirazları var.

Hangi binaların kolonlarının kesildiğinin, hangi beton parçasının hangi binaya ait olduğunun ayırt edilmesi gerektiğini, bütün bunların delil değeri olduğunu söylüyorlar.

Bu konuda girişimlerde bulunmaya hazırlanıyorlar.

Akşam soğuk kendini iyice hissettirmeye başlarken yemek kuyrukları oluşuyor.

Çadırların büyük bölümüne sobalar konulmuş durumda.

Dağıtım bittikten sonra gönüllü organizasyonlarda çalışanlar toplanıyor.

Şikayetleri yanlış anlaşılmak.

Depremden sonraki ilk günlerde gıda yardımlarının yoğun olarak yapıldığını, bu nedenle farklı ihtiyaçları duyurduklarını söylüyorlar.

Ancak gıda yardımları iyiden iyiye azalmış durumda.

Bu nedenle özellikle gıda yardımının sürekli olması gerektiğini vurguluyorlar.

En büyük endişeleri bir süre sonra unutulmak.

Tıpkı Maraş'ta kalmayı sürdürenler gibi.

Onlar da gidenlerin dönüp dönmeyeceğini, bundan sonra kentteki yaşamın nasıl olacağını merak ediyorlar ve endişeliler.

Ya dönmezlerse?

Gökçer Tahincioğlu kimdir?

Gökçer Tahincioğlu, 1997'den 2018'e kadar Milliyet Gazetesi'nde yargı muhabirliği, Ankara Haber Müdürlüğü, köşe yazarlığı yaptı.

Haber, yazı ve fotoğraflarıyla Musa Anter, Metin Göktepe, Abdi İpekçi gibi isimlerin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Basın Özgürlüğü ödüllerine layık görüldü.

Bu Öğrencilere Bu İşi mi Öğrettiler?: Öğrenci Muhalefeti ve Baskılar (2013, Kemal Göktaş'la birlikte), Beyaz Toros: Faili Belli Devlet Cinayetleri (2013) ve Devlet Dersi: Çocuk Hak ve İhlallerinde Cezasızlık Öyküleri (2016), Çünkü Umurumuzda adlı mesleki kitaplara imza attı. Yaralı Hafıza ve Kayıp Adalet adlı derleme kitapların editörlüğünü üstlendi. 

İlk romanı Mühür, 2018'de yayımlandı. 2020'de yayımlanan ikinci romanı Kiraz Ağacı ile Yunus Nadi Roman Ödülü'nü kazandı. 2018'den bu yana T24 Ankara Temsilcisi olarak çalışıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Bir Türkiye resmi: Uyuşturucu, ölü bebek ve ölü bir kadın

Esra Uşak, boşanabilmek için uzaklaştırma kararı aldırdığı eşi Enes Uşak tarafından, çocuklarının durumu konuşmak için gittiğinde uyuşturucu verildikten sonra bıçaklanarak öldürüldü. İnsanlar uyuşturucuya nasıl bu kadar kolay erişiyor, kadınlar neden şiddet görmekten kurtulamıyor?

Büyük deprem skandalı: 12 yıl önceki rapor binlerce kişinin nasıl öldüğünü ortaya koydu

2020 tarihli AFAD raporunda “Olası büyük bir deprem gerçekleşmesi durumunda şehrin büyük bir kısmının etkileneceği öngörülmektedir” uyarısı yer alıyordu. İller Bankası tarafından 2011’de hazırlanan raporda da Kahramanmaraş’ta 50 yıllık bir zaman diliminde 6.0 büyüklüğündeki bir depremin olma olasılığı ise yüzde 48.1 olarak belirlenmişti

Binlerce ölü, yedi bilirkişi, kopyala-yapıştır imza ve milyonlarca lira

KTÜ’de 12 ayrı rapora, 7 bilirkişinin imzaları kopyala-yapıştır yapılarak yerleştirilmiş. Elektronik imza da söz konusu değil. Bu bilirkişi raporlarında imar affı çıkartılmış olmasının binaların yıkılmasında etkili olup olmadığını göremiyoruz. Tüm bu işlemlere imza atan kişilerin sorumluluk tespitini de görmek mümkün değil…

"
"