8 sene önce Erzurumlu 12 yaşındaki Musa Kang'ın, Metin2 oyunu ile ilgili olarak öldürüldüğü haberi bütün medyayı sarmıştı. Ama 3 yıl sonra ceza alan katili, aslında Musa'yı "hırsızlık yapması için kaçırdıkları ve sonra öldürdükleri" şeklinde bir ifade vermişlerdi [1]. Yani olayın Metin2 ile alakası yoktu. Zaten öldürüldüğü günlerdeki haberlere bakarsanız da, ailesi çocuğun bilgisayarda hiç de iyi olmadığını ve öldürülmesinin başkan bir nedeni olması gerektiğini söylüyorlardı [2].
Dün de, medyayı bu sefer 13 yaşındaki bir çocuğun, aynı Metin2 oyunu yüzünden öldüğü haberleri sardı. Özellikle de "şiddet içeren oyun" şeklinde ifadeler eşliğinde.
Bu olayda İstanbul Esenyurt'ta 13 yaşındaki ortaokul 3’üncü sınıf öğrencisi Hakan Ekinci, 25 Temmuz’da, bilgisayarının önünde, Metin2 oyunu açık şekilde bulunmuş. Boynunda yaralamalarda kullanılan elastik bandajlardan varmış. Adli Tıp raporuna göre, çocuğun vücudunda herhangi bir darp yada cebir izi bulunmadığı için ilk tespitler çocuğun, boynuna doladığı bu bandajların sıkılması ile nefessiz kaldığı ve intihar ettiği şeklinde. Ama ailesi ‘cinayet’ iddiasında bulunuyor.
Buna karşılık bazı uzmanlar, oyun üzerinden bir çetenin çocuğu intihara yönlendirmiş olabileceğini söylemiş. Polis çocuğun ölümüyle ilgili detaylarıyla araştırırken, olaydan sonra el konulan bilgisayarındaki incelemelerin de sürdüğü kaydediliyor. Polisin Hakan’ın arkadaşlarının da ifadesine başvuracağı ve yakınlarının “temizlenmiş” dediği Hakan’ın bilgisayarından elde edilecek bilgilerle üçüncü kişilere ya da bir çeteye ulaşılabileceği bildiriliyor.
Bir insan kendi kendisini boğabilir mi?
Asarak ölme dışında, bir insan kendi kendisini boğabilir mi? Bu sorunun cevabı ; "Hayır". Çünkü ;
"Bir insan kendini hiçbir şekilde kendi kendine boğamaz. Nefes almak bir refleks ve yaşamsal bir faaliyettir. Kendinizi boğamaya başladığınızda, 1 dakika sonra bayılırsınız ve o noktadan sonra kendinizi boğamazsınız. Refleksleriniz nefes alma yönünde çalışır. [3] İnsan vücudu, kendini öldürmek yönünde çalışmaz."
Bu olayda, bandajların nasıl bağlandığı ve ölümün nasıl meydana geldiğini bilemiyoruz. Sadece polisin bu yönde bir tespiti olduğu belirtiliyor.
Bunu yaparken de, oyundaki "ne olduğu bilinmeyen" bir hayalet çetenin çocuğun kendisini öldürmesini istediği gibi bir yorumdan hareket ediliyor.
Ancak Musa olayındaki gibi yine "aile" farklı bir iddiada bulunuyor. Esenyurt İstiklal Mahallesi Köknar Sokak’taki evde 25 Temmuz’da yaşanan olayın ardından ertesi gün çocuklarını toprağa veren aile "cinayet" iddiasını sürdürüyor.
Baba Mehmet Ekinci şunları söylüyor;
“Bütün hayali doktor olmaktı. Oyun yüzünden kendisine ya da başkasına zarar verebileceğini düşünmüyoruz. Boynuna elastik sargıyı sarıp yan tarafa düğüm atmışlar. O şekilde bulundu oğlum. Kesinlikle oğlumuzun internet üzerinden bir oyun yüzünden kendisine ve başkasına zarar verebileceğinive ya intihar edebileceğini düşünmüyoruz. Böyle bir oyun oynadığından haberimiz vardı. Haşır neşir oynadığı bir oyun değildi. Diyelim ki biraz oynar, canı sıkılınca bırakır çıkardı.”
