8 yıl arayla yapılan 2 kitlesel ırkçı saldırı ve saldırganlar bazı ilginç benzerlikler taşıyor. Kısaca hatırlatalım, ilki Norveç’te 22 temmuz 2011'de düzenlenen ve 77 kişinin öldüğü, çok sayıda kişinin yaralandığı, Norveçli Anders Behring Breivik tarafından düzenlenen saldırı. İkincisi ise 50 kişiyi öldüğü Avustralyalı Brenton Tarrant tarafından Yeni Zelanda’da yapılan cami saldırısı.
Saldırıların birisi en kuzeyde bir noktaya, diğeri en güneyde bir noktaya yapıldı. İki saldırgan da saklanmak, kaçmak bir yana, adeta övünerek ortaya çıktılar. Yaptıkları saldırıyı üstlendiler. İlk saldırgan Breivik bir dava sürecinden geçtiği için onunla ilgili bilgilerimiz daha fazla. İkincisi henüz soruşturma safhasında.
Her 2si de kendilerine benzer, ırkçı insanlarla görüşüyorlar. Yani arka planda bu insanların görüştüğü ve belki de onları ileriye doğru iten, beyinlerini dolduran birileri veya örgüt /örgütler var. Her ikisi de birer manifesto yayınlamışlar, hem de az buz değil, çok sayfa.
Ticaret lisesi mezunu Breivik'in Manifestosu tam 1515 sayfa, liseyi bitirmediği anlaşılan 28 yaşındaki Tarrant'nki ise 74 sayfa. Bunları bakıp şu sorular sormamak mümkün değil;
- Bu adamlar bu manifestoları yazabilecek ya da biraraya getirecek (kolaj) kapasitede mi?
- Ya da diğer bir soru; bu adamlar neden illa saldırı öncesi bir manifesto yayınlıyorlar?
- Dahası acaba Manifesto yayınlayarak, neyi hedefliyorlar? Yeni yandaşlar kazanmayı mı?
- Bu manifestoların yayınlanması (yani yayılması) hangi ortamlarda yapılıyor?
- DAEŞ ya da benzeri örgütlerin internet üzerinden propagandalarının yeni yandaşlar bulmalarına yardımcı olduğu tespiti yapan ve bu nedenle engelleyen batılılar, bu manifestoları basmakta neden sakınca görmüyorlar?
- Bu manifestolar detaylıca incelenip, içeriği ile ilgili bilgiler soruşturuluyor mu?
Bu manifestoların, yalnız batılı akademisyenler ve stratejistler değil, ülkemiz akademisyen ve stratejistleri tarafından da incelenmesi lazım. Özellikle de içinde Türkiye'ye dair bölümler olduğu için (Breivik manifestosunda tam 16 sayfa). Okumak ve hasta beyinlerin içinde neler olduğunu görmek, analiz etmek lazım. En azından 1.515 sayfa üretecek kadar beyni çalışan bir insanın (ya da arkasındakilerin) nerelerde, ne gördüğüne bakmak lazım.
Biz tabi ki bu Manifestoları baştan aşağıya inceleyecek uzmanlıkta değiliz. O nedenle uzmanlar incelemeli diyoruz ama bu manifestoların ileride DAEŞ benzeri bir yapılanmaya gitmek için araç olabileceği düşünülebilir. Ne de olsa önümüzde internet üzerinde “kafa kesme”, “adam yakma” görüntüleri ile propaganda yapan ve büyüyen bir DAEŞ örneği var.
Arada 8 yıl da olsa, bu saldırılar ve manifestolar, adam toplama ve hazırlık dönemi gibi bir şey olabilir mi? Saldırılara dikkat edin; saldırganlar hiç de utanmıyorlar, aksine övünerek ortaya çıkıyorlar. Breivik olayında çok eğitici bir durum var; avukat "deli" savunması ile kendisini ömür boyu hapisten kurtarmaya çalışıyor. İlk etapta bu tutuyor da. Ama sonra Breivik aniden itiraz ediyor ve mahkemeye deli olmadığını, yaptıklarının bilincinde olduğunu, bununla övündüğünü söylüyor. Çıktığı her celseyi bir showa dönüştürüyor.
