Resmî Gazete'de yayımlanmış. Bir yargıç Ankara’ya tayin olmuş. Şaşırmamak lazım, Resmî Gazete'de yayımlandığına göre çok ciddi demek ki!
Nesi komik o zaman söyler misiniz?
Nesi komik değil, siz söyleyin! Bilenler biliyor, kendisi de çok iyi biliyor.
Şaka gibi. Yani şakaları yapan özellik “var olan duruma uygunsuzluktur”.
Bu ülkenin yargısı çok şaşırtıcıdır, yargının halleri ve işleri şaka gibidir. Yol vermek gerekebilir.
Çok şaşırdığınız şeyler olunca mizaha vurursunuz… Gülersiniz. Mizah, doyasıya kahkaha dirençtir.
Olanlar şaka gibidir, şaşırırsınız ve sanki neye şaşırdığınıza da şaşırdığınız çok olmuştur. Sanki birileri şaka yapıyor zannedersiniz.
W. Shakespeare’e göre;
“Şakanın başarısı
Kulağındadır dinleyenin
Yapanın dilinde değil”
Biz de adalet işlerinde şaka çok ve sürekli yapılır, şaşırırız.
Siyasal iktidarlar bize şaka yapmazsa sanki bizi yitirecek ve hükmedecek kimse kalmayacak gibi davranırlar.
Yargıya bakan adamlar da şaka gibidirler.
Mizah yüklü davranışlar yüzyıllardır her devre damgasını vurmuştur.
Mizah neden bahseder? Mizah bir söz, bir dil oyunudur. Şaka, durgun olan her şeye can verir. Özgürlük getirir. En iyi örneklerden biri Nasreddin Hoca fıkralarıdır. Hikâyeleri şaşkınlık yaratır ama rafinedir. Geleneksel bir kahramandır. Kazanın doğduğuna inanıyorsanız, öldüğüne de inanmalısınız. Fıkraları sosyolojiktir ve bizi çeken yanı Hoca'nın istediği gibi konuşmasıdır.
Her toplum kendi aksak yanlarını bilir, dilediği gibi konuşur. Bizi bu yanı çeker. Konuşmaları şaşkınlık yaratır. Her şeyi kritik eder. Dünya düzenine, kötü alışkanlıklara ve adalet uygulamalarına de de yalan dolana hoşgörüyle bakmaz.
Hocanın kanunlarla ilişkisine bakın; hayatta kazanacak hiçbir şeyi olmayan insanların yanında olduğunu görürsünüz. Hocanın mizahı her toplumda halk adına konuşan kişilere rastlarız. Halk adına bir şeyler yapıp karar verenler vardır. Hocanın mizahı bu zamanlarda işe yarar.
Anlatısıyla; zekâ ve aptallıkları bir araya getirir. Tıpkı saflık ve suçluluk duygusunun bir araya gelmesi gibi.
Yargı mensupları bağımsız ve tarafsız oldular ve bu sayede herkesler sıra bekliyor… Sırası gelen terfi ediyor, yükseliyor.
Haklarında ceza davası sürerken muhalif basın için savcı olanlar var, iddianameler yazdılar ve diğer yandan yargılanıyorlardı. …Sonra çeşitli makamlara terfi ettiler.
Hüküm verenleri Yargıtay’a gönderiyorlar; üye yapıyorlar.
İsteyen olursa Anayasa Mahkemesi üyeliği bile münhal; sırası gelenlerin önü açık…
Şaka gibiler…
Hiçbir şey olmasalar bile Ankara’da bir yere bir şey, oluyorlar şaka gibi!
Eskiden o yargıç öyleymiş, şöyle veya böyle kararlar vermiş aldıran yok zaten!.. Gülmece ve şaka gibiler…
Mizah, gülmece anlamını taşırken; şaka güldürmek, eğlendirmek amacıyla karşısındakini kırmadan yapılan hareket veya söz anlamına gelmektedir. Mizah Arapça kökenli bir kelimedir. Genel olarak mizah olayların gülünç, alışılmadık ve çelişkili yönlerini yansıtarak insanı düşündürme eğlendirme ya da güldürme sanatına verilen ad olarak tanımlanıyor. Mizah ilk olarak eğlence içinde yer alırken zamanla şaka, alay, hiciv, matrak, taşlama iğneleme gibi farklı kavramlarla eşleştirilmiştir?
Devletlerin yasakladığı her mizah bambaşka mizahlar doğurmuştur.
Bizde yargı bazen ve sıklıkla şaka gibidir. Zıtlıklar dünyasıdır. Mizah gibi gelir!
İkiz Tevkifa’nın anlattığı[i] gibi[ii] Nasrettin Hoca hikayelerindeki mizah zevkinin belirlediği en mükemmel yollardan birisidir mizah…Yol verin
Gürol Tombul'un “Güler yüzlü bir kavgadır mizah” sözleriyle bitirelim:
Bizde ilk mizah yayını bir “terakki Gazetesinin” eki olarak çıkmış, ama gerçek anlamda ilk ilk Türk Mizah dergisini 1869 yılında Teodor Kasap Efendi çıkarmış: “Diojen” Asırlar önce bu topraklarda yaşayan Diojen in yaşam felsefesi derginin ilkesi haline gelmiş. Mağrur iktidar sahibi yolda fjlojofla karşılaşınca bağırmış “Çekil önümden! Ben sersesiye yol vermem.” Djyojen gayet sakini kenara çekilmiş: Ben veririm”[iii]
[i] [i] İkiz TEvkifa Mizah ve Psikanaliz. Yüzyılın Psikinalizi YKY Cogito Sayı 9 Güz 1996 safa 201-204
[iii] Psikeart Mizah Temmuz Ağustos 2012 Sayı 22
Fikret İlkiz'in bu yazısı, ilk olarak Bianet'te yayımlanmıştır