Anne Gülizar Ekinci ise başka bir şey daha ekliyor;
“Binanın içine giren-çıkan yok. Belirli bir saatte çocuğumun eve girdiği söyleniyor. Onların hiçbiri birbirini tutmuyor. Ağabeyi eve geldiğinde tek sandalye varmış. Ama cenazesi bulunduğunda bilgisayarın yanında 2 sandalye varmış”
Medyanın dikkat çekme oyunu mu?
Bu olayda çeşitli iddialar varken, hemen konuyu bilgisayar oyununa ve de ne ya da nasıl olduğu belirsiz bir takım çetelere bağlamayı nasıl değerlendirdiğini sorduğumuz bir uzman şunlara işaret etti:
"Muhtemelen, Metin2 oyununun bu cinayetle tek ilgisi; gazeteci ve televizyoncuların, bu haberi okuyucu ve izleyiciler için daha gizemli, daha merak uyandırıcı, daha ilgili çekici kılmak istemeleridir. Habere bir parça "küçük yaşta hacker", bir parça "bilgisayar oyunu ve para" konularını ve hatta daha önce de basında geçmiş "Metin2" oyununu kattığınızda, okunurluğu, merak edinilirliği artıyor. Oysa daha önceki Musa olayında görüldüğü üzere ne davada ne de kararda cinayetin bilgisayar oyunu ile bir ilgisi bulunmayabiliyor."
Bilgisayar ve digital oyunlar, çocukları içlerindeki enerjiyi sarf ettirerek koruyor
ABD ve Avrupa'da yapılan bazı araştırmalar, bilgisayarların ve oyunların, çocukları sokaklardan ve beladan uzak tuttuğunu kaydediyor. Örneğin, 5 ay önce İsveç Ulusal Suç Önleme Kurumu "Bra" tarafından yaptırılan araştırmaya göre, bilgisayarlar sayesinde İsveç'teki 15-20 yaş grubunda, çeşitli suçlardan hüküm giyen gençlerin sayısı,1995 ile 2015 yılları arasında yüzde 40.9 oranında düşmüş [4].
Benzer bir araştırma 2011 yılında yayınlandı[5] . Vahşet Ögeleri İçeren Video Oyunların Vahşi Suçlar Üzerine Etkilerini Anlamak (Understanding the Effects of Violent Video Games on Violent Crime[6]) adıyla yayınlanan bir raporda;
“Laboratuvar ortamındaki incelemelerde vahşet içeren video oyunlarının saldırı hisselerini arttırdığı kanıtlanmış olsa da, bu oyunların toplum içinde vahşete veya suça yol açtıkları hakkında hiçbir kanıt bulunmamaktadır”
deniliyor. Raporun kilit noktalarından birisini, oyunseverlerin çok fazla bilgisayar başında zaman geçirdikleri, bu yüzden de gerçek yaşamda sorun yaratmaya fırsatları olmadıkları argümanı oluşturmakta. Rapor özetle vahşet ögeleri içeren oyunların vahşet duygusunu beslediğini, ancak bu duygunun yine bu oyunlar sayesinde sadece oyun çerçevesinde kaldığını ileri sürmekte [6].
6.567 erkek çocukla yapılan başka bir araştırma ise şöyle diyor [7];
"Basit olarak genç erkekleri hoşlandıkları bir şeyle meşgul ederseniz, bu pul koleksiyonu, spor yapmak ya da şiddet içeren oyun oynamak olabilir. bu çcocukları sokaktan ve beladan uzaklaştrmış olursunuz..
Bu arada tam tersi raporlar da var; yani şiddet içeren oyunların çocuklardaki şiddeti arttırdığına dair ama bu raporlar bugünlerde geri çekiliyor [8].
Neden ülkemizde oyunlar bu kadar suçlanıyor?
Ülkemizde ise, gazetecisiyle, hükümet ve devlet yetkilileri ile, öğretrmenleri ile herkes "oyun" düşmanı. İrtica'yı, ordudan adam atarak engelleyeceğini sanan TSK gibi, oyunları yasaklayarak "ne olduğu anlaşılamayan" bir sorunu çözmeye çalışıyorlar. Oysa sorun varsa, ona odaklanarak, çözüm bulmak, sadece kanaatler üzerinden yürümeden, bilimsel yaklaşımlarla bir şeyler yapmak daha doğru olmaz mı?
