31 Mayıs 2020

İyimserlik de bir yere kadar

Unutmayalım hepimiz potansiyel olarak bundan sonrası için ilk vaka adayıyız ve sonuçları bakımından telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurabiliriz

İskambil oynayanlar bilirler, ne kadar iyi oyuncu olursanız olun kâğıtların karılması ve kâğıt destesini kestiğin yer dizilim açısından önemlidir. Dağıtılan ilk kâğıt diğer kâğıtların sırasını da belirler. İnsan bu süreçte düşünmeden edemiyor. Ya ilk vaka başka biri olsaydı, ölüm ve vaka sayıları nasıl olurdu acaba? 4 bin 500 kişi kaybedilir miydi? Daha mı az olurdu, ya da daha mı çok? Bunu hiçbir zaman bilemeyeceğiz. Sağlık Bakanı'nın açıklamasına göre ilk vaka tedavi ile kurtuldu ama çevresinden ve temasta bulunduğu kişilerden ölenler var. Ancak bilebileceğimiz bir şey var, o da adına "kontrollü sosyal hayat" denen bu dönemde eğer yeterli tedbirleri almazsak hepimizin o 'ilk vaka' gibi vakalar olabileceğimizdir. Biz yeterli tedbir almazsak bize bir şey olmasa bile temasta olduğumuz kişilerle başlatacağımız enfeksiyon zincirinde birilerine mutlaka bir şey olacak.

Son zamanlarda özellikle sokağa çıkma kısıtlamalarının bitmesi ile birlikte sokaklar, caddeler meydanlar ve alışveriş merkezleri insan kalabalıkları ile dolmaya başlıyor. Yapılan analizler sokağa çıkma yasaklarının bitiminden sonra sokakların serbest günlerde mart başından bile daha hareketli olduğunu göstermektedir. Sanki enfeksiyon sadece kısıtlamaların olduğu günlerde yayılıyormuş gibi bilinçaltı bir davranış modeli gelişti. Daha önce başka bir yazıda belirtmiş olduğum "gerçekçi olmayan iyimserlik yanlılığı" nedeni ile insanlar "bana bir şey, olmaz" veya "benim olduğum yerde enfeksiyon olsa bile bana bulaşmaz" gibi bir iyimserlik içerisinde hareket etmektedirler. Başka kültürlerde de "bize bir şey olmaz" şeklinde iyimser bir düşünce biçimi olsa da bizim kültürümüzde bu düşünüş biçimi oldukça yaygın olarak görülmektedir.

Peki neden bu şekilde düşünürüz?

Olumsuz olayların bizim başımıza gelme ihtimalini diğer insanların başına gelme ihtimalinden daha düşük görmek insanların stres yaratan olumsuz durumlarla başa çıkma yöntemlerinden biridir. İnsan kendini sürekli tehdit altında hissederse kaygı düzeyi artar ve bir takım ruhsal sorunlar ortaya çıkar. "Başkalarının başına gelse bile benim başıma gelmez" düşüncesi insanda sahte bir güçlülük duygusu yaşatarak "günü kurtarmasını" sağlar. İnsanlar bu şekilde düşünerek aynı zamanda olumlu şeyler yaşama olasılığını da arttırdığı yanılsamasına kapılır. Bu yanılsama ile kişiler geçici de olsa rahatlamış olurlar.

Kişiler, gerçekçi olmayan bir şekilde iyimser düşünerek aynı zamanda kendilerini güçsüz olarak görmek yerine daha güçlü hissederler. Birçok kişiyi etkileyen enfeksiyon onu etkilememektedir. Bu şekilde düşünen bireylere göre enfeksiyona yakalanan ve enfeksiyondan ölenler zayıf, güçsüz ve ek olarak birtakım hastalıkları olan kişilerdir. Onlar riskli kendisi ise güvenlidir. Aksini gösteren her yaştan hastalanmalar ve ölümler göz ardı edilerek iyimserlik korunmaya çalışılır.

Gerçekçi olmayan iyimserlik yanılsamasında, başa gelen bir şeyin akla gelmesi yanında başa gelmeyenin de akla gelmemesi vardır. Salgın döneminde olsak da, "Hayat Eve Sığar" gibi çeşitli internet uygulamalarında her tarafımız tehlikeyi gösteren kırmızı renkle gösterilmiş olsa da hastalık henüz başımıza gelmemiştir, o halde düşünmeye de çok fazla gerek yoktur. Konuşmalarda her ne kadar riskler gündeme getiriliyorsa korkular ifade ediliyorsa da sokaktaki kalabalıklardan ve insan davranışlarından görüleceği üzere çoğu zaman bu düşünceler davranışlara yansımamaktadır.

Dünyada birçok politikacının çeşitli ekonomik kaygılarla hayatı "normalleştirme" konusundaki kararları insanlarda salgın bitmiş gibi bir yanılsama da yaratarak geçekçi olmayan bir şekilde aşırı iyimser bir düşünüş biçimine yol açabilmektedir. Ülkemizde de bugünden itibaren birçok kısıtlılık kaldırılmış durumdadır. Bu durum ise sanki pandemi bitmiş gibi bir algılama yaratabilir. Oysa Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre halen her gün binin üzerinde yeni hasta kaydı yapılmaktadır. 11 Mart'ta sadece bir vakadan bugünlere geldiğimiz düşünülürse her gün için bin yeni hastanın ne kadar büyük bir sayı olduğu anlaşılacaktır.

Yukarıda bahsedilen iyimserlik yanlılığı bireylerin çoğu zaman farkında olarak gerçekleşen düşünce biçimleri değildir. Bilinçaltı bir şekilde ve çoğu zaman farkında olunmadan ve otomatik olarak ortaya çıkan düşünüş biçimi davranışlara yön verebilmektedir. Eğer kişiler bilinçli bir şekilde davranışlarının altındaki düşünceyi sorgularlarsa, bu düşünüş biçimlerini fark edebilir ve hoşa gitmeyen sonuçlar doğurma olasılığı yüksek olan düşünce biçimlerini değiştirebilirler.

Bütün bu iyimser düşünce yanılsamalarının altında kaygıyı azaltmak yatar ve kontrolün kişinin kendisinde olduğu düşüncesini pekiştirir. Kuşkusuz bu düşünce biçimi bireylerin ruh sağlığını korumada işe yarıyor gibi görünse de fiziksel sağlığını korumada işe yaramamaktadır.

Üstelik salgın gibi süreçlerde yapılacak bireysel hatalar birçok insanı riske atabilmektedir. İlk vaka örneğinde olduğu gibi yapılacak küçük bir hata küçük ya da büyük ölçekli bir felakete dönüşebilir. Unutmayalım hepimiz potansiyel olarak bundan sonrası için ilk vaka adayıyız ve sonuçları bakımından telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurabiliriz. İskambilde dağıtılan ilk kâğıt gibi insanların talihi ya da talihsizliği olma ihtimalini bu dönemde göz önünde tutmakta yarar var. Ne kadar iyi oyuncu olursak olalım şans(ızlığ)ın da önemini göz ardı etmeyelim.

Yazarın Diğer Yazıları

Afet sonrası psikolojik tepkiler

Psikolojik ilk yardımda en önemli şey insanlara bundan sonra güvende olduklarının hissettirilebilmesidir. Güvende olduğunu hissedebilmesi için insanların iyi işleyen bir mekanizmayı görmeleri gerekmektedir

Ebeveyne yabancılaşma sendromu farkındalığı

25 Nisan Ebeveyne Yabancılaşma Farkındalık Günü nedeni ile tekrar etmekte fayda görüyorum. "Çocuklar şahların savaşında piyon değildir!"

Psikiyatri penceresinden 'Bir Başkadır'

Dizinin "sıradan" bir Türk filmi tadında olmasına karşın "beğeni fırtınası" yaşanmasının nedenini psikolojiden bir deney ile kısmen de olsa açıklamak mümkündür...