17 Nisan 2023

CHP Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel: 31 Mart seçimlerinde yaşananlardan sonra, "Ben kazandım" dese de kimse Erdoğan'a inanmaz

"Seçim güvenliği teknoloji meselesi değil, insan kaynağı meselesi. Bir sandıkta ne kadar kalabalık olursak seçim güvenliğinde o kadar güç sağlarız"

12 Nisan 1993 Türkiye'den bir noktanın (ODTÜ) internete ilk bağlandığı gündür. Dolayısıyla 12-13 Nisan'da bunun ODTÜ'de kutlamaları ve çeşitli paneller yoluyla geldiğimiz noktanın analizi vardı. Gitmişken, CHP genel merkezine de uğradık ve Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel'e seçim çalışmalarının "sandık ve sayım" tarafına dair sualler sorduk. 1985 doğumlu Adıgüzel Meclisin en genç milletvekillerinden birisi ve bilgi ve iletişim sistemlerinden sorumlu.

Konuştuklarımızı video ya da aşağıda tüm detayı ile okuyabilir ve izleyebilirsiniz. Adıgüzel'in sözlerinden önemli notları da şöyle aşağıya aldık:

  • YSK seçmenlerin son durumunu hâlâ vermemiş (bu söyleşinin yazıldığı tarih itibariyle), geciktirmiş durumda.
  • Deprem bölgesinden ilk tespitlere göre göç eden depremzede seçmen sayısı 350 bin civarı. (Bunun 14 Şubat sonrası verilerle 400 bin civarına çıkması bekleniyor.)
  • Vefat eden depremzede sayısı için açıklanan 50 bin dışında (enkaz altında kalmış olanlara dair) hükümet tarafından rakam verilmiyor. Bazı insanlar tutanak tutulmadan gömüldüler. Bu nedenle bölgedeki son durumu ve sayıları görmek zor.
  • Ancak ölü seçmen için oy kullanılırsa, sandık başına giden akrabaları, arkadaşları görecektir.
  • Yurtiçi ve dışında toplam 195 bin sandık var. CHP tarafında 290 bin sandık görevlisi belirlenmiş. Yanı sıra Altılı Masa'daki diğer partilerin görevlileri, Türkiye Gönüllüleri, Oy ve Ötesi var.
  • Geçene seçimde ilk 5'e giremediği 12 ilçede, CHP'nin sandık görevlisi yok.
  • CHP bu ve diğer seçim bölgelerinde, olmak isteyen tüm seçmenleri de sandıkların başına davet ediyor. Hile önlenecekse ancak böyle önlenebilir.
  • 31 Mart İstanbul ve Ankara yerel seçimlerinde yaşananlardan sonra, Erdoğan "Ben Kazandım" dese de, kimseyi inandıramaz.
  • Cumhurbaşkanlığı için 24, milletvekili seçimleri için 48 saat zaman var. 2018 seçimlerinde sadece bu itiraz sürelerini doğru kullanarak Osmaniye'de, Burdur'da, Çanakkale'de, Kahramanmaraş'ta milletvekillerimizin çıkmasını sağladık.
  • Türkiye'de en yaygın gördüğümüz hileler sandık başı hileleri ve daha çok da Doğu ve Güneydoğu bölgesinde gerçekleşiyor.
  • Sayım sırasında CHP 3 veriyi karşılaştıracak; okul önünden okul görevlisi tarafından mobil uygulamayla gönderilen veri, ilçeden web tabanlı gönderilen veri ve YSK tarafından gelen veri.
  • 2015'den itibaren, yurtiçi ve yurtdışı seçmen listelerinde toplamda bu 5 ülkeden (İran, Irak, Afganistan, Suriye, Libya) 235.000 seçmen var.
  • Göçmen seçmen sayısı milyon açıklayanlar, seçmenin sandığa gitme motivasyonu düşürmeye çalışıyor.
  • Geçen seçimlere adrese kayıtlı olmadığı için girmeyen ama şimdi seçmen yazılan 593 bin seçmen var.
  • Yurtdışında yeni açılan 15 ülkede toplamda 12.078 seçmen var.
  • Fransa, Amerika, Almanya bölgelerindeki seçmenler önemli. Orada birliklerimiz çok güçlü, sandıkların başındalar.
  • Seçim güvenliği teknoloji meselesi değil, insan kaynağı meselesi. Bir sandıkta ne kadar kalabalık olursak seçim güvenliğinde o kadar güç sağlarız.

- Onursal Bey seçime 1 ay kaldı ve seçmen kütükleriyle, göçmenlerle, depremde vefat eden veya hareket eden seçmenlerle ilgili epeyce tartışma var. Öncelikle şunu sorayım; seçmen kütükleri ne durumda?

Biz uzun zamandır seçmen kütüklerindeki değişiklikleri adım adım takip ediyoruz. Siyasi partilerin hakları var, seçim almak noktasında. Her seçim dönemi iki defa seçmen listelerini alabiliyorlar. Biz geçmiş seçmen listelerini de databaselerimizde tutuyoruz ve karşılaştırıyoruz adım adım. "Acaba seçmen listelerindeki trendler nasıl şekilleniyor?" diye. Çeşitli veri analizleri yapıyoruz. Burada bir seçmen kaç seçmen listesinde var, ilk defa mı seçmen olmuş, doğum yeri, anne baba adı, eğer yabancı seçmen olma ihtimali varsa anne babasına kadar kontrol edebildiğimiz bir altyapımız var. Bununla birlikte seçmenlerin hareketliliğini de görüyoruz.