"Oyun ve Çocuk" ismiyle katıldığım bir panelde, "oyunun çocuklar için zararlı değil, bilhassa yararlı olduğunu" söylediğimde, aynı panelin --kendisini İstanbul'un göbeğindeki bir eğitim kurumundaki eğitici olarak tanımlayan-- diğer bir hanım katılımcısı; "hah, bekara karı boşamak kolay tabi, sizin çocuğunuz yok, o nedenle bunları söyleyebiliyorsunuz" gibi anlamsız bir ifade kullanmıştı. Yani beni tanımadan bir kanaati vardı ve doğru olup, olmadığını sormaya bile gerek duymuyordu.
Oysa benim 2 makina mühendisi oğlum var. Bunlara da hiçbir zaman oyunu yasaklamadık. Hem basketbol oynadılar, hem okudular, hem de elektronik oyun oynadılar. Çünkü oyun oynamanın, beyni geliştirici bir yönü var. Ya da takım oyunu oynanıyorsa (yani çok oyunculu oyunlar) bu sefer de takım oyuncusu olmayı öğrenebiliyorlar. Bir çok yararı var. Bunları başka bir yazıda daha detaylı anlatalım.
Ama toplumumuzda bazı insanların "eğlenceli şeyler kötüdür" gibi bir kanaati var. Hatta bilirsiniz "çok gülersem, başıma bir iş gelir" gibi bir batıl itikat da yaygındır. Sanıyorum, oyunların kötü görülmesinin temel nedenleri böyle bir şeylerden kaynaklanıyor. Çünkü aşağıda anlatacağız, oyunlar bugün "EĞİTİM" için tüm dünyanın kullandığı temel bir "ARAÇ".
Oyunlarda neden şiddet var?
Bir de bu tarafına bakalım; oyunlar firmalar tarafından "eğlendirmek" için yapılıyor. Doğal olarak, yapan firmaların amacı, para kazanmak. Dolayısıyla farklılık yaratmaya uğraşıyorlar. Bu farklılığın bir tarafında da, insanlara heyecan ve adrenalin veren, yani şiddet, hız, korku içeren bir şeyler olabiliyor.
Aynen, gerçek hayatta "dışınyaaaa (Dekman)" diye oynanan tabanca oyunları gibi.
Metin2 oyununa bakalım; 2005’te Kore’de tasarlanan oyunu oynayabilmek için sitesine girip üye kaydı yaptırmak gerekiyor. Oyuncular, oyundaki ejderha tanrısıyla dünyada huzuru ve adaleti sağlamaya çalışıyor. Bunu yaparken savaşlar oluyor, şiddet dozu artıyor. Oyunda satır, kılıç, pala, balta gibi kesici, delici silahlarla yapılan savaş görüntülerinin yanı sıra, insanların vahşi hayvanlar tarafından parçalanarak etlerinin yenildiği görüntüler de yer alıyor. Oyuncu, güçlenmek için parayla karakterler ya da silah satın alabiliyor.
Diğer oyunlarda da benzer hikayeler var (tüm oyunlar böyle değil tabi, Candy Crush gibi ya da kızlara yönelik Barbie oyunları gibi yumuşak oyunlar da çok var). Yani ya düşmanla, ya da bir ortamla mücadel ediyorsunuz. Arada şiddete dayalı bir şeyler (öldürmek gibi) olabiliyor.
Yapımcı firmalarda, oyun geliştirmekle uğraşan insanların hepsinin bazı konularda sorumluluk sahibi olduğu ve toplumu düşünerek oyun gelilştirdikleri söylenemez. Bu nedenle abarttıkça, abartan oyunlar mevcut. Bu noktada ailelerin ve devletinfarkındalığı çok önemli. Bu konuyu aşağıda daha detaylı ifade edeceğiz.
Peki oyunlar -özellikle şiddet içerenler- çocuklar üzerinde nasıl bir etki yapıyor?
