11 Mayıs 2024

92 yaşındaki Süryani, evinde başından 4 kurşunla vurularak nasıl öldürüldü, şüpheli birkaç ayda nasıl tahliye edildi?

Türkiye’de, ısrarla Türkiye’yi bırakıp gitmek istemeyen bir avuç Süryani kaldı. Ancak onlarca yıldır uğradıkları baskılar sürüyor. 92 yaşındaki bir adamın, kafasından dört kurşunla öldürülmesi de bunun bir parçası

Gevriye Akgüç, Mardin Midyat’a bağlı Yemişli (Süryanice adı Enhil) köyündeki evinin avlusunda, 6 Kasım 2023’te, yanında eşi varken, beş kurşunla vurularak öldürüldü.

92 yaşındaki Akgüç, evin avlusunda bekleyen kişiyi ve silahını görmüş, elini uzatarak durdurmaya çalışmıştı. İlk kurşun eline isabet etti. Hemen ardından silahı yaşlı adamın başına dayayan katil, dört el daha ateş etti. Akgüç, hayatını kaybederken, katil hızla kaçtı.

Mardin Midyat’a bağlı Yemişli (Süryanice adı Enhil) köyü

Soruşturma aşamasında, Akgüç’ün, eski HDP Milletvekili Tuma Çelik’e ait arazilerin işgal edilmesine yönelik dava başta olmak üzere, birçok arazi davasında tanıklık yaptığı anlaşıldı. Adres, bu davaların tamamında, arazi işgali ile suçlanan, köyün terk edildiği yıllarda birçok arazinin üzerine konduğu iddia edilen İmam A. adlı kişiyi gösteriyordu. İmam A.’ın el ve yüz swapları hızla incelendi. Elinde ve yüzünde atış artığı, barut izlerine rastlandı. Tanıklık yapanlar da Akgüç’ün defalarca tehdit edildiğini anlatıyordu.

İmam A. gözaltına alındı… Kısa süre tutuklu kaldıktan sonra da serbest bırakıldı. Tanıklar, İmam A.’nın serbest kaldıktan sonra, köy meydanında insanları tehdit ettiğini, kendisine kimsenin dokunamayacağını söylediğini iddia ediyor. Ve korku içinde olduklarını…

***

Kan donduran bu cinayetle ilgili Midyat Başsavcılığı iddianame de hazırladı. Tek şüpheli, cinayet gibi ağır bir suçlama yöneltilen ancak buna rağmen serbestçe geçen İmam A.

***

Ancak cinayeti anlamak için biraz daha başa… Gevriye Akgüç’ün hikâyesine dönmek gerekiyor.

Gevriye Akgüç, 1960’lı yılların sonunda Midyat’a 10 km uzaklıktaki Yemişli, Süryanice adı Enhil olan köydeki tüm varlığını satarak, tren biletine bile yetmeyen parayla Batman’a gider. Ailesi de yanındadır. Bir akrabasından borç alarak, ailesini İzmir’e taşır. İzmir Ali Ağa tesislerinde, daha sonra Tofaş Türk Otomobil tesislerinde bir süre çalıştıktan sonra 1971 yılında İstanbul’a yerleşir. Kadırga semtindeki tek odalı evde ailesi ile yaşam mücadelesine başlar. Ağır ekonomik şartlar yüzünden üçü kız, üçü erkek olan çocukları aralıklı sürelerde birer birer Avrupa’ya göçerler.

Bu yaşananlar aslında yaşamları baskı altında geçen Süryaniler’in kaderi gibidir.

***

1990’lı yıllarda artık sadece Gevriye Akgüç ve eşi İstanbul’da kalır. 30 yıl boyunca defalarca Avrupa’da yaşayan çocuklarını ziyarete gider ancak Türkiye’yi çocuklarının tekliflerine rağmen bırakamaz. BAĞ-KUR emeklisi olan Gevriye Akgüç 2020 yılına kadar İstanbul’da yaşamaya devam eder. 

Son yıllarda birçok Süryani gibi yüzünü köyüne döndürür ve yılın bazı aylarını eşi ile köyde geçirir. Geri dönüşlerin hızlanması ile sosyal yaşamın gelişmesi ile köye kesin dönüş yapar.

Gevriye Akgüç’ün köyde evi ve arazisi yoktur. Kardeşi ve yeğenlerine ait olan ev ve arazileri kullanır. Kardeşi ve yeğenlerinin verdiği vekaletle evleri tamir etmeye ve arazileri işlemeye başlar. Taciz ve tehditler de bundan sonra ortaya çıkar.

***

Yemişli köyüne yakın Dalin adlı köyden bazı kişiler Süryanilerden boşalan evlere, bazıları izinli bazıları ise izinsiz olarak girerler. Süryanilere ait olan tarla, bağ ve bahçeleri işlemeye başlarlar. İsmi geçen İmam A. da aynı köyden gelenlerden biridir. Son 20 yılda Süryani ailelerle İmam A. ve bazı kişiler arasında sürekli sorun yaşanır. Süryaniler, mallarının gasp edildiğini, habersiz biçimde üçüncü kişilere satıldığını, izinsiz biçimde işlendiğini iddia eder. İmam A.’ya karşı da hukuk mücadelesi başlatır.

Sorun yaşayanlardan biri Almanya’da yaşayan 80 yaşındaki Süryani H.A.’dır. İmam A. ile konuşan H.A., arazisinin tapusunun adına tescil ettirileceğini düşünerek Midyat’a gelir. Ancak burada kendisinden tapu işlemleri için 35 bin Euro talep edilir. Parayı veremeyen yaşlı adam, Almanya’ya döner ve 14 Eylül 2017’de, yaşananlardan 4 ay sonra vefat eder.