- Deprem bölgesinde bir hayli hareket oldu, seçimi nasıl etkileyecek bu?

Şöyle bir durumla karşı karşıyayız: Tam deprem öncesinde YSK'ya son hakkımız olan seçmen listesini almak için başvurmuştuk. Depremin etkisi biraz azaldıktan sonra 15 Şubat günü YSK listeyi gönderdi. 15 Şubat ile 2 Nisan'da sona eren askı listesi arasında karşılaştırmalarımızı bitirmiş ve tam olarak depremzedelerin ne kadar yer değiştirdiğini görmüş olacağız.

Şu an askı listesinin ilk hali; yani 17 Mart'taki ilk haliyle karşılaştırmamız var ve bize gösteriyor ki yaklaşık 350 bin seçmen göç etmiş. Tabii bununla birlikte 400 bini bulabilir askı listesinin sonucunda diye bir tespitimiz var.

YSK listeleri, seçmen sandıklarına dağılmış şekilde, şu ana kadar sandıkların sadece total sayısını biliyoruz, yurtiçi ve yurtdışında yaklaşık 195 bin sandık var fakat YSK artık bize bir seçmenin hangi sandıkta olduğunu yeni gönderecek. Yani, Ataşehir'de Nuri Cıngıllıoğlu Lisesi'nde 1001 No.lu sandıkta şu kişiler seçmen diye gönderecek. İki gündür bekliyoruz. Aslında dün göndermeleri gerekiyordu, göndermediler, bugün de henüz elimize ulaşmadı ama en geç yarın elimize ulaşacağını düşünüyoruz.

Bu bize seçmen listelerinin nihai haline son adım kalaki halini göstermiş olacak. Neden son adım kalaki halini diyorum? Bu süreçte vefat edenler olabilir 14 Mayıs'a kadar, aynı zamanda görevlendirmeler olacak. Yani, sandık başkanı, çeşitli güvenlik görevleri, şoför gibi lojistik personel görevlendirmeleri olacak. O görevlendirmeler sürecinde de görevlendirilen kişi asıl seçmen olduğu ikamet adresinden silinip, görevlendirildiği yerdeki seçmen listesinin altına görevli olarak yazıyor.

Bu sürece biz artık bir adım kaldığını düşünüyoruz. Yani 14 Mayıs'ta masada olacak listeye bir adım kalmış durumda. Bu analizlerimizi sürdürüyoruz ve bugün de yarın da bu liste geldikten sonra, yani seçime bir adım kala, son listeden önceki liste geldikten sonra da sizlere deprem bölgesindeki hareketliliği de tam olarak söylemiş olacağız.

Aynı zamanda, özellikle vatandaşlarımızın çok fazla merak ettiği Suriye, Libya, Irak, İran ve Afganistan bölgesinden gelen seçmenlerin sayısıyla ilgili yaklaşık bir rakam paylaşmış olacağız.

- Deprem bölgesinde vefat eden tam kişi sayısı hükümet tarafından hâlâ verilmedi mi?

Ben 12 gün kadar deprem bölgesinde, Adıyaman'da Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) koordinatörü olarak kaldım. Orada bir gerçekliği gördüm ki, vefat eden onlarca insan maalesef tutanak bile tutulmadan defnedildiler. Bununla birlikte, tespit edilemeyen yüzlerce, binlerce insan vardı. Hâlâ DNA testleri sonuçlanmamış, molozların enkazların altında kalmış insanlar var. Onun için deprem sonrasında AFAD'ın yayınladığı rakamların gerçekçi olduğunu düşünmüyorum. Birçok gaip var ve bunların çözümü için maalesef iktidar tek bir adım bile atmıyor. Burada bir kaos ortamı yaratılıyor. Hatta vatandaşın aklında ciddi soru işaretleri var.

- Hile olma olasılığı nedir sizce?

Hile olma olasılığı çok kolay değil. Neden? Çünkü şöyle düşünün, biz sandık görevlilerimizi özellikle tembihliyoruz, diyoruz ki; "Lütfen kimlikleri özellikle kontrol edin."

Ama tabii işin bir de şu boyutu var. Biri vefat etmiş maalesef ve o tespit edilip sistemden düşülmemiş ama o sandıkta kardeşi, eşi, babası, annesi oy kullanıyor olabilir. Düşünün ki oy kullanmaya gitti ve yakınının yanında bir imza gördü. Bu çok büyük infiallere yol açabilir, çok büyük tepkilere yol açabilir, öyle kolay değil.

Aynı zamanda yine deprem bölgesinden milyonlarca vatandaşımız ayrıldı fakat ikametgahlarını taşımadılar. Yani, Mersin'deler fakat hâlâ Hatay seçmeni bu vatandaşlarımız. Onlar da seçim dönemi geri dönecekler. Onların yerine de oy kullanmak hiç kolay değil çünkü bu insanların hangisinin gelip oy kullanacağını, hangisinin kullanmayacağını tespit etme şansları yok.

Onun için Türkiye'deki seçim sisteminin özünde şu var; eğer siz sandık başında aklı başında bir görevliyle bulunuyorsanız, bu görevli işini eksiksiz yapıp kimlik kontrollerini yapıyorsa, gün boyunca sandık başından ayrılmıyorsa, oylar sayılırken de işinin başında durup ıslak imzalı tutanağı alıyorsa, kimse kimsenin yerine kolay kolay oy kullanamaz fakat siz sandığın başını boş bırakırsanız, o sandıkta her türlü hile olabilir.