Oyunlar insanlara eğlence sağlayan sistemler. Çocuklardan bahsedersek, eskiden fiziksel oyunlar vardı (dekman, sobe, yakartop). Bilgisayarlar çıkınca, önce bilgisayar sonra konsol oyunları olarak gözüktüler, en sonunda ise online oyunlar ve mobil oyunlar geldi.
Bugün özellikle mobil oyunlar gittikçe gelişiyor ve 40 milyar $'lık hacmi ile son bilgilere göre Holywood gelirlerini aşmış durumda [8]. Üstelik çocuklardan bahsediyoruz ama büyükler daha fazla oyun oynuyor. OyunDer'in verdiği bilgiye göre mobil oyun oynayanların yüzde 68'i 18 yaş üstü [9].
Oyun oynarken, büyükler ne hissediyorsa, çocuklar da onu hissediyor. Yani eğleniyorlar, oyunun içindeki bir şeyi başarmanın ya da başaramamanın duygularını yaşıyorlar. Çok oyunculu bir oyun oynamışlarsa, birileri ile birlikte bir şeyler yapmış olmaktan hoşlanıyorlar... gibi gibi..
Şiddet içeren oyun konusu ise, biraz abartılıyor. Bu çocukların daha sonra şiddete meyil edeceği gibi bir durum yok. Dünya çapındaki araştırmalar bunun tersini veriyor. Çocukların enerjilerini bu tür oyunlarda harcamalarının iyi bir şey olduğunu söylüyor [5].
Buraya kadar hep; oyun oynamanın mentalitesini tartıştık. Ama oyun oynamanın abartılı olup, dersleri ya da başka görevleri engellediği durumlardan bahsetmedik. Çünkü bu ailenin görevi. Aşağıda ona da geleceğiz.
Ciddi Oyunlar - Simülasyonlar - Oyunlaştırma (Gamification)
Oyun dediğimizde, bir başka konu daha var. O da Ciddi Oyun, Simülasyon ve de Oyunlaştırma dediğimiz alanlar. Bunların isminde "oyun" kelimesi olsa da, hepsi aslında bir iş yapmaya yönelik ve hatta çoğunluğu "iş dünyası"nı ilgilendiriyor [10].
İnternet öncesi dünyada, çocukların oyunla eğitilmesi üzerine çeşitli çalışmalar vardı. Günümüzde, internetin varlığı oyun firmaların gelişmesine ve oyun sektörünün bir alt sektörü olan "Ciddi Oyun (Serious Game ya da Applied Games)" alanının gelişmesine neden oldu.
Günümüzde batı ülkelerinde, eğitimde oyun kullanılıyor. Örneğin 2013 yılında Oyun Firmaları ziyareti için gittiğim Hollanda'da, bir oyun firmasının ilkokul çocuklarının harflerle ilgili alıştırmalarında, I harfini tablet üzerinden "gerektiği gibi" çizdiklerinde yeşil bir tırtıla dönüştüğünü, O harfini yine gerektiği gibi çizdiğinde ise topa dönüştüğünü görmüştüm. Kendi ilkokul çağımda, düz bir sayfaya yanyana bir sürü I ya da O harfi çizmenin sıkıcılığını bugün bile hatırlıyorum. Dolayısıyla Hollandalı çocuklar ne kadar da şanslılar.
Diğer yandan şiddet içeren oyunlar konusunda ise, sanıldığının aksine kötü şeyler yok. Bugün ülkemizde bir Counter Strike nesli var. Acaba incelesek, ne kadarı şiddete yatkın? Batı dünyasındaki araştırmalar şiddet içeren oyunların tam tersine çocukların içindeki enerjiyi boşaltığı ve rahatlattığı düşüncesindeler [5].
Peki her çocuk her oyunu oynamalı mı? Aileler ne yapar?
Evet geldik asıl konuya; İşte oyun sektörüne yönelik olarak asıl tartışmamız gereken husus budur; Yani çocuklar hangi oyunları oynayacak ve nasıl, ne kadar oynayacak. TV'ları ya da oyunları, çocuktan kurtulup, nefes alma fırsatı olarak gören aileler olduğu biliniyor. İşte o zaman; "bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu" demek lazım.
