Telekom konusunda maalesef son 10 ya da 15 yıldır, 1 adım ileri 2 adım geri yapıyoruz. Telekom operatörlerinin ulaşabildikleri gelir miktarına ($ cinsinden) bakarak bu dediğimizi anlayabilirsiniz ya da ortada yeni bir hizmet, yeni bantgenişlikleri olmadığından da hareket edebilirsiniz.
Buna karşılık, bol miktarda “algı”ya yönelik rakam ve hareket yapılıyor. Bunlar telekom sektörüne yarar sağlar mı? Ya da torbanın delik olduğu nerede ortaya çıkar? Hep birlikte göreceğiz. Bu yazımızda bir kaç örnek verelim;
Zararları, gelir düşüşlerini, abone azalmalarını saklayan bilançolar
Telekom firmalarının çeyrek sonuçlarını açıklamalarına bakın; her birisi mutlaka bir "rekor" başlığı içeriyor ama aslında durum tersi. Bunun tepe noktası Türk Telekom'un şubat ayında gönderdiği "rekor gelir" başlıklı bülten ile duyurduğu 2016 sonuçlarıydı ve aslında "rekor zarar" içeriyordu [1]. Bültenin ulaştığı gazeteler ilk etapta "rekor gelir" kelimelerini kullandılar. Sonradan bazıları "rekor zarar"a döndü. Bültende hiç yer almayan konu ; "kar" idi.
Çeyrek sonuçlarının en önemli 2 rakamı vardır; gelir ve kar. Bu 2 rakam, şirketin gidişatını verir. Telekom sektöründe diğer rakamlar yani EBITDA, ARPU, MOU, faturalı/faturasız abone saısı gibi rakamlar, ikincil veridir. Buna karşılık telekom firmalarının son bir kaç yıldır yayınladıkları bu "rekor" başlığını taşıyan bültenlerin çoğunda "kar" pas geçiliyor, gelir rakamı veriliyor. Bu arada diğer kötüye giden konular da pas geçilebiliyor. Mesela abone kaybı varsa --ki Turkcell sonuçlarında bu mevcuttu-- o rakamlar başka rakamlar verilerek geçiştiriliyor [2]. Vodafone açıklamalarının hiçbirinde "kar" rakamı yer almıyor.
Sonuçta biirisi rekor zararını, rekor gelir diye anons ediyor (ki duyumlarıma göre, o gelir rakamı içinde makyaj da var), diğeri abone sayısı düşmüş ama EBİTDA’m yükseldi diyor, sonuçta son 2-3 yıldır hiçbirisi “kar” rakamını öne çıkarmıyor. Toplamda ciroları hep artıyor ama $ ile kıyasladığınızda artış değil, azalma var.
Tabi bu durum, sadece telekom firmalarının kendi operasyonlarının birer sonucu değil, bu konudaki önemli bir eksiklik pazarın iyi şekillenmemiş olması. Rekabetin sağlanamamış olması, liyakata dikkat edilmemesi vsvs.. Yani kuruluşunun 17ci yılını dolduran BTK acaba görevlerini yerine getiriyor mu? Bu ayrı bir yazı konusu.
Penetrasyon oranları?
Benzer bir "algı yönetme" durumu abone sayılarına baktığımızda da var. Eskiden beri GSM firmalarının kendilerini birinci-ikinci ilan etmek için abone oyunları yaptığını biliriz (mesela faturasız abone sayısı, uzun süre iptal edenler de dahil olarak verilerek abone sayısı yüksek gösterilirdi). Şimdilerde BTK daha da fazlasını yapıyor. Mesela genişbant internet başarısızlığını örtmek için 2014’ün 2ci çeyreği için birden bire 8 milyon 3G abone artışı vermişlerdi ki, herhangi bir dayanağı (yenibir kampanya, fiyat indirimi, yeni servis vs) yoktu. Sadece dünya sıralamasında çok gerilerdeydik (hala öyle), muhtemelen onu mobil genişbant abonelerini, geniş bant abonesi sayarak düzeltmeye uğraştılar [3].
Türk Telekom 2005 yılında özelleştirildiğinde, yaklaşık 30 milyon km bakır hattı vardı. Ses iletmeye uygun olan bakır kabloların, zaman içinde veri iletimi için uygun olan fiberlerle değiştirilmesi lazımdı. Fiber kabloların, çok sayıda bakır kablo yerine geçmesi nedeniyle 30 milyon km değil ama --video gibi kullanımlar düşünüldüğünde-- bir kaç milyon km olması gerekirdi. Mesela bu ülkenin 12 yılda ulaştığı düzey 3-5 milyon km fiber olmalıydı [4].
Daha önceki yazılarımızda orta düzey bir Afrika ülkesi olan Gana ile kıyaslayarak 2 milyon km ve yine orta düzey bir Avrupa ülkesi olan Portekiz ile kıyaslayarak 4 milyon km olması gerektiğini yazmıştık.
Ne kadar var derseniz? Halen 300 bin km’ye ulaşamadık. Daha da kötüsü İstanbul Büyükşehir Belediyesi eliyle bu iş daha da geciktirilecek gibi gözüküyor. Belediye altyapıyı ben vereceğim diyor ve 2019 için 6.000 ve 2023 için 12.000 km hedefi veriyor [5]. Komik !!