Türkiye'de en yaygın gördüğümüz hileler sandık başı hileleri ve daha çok da Doğu ve Güneydoğu bölgesinde gerçekleşiyor.

- Önceki yıllarda muhalefetin sandık görevlisi olmayan yerler vardı. Bu dönemde durum nedir? Okuduğum bir söyleşide sandık görevlisi olmayan 25 bin yerden bahsediliyordu, öyle bir durum var mı?

Sandık görevlisi olmayan yerler var, sandık görevlisi veremediğimiz yerler var, öncelikle onu söyleyeyim. Bir bölgede sandık görevlisi olabilmesi için, son seçimde ilk 5'e girmiş olmak gerekiyor o bölgede ya da o bölgede seçime katılmak gerekiyor. Sandık görevlisi olmayan ilçelerimiz var. 12'ye yakın ilçede CHP ilk 5'e girememişti.

Bununla birlikte göreve gitmeyen arkadaşlarımız vardı fakat göreve gitmeyen arkadaşlarımız yerine müşahitler görevlendiriliyor. Yani, tecrübeli siyasetçiler bilir ki, düşünün 23 Nisan'da biz sandık görevlilerimizi atamış olacağız fakat sandık görevlilerimiz 14 Mayıs'ta görev yapacak. 23 Nisan ile 14 Mayıs arasında 195 bin insanın başına her şey gelebilir. Hasta olabilir, vefat edenler olabilir, partiye kızıp göreve gitmeyecek olanlar olabilir. Bundan kaynaklı olarak bu sayıların dinamik olarak değişmesi çok doğal.

Size bir örnek vereyim, 2018 İstanbul seçimlerinde bu dediğiniz rakamlara göre 611 sandığımızın boş olması lazım ama biz sadece iki sandıktan sonuç alamamışız. Yani yaklaşık 30 bin sandığın sadece iki sandığından. Geriye kalan 609 sandığa İstanbul örgütü müşahit göndermiş, yedek görevli göndermiş ve sonuçları takip edebilmiş.

Bu çok dinamik bir süreç. Aslında bu iddialarda bulunan siyasetçiler de çok tecrübeli siyasetçiler fakat bildikleri bir gerçeği farklı açıklamalarla manipüle etmeye çalışıyorlar. Her partide seçim döneminde YSK'ya verilen listelerden göreve gitmeyenler olur, onun yerine takviyeler yapılır. Yine çeşitli sebeplerle listelerden düşenler olur; kişinin bilgileri çok net verilmemiştir, kimlik numarası yanlıştır, başka bir sorun vardır gibi, bundan kaynaklı eksilmeler olur.

Bir de Türkiye'nin gerçeklikleri var. Her siyasi parti her bölgede çok güçlü değil. Bu Adalet ve Kalkınma Partisi için de geçerli, Milliyetçi Hareket Partisi için de, Cumhuriyet Halk Partisi için de, İyi Parti için de, HDP için de geçerli. Bundan kaynaklı olarak da güçsüz olduğumuz bölgelerde, çeşitli köylerde sandıklara görevli vermekte sorunlar yaşayabiliyoruz.

Aslında ittifakımızın temeli de buradan şekilleniyor. Bir güç birliği ittifakı var burada. Birleşerek kazanacağımızı söylüyoruz ve millet ittifakı bileşenleri olarak da sık sık toplanıyoruz da bir hedefimiz var. Diyoruz ki, "her sandıkta en az 1 Cumhuriyet Halk Partili, 2 Millet İttifakı içinden görevli olsun."

Şimdi milletvekili listeleri belirlenince yeni bir süreç daha ortaya çıktı, yaklaşık 16 ilde tek listeyle giriyor Millet İttifakı seçimlere. 9 ilde CHP'den, 7 ilde İyi Parti listesinden giriyor. Onun için her sandıkta 1-2 Millet İttifakından görevlinin olduğu bir süreci örmeye çalışıyoruz.

Bunun için de toplantılar yapıyoruz. Sandık numaraları belli olur olmaz önce CHP'nin yönetim bilişim sistemindeki 290 bin görevli, son bir yıldır biz sistemimize 290 bin görevliyi yükledik. 290 bin görevliden aramalar yaptık, parti okulumuzun 2 bin aktif eğitmeni var. Türkiye'deki 973 ilçeyi parti okulumuzun 2 bin aktif eğitmenine zimmetledik. Onlar bu 290 bin kişiyi tek tek aradılar, görevi kabul ediyor mu, telefon numarası doğru mu, görevi kabul etmiyorlarsa hemen listeden çıkardılar, ulaşılamıyorsa da İlçe başkanını arayıp; "bu arkadaş bizim telefonlarımızı açmıyor ya açsın ya da listeden çıkar" dediler.

Böyle oluşturduğumuz 290 bin görevli sistemde duruyor. Yedek ve asil görevli. 195 bin sandık için. Bunları sandık numaraları belli olur olmaz kendi bulundukları mahallelerdeki sandıklara atayacağız. Sonra dönüp, eksiklerimizi tespit edeceğiz. Eğer eksikliklerimiz varsa Millet İttifakı bileşenlerine; "Bizim buralarda eksikliklerimiz var, birlikte dolduralım" diyeceğiz. Yetmezse Türkiye Gönüllüleri, Oy ve Ötesi var. Bu defa onlara döneceğiz. Diyeceğiz ki, "gelin bu sandıkları birlikte dolduralım."

