03 Ekim 2022

Bir tutam saçla yaşamı korumak

Hiçbir şey yapamasak bile; şimdiki zamanda bir tutam saçımızla protestoya dayanışmanın öfkesini katabiliriz. Devlet şiddeti önleyemeyiz belki, ama dayanışmanın yaratılmasında özgürlüklerin gücüne olan inancımız pekişir

Mümkün olabilir mi?

Bir tutum saçla şiddet önlenebilir mi?  

28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü…

Umut Vakfı “Hak ve sorumluluklarını bilen, talep eden ve uygulayan yurttaşlar olarak, insan onuruna yakışan hayatlar sürdürmek, şiddetsiz ve barış kültürünün egemen olduğu bir dünyayı çocuklarımıza miras bırakmak için; hukukun üstünlüğü, barış ve uzlaşma, yurttaşlık bilinci, şiddet ve bireysel silahsızlanma konusunda akademik çalışmaların yanı sıra eğitimler ve kampanyalar gerçekleştirir. Kamuoyu oluşturma, bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmaları yapar.”

Umut Vakfı; şiddetsiz bir toplum için bireysel silahlanmanın tehlikelerine dikkat çekmek, çözüm önerileri geliştirmek ve uygulanması konusunda baskı oluşturmak amacıyla toplumda bireysel silahsızlanma bilincinin oluşturulması ve 28 Eylül tarihinin Dünya Bireysel Silahsızlanma Günü olarak kabul edilmesi için her yıl bir mekânda “kırmızı halı” serer.

Kırmızı halı; bireysel silahlanma sonucu gerçekleşen şiddeti ve vahşeti temsil eder.

Çiçekler mağdurları anmak için kırmızı halı üzerine bırakılır...

Bireysel bir silah ile hayatını kaybetmiş kişilerin artık söz söyleme ve protestolarını dile getirme şansları yoktur. Sessizdirler. Onların yerine, kırmızı bir halı üzerine yakınlarınca bırakılan ayakkabıları simgesel olarak yürüyüş yapar ve sessiz protestolarını bu yürüyüş ile dile getirirler.  

“Sessiz Ayakkabıların Yürüyüşü” Birleşmiş Milletler tarafından 18 Temmuz 2001 tarihinde New York’ da düzenlenen Ateşli Silahlar Konferansı esnasında binanın önünde gerçekleştirilen bireysel silahla yakınlarını kaybetmiş kişilerin protesto gösterisinin tekrarı olarak, her yıl 28 Eylül’de Umut Vakfı tarafından düzenlenmektedir. 

Umut Vakfı her yıl bireysel silahlar yüzünden mağdur olan on binlerce yurttaşın sessiz seslerini duyurabilmesi için "Sessiz Ayakkabıların Yürüyüşü “’nü gerçekleştirir. Bu etkinlik, bireysel silahlarla yakınlarını kaybedenler ve bireysel silahlanmaya karşı olanların bir araya geldiği bir sokak etkinliğidir, gösteridir ve protestodur.

28 Eylül 2022 günü Maçka Demokrasi Parkı'nda Sessiz Ayakkabıların Yürüyüşü gerçekleştirildi.

Aynı gün Gaziantep Şehitkamil ilçesinde Fıstıklık mahallesinde bahçede gezerken 13 aylık bebek Kaan Taş başına isabet eden kurşun yüzünden öldüğü haberini aldık.

Geçen hafta Bakırköy’de hastane önünde bekleyen kalabalık kurşunlanmıştı, bir ölü ve yaralılar haber olmuştu.  

2022 yılında görülüyor ki herkes silahlanıyor….

Bireysel silahlanma durmuyor, artıyor.

Hayatlarımızı ölülerimizi sayarak sürdürüyoruz ve hayatlarımız lime lime…

Ekonomik zorluklarımızla aç bırakılmışız ve her geçen gün daha da yoksullaşıyoruz...

Ama silahlanmaktan vazgeçmiyoruz. Soran olursa belki bir bahanemiz, belki bir mazeretimiz olmalı. Olmalı mı?

Bireysel silahlanmadaki bu artışın sorgulanması gerekiyor…

Bireysel silahlanmanın önüne nasıl geçeriz?

Yasal düzenlemelerle mümkün mü? Umut Vakfı olarak pek çok yasa önerisi verdik, nafile!

Biz Umut Vakfı olarak istatistikleri tutuyoruz. Ölenleri, yaralananları sayıyoruz.

Belki işe yarar diye düşündüğümüzden yapıyoruz bunu…Açıklıyoruz ki; etkisi olsun!

Faydası var, ama işe yaramıyor…Bireysel silahlanmadan kimse vazgeçmiyor.

Zihniyetimizi sorgulamalıyız… Sorumluluk duyan herkes zihniyeti sorgulamalı.

Bu yıl neler oldu? Hiç olmazsa her yılın 28 Eylül günü bir araya gelmemizi fırsat saymalıyız ve durumumuza yakından bakmalıyız. Umut Vakfı olarak; her yıl 28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü’nde istatistiklerle dikkat çekmeye çalışıyoruz. Vakıf olarak 2014 yılından bu yana çetele tutuyoruz… Kaynağımız ise sadece medya. Ama gerçek rakamların çok daha fazla olduğunu biliyoruz.

Umut Vakfı verilerine göre 2022 yılının 24 Eylül’ü dahil medyada 2 bin 824 silahlı şiddet olayı haber olmuş. Bu olaylarda bin 595 kişi ölmüş, 3 bin 132 kişi de ağır yaralanmış. Geçen yıl ocak ayı başından 24 Eylül tarihi dahil 267 günde 2 bin 592 bireysel silahlı olayda bin 470 kişi ölmüş bir kısmı ağır 2 bin 693 kişinin de yaralandığını duyurmuştuk…

Yaralananlardan ne kadarının daha sonra öldüğünü bilmiyoruz. Umarım iyileşmişlerdir. Bu sadece bir umut…

Şiddet olaylarında yılda yüzde 9 artış olmuş ve 9 yılda Bireysel Şiddet yüzde 88,39 artmış.

2022 yılının 25 Eylül’üne kadar 9 ayda meydana gelen 2 bin 824 bireysel silahlı şiddet olaylarının 367’si cinayet, kamuoyunun dediği gibi maganda cinayetleri…

2 bin 824 olayın; yüzde 15.26’sında (431 vakada) çoğunluğu bıçak olmak üzere kesici aletler, yüzde 84,74’inde ateşli silahlar kullanılmış.

103 beylik silah, 619 her türlü tüfek, bin 671 olayda da tabanca kullanılmış.

Silahlı şiddetin en çok yaşandığı il 351 olay sayısıyla İstanbul, en az yaşandığı il ise 51 olayla Çorum… 

Umut Vakfı olarak; hemen her gün ülkemizde yaşanan, bu vahşet ve şiddet olayları, kaza, maganda, yorgun mermi denilen “katil kurşunlarla” birlikte yaşamak hiçbirimizin kaderi değildir, olmamalıdır. 

Gözümüzün önünde masum insanların öldürülmesine kimse seyirci kalmamalıdır.

Gözümüzün önünde bu kadar insan öldürülürken siz ne yaptınız diye bir soran olursa Umut Vakfının verilecek bir cevabı var. Hepimizin bir cevabı olmalı aslında.

Umut Vakfı Kurucusu Nazire Hanım’ı derin bir minnetle, Vakfa geçen unutulmaz emekleriyle gazeteci Nail Güreli’yi özlemle anıyorum.

Sorumluluğumuz gereği bireysel silahsızlanma günü olarak kabul ettiğimiz 28 Eylül tarihini evrensel bir güne çevirelim. Yaşam hakkı dünyanın her yerinde korunsun.

Önce Türkiye’de sonra dünyada 28 Eylül bireysel silahsızlanma günü olsun…

Gözünüzün önünde bu denli şiddet yaratan insanlar birbirini boğazlarken siz ne yaptınız diye soran olursa verilecek cevabımız olsun.

İnsanın insana şiddeti insanlığın alınyazısı değildir.

Hiç bilmediğimiz yerlerden biri olan Rusya'nın Izhevsk kentinde bir okula düzenlenen saldırıda 7'si çocuk en az 13 kişinin öldürülmesi ve üzerinde Nazi sembolleri bulunan siyah tişört giyen saldırganın intihar ederek yaşamına son vermesi hepimizi ilgilendirmeli.

Dünyanın neresinde olursa olsun çocukları gözünü kırpmadan öldürenlerin beslendiği şiddet önlenmeli, bireysel silahlanma durdurulmalıdır.

Kadına yönelik şiddetin önlenmesi gerekirken neden durmadığı sorgulanmalıdır.

Güldünya Tören Şubat 2004’te “töre” nedeniyle İstanbul’da öldürülmüştü. Cinayet sürmanşet haber olmuştu. Doğu Anadolu bölgesindeki bir köyde yaşarken kuzeninin eşinden hamile kalan Güldünya İstanbul’a gönderilmişti. Daha önce köyünde imamlık yapan birinin evinde kalmış ve doğum yapmıştı. Çocuğu bir aileye evlatlık verilmişti. Bir süre sonra köyünden gelen iki kardeşi tarafından öldürülür… Üzerinden 18 yıl geçmiş.

İstanbul Sözleşmesi'nden cayan zihniyetin sorgulanması gereklidir ve şarttır. Ülkemizde silahlar sık sık kadınları kendi evlerinde öldürme, tehdit etme ve korkutma aracı olarak kullanılmaya devam ediyor. 

***

İran’da kıyafet kurallarına uymadığı gerekçesiyle ahlak polisleri tarafından gözaltına alınan Mahsa Amani gördüğü şiddet yüzünden hayatını kaybetti.

Kadına yönelik şiddet insan hakkı ihlalidir. 22 yaşındaki Mahsa Amani'nin ölmesiyle birlikte başlayan protesto eylemlerinde geçen hafta 76 kişi hayatını kaybetti…Öldürülenlerin sayısı sürekli artıyor. İran’da kadınlar ve protestocular öldürülüyor. Sağ kalanlar yargılanacak diyor yargıdan sorumlu olan başkanlar…

İran’da bir gün gelecek sessiz ayakkabıların yürüyüşü yapılacaktır.  

Sessiz ayakkabıların yürüyüşünde var olan mağduriyet şimdi devlet şiddetinin önlenmesidir.

Hukuk devleti olmak ve laiklik hukuk devletinin temelidir.    

Hiçbir şey yapamasak bile; şimdiki zamanda bir tutam saçımızla protestoya dayanışmanın öfkesini katabiliriz. Devlet şiddeti önleyemeyiz belki, ama dayanışmanın yaratılmasında özgürlüklerin gücüne olan inancımız pekişir ve var demektir.

O zaman soru soranlara verilecek cevabımız olur, olmalıdır. 

Dünyanın neresinde olursa olsun yaşam hakkını korumalıyız, yaşama hak tanımalıyız.

Bir tutam saçın hatırına kadınların gücü ve gücümüz umarım başlangıçtır.  


Fikret İlkiz'in bu yazısı, ilk olarak Bianet'te yayımlanmıştır.

Yazarın Diğer Yazıları

Yorumsuz iki tehlike

İkisi de basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğünün neresinde olduğumuzu gösteriyor…

Talimat gazeteciliği kuyruklu yalandır

"Araştıran bir birey, inşa eden bir vatandaştır. Araştıran insanlardan hoşlanmayan bir lider potansiyel bir tirandır”

İnsan haklarının vicdanı

Çocuklar yıkılmış, yakılmış evlerin, okulların, hastanelerin yıkıntıları arasında aç, yoksul, susuz ve ayakları çıplak oynuyorlar….

"
"