Acaba yönlendirenler mi var?
Bu insanlar sadece “meczup” mu? Yoksa planlı bir olayın parçaları mı? Breivik yakalandığında ve sonraki celselerde hep “başka saldırılar gelecek” cümlesini kullanıyor.
Bu arada 1515 sayfalık manifestosuna bir bakarsanız, orada bazı isimler ve ilişkiler var. Sonra dünkü Avustralyalı senatör gibi ortaya çıkıp aynı şeyleri bağıra bağıra söyleyen insanlar var. (Allahtan Eggboy var. İçimizi rahatlatıyor)
Ayrıca Breivik olayına bakın; cezalandırılmış durumda ama birden bire üniversite eğitimi almaya karar veriyor. Birileri hapisaneye gelip, onu eğitiyor [2].
Breivik'in öldürdükleri arasında Norveçliler ağırlıkta olduğu için kendisine ülkesinde ve mahkemede gösterilen bir tepki var. Ama tamamen müslümanlardan oluşan bir topluluğa ateş etseydi. Acaba yine aynısı olur muydu?
Dediğimiz gibi bunların uzmanlar tarafından incelenmesi lazım. Çünkü galiba yaklaşan bir şeyler var. Karşımızda DAEŞ’in hristiyan modeli duruyor. Biz kendi kendimizle mücadele ederken, bazıları durmuyor, strateji geliştiriyor. O olmazsa bu, bu olmazsa o diye, B, C, …Z planları var gibi.
Breivik'in Manifestosu "2083 - Avrupa'nın bağımsızlık deklarasyonu"
Henüz Tarrant manifestosu konusunda çalışan yok. Breivik’in Manifestosu ise "2083- Avrupa'nın Bağımsızlık Deklarasyonu" adını taşıyor ve tam 1.515 sayfa [3]. Aşağıda link verdiğimiz ve tamamını yayınlayan site "önce bir kaç gün yayınlamamayı düşündük ama sonra baktık WashingtonPost, Scribd gibi bir çok yerde var. Ondan sonra yayınladık" şeklinde yayınlama ve daha çok kitleye ulaştırma bahanesini ortaya koyuyor. Breivik burada "Andrew Berwick" ismini kullanmış.
Manifestoda, Breivik'in kendisine "kahraman" olarak seçtiği 36 yaşındaki Peder Nøstvold Jensen adı var [4]. İnternet üzerinde "Fjordman" (Malum Norveç fiyortları ile ünlü. O da kendisine fiyort adamı demiş) adıyla blog yazıyor. Manifesto'da adı tam 111 kere geçmiş. Polisin olaydan sonra aldığı ifadesinde şöyle demiş;
“Polise ifade vermek ve bir açıklama yapmak zorunda kaldım ve halka da açıkladım. Çünkü ismim zaten kamu tarafından biliniyor. Zaten medyadan sonra bir cadı avı olacaktı”
Ayrıca “Fjordman” takma adı altında bir daha asla blog yazamayacağım. Çünkü böyle bir kişiyle bağlantılandığım için isteğimi kaybettim.” Diye eklemiş.
Ama bugün internete bakıldığında, mesela kasım tarihli bir tweet de şunu görüyorsunuz;
Bugünlerde birden çok moda olan "Doğrulama" kuruluşlarından birisi olan Alman Doğrulayıcı, "Peder Nøstvold Jensen'in "İslami tehdit ile uğraşmak için sivil savaş gerekli olacak" fikrine katılıyor musunuz?" diye anket yapıyor. Eğer o tweetteki hesap ve mesajlar üzerinden giderseniz, daha ağır ırkçılık ve müslümanlık karşıtı mesajlara ulaşabiliyorsunuz.