2023’te İsviçre’den köyüne dönen bir başka Süryani sorun yaşar. İmam A. arazilerin bir kısmının kendine ait olduğunu iddia eder. İddiaya göre, Y.B. adlı Süryani’nin üzerine araba sürer ve onu öldürmekle tehdit eder. Y.B., tehditlerden sonra jandarmaya başvurur ancak sonuç alınmaz.

İddiaya göre, 2020’de, İmam A. bu kez bir başka ailenin arazisinde hak iddia eder. Gevriye Akgüç, buna karşı çıkar ve tartışma sürerken öldürülmekle tehdit edilir. Gevriye Akgüç’ün itirazlarına rağmen İmam A. arazileri kullanmayı sürdürür.

2021’de eski HDP Milletvekili Tuma Çelik de aynı kişinin ailesinden kalan arazileri gasp ettiğini belirterek hukuki süreç başlatır. Gevriye Akgüç, arazilerin Çelik ailesine ait olduğuna yönelik tanıklık yapınca hedef haline gelir. Mahkeme, Çelik’in lehine sonuçlanır. İddiaya göre, İmam A., bunun üzerine, “Mahkemeyi kazanarak arazilere sahip olduğunu mu sanıyorsun? Erkeksen gel yaklaş arazilere” der. Gevriye Akgüç, bu davadan sonra sürekli tehdit almaya başlar.

6 Kasım 2023’te, Gevriye Akgüç, eşiyle birlikte bir tanıdığının evine gider. Dönüşte, kendi evinin avlusunda silahlı saldırıya uğrayarak hayatını kaybeder. Olayın ardından gözaltına alınan 12 kişinin tamamı serbest bırakılır.

5 Ocak 2024’te İmam A. nihayet tutuklanır. Elindeki ve yüzündeki barut izlerini, hava sıcak ve terliyken av tüfeğini eline aldığını, sonra elini yüzüne sürdüğünü söyleyerek açıklamaya çalışır.

Ancak ortaya çıkan bütün kanıtlara rağmen 19 Nisan 2024’te serbest bırakılır. Köye dönüşünde iddiaya göre, meydanda silahlarla gösteri yapar.

***

Türkiye’de, ısrarla Türkiye’yi bırakıp gitmek istemeyen bir avuç Süryani kaldı. Bu Süryaniler, bütün yaşananlara rağmen köylerine dönerek, hayatı yeniden kurmaya çalışıyor.

Ancak onlarca yıldır uğradıkları baskılar sürüyor.

92 yaşındaki bir adamın, kafasından dört kurşunla öldürülmesi de bunun bir parçası.

Birileri insanların topraklarına dönmesini istemiyor.

Zira bedavadan alınan topraklar, evler var.

Milyonlarca liralık bir rant ve Süryanileri korumayan bir sistem…

Gevriye Akgüç cinayeti bize bütün bir hikâyeyi de anlatıyor.

Gökçer Tahincioğlu kimdir?

Gökçer Tahincioğlu, 1997'den 2018'e kadar Milliyet Gazetesi'nde yargı muhabirliği, Ankara Haber Müdürlüğü, köşe yazarlığı yaptı.

Haber, yazı ve fotoğraflarıyla Musa Anter, Metin Göktepe, Abdi İpekçi gibi isimlerin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Basın Özgürlüğü ödüllerine layık görüldü.

Bu Öğrencilere Bu İşi mi Öğrettiler?: Öğrenci Muhalefeti ve Baskılar (2013, Kemal Göktaş'la birlikte), Beyaz Toros: Faili Belli Devlet Cinayetleri (2013) ve Devlet Dersi: Çocuk Hak ve İhlallerinde Cezasızlık Öyküleri (2016), Çünkü Umurumuzda adlı mesleki kitaplara imza attı. Yaralı Hafıza ve Kayıp Adalet adlı derleme kitapların editörlüğünü üstlendi. 

İlk romanı Mühür, 2018'de yayımlandı. 2020'de yayımlanan ikinci romanı Kiraz Ağacı ile Yunus Nadi Roman Ödülü'nü kazandı. Üçüncü romanı Sabahattin Ali'yi Ben Öldürdüm, Eylül 2023'te yayımlandı. 2018'den bu yana T24 Ankara Temsilcisi olarak çalışıyor.

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Ayhan Bora Kaplan dosyasından “taşanlar” ve yalanlar

Bu dosya belki de sil baştan yeniden ele alınmalı ve eksiksiz konuyla ilgili bütün taraflar dinlenmeli. Belli ki birileri savaşıyor. Belli ki soruşturma, bağımsız ve güçlü bir dosya olarak ele alınmamış…

Bir zulüm ve Türkiye hikâyesi: "O terörist buraya gelmeyecek" dedi, "hassasiyetin" nedeni torpilli kadro çıktı

"O terörist buraya dönmeyecek" diyen hocanın kadroyu almasını istediği kişiyle birlikte sadece iki kişi sınava girebildi. Başvuran 16 kişi ise bu şartı karşılayamadıkları için elendi. Zaten kazanacak kişinin kim olacağını herkes biliyordu, öyle de oldu

İnce ayarlı Kobani kararı: AİHM yok, JİTEM yok, çözüm süreci yok, Kürt sorunu yok

DEP Milletvekilleri Leyla Zana, Ahmet Türk, Orhan Doğan gibi isimlerin Meclis’ten cezaevine götürülmelerine ilişkin görüntüler uzun yıllar hafızalardan çıkmadı. Kararın açıklandığı sırada TBMM’yi yöneten Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder’in tüm suçlamalardan beraat etmesi, Meclis’ten cezaevine götürüleceği bir görüntünün oluşturulmaması bile yapılan ince ayarı gösteriyordu