01 Temmuz 2023

"Türkiye Almanya'daki çetelerin sığınağı"

Türkiye, Almanya'daki Türk Arap suç örgütlerinin ve ganimetlerinin sığınacağı bir liman haline geldi. Alman Birinci Kanalı ARD'de yayınlanan özel habere göre, çete üyeleri Türkiye'deki siyasi iktidara yakın olmaya çalışıyor. Türk güvenlik birimleri ile işbirliği yetersiz

Alman Birinci Kanalı ARD, Almanya'daki suç çetelerinin paralarını Türkiye'ye gönderdiği ve üyelerinin de Türkiye'ye sığındığını iddia eden bir haber yayınladı. ARD'ye bağlı MünchenReport (Münih Raporu) ve RBB'nin yaptığı araştırmayı kaynak gösteren 36 dakikalık haberde, suç çetelerinin Almanya'da kazandıkları parayı Hawala adı verilen bir sistem ya da kara yolu ile Bulgaristan üzerinden Türkiye'ye taşıdığı öne sürülüyor. Haberde, on bin Euroluk yasal sınırın altındaki meblağların da hayat kadınları kullanılarak uçakla Türkiye'ye gönderildiği, bu kadınların çetelerin düzenlediği seks partilerinde de çalıştığı ifade ediliyor. Kara para aklama ve varlık transferlerini soruşturan pek çok Alman savcının bildirdiğine göre, bu konuda Türk resmi makamlarına yöneltilen sorular çoğu zaman yanıtsız kaldığı gibi, hakkında uluslararası tutuklama emri çıkarılmış çok sayıda çete üyesi, Türkiye'de yeraltında yaşıyor. Haberde, Almanya da sayısız takma isimle yaşamış olan ve 17 savcı tarafından yıllarca aranan Heisem Miri buna örnek olarak gösteriliyor. Türk polisinin, Almanya'da namus cinayeti işlemekten aranan ve Türkiye'de görülen Heisem Miri'yi üç kez tutuklama girişiminde bulunduğu ve üçünde de başarısız olduğu belirtiliyor.

Heisem Miri

Reul: Türkiye'den gelip Türkiye'ye gidiyorlar

Haberde, Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti İçişleri Bakanı Herbert Reul, suç ile mücadelede Türkiye ile işbirliği yapmanın neredeyse mümkün olmadığını ifade ediyor. "Bu konuda Türkiye en zor ülke" diyen Reul, Türk Arap çetelerinin işlediği suçlar sonucu elde ettikleri paranın Türkiye'ye aktığını, Türk makamlarının işbirliği yapmamakla çetelerin ekmeğine yağ sürdüğünü iddia ediyor. Reul, "Suç çeteleri Türkiye'den gelip Türkiye'ye gidiyorlar, orada partnerleri var. Bu da bizim işimizi çok zorlaştırıyor. Durum hiç bu kadar kötü olmamıştı" şeklinde konuşuyor. Aşağı Saksonya Eyaleti Kriminal Dairesi'nden Thomas Ganz da benzer sözler sarfediyor. Türk polisi ile işbirliği yapmanın güç olduğunu ifade eden Ganz, bir bağlantı kurulsa da ya peşine düşülmediği ya da ciddiye alınmadığını belirtiyor.

Çete üyelerinin Erdoğan ile çekilmiş fotoğrafları var

ARD'nin haberinde, Türk emniyet ve adalet teşkilatındaki haber kaynakları, çete üyeleri ve Alman polisinin verdiği bilgiler ışığında bazı çete örgütlerinin AKP hükümetine yakın durduğu da iddia ediliyor. Bu iddiayı kanıtlayacak örnekler de verilen haberde, AKP Genel Başkan Yardımcısının 2017 yılında Aşağı Saksonya'da çoğu suç işlemiş bazı çete üyeleri ile bir araya geldiği anlatılıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bazı çete liderlerinin çektirdiği fotoğraflar da haberde gösterilerek çeteler ile AKP hükümeti arasındaki yakınlaşma ispat edilmeye çalışılıyor. Almanya'da Miri çetesinin ruhani lideri olarak bilinen Mohamed M.'nin Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yan yana çekilmiş fotoğrafı haberde sunulan kanıtlardan biri. Çete lideri Heisem Miri'nin bir akrabasının kısa bir süre önce AKP Mersin il başkanlığında Mardinliler ile buluştuğu da örnek gösteriliyor. Miri çetesi, son olarak özellikle yaşlı Almanları polis iddiası ile telefon ederek dolandırmakla gündeme gelmişti. Yapılan soruşturmaya göre söz konusu çete, 2020 yılından bu yana 150 bin kez dolandırıcılık girişiminde bulunmuş ve toplam 120 milyon Euro dolandırmış. Nihayet 13 yıl sonra geçen yıl Türkiye'de tutuklanan Heisem Miri'nin 30 milyon Euroluk malına el konduğu, Miri'nin akrabaları aracılığı ile şirket kurup çok sayıda gayrimenkul satın almış olduğu da belirtiliyor.