Bu çerçevede ben en az 500 bin görevliyi Türkiye çapında harekete geçireceğimizi düşünüyorum ve sandık güvenliğinin özü aslında teknoloji değil, sandık güvenliğinin özü her sandıkta bir görevlinin olması, o görevlinin işini eksiksiz yapması ve eksiksiz yaptığı iş sonucunda aldığı ıslak imzalı tutanağı ilçe başkanlıklarımıza iletmesi.

Türkiye'deki seçim sistemini şöyle bir gözümüzden geçirirsek, nasıl oy kullanıyoruz biz? Sandığa gidiyoruz, pusulayı, zarfı alıyoruz, bir paravanın arkasına geçiyoruz, oyumuzu atıyoruz, elimizdeki pusulayı zarfın içine koyuyoruz, zarfı götürüp kutuya atıyoruz. Sonra ne oluyor? Saat 17.00'ye kadar oylar kullanılıyor, 17.00'den sonra kutu açılıyor, kutunun içindeki oylar tasnif ediliyor, tasnif edildikten sonra bir ıslak imza tutanak tutuluyor. Islak imzalı tutanağı bizim görevlimiz alıyor, her görevliye bir ıslak imzalı tutanak verme zorunluluğu var kurul başkanının. Aldığı ıslak imzalı tutanağı ilçe başkanlığımıza, okul sorumlumuza verdikten sonra ancak teknoloji devreye giriyor.

Onun için biz diyoruz ki her sandıkta işini iyi yapan bir görevliye ihtiyacımız var. Her okulda bir okul sorumlusuna, bir okul bilişim sorumlusuna ve bir hukuk sorumlusuna ihtiyacımız var. Her okulda büyükşehirlerde bir avukatımız var, küçük şehirlerde ve kırsal bölgelerde 5 sandığa 1 avukat projemiz hayata geçti.

Bununla birlikte, tutanak okul sorumlumuza geldi, okul sorumlumuzun yanında okul bilişim sorumlumuz var. Okul bilişim sorumlumuz ilk sonuçları bize tanımlı olduğu sistemden gönderiyor. Yetmiyor, ıslak imzalı tutanağın ilçeye gitmesi lazım. Eğer ıslak imzalı tutanak ilçeye gitmemişse sonuçlara itiraz etme şansımız yok. İstersek diyelim ki, "biz 100 kişi gördük, burada hırsızlık var" hiçbir şey yapamayız ama tutanağımız varsa bir kişinin bile görmesi yeter.

Bu defa ilçede tamamen farklı bir sistemden tekrar sonuçlar yükleniyor. Sonra YSK'dan da bir entegrasyonumuz var bizim. Islak imzalı tutanak bizim ilçemize geldi, bunu burada tutup devamını konuşalım. Aynı zamanda oy çuvalları ilçe seçim kurullarına gidiyor. Bu süreçte de "acaba çuvallar güvende mi, gidiyor mu?" diye soranlar var, çuvalların güvende gitmesi için biz sandık görevlilerimize, okul sorumlularımıza tembih ediyoruz; "Binebiliyorsanız, çuvalların taşındığı polis araçlarına binin, binemiyorsanız arkasından bir otomobille takip edin İlçe seçim kuruluna gidene kadar. İlçe seçim kurulunda da siyasi partilerin temsilcileri var, onlara teslim edin" diyoruz.

İlçe seçim kurullarında ne oluyor? Bu defa tutanaklar İlçe seçim kurulu yetkililerine teslim ediliyor, ilçe seçim kurulu yetkilileri kontrolleri yapıyor, tutanakta bir sorun yoksa çuvalı alıp kenara koyuyor, tutanağı götürüp, bir oy CHP'ye, bir oy İyi Parti'ye denen çeteleler var, çetelelerle birlikte bunları sisteme giriyor.

Nasıl giriyor sisteme? Orada olan görevliler elle giriyor. Elle girmesi yetmiyor. Hem tutanağı, hem çeteleyi tarıyor ve bunların hepsini YSK merkezine gönderiyor. Bizim YSK ile entegrasyonumuz var. Her üç dakikada bir konuşuyor bizim sistemimiz. Ne yapıyor? YSK'ya diyelim ki, biraz önce söylediğimiz Ataşehir Nuri Cıngıllıoğlu Lisesi'ndeki sandığın sonucu ve çetelesi ve tutanağı gelmiş mi, gidiyor, YSK sisteminden onu alıyor, getiriyor bizim sistemimize yazıyor.

Bakın elimizde şu an üç veri var. Okul önünden mobil uygulamayla gönderilen veri, ilçeden web tabanlı gönderilen veri ve YSK tarafından aldığımız veri. Bu üçünü bir satırda karşılaştırıyoruz. Eğer üçü arasında bir fark varsa sistemimiz alarm veriyor. Diyor ki, "Bu sandığın sonuçları YSK'ya yanlış yansımış."

Hele de sonuçlar arasında bizim aleyhimize bir fark varsa hızlıca biz burada itiraz sürecini başlatıyoruz. Çağrı merkezimiz de süreci takip ediyor. Çok fazla tartışma oluyor, biz de kendi aramızda öz eleştiriler yapıyoruz, sistemler çöker mi diye. Sistemler çökebilir, fakat bir gerçek var. Biz yumurtaları tek bir sepete koymuyoruz. 2018'de de 2019'da da 2023'de de riski dağıtmak için 3-4 farklı sistemden verileri takip ediyoruz, aynı sonuçlar farklı sistemlerden yükleniyor, sonrasında bunları YSK ile karşılaştırıyoruz hem riski dağıtmış oluyoruz, hem de sonuçların daha güvenli gelmesi için çapraz bir kontrol yapmış oluyoruz.