Aileler çocuklarının ne yaptığını takip etmeli ve bir firmanın geçenlerde yayınladığı gibi belki "Oyun Oynama Sözleşmesi" yapmalılar. Demin 2 oğlumun oyun oynadığından bahsederken, belirtilmesi gereken ; oynayacakları oyunların takibi, ne kadar oynayacaklarına dair anlaşma yapılması gibi konular. Bu konuda internet üzerinde pek çok tavsiye var. Bunları uygulamak lazım [11].
Asıl sorumlu devlet
Ama asıl sorumlu devlet oluyor. Yani bir yandan sektörlerinin önünü açması, diğer yandan vatandaşlarının rahatını, mutluluğunu ve güvenliğini sağlaması gerektiği için var olan "devlet.
Oyun konusunda dünyada PeGI gibi yapılar var[12]. Bunlar, oyunları inceliyor, yaşa göre sınıflandırıyorlar. Bizim ülkede bu konudaki çalışmaları –benim de yönetiminde yer aldığım-- "Digital Oyun Federasyonu" yapmış ve ortaya bir belge koymuştu. Ama Suat Kılıç'ın Spor ve Gençlik Bakanlığı döneminde, Federasyon Başkanlığına göz koyan (bakan benim federasyon başkanı olmamı istiyor diyen) bir bilgi işlem yöneticisi (ki şu anda FETÖ nedeniyle içeride) yüzünden Federasyon Suat Kılıç tarafından geri plana alındı ve bu hazırlanan önemli belge de bir daha konuşulamadı [13].
Gerçi aynı konuda Aile ve Sosyal gelişmeler Bakanlığında da çalışmalar vardı. Ama her 2 tarafta da bu süreç neredeyse 10 yıldır duruyor ve bekliyor.
Birileri de, ondan sonra tevatürler uyduruyoruz; o çocuğu Metin2 öldürdü, bu çocuğu Metin2 öldürdü, şiddet içeren oyunlar çocuklara zararlı vsvs.. Bilmeden, içi boş kanaatlerle konuşan bir sürü insan.
Oysa, oyun sektörü kocaman bir sektör ve ülkemizde de çok önemli oyun firmaları var. Turizmi, tarımı bitkisel hayata girmiş ülkemiz için önemli bir nefes alma alanı. Mesela geçenlerde son gelişmeleri aktaran Zuma gibi oyunlarımız var. İstihdam, vergi, gelir sağlıyorlar [14]. Ayrıca da kültürümüzü, turistik bölgelerimizi farkettirmeden insanlara tanıtıyorlar.
Devletin Oyun sektörünün adına bakmadan, daha ciddiyetle bu alana yaklaşması. Bir yandan oyuncuları koruyan düzenlemeleri oluşturması, diğer yandan da Oyun sektörünün gelişmesi için çalışması gerekmiyor mu?
[1] Musa'nın katil zanlısının cezası belli oldu
[2] Küçük Musa'nın Ölümü Dikkatleri Online Oyunlar Üzerine Çevirdi
[3] Why is choking one's self to death not possible?
[4] Yeni Araştırma, Bilgisayarlar Sayesinde İsveç'te Gençler Arasında Suç Oranının Düştüğünü Gösteriyor
[5] Şiddet İçeren Oyunlar'ın Toplumda Suç Oranlarını Düşürdüğüne Dair Enteresan Bir Rapor Yayınlandı
[6] Understanding the Effects of Violent Video Games on Violent Crime
[7] Impersonal Agencies of Communication: Comparing the Effects of Video Games and Other Risk Factors on Violence
[8] Two studies suggesting a link between violent video games and real-life behavior have been retracted
[9] Tansu Kendirli : Mobil Oyunları Oynayanların % 68'i Yetişkin Yani 18 Yaş Üstü
[10] Digital Oyun Sektörü Yön Değiştiriyor; Ciddi Oyunların Payı Artıyor
[11] Çocuğunuzla Sosyal Medya Sözleşmesi Yapın
[12] PEGI - Pan European Game Information
[13] Lav'edilen TUDOF'un Yönetimi Açıklama Yaptı
[14] 100'den Fazla Ülkede 11 Dilde Oynanan Türk Oyunu ZULA İstanbul'da Yapılacak Dünya Şampiyonasına Hazırlanıyor