Çeteler arasında bağlantı var

Haberde ayrıca emniyet teşkilatları ve yabancılar dairelerinin yaptığı analizler kaynak gösterilerek bazı çetelerin birbiri ile bağlantılı olduğu da ifade ediyor. Miri çetesi için çalışan telefon dolandırıcıları ile en son iki yıl önce bir para transfer firmasından 8 milyon Euro çalan Yasemin Gündoğan arasında bir bağ olduğu da haberde yer alan iddialardan biri. Haberde Gündoğan'ın çaldığı paraların Türkiye'ye telefon dolandırıcıların yardımıyla taşındığı, Türk resmi makamları işbirliği yapılmadan bu sorunların çözülmesinin mümkün olmadığının altı çiziliyor.

İnsan ticareti yapan çeteler de var

Almanya'da özellikle Türk Arap suç örgütleri ile mücadele ve bu örgütlerin Türkiye ile ilişkisi önemli sorunlardan biri olmaya devam ediyor. Almanya'nın en tehlikeli suç örgütlerinden biri olan Remmo çetesinin lideri Issa Remmo'nun yeğeni Muhamed Remo'nun 6 Şubat ta Türkiye'de meydana gelen deprem yardımları sürecinde poz vermesi tartışmalara neden olmuştu. 32 yaşındaki Remo'ya 2021 yılında 8 yıl hapis cezası verilmiş, uyuşturucu bağımlılığı ve akıl sağlığı sebebiyle rehabilitasyon için serbest bırakılmıştı. Alman Suç Dairesi BKA, düzenli yayımladığı raporlarda, son yıllarda organize suç çetelerinin daha çok silahlandığı ve daha da sık şiddete başvurduğuna dikkat çekiliyor. Mart ayında aralarında Türk ve Alman vatandaşlarının bulunduğu çete, Türkiye ve Irak'tan Almanya'ya insan kaçakçılığı yaptığı iddiası ile çökertilmişti. Söz konusu çetenin, mültecileri İstanbul'dan Bosna Hersek'in başkenti Saraybosna'ya uçurduğu ve oradan da Balkan rotası olarak adlandırılan yol üzerinden araçlarla Almanya'ya getirdiği tespit edilmişti.

(ARD'nin haberine şu adresten ulaşmak mümkün.)

Yazarın Diğer Yazıları

Döner macht schöner (Döner güzelleştirir)

Nasıl ki, Alman iç politikasının Türkiyeli göçmenler ile entegrasyonu döner ile sınırlı ise Türkiye ile ilişkiler de mültecilere indirgenmiş durumda. Türkiye yapısal reformları gerçekleştirmeden bu kısır döngü bitmeyecek. Bitse de en fazla ekonomik ilişkiler canlanacak

Ah İran! Ah Almanya!

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yaratılan dünya düzeni yine o düzeni yaratanlar tarafından yıkılıyor. İran-İsrail kavgasını da bu oyunun içinde görmek gerekir. Gazze savaşı ile birlikte değerlere dayalı dış politika ve küresel dünya düzeninin dayandığı kurum, kural ve normlar da anlamsızlaştı. Gazze sadece otuz binden fazla kişinin değil, uluslararası düzenin de mezarlığı haline geldi

Dejavu: Menekşe Toprak Berlin’de Suat Derviş’in izini sürdü

30’lu yılların Berlin’i ile bugünün Berlin’i arasında benzerlikleri görmek bende de bir dejavuya neden oldu. Menekşe Toprak’ın ilk kadın romancı ve gazeteciler’den Suat Derviş’i anlattığı kitabına "Dejavu" adını vermesi tesadüf değil

"
"