Böylece her sandığın sonucunu takip ediyoruz. Bunun için seçim güvenliği meselesi teknoloji meselesi değil diyorum. Önce sandık başında ıslak imzalı tutanağı alıp okul sorumlumuza götürecek, ilçe başkanlığımıza götürecek bir görevliye ihtiyacımız var. Sonra biz çeşitli şekillerde sonuçları birleştirip teknolojinin de getirmiş olduğu kolaylıklarla sonuçları birleştiriyoruz ve gerekli itirazları yapıyoruz.

Hiç karamsarlığa kapılmamak lazım. Cumhurbaşkanlığı için 24, milletvekili seçimleri için 48 saat itiraz sürelerimiz var. Yani, Anadolu Ajans açıkladı, 3 saat içinde iş bitti, böyle bir şey yok. Herkes 2019 31 Mart seçimlerini hatırlasın. Biz 2018'de özeleştiri yaptık; o zaman yanlış bir stratejiyle demiştik ki; "hızlı sonuç açıklayacağız" aslında bizim hızlı sonuç açıklama zorunluluğumuz yok.

- Çünkü Anadolu Ajansı yanlış bilgiler yayınlıyordu, o yüzden mi dediniz bunu?

Hızlı sonuç açıklayacağız denmişti ama sonuçta parti kararıydı. Biz bunu 2019'da revize ettik. Burada da özeleştiri yapıyoruz yanlış bir karardı diye; 2019'da hızlı değil, doğru sonuç açıklayacağız, YSK'yı teyit edeceğiz dedik ve YSK'yı adım adım teyit ederek ilerliyoruz.

Zaten Anadolu Ajansına 31 Mart seçimleri sonrasında kimsenin inandığı falan yok. Ben kazandım dese de bütün Türkiye'yi billboardlarla donatsa da balkon konuşması da yapsa Erdoğan'a kimse inanmayacak. Anadolu Ajansına da kimse inanmayacak. Herkes Cumhuriyet Halk Partisi'nin açıklamasını bekleyecek.

Bizi bekleyin, biz tek tek sandıkları YSK ile karşılaştırıp sizleri doğru bilgilendiriyor olacağız, yeteri kadar zamanımız var, tekrar söylüyorum Cumhurbaşkanlığı için 24, Milletvekili seçimleri için 48 saat zamanımız var. 2018 seçimlerinde sadece bu itiraz sürelerini doğru kullanarak Osmaniye'de, Burdur'da, Çanakkale'de, Kahramanmaraş'ta milletvekillerimizin çıkmasını sağladık. Türkiye'de hiç milletvekili çıkarmadığımız bölgelerde ilk defa milletvekilleri çıkardık bu itiraz süreçlerini takip edip bir dakika bile boş bırakmayarak. Yine böyle yapıyor olacağız, adım adım bütün süreçleri takip edip hem milletvekili sayımızı artıracağız hem de Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanacağız.

- Siz "adlarına bakıyoruz, doğum yerlerine bakıyoruz" diyorsunuz ama son zamanlarda adlarını değiştirenleri gördük, belki doğum yerlerini yanlış koyuyorlar, bilmiyoruz ve de biliyorsunuz şöyle söylentiler çıktı, her eve birer tane yabancı koydukları gibi. Bunlara karşı önlemleriniz nedir?

Öncelikle göçmenler seçmen listelerinde yer almıyor. Biz yabancıların olduğu evlere baktığımızda eğer kimlik numarası 9 ile başlıyorsa zaten bu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı değil, geçici sığınmacının kimlik numarası. Ondan kaynaklı olarak onları seçmen olarak görmemek lazım.

Bizim önümüzde seçmen listesi var. Biz bu seçmen listesine birçok boyutuyla bakıyoruz. 2009'dan bugüne bütün seçmen listeleri dijital ortamda kayıtlarımız altında. Geriye doğru bakıyoruz, örneğin Füsun Nebil geçmiş seçimlerde neredeymiş? İlk defa mı gelmiş? Yaşına da bakıyoruz, eğer 18-19 yaşında değilse, yeni bir seçmen değilse diyoruz ki buna bir soru işareti koyalım. Sonra bunu biraz daha değerlendiriyoruz, doğum yerine bakıyoruz. Doğum yeri Suriye yazıyorsa zaten Suriyeli seçmen diyoruz ama bazen arada kalan noktalar var, hemen dönüp ismine bakıyoruz. Dediğiniz gibi ismini değiştirmiş olabilir çünkü vatandaş olurken Türkçe ad soyad alma hakkı var vatandaşların.

Yalnız bir yanlış bilgi var onu düzelteyim, sonradan vatandaş olanlar e-devlet üzerinden isimlerini düzeltme hakkından yararlanamıyorlar, o yanlış bilgi. Doğrusu şu; vatandaş olduğunda Türkçe isim soy isim alma hakkı vardır kişinin. Onun için kendi adına soyadına değil, anne, baba adına da bakıyoruz. Dönüyoruz, anne baba yaşıyorsa ve aynı adresteyse ya da çeşitli bilgileri tutuyorsa, annesinin babasının bilgilerine bakıyoruz, böylece kişinin yabancı mı olduğu, Türk mü olduğu anlaşılmış oluyor.