Yukarıdaki "iç savaş" lafına bakıp, şu da sorulabilir. Acaba Breivik'in saldırısı ile ırkçı olmayanlara "ayağınızı denk alın" türünden bir tehdit mesajı da veriliyor olabilir mi? Çünkü kendi insanlarını öldürmesi de bir o derece anlamsız. Bu düşünülürse, bu saldırıların bir bütünün parçaları olarak ele alınması da mümkün.
Gerçi ırkçı olmayan ve konuya serinkanlı yaklaşan pek çok insanın mesajını da görebiliyorsunuz (Mesajda Peder'in eleştirilmesi gerekirken, övgüler aldığı eleştiriliyor);
Tabi ki, Breivik'in manifestosunun önemli bir kısmı "din" ile ilgili. Akademisyen, Hannah Strommen yazdığı bir makalede [5] şöyle diyor;
"22 Temmuz 2011’de Norveç’teki terör saldırısını destekleyen ideoloji ve Avrupa’da aşırı sağ aşırılıkçılığın --daha genel olarak, Hristiyanlık ve İncil'in kullanımı-- büyümesi, büyük ölçüde ihmal edilmiş bir durum."
İngiltere'deki Chichester Üniversitesinde akademisyen olan Stormmen, Breivik'in manifestosunda Hristiyan bir Avrupanın savunması olarak şiddeti, meşru bir araç olarak gösterildiğini ve Allah'ın kendi yanlarındaki bir savaşçı olarak kabul edildiğini, İncil'in gücünün belirleyici olduğu gibi konulara dikkat çekiyor. Mesihin askerleri olarak çok kültürlülük ve İslam'a karşı şiddetli bir savaştan bahsediliyor.
Birileri, Türkiye ya da diğer ülkelerde yıllar içinde pişirdikleri ve tecrübe kazandıkları ayrımcılık (sağ-sol gibi) piyesini, şimdilerde dünya çapında ve din motifli olarak mı hazırlıyor?
EggBoy - William Connolly ve Hollanda'daki Yeni Zelandalı genç
Bu arada sevindirici olan, batıda "EggBoy" olarak tanınmaya başlayan William Connoly ya da dün Hollanda'daki bir camiye çiçekle giden genç gibi ırkçılığı ayıp olarak görüp, harekete geçen insanlar var. Bu insanların sayısı az değil ve umarım daha da çoğalırlar.
Ama bu yetmez. Bizlerin de çalışması lazım. Olumlu açıdan bazı stratejiler geliştirmek lazım. Çünkü DAEŞ'in "din için insan öldüren" militanları ile bu saldırganlar arasında hiçbir fark yok. Bunun ikisinin de doğru olmadığını göstermemiz lazım.
Şu anda inceleyebildiğim ve aklımda olanlar bunlar. "Din" konusuna yaklaşımınız ne olursa olsun, Hepimizin bu konuya dikkatle bakması lazım. Çünkü bu işin ucunda "ırkçılık" var ve bu "ırkçılık" eğitim, saç, göz vs tanımıyor. Yabancılardan “Sen hiç Türk’e benzemiyorsun” cümlesi duyanlar kendisini kurtarır sanmasın, o cümle “söz meclisten dışarı” şeklinde konuşmayı rahatlatmak için kullanılan bir hile.
Bu arada Twitter’ın bugün içinde 2 kere William Connolly’nin hesabını askıya aldığını da not edelim. Connolly hesabında düşüncelerini seri tweetlerle aktarmıştı. Anlaşılan bu tweetler şikayet alıyor. Ama neden? Bir sürü ırkçının “nefret” mesajları orada dururken, neden ırkçılık karşıtı mesajlar olan bir hesap askıya alınır?
[1] Netflix’de Katliam Filmleri – 12 (Victor Jara Anısına)
[2] Should a university teach a killer?
[3] Anders Behring Breivik’s Complete Manifesto “2083 – A European Declaration of Independence”
[4] Peder Nøstvold Jensen admits to being Anders Behring Breivik’s hero “Fjordman”
[5] Christian Terror in Europe? The Bible in Anders Behring Breivik’s Manifesto