10 Ağustos 2024

Katliam yasasına bile aykırı katliamlar ve açık çağrı

Tehlikeli olan şu; katliamlar her zaman göz göre göre yapılmaz. Bir halkın gaz banyolarında soykırıma uğratılmasıyla, yaşadığı kentlerin dünyanın gözü önünde bombalara boğulmasıyla olmaz her zaman. Bazen usule uygun davranıyor gibi hareket edilerek yapılır. Bazen parça parça yapılır. Tartışmayla, yalanlamayla vakit kazanılarak yapılır

Bütün itirazlara rağmen, köpeklerin “ötanazi” kavramı adı altında yok edilmelerine olanak sağlayan yasa Meclis’ten çıktı. AKP’li vekiller zafer pozu vererek, başka canlıların hayatlarını yok etmeye olanak tanıyan düzenlemenin çıkmasını kutladı.

Yasanın anlaşılmayan tarafları vardı.

Sosyal medya bir cehennem.

Yasayla, belediyelere 2028’e kadar, barınakları kurmaları için süre tanınıyor ve bunun için kaynak ayırmayanların hapis cezası ile karşılaşacakları belirtiliyor.

Israrla birileri, bu tarih nedeniyle köpeklerin sokaklardan toplanamayacağını, harekete geçilemeyeceğini söyledi.

Elbette öyle değil.

Yasa, öyle bir dengeyle hazırlanmış ki yürürlüğe girdiği günden itibaren belediyeler düzenlemeyi gerekçe göstererek köpekleri toplamaya başlayabilir.

Daha yasa görüşülürken ortaya çıkan katliam görüntülerinin, yasa çıktıktan sonra sistematik bir hale gelmesinin nedeni de bu…

Yasanın kabul edildiği Genel Kurul'da AKP milletvekillerinin hatıra fotoğrafı

***

Yasanın yumuşak karnı barınaklar…

Yasanın gerekçesinde sokak hayvanlarının sayısı 4 milyon olarak açıklanıyordu ve muhalefet, barınak kapasitesinin 150 bini bulmadığını açıkça ortaya koydu.

2028’e kadar belediyelere süre tanınması ve nüfusu 25 bini geçen tüm belediyelerin sorumlu kılınmasının nedeni bu…

Evet, belediyeler sokak köpeklerini toplamak için 2028’e kadar beklemek zorunda değil ancak köpekleri toplayabilmek için yasadaki koşulları sağlamak zorunda.

İktidarın güvendiği bu düzenleme, köpeklerin korunmasını da sağlayabilecek tek düzenleme aynı zamanda.

***

Yasaya göre belediyeler sokak köpeklerini barınakta tutmak ve yaşatmak zorunda. Sadece hastalıklı ve saldırgan olanların öldürülmesine olanak tanınıyor.

Elbette bu kısım muğlak. Bir köpeğin saldırganlığına kimin nasıl karar vereceği, bunun için köpeğin ne kadar bir süre gözlemleneceği belirsiz.

Birkaç dakika içinde bu kararın verilmesine engel olacak bir düzenleme yok.

İş burada belediyelerin bünyesindeki veterinerlere düşüyor.

“Emir kuluyuz” demeden, mesleklerinin gereğini yaparak katliamların önüne geçebilirler.

Ancak Türkiye’de bunun bulunması ne güç bir meziyet olduğunu da hepimiz biliyoruz.

***

Peki, bu durumda köpekler toplanırken yurttaşların, “Nereye götürüyorsun?” diye sorma hakları yok mu?

Öyle ya, toplanan köpekler yasaya göre topluca öldürülemez! Bu durumda bakılacakları bir barınağın söz konusu olması gerekir.

Belediyelerin barınakları, buraların adresleri sır değil. Yer olup olmadığını özellikle hayvanseverler biliyor.

Kapasite olmadığı bilinen bir barınağa götürüleceği gerekçe gösterilerek köpekler toplanabilir mi?

Yasa, buna olanak tanımıyor. En önemli şart, barınak ve bakım alanlarının bulunması…

Ankara Altındağ'daki boş bir arazide parçalanmış halde, çoğunluğu yasaklı ırklardan oluşan köpekler bulundu

Önce Niğde, şimdi Altındağ’dan gelen haberler, her ne kadar ilgili belediyeler aksini söylese de tüyler ürpertici.

Ağızlarından kan gelerek öldürülen, poşete konulan yavru köpekler, sokak köpekleri.

Üzerleri başka hayvanların organlarıyla örtülerek gömülmeye çalışan köpekler.

T24 muhabirleri Özlem Ateş ve Ceren Bala Teke, günlerdir Niğde ve Altındağ’da yaşananları kamuoyuna duyuruyorlar.

Misal Niğde’de hayvanların acı içerisinde ölmelerine yol açacak bir ilacın ihalesinin bu katliam görüntülerinden kısa süre önce neden yapıldığının yanıtı yok.

Altındağ’da, barınaktaki köpek sayısının çarpıcı derecede düşmüş olmasının yanıtı yok.

Bütün bunların yanıtını bulmak şeffaf araştırmalara izin vermekle mümkün.

***

Ancak tehlikeli olan şu.

Katliamlar her zaman göz göre göre yapılmaz. Bir halkın gaz banyolarında soykırıma uğratılmasıyla, yaşadığı kentlerin dünyanın gözü önünde bombalara boğulmasıyla olmaz her zaman.

Bazen usule uygun davranıyor gibi hareket edilerek yapılır.

Bazen parça parça yapılır.

Tartışmayla, yalanlamayla vakit kazanılarak yapılır.

Günün sonunda ise artık olan olmuştur, ağlamaktan ve hesap sormaya çalışmaktan başka yapılacak kalmamıştır.

Ve canlı katliamları insanla sınırlı değil.

Niğde'deki hayvan mezarlığında toplu halde gömülen köpekler

***

Madem sokak köpekleri konusunda yasa işaret ediliyor.

O zaman yasa, eksiksiz biçimde uygulansın.

Ortada çok kötü de olsa bir düzenleme varsa ona uyulsun.

Yasa, canının istediği gibi köpekleri toplayıp, topluca öldürmene falan izin vermiyor.

Topladığın köpekleri koyacağınız barınakları bir görelim.

Götürdüğünüz köpeklerin nerede yaşayacağını görelim.

O köpeklerden hangisinin saldırgan olduğuna nasıl karar verdiğinizi görelim.

Yasa çıktı diye bunca seviniyorsa köpeklere tahammül edemeyen ve bunun için dünyanın çeşitli yerlerindeki görüntüleri durmaksızın servis edenler, yasaya uyulmasını istesinler.

Bu katliam görüntüleri, yasaya uyulmadığının açık kanıtı.

Şu anda köpeklerle ilgili çalışma yapan belediyeler, önce barınaklarının olduğunu kanıtlamalı.

Zor değil, yaptıkları barınakları, bu konuda duyarlı insanlara açabilirler, onlara barınakları ziyaret etmeleri için kolaylık sağlayabilirler.

Derneklerin hukukçularına kapıları açık tutabilirler.

Ve tüm bunlar için elbette önce barınak inşa etmeleri gerekiyor.

Niğde Belediyesi’nin barınağında 'uyutulan' köpeklerin topluca gömüldüğü görüntülendi, avukatlar suç duyurusunda bulundu

Niğde Belediyesi köpeklerin "uyutulduğunu" doğruladı: "Zoonoz etken" taşıyan hayvanlarla ilgili işlemler kanuna ve vicdana uygun

Belediyeden 8 milyonluk ‘biyosidal’ ihalesi: Niğde’deki köpekler zehirlenerek mi ‘uyutuldu’, veteriner hekimler ne diyor?

Altındağ'da köpek ölümlerini tespit eden vatandaşların ifadeleri ortaya çıktı: Barınakta padoklardaki nüfus yarı yarıya azalmıştı, kafesler yeni yıkanmıştı, yerler ıslaktı

 

Gökçer Tahincioğlu kimdir?

Gökçer Tahincioğlu, 1997'den 2018'e kadar Milliyet Gazetesi'nde yargı muhabirliği, Ankara Haber Müdürlüğü, köşe yazarlığı yaptı.

Haber, yazı ve fotoğraflarıyla Musa Anter, Metin Göktepe, Abdi İpekçi gibi isimlerin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Basın Özgürlüğü ödüllerine layık görüldü.

Bu Öğrencilere Bu İşi mi Öğrettiler?: Öğrenci Muhalefeti ve Baskılar (2013, Kemal Göktaş'la birlikte), Beyaz Toros: Faili Belli Devlet Cinayetleri (2013) ve Devlet Dersi: Çocuk Hak ve İhlallerinde Cezasızlık Öyküleri (2016), Çünkü Umurumuzda adlı mesleki kitaplara imza attı. Yaralı Hafıza ve Kayıp Adalet adlı derleme kitapların editörlüğünü üstlendi. 

İlk romanı Mühür, 2018'de yayımlandı. 2020'de yayımlanan ikinci romanı Kiraz Ağacı ile Yunus Nadi Roman Ödülü'nü kazandı. Üçüncü romanı Sabahattin Ali'yi Ben Öldürdüm, Eylül 2023'te yayımlandı. 2018'den bu yana T24 Ankara Temsilcisi olarak çalışıyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Görevlerin “kusursuz” yapıldığı, “uzman ellerin” yaralılara gaz sıktığı katliam

10. İdari Dava Dairesi’nin verdiği karara göre, 10 Ekim katliamında ölenlerden Seyhan Yaylagül’ün yakınlarına toplam 900 bin manevi tazminata hükmedilmesi yanlıştı. İstinaf, toplam 32 bin lira maddi tazminat ödenmesine hükmetti. Manevi tazminatın da “zenginleşmeye yol açamayacağı” gerekçesiyle toplam 130 bin TL olabileceğini belirtti. Danıştay 10. Daire, İstinaf Mahkemesi'nin kararını virgülüne dokunmadan onadı

“İnsan insan derler idi…”

İnsan olmanın bir tanımı yapılacaksa ya da bir başka insan için çabalamaksa biraz da insan olmak, o tanımın içine kenar süsleriyle olabildiğince süslenerek konulmalıdır Hüsnü Öndül’ün ismi şimdi…

Ömrümüzden çalan “suçlar” ve kapanmayan yaralar

Bütün ömrü boyunca hak mücadelesi vermiş insanlardan Nimet Tanrıkulu, dört gün gözaltında kaldıktan sonra, 18 saat süren savcılık ve hakimlik sorgusunun ardından yeniden tutuklandı. Ne soruldu peki? Tanrıkulu’nun açık seçik yaptığı Süleymaniye ve Erbil seyahatleri…

"
"