Bu da yetmiyor, bir de geçmiş seçmen listelerini kontrol ediyoruz yine biraz önce söylediğim gibi. Düşünün ki Suriye doğumlu ama 2009'dan önce seçmen. Siz buna yabancı diyemezsiniz, seçimi manipüle etmek için geldi diyemezsiniz. Bakın, Türkiye'de seçmen listelerinde yabancı ülkede doğan 1 milyon 325 binden fazla Türk vatandaşı var. Nasıl? Almanya'da, Hollanda'da, Fransa'da doğmuş, Bulgaristan, Makedonya göçmeni soydaşlarımız var, saymakla bitmez.

Bizim için asıl olan 2011'den sonra, Suriye savaşıyla birlikte ne olmuş, buna bakıyoruz. 2009'dan sonra gelenler kimler. Yapmış olduğumuz tespitte riskli 5 ülke belirledik. Afganistan, Suriye, İran, Irak ve Libya. Yurtiçi ve yurtdışı seçmen listelerinde toplamda bu 5 ülkeden 235.000 seçmen vardı. 235.000 seçmenin yaklaşık 150 bini 2019 seçimleri sonrasında seçmen olmuş. Bu, bize şunu gösterdi ki, özellikle gayrimenkul alarak, çeşitli yatırımlarla, yani istisnai vatandaşlık yoluyla binlerce Suriyeli, İranlı, Iraklı seçmen olmuş.

Timur Soykan gündeme taşıdı, Ataköy 2-3-4. Kısım mahallesinde bir mesele. Hemen biz bunu sistemimizde kontrol edip, bu kişileri hemen tespit ettik. Çoğu da İranlı, o bölgede bir İranlı yoğunluğu var, bugün biz size İstanbul'da hangi bölgede, hangi mahallede, hangi sokakta kaç yabancı seçmen var, bunu paylaşabilecek altyapıya sahibiz fakat bunu bir ayrımcılık düzenine çevirmek, kişileri hedef göstermek istemiyoruz.

Bunun için de bizim açımızdan önemli olan bu sayının hangi sınırda durduğu. Aylardır takip ediyoruz, Kamuoyunu da defalarca bilgilendirdik, geçen sene mart ayında da bilgilendirmiştik. Sonrasında temmuz ayında da bilgilendirmiştik, yine bilgilendirme gereği duyduk ve A'dan Z'ye bilgilendirdik.

Vatandaş çok haklı olarak 2017 ve 2019 seçimlerindeki YSK'nın haksız ve hukuksuz tavırlarından kaynaklı olarak hassas. Bu hassasiyette bazen suistimal ediliyor. Mesela, milyonlarca Suriyeli vatandaş yapıldı deniliyor. Bunu tespit edip açıklamıyorsan, vatandaşın seçime gitme motivasyonunu düşürmemek gerekiyor. Maalesef korkutarak seçime gitme motivasyonunu düşürüyorlar. Biz de diyoruz ki, "biz tespit yapıyoruz, bunun yüzde 2-3'lük sapması olabilir ama biz büyük veri içinden, veri analitikçileriyle birlikte çok ciddi analiz çalışmaları yapıyoruz."

Hatta yetmiyor, bazı yerlerde, çünkü Türkiye çok kadim topraklar, Kürtçe, Ermenice, Rumca gibi farklı köy isimleri var, bunların eşleştiği Dünya'da şehirler var, bunları da göz kontrolüyle tekrar analiz ediyoruz. Yani, yapay zekanın ya da çeşitli elektronik çözümlerin yetmediği yerde danışma arkadaşlarımız tek tek analiz ediyor ve bu doğrultuda bir çerçeve oluşturuyoruz. Mesela, Kamışlı dersiniz, Kamışlıyı herkes Suriye zanneder ama Elazığ'da da, Konya'da da Kamışlı diye yerler var.

Biz büyük bir tecrübe ile ve güçlü bir veri kaynağıyla bunu yapıyoruz. Nasıl bir veri kaynağı? Geçmiş seçimlerde de bu kişi var mı? 70'li yaşlarında, 2009'dan önce seçmen, bakıyoruz, başka bir analizle, böyle analiz yapmaya çok hevesli insanlar var, bunu Suriyeli diye tespit etmiş. Biz biraz derin analiz yaptığımızda görüyoruz ki tam tersi, Tunceli'nin bir köyünde yıllardır yaşayan bir vatandaşımız ama biz böyle analiz ettik, Anne baba adından, köyünden çıkarıyoruz ama üstünkörü bakan biri diyor ki Tunceli'de binlerce Suriyeli yaşıyor, baksanız 1 tane bulmak çok zor. Böyle bir gerçeklik var.

Bunu gördüğümüzde anladık ki, bu mesele çok hassas bir mesele ve bunun üzerinden siyaset yapmaya çalışanlar var. Biz Cumhuriyet Halk Partisiyiz, biz bu mesele üzerinden siyaset yapmayız. Biz Suriyelileri geri göndereceğimizi açıkladık fakat bir gerçeklik var ki, teyit edilmemiş, doğruluğu kesinleşmemiş verilerle siyaset yaparsak da mahcup oluruz. Bunu kabul etmiyoruz.

Biz diyoruz ki, "5 ülkeden, yurtiçi ve yurtdışı seçmen listelerinde 235 bin yabancı tespit ettik, bunların da adresine kadar paylaşabilecek altyapımız var." Daha güçlü bir tespit yapan varsa da bunu karşılaştırmak için hep açığız. Yeter ki başka bir siyasi parti gelsin desin ki, "ben 250 bin tespit ettim" desin. Biz de birlikte çalışıp doğruyu bulalım.

Fakat gerçekten hem dijital altyapımız hem örgütsel kapasitemiz bizden daha ileri bir analiz yapabilecek bir yapının olmadığını da gösteriyor. Sıkıştığımız yerde dönüp, bizim yönetim bilişim sistemimiz karşılıklı konuşan bir sistem, diyoruz ki örgüte, CHP başkanlığına; "Şurada riskli biri var, git onu kontrol et. Bir ilçede 5ten fazla bir dairede oturanların olduğu anormal yerler var, git hepsini ziyaret et. Hem ziyaret et seçmeni kazan hem de bir bak acaba orada bir usulsüzlük mü var, seçmen yığılması mı var bunları kontrol et." Böyle çeşitli kontrollerimiz var, yerinde kontrollerimiz var, veri zenginleştirmesiyle oluşturduğumuz analizler var, YSK'dan aldığımız verileri doğru kabul edip konuyu kapatmıyoruz, tam tersi işliyoruz, değerlendiriyoruz ve analiz ediyoruz.

- Bu seçim için yeni çıkan 550 bin kadar adrese dayalı olmadan seçmen listelerine giren kişiler için ne diyorsunuz?

593 bin kişi Füsun Hanım, bunlar 1 yıl önce seçim yasası değişti biliyorsunuz, eskiden birinin seçmen olabilmesi için, bir adreste kayıtlı olması gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olacak ve bir adreste kayıtlı olacak. 1 yıl önce seçim yasası değişikliğinde AKP'nin ve MHP'nin sırf seçimleri kaybettikleri için yasayı değiştirirsek acaba seçimi kazanır mıyız diyerek yapmış oldukları bir değişiklik yaptılar -ki bu tip değişiklikleri yapanların o değişiklikler hep elinde patlamıştır, bunu da söylemek isterim, bu siyaset bilimin en temel derslerinden biridir- dediler ki, adreste kayıtlı olmasa da bu kişiler seçmen olacak.

Yani, icradan kaçıyor olabilir, çok zor koşullarda kadına şiddetten kaçıyor olabilir, kadın sığınma evinde yaşıyor olabilir ya da eşinden kaçıyor olabilir, böyle durumlardaki insanlar ya da önemsememiş, umurunda olmamış, kendini bir yere ikamete kaydetmemiş insanlar olabilir, bunların hepsi seçmen olacak dediler.

Biz de YSK'ya bir baskı yaptık, dedik ki bu çok büyük bir sorun doğuracak. Niye? Düşünün ki, sizin evinizde daha önce oturan kişi, siz taşınmadan önce ayrılmış, ayrıldıktan sonra da bir daha da bir yere kaydolmamış. Ne olacak şimdi? Sizin evinize seçmen olarak gelecek ve Füsun Hanım beni arayıp, "Onursal burada yeni bir seçmen var" diyecek. YSK'ya baskı yaptık, dedik ki "bunların yanına 36. Madde ile gelmiştir" yazacaksınız. YSK temsilcimiz kabul ettirdi ve bu isimlerin hepsinin yanında 36. Madde ile gelmiştir yazıyor.

Biz bunları havuzda olan seçmen diye tanımlıyorduk CHP Bilgi İşlem ekibi olarak, BİTEM ekibi olarak ve 600 bin insan olduklarını tahmin ediyorduk. Yanında 36. Madde ile geldi denen 593 bin kişi çıktı. Yani neredeyse yüzde 1 bile sapmamışız, o kadar yakın bir rakamla bildik bu sayıyı da ve kontrol ettik, gerçekten geçmiş seçimlerinde birinde varlar mı, yoklar mı, yeni mi gelmişler ve o analizlerimizde de büyük kısmının geçmişteki seçimlerde 1-2 defa seçmen olduğunu yüzde 90'ının tespit etmiş olduk.

Bir de 36. Madde ile gelen adresi olmayan yeni seçmenler olduğunu da fark ettik çünkü bir adreste olmayan yeni seçmen olabilme durumu da söz konusu oldu o da bizi biraz şaşırttı. Aynı zamanda yurtdışı seçmen listelerini aynı şekilde kontrol ediyoruz.

Yurtdışı biraz daha karmaşık bir yapı. Yurtdışında seçmenler bir sandığa kayıt edilmiyor, sadece yurtdışı seçmeni olarak görünüyor, herhangi bir konsoloslukta, temsilcilikte oy kullanabiliyorlar, bunun da çeşitli soru işaretleri yarattığını gördük, onları da yakından takip ediyoruz.

Yurtdışı birliklerimiz her sandığın başında varlar, özellikle yoğun seçmenin olduğu bütün sandıklarda varlar. Geçen hafta yine sosyal medyada bir hassasiyet oluştu, Afganistan'da sandık açılmış, 15 ülkede sandık açılmış diye, hemen analizimizi yaptık, bu 15 ülkede toplamda 12 bin 078 seçmen vardı. Sadece 12 bin 078. Afganistan ve iki ülkeyi de kapattılar tekrar seçimler gerçekleşemeyeceği için, o sayı iyice düştü ama bir hassasiyet olduğunu görünce hemen açıklamamızı yapıp bunun seçim sonucunu etkileyecek bir sayı olmadığını paylaştık.

Asıl olan İngiltere, Fransa, Amerika, Almanya bölgelerindeki seçmenler. Orada birliklerimiz çok güçlü, sandıkların başındalar, ben de onların getirilmesi sürecine milletvekili olarak katılmıştım, adım adım takip ediyor arkadaşlarımız orada bir hata olmamasını.

Sonrasında da yurtdışından gelen oylar Ankara Ticaret Odası'nın Kongrezyum diye bir merkezi var, orada sayılıyor. Yurtdışı oyları yurtdışında sayılmıyor. Yurtdışından oylar her gün kullanılıyor bir çuvala konuyor, çuval bir odaya koyuluyor, oda üç kilitle kilitleniyor. Kilidin biri CHP'de, biri AKP'de, diğeri de diyelim ki MHP ya da HDP'de. Üçünde oluyor. Her gün geliyorlar, o kapıyı açıyorlar tekrar, farklı kilitler var.

- Farklı kilitler dediğiniz üçü birden aynı anda olursa mı açılıyor?

Tabii. Siz açıyorsunuz, diğer parti açıyor, öbürü açıyor. Teki açamaz. Kilit dediğim, aslında siz alıp getiriyorsunuz, kancalı kilitler düşünün. Yedekleri de sizde onların aslında. Aynı zamanda birçok yerde kamera sistemleri de var. Sonra oy verme bittikten sonra onun taşınması süreci var. Taşınması sürecine bizler temsilci olarak eşlik ediyoruz, birliklerimiz uçağın aprona kadar getirip apronda yüklüyorlar, ben 2015 Kasım seçimlerinde Hamburg, Kopenhag, Stockholm ve Londra'daki oyları getirmiştim. Bütün süreci adım adım izledim ve sonrasında getirip Kongrezyum'a yerleştirdikten sonra gönül rahatlığıyla evime dönmüştüm. Hatta uçağın kargo bölümünü açtırıp, içine girip her tarafını kontrol etmiştim. O süreçler gayet iyi takip ediliyor partimiz tarafından.

- Biz vatandaşlara / seçmene mesajınız var mı?

Şöyle söyleyeyim, sandık güvenliğinden çekinceleri varsa, Türkiye'nin dört bir yanında önce oylarını kullansınlar, sonra anayasal hakları var, gitsinler sandığın sonucunu takip etsinler.

"Ya Onursal sandığın sonucunu takip ettik ne olacak?" diye soruyorlarsa, biz CHP olarak o gece bir internet sayfası açacağız. İnternet sayfasında sadece şunu yayınlayacağız, kendi sandıklarının sonuçlarının YSK'daki karşılığı. Yani siz gittiniz, Zümrütevler'deki sandığınızdaki oyunuza baktınız, aldınız onu, cebinizde duruyor, akşam sayımı izlediniz, kapıya asıldı tutanak, fotoğrafını çektiniz. Eve geldiniz akşam, sandığın numarasını CHP'nin size sunacağı websitesinden girdiniz, baktınız, sonuç doğru yansımış, yüreğiniz rahat. Yanlış yansımış, hemen aşağıda sorun bildir var, direkt çağrı merkezimizdesiniz, sonucu takip etme fırsatınız var.

Yine çok hassas bir vatandaşsanız, zamanınız varsa lütfen görev alın. "Benim bölgemde zaten oy hırsızlığı olmaz." diyorsanız, periferiye doğru görev alın, seçim bölgeniz için her yerde görev alabilirsiniz. Avukatsanız hukuk sorumlumuz olabilirsiniz, teknolojiden anlıyorsanız bilişim sorumlumuz olabilirsiniz, gelin görev alın.

Benim siyasi partiyle işim olmaz diyorsanız, Millet İttifakının seçim güvenliği platformu var, turkiyegonulluleri.org dan gidip seçim güvenliği platformunda görev alabilirsiniz.

Ben partiden vazgeçmem diyorsanız da CHP ilçeleri sizlere açık, gelin seçim güvenliğini hep birlikte sağlayalım çünkü seçim güvenliği tekrar altını çiziyorum teknoloji meselesi değil, seçim güvenliği insan kaynağı meselesi. Bir sandıkta ne kadar kalabalık olursak seçim güvenliğinde o kadar güçlüğü sağlarız.

Yazarın Diğer Yazıları

NetGSM olayına baktık: BTK Turkcell’e laf geçiremiyor mu?

NetGSM ya da başka bir MVNO firma güçlenirse, abonelerini yarın Turkcell'den alır, daha uygun servis fiyatı veren başka operatöre geçer. Turkcell'in ya da ülkemizdeki diğer iki operatörün algıladığı en büyük tehdit bu

Rekabet Kurumu, 3 Aralık’ta Google'dan sözlü savunma alacak

Google dışı siteler, reklamın neye göre dağıtıldığını ve hatta kendi payına ne kadar düştüğünü bilmiyor. Google bu paylaşımın siteye yönelik yüzde 68 olduğunu söylüyor ama şeffaf bir hesap göremiyoruz. Google ne söylediyse o

Teknopolitik: Teknolojinin izinde, dünyanın yeni düzeni

Teknopolitika ve askeri güçler arasında derin bir ilişki vardır; teknoloji hem bir araç hem de askeri etkinliği, stratejik kararları ve küresel politik dinamikleri etkileyen bir güç alanı olarak hizmet etmektedir

"
"