Dolayısıyla son bir kaç yıldır dünya 60-70ciliğindeki olan yerimiz hala aynı yerlerde duruyor. Çünkü ne kadar üfürseniz de, bir yandan gerçekler var. Dünya trafiği içinde, bizim kullandığımız da ölçülüyor ve yerimiz Afrika ülkelerinin bile arkasında olabiliyor [5].
56,4 milyon 4,5 G abonesi mi? 1 yılda tüm Türkiye 4.5 g abonesi olmuş herhalde
BTK raporlarında şimdilerde inanılmaz bir 4G abone sayısı veriyor; 56,4 milyon. Yani neredeyse tüm Türkiye 4.5G abonesiymiş gibi. “eee 9 sene geç başladık ya ondan” diyebilirsiniz ama bu da nesi diye baktığınızda, ayrıca cihazı ve SİM kartı 4,5G’ye uyumlu cihaz sayısı başlığı altında mart 2017 itibariyle 29 milyon diye bir rakam görüyorsunuz. Sonra bir de “aktif abone” sayısı görüyorsunuz. Bu da 22 milyon ama onun da ne kadar anlamlı olduğu belirsiz, çünkü data kullanım oranlarına bakıldığında, pek de bu sayıları desteklemediğini göreceksiniz.
3G ile operator başına 15Mhz ilave bant genişliği geldi. 4G ile yine operatör başına en az 35Mhz ilave bant genişliği geldi fakat henüz tüm telefonların 4G desteklemediğini ve 4G ile ilave data kullanımı gerektirecek veya satılacak servis olmadığını da hatırlatalım.
15 Temmuz’daki miting alanlarına Wi-Fi sağlanabildi mi?
Daha pek çok şey algısal operasyon sayılabilir. Uzatmadan bir de 15 temmuz darbe teşebbüsü yıldönümünde, meydanlara verilen Wi-Fi konusuna bakalım.
BTK 15 temmuz etkinliklerine katılmak isteyen vatandaşlara bir hizmet olarak, GSM firmalarına çok sayıda meydana ücretsiz WiFi sağlama talimatı verdi. Basın açıklamasında da bu meydanların isimlerini ve kurulacak olan mobil istasyon ve erişim noktalarının sayılarını bildirdi. [6].
Teknik anlamda, bir meydanda 10 bin, 100 bin ya da milyonlarca kişiye Wi-Fi hizmeti verebilmek için 1000’lerce access point kurulmalı (kapasite cihaza göre değişmekle birlikte bir cihaz 100-200 kişi arasına hizmet verebiliyor). Bunun BTK’nın listelediği 39 meydanda, 3 operatörün kurduğu 119 mobil istasyon 333 access point ile olması mümkün mü?
Değil.!!
O nedenle de 15 temmuzda bu meydanların hepsinde WiFi çakıldı. Çünkü 39 meydana toplam 199 değil, 50 metrede bir mobil istasyon kurulmalıydı. Meydanlarda toplam 333 değil, her birinde 200-500 access point kurulması gerekirdi. Çünkü her bir access point’te 100-200 kişinin üstünde hava arayüzünde girişim (interference) meydana gelir. Yani herşey birbirine karışır ve kimse kullanamaz.
Keşke BTK, bu hizmeti GSM firmalarından isterken, sadece talep yapmasa, yanısıra katkıda bulunsaydı. Keşke öncesinde firmalarla biraraya gelip, işin ölçeklendirilmesi yapılsa, sonrasında da denetlenseydi. O zaman sadece “iş yapmış olmak için yapmış olmak” değil, yanısıra gerçekten vatandaşlara hizmet verilmiş olurdu.
Ya da BTK’nın ilerici bir yaklaşımla "yük paylaşımı" [7] konusunda çalışmaları olmalıydı (Yönetmelik vs). Yani yükün fazla olduğu yerde 4G/3G şebekesinin, wireless şebekesine ya da tam tersine wifi şebekesinin, 3G/4G şebekesine aktarması lazım. Bu Türkiye’de henüz tanımlanmamış bir teknik durum. Böyle bir etkinlik yapıldığında, işe yarayacak olan bir yaklaşım olurdu. Ama o da yoktu.
Sonuç olarak 15 temmuzda sadece “İş Yapmış Algısı Yaratmak” için değil, iyi niyetle bir şey yapılmış olsa bile, aslında teknik bilgisizlik ortaya konulmuş durumda.
[1] Türk Telekom'un 724 Milyon TL Zarar Açıkladığı 2016 Bilançosuna Yakından Bakalım
[2] Turkcell 2016'nın 3.Çeyreğinde 3,6 Milyar TL Ciro, 162 Milyon TL Kar Etti, Abone Kaybı Sürüyor
[3] BTK Dünya Sıralamalarında 60-70ci Sıralarda Yer Alan Türkiye'nin İnternet Sicilini Var Olmayan Abonelerle mi Düzeltmeye Çalışıyor?
[4] Rakiplerine Fiber Yatırım için İzin Verme Yetkisi Verilen Türk Telekom, Diğer Firmaların Fiber'ini Eleştiriyor
[5] İstTelkom, Turkcell ve Vodafone ile Ortak Telekomünikasyon Altyapısı için Anlaştılar
[6] BTK, 15 Temmuzda GSM Operatörlerini Bedava Wifi için Görevlendirdi
[7] Mobile Data Offloading