İktidar, tarihi gerçekleri bazen yok sayarak bazen çarpıtarak "Yeni Türkiye" için zorlama bir tarih yazmaya çalışıyor.
Bunu sağlamak için de "eski Türkiye" olarak tanımladığı Türkiye Cumhuriyeti'nin, başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere kurucu liderlerini ve onların izinden giden yakın tarihteki liderleri unutturmaya çalışıyor. Yok sayıyor.
Onların yazdığı gerçek tarihi de yaşanmamış sayarak AK Parti iktidarından itibaren yeni bir tarih oluşturmaya çalışıyor. Bu çaba çok yapay duruyor. İnandırıcı olmuyor.
Bu yapay çabanın son örneğini Kıbrıs Barış Harekâtı'nın KKTC'de yapılan 47. yıldönümünü kutlama törenlerinde gördük. Başta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan olmak üzere Türkiye'den giden iktidar heyeti içinde hiç kimse harekât kararını veren ve gerçekleştiren dönemin başbakanı Bülent Ecevit'i anmadı. Adını geçirmedi.
Ecevit'i, siyasi tarihe "Kıbrıs Fatihi" olarak geçiren 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı Ecevit'siz anılabilir mi? Ecevit Kıbrıs Barış Harekâtı'ndan çıkarılabilir mi? Ecevitsiz bir KKTC tarihi yazılabilir mi? Bu iktidar Ecevit'i Kıbrıs tarihinden çıkarmak istiyor. Kendisi anmayınca unutulacak sanıyor ama yanılıyor.
Kıbrıs Barış Harekâtı'nı yedi düveli karşısına alarak gerçekleştiren, Kıbrıs Türkünü özgürlüğe kavuşturan Ecevit'i tarihten silemeyeceğiniz gibi Türkiye'ye de Kıbrıs Türklerine de unutturamazsınız.
Ecevit'i anmadan 20 Temmuz 1974'ü anarsanız komik duruma düşersiniz.
20 Temmuz'u Rauf Denktaş'ın ismini geçiştirerek, kerhen bir defa söyleyip geçerseniz tarihe sırtınızı dönmüş olursunuz. Kıbrıs kahramanı Rauf Denktaş'ı ve kelle koltukta verdiği tarihi mücadeleyi ortadan kaldıramazsınız. Tarihi çarpıtarak tarihi gerçekleri yok edemezsiniz.
İktidar, zorlama bir tarih yazmaya çalışırken Ecevit'i yok sayma girişimi ilk değil. Başta Atatürk olmak üzere birçok tarihi kişilik için aynı çabayı daha önce gösterdi, göstermeye devam ediyor.
Bir değerli okurum Erdoğan'ın KKTC'de verdiği "külliye inşaatı müjdesi"yle, Ecevit'in verdiği Kıbrıs Barış Harekâtı müjdesini değerlendirdiğim "Ecevit'in müjdesi" başlıklı bir önceki yazımı sosyal medyada şu önemli saptamayla paylaştı:
"Atatürksüz Çanakkale, İnönüsüz İnönü, Ecevitsiz Kıbrıs. Daha neler! Tarihin çarpıtılmasının zirve noktalarından birindeyiz. Bizim vergilerimizle 3-5 maaş alanlarca işletilen propaganda makinesi bu gerçekleri silebilir mi?"
Değerli okurum çok haklı ve yerinde bir uyarıda bulunuyor.
İktidar Mustafa Kemal Atatürk'ü önemsizleştirmeye, silikleştirmeye çalışıyor. Bunu ders kitaplarında Atatürk'e daha az yer vererek yapmaya başladı. Sonra Çanakkale Zaferi'nin yıldönümü kutlamalarında hazırlanan videolarda Atatürk'e yer vermedi. Atatürksüz Çanakkale Zaferi kutladı.
Birinci ve İkinci İnönü zaferlerini kutlamadı bile. İsmet İnönü'yü Türkiye'nin bütün sorunlarının kaynağı olarak göstermeyi ihmal etmedi. Her fırsatta İnönü'ye yüklendi. Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın İkinci Adamı'nı yok saymaya büyük çaba gösterdi. Tarihi çarpıtarak İnönü'nün camileri kapattığını, bazılarını ağıra çevirdiğini iddia edecek kadar işi ileriye götürdü.
Bülent Ecevit'in adını ağzına almadan 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı anması yaptı. Sanki bu harekâtı tek başına rahmetli Erbakan yapmış gibi O'nu andı. Fatih Erbakanda Ecevit'ten hiç söz etmeyerek Kıbrıs Barış Harekâtı'nı sadece babasına mâl etti.
İktidar Atatürk'ü ve milli bayramlarımızı silikleştirmek, arka plana atmak için büyük çaba gösterdi.
Dünyanın ilk ve tek çocuk bayramı olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı, FETÖ'nün Türkçe Olimpiyatları ve Kutlu Doğum Haftası kutlamaları gibi sonradan uydurulmuş kutlamaların ihtişamı altında söndürdü. Unutturmaya çalıştı.
19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı'nın orta öğretim gençleri tarafından coşkuyla kutlanmasını, stadyum kutlamalarını kaldırarak engelledi.
30 Ağustos Zafer Bayramı'nı önemsizleştirdi.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını mümkün olduğu kadar geçiştirdi. Halkın Anıtkabir'i ziyaret etmelerini çeşitli vesilelerle engelledi.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı yerine 15 Temmuz 2106'da FETÖ'nün darbe girişiminin önlenmesini koymaya çalıştı. Türkiye 15 Temmuz 2016 kurulmuş gibi muamele yaptı.
Bu politikalarıyla Atatürk'ü, İsmet İnönü'yü, Bülent Ecevit'i, Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı silip yerine zorlama bir tarih yazmaya yöneldi.
Çarpıtmalarla; tarihi gerçekleri, Atatürk'ü, İnönü'yü, Ecevit'i, milli bayramları silemeyeceği, sahte tarih yazamayacağı gerçeğini görmüyor, görmek